"Sizin hiç canlı canlı kolunuzu kestiler mi?
Hiç elinizi uzattınız mı ocakta yanan ateşin üzerine?
Demir tokmakları, başınıza başınıza indirdiler mi iri yarı adamlar?
Gözü dönmüş birileri kırdılar mı parmaklarınızı?
Tel örgülere takıldı mı sırtınız yerlerde sürünürken?
Birisi gelip kolunuzu kıvırdı mı arkaya... Zorlayarak "çat" diye kırıverdi mi?
Çaresizlik denilen, çaresi bulunmayan tek gerçek, sarıldı mı boğazınıza?
Adamın biri gelip iki gözünüze iki parmağını sokup, kör etti mi sizi?
Büyük değirmen taşlarını getirip koydular mı üzerinize, sırt üstü yatarken?
İyice bilenmiş bir bıçağı böğrünüze sokup çevirdiler mi 360 derece?
Ayağınız kayıp yola düştüğünüzde, bacağınızın üzerinden hiç kamyon geçti mi?
Su diye size uzatılan bardağı kafanıza diktiğinizde içinde asit olduğunu fark
ettiniz mi?
Demir bir çubuk boğazınızdan girip boynunuzun arkasından çıktı mı hiç?
Yolda sessiz sakin yürürken, aniden birisi gelip suratınızın en ortalık yerine muhteşem bir yumruk savurdu mu?
Balkondan düşen koca bir saksı, tam kafanızın ortasına indi mi?
Evinizin alev alev ateşler içinde yandığını seyrettiniz mi?
Bir insanın sel suları içinde çırpına çırpına can verdiğini gördünüz mü?
Veya bütün bunları görmemiş, yaşamamış bile olsanız, biraz düşününüz...
İşte bunların hepsi bir anda, benim başıma geldi...
19 yıl babalık etmeye çalıştığım, Allah’ın bana emaneti, canım, gülüm, hayatım, her şeyim, bir tanem, sebeb-i hayatım, evladım, oğlum Nihat, 3 dakika içinde yok olası kollarımın arasında ölüp gitti.
Yapacak hiçbir şeyim yoktu... Kapının camı, şahdamarını kesmişti.
Fıskiye gibi kan fışkırıyordu...
Kan fışkırıyordu, umutlarım, istikbalim, hayatım yerlere dökülüyordu.
Bana yakın durması gereken oğlum, beni ölmeden öldürüyordu.
Bugün senden ayrılalı tam 1 yıl oldu...
365 günün bir tanesinde bile seni göremedim, elini tutamadım, yanağını öpemedim, bağrıma basıp sıkı sıkı sarılamadım...
Evde tek başıma otururken, kapıda anahtar dönmedi ve sen içeriye girmedin...
Bir tek gece odanın ışığı yanmadı...
Ben kapını açıp, "yatıyorum, sen yatmıyor musun?" diye soramadım...
Yaşamak canımı sıkmaya başladı...
Gül, senin aradığına dair bir tek not vermedi tam 365 gündür...
Bu kadar çabuk mu unuttun beni diye düşünüyorum zaman zaman... Ama beni unutmayacağını, unutmadığını biliyorum, ben de biliyorum, halan da biliyor, enişten de, Ece de...
Ama oradan bir bağlantı kurulması mümkün değil...
Günler geçiyor aslanım...
Her geçen dakikayı beni sana yaklaştırdığı için seviyorum...
Eskiden nasıl üzülürdüm zaman geçiyor, bir gün senden ayrılacağım diye... Ama simdi her şey tersine döndü... Her şeye tahammül edebiliyor insan...
Allah böyle bir sabır vermiş kullarına. Ama tahammülü mümkün olmayan bir tek şey var. Senin sevginden mahrum olmak...
Bunu hissedememek.
İşte ölmeden bu öldürüyor insanı..."
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Hiç elinizi uzattınız mı ocakta yanan ateşin üzerine?
Demir tokmakları, başınıza başınıza indirdiler mi iri yarı adamlar?
Gözü dönmüş birileri kırdılar mı parmaklarınızı?
Tel örgülere takıldı mı sırtınız yerlerde sürünürken?
Birisi gelip kolunuzu kıvırdı mı arkaya... Zorlayarak "çat" diye kırıverdi mi?
Çaresizlik denilen, çaresi bulunmayan tek gerçek, sarıldı mı boğazınıza?
Adamın biri gelip iki gözünüze iki parmağını sokup, kör etti mi sizi?
Büyük değirmen taşlarını getirip koydular mı üzerinize, sırt üstü yatarken?
İyice bilenmiş bir bıçağı böğrünüze sokup çevirdiler mi 360 derece?
Ayağınız kayıp yola düştüğünüzde, bacağınızın üzerinden hiç kamyon geçti mi?
Su diye size uzatılan bardağı kafanıza diktiğinizde içinde asit olduğunu fark
ettiniz mi?
Demir bir çubuk boğazınızdan girip boynunuzun arkasından çıktı mı hiç?
Yolda sessiz sakin yürürken, aniden birisi gelip suratınızın en ortalık yerine muhteşem bir yumruk savurdu mu?
Balkondan düşen koca bir saksı, tam kafanızın ortasına indi mi?
Evinizin alev alev ateşler içinde yandığını seyrettiniz mi?
Bir insanın sel suları içinde çırpına çırpına can verdiğini gördünüz mü?
Veya bütün bunları görmemiş, yaşamamış bile olsanız, biraz düşününüz...
İşte bunların hepsi bir anda, benim başıma geldi...
19 yıl babalık etmeye çalıştığım, Allah’ın bana emaneti, canım, gülüm, hayatım, her şeyim, bir tanem, sebeb-i hayatım, evladım, oğlum Nihat, 3 dakika içinde yok olası kollarımın arasında ölüp gitti.
Yapacak hiçbir şeyim yoktu... Kapının camı, şahdamarını kesmişti.
Fıskiye gibi kan fışkırıyordu...
Kan fışkırıyordu, umutlarım, istikbalim, hayatım yerlere dökülüyordu.
Bana yakın durması gereken oğlum, beni ölmeden öldürüyordu.
Bugün senden ayrılalı tam 1 yıl oldu...
365 günün bir tanesinde bile seni göremedim, elini tutamadım, yanağını öpemedim, bağrıma basıp sıkı sıkı sarılamadım...
Evde tek başıma otururken, kapıda anahtar dönmedi ve sen içeriye girmedin...
Bir tek gece odanın ışığı yanmadı...
Ben kapını açıp, "yatıyorum, sen yatmıyor musun?" diye soramadım...
Yaşamak canımı sıkmaya başladı...
Gül, senin aradığına dair bir tek not vermedi tam 365 gündür...
Bu kadar çabuk mu unuttun beni diye düşünüyorum zaman zaman... Ama beni unutmayacağını, unutmadığını biliyorum, ben de biliyorum, halan da biliyor, enişten de, Ece de...
Ama oradan bir bağlantı kurulması mümkün değil...
Günler geçiyor aslanım...
Her geçen dakikayı beni sana yaklaştırdığı için seviyorum...
Eskiden nasıl üzülürdüm zaman geçiyor, bir gün senden ayrılacağım diye... Ama simdi her şey tersine döndü... Her şeye tahammül edebiliyor insan...
Allah böyle bir sabır vermiş kullarına. Ama tahammülü mümkün olmayan bir tek şey var. Senin sevginden mahrum olmak...
Bunu hissedememek.
İşte ölmeden bu öldürüyor insanı..."
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)