Kimse evrenin nasıl doğduğunu tam olarak
bilmez.Bazıları dev bir kozmik patlamanın, sonsuz boşlukta yankılanarak
uzaktaki Dev Karanlığı uyandırdığı ve dünyaların bir gün yok olmak için
yaratıldıklarını söyler.Bazıları ise evrenin tek ve sonsuz güçlü bir
varlığın eseri olduğunu söyler dururlar.Bu kaotik evrenin kökleri nereye
uzandığı belirsiz olduğunu söylesek te, emin olduğumuz şey çok güçlü
bir ırkın, evrende bulunan her dünyaya ayrı ayrı bakarak, onları
gözeterek onlara güzellik ve hayat bırakarak gittikleridir.
Titanlar, dev ve metalik renkte bir deriler olan bu tanrılar evrenin
istedikleri yerinde diledikleri gibi dolaşma haklarına sahiptiler ve
yeni bir evren bulmuşlardı, ve bunu da diğerleri gibi dünyaları
dolaşarak ve güzelleştirmek için yola koyuldular.Dev dağlar, derin
denizler yaptılar elleriyle.Kara perde gibi karanlığa boğulan
gezegenlere huzuru getirdiler, atmosferler yarattılar.Bunların hepsini
bu kaotik ortama, uzak bir hedef gibi gözüken, düzeni getirmek için
yaptılar. Keşmekeşten düzen yaratmak onların doğasının, ileri
görüşlülüklerinin bir parçasıydı. Onlar ilkel ırkları bile
güçlendirdiler; kendi işlerini yapabilsinler ve saygıdeğer dünyalarının
bütünlüğünü koruyabilsinler diye.
Seçkin bir grup olan Pantheonlar tarafından yönetilen Titanlar, dev
karanlığın içine dağılmış yüz milyon dünyaya düzeni getirdiler.Pantheon,
bu dünyalara aynı zamanda koruyuculuk yapanlar, ayrıca evrenin dışından
gelen Sapmış Evrenden gelen varlıklarla savaşıyorlardı. Sapmış Evren,
sayısız dünyasını bağlayan keşmekeş büyülerinin dünyevi olmayan boyutu,
sadece yaşayan evrendeki hayatı yoketmeye ve yaşamın enerjilerini
kendilerine katmaya yemin etmiş sınırsız sayıdaki şeytani yaratığın,
iblislerin ve zebanilerin eviydi.Hiçbir kötülük ve sapmayı kabul etmeyen
Titanlar, bu saldırılara karşı hep bir yol aradılar ve savaştılar.
Sargeras ve İhaneti:
Zaman içinde, bu kötü varlıklar Titanların dünyasına giden yolu buldular
ve Pantheon en iyi Savaşçısı olan Sargeras?ı savunma için gönderdi.Dev
soylu bir Titan olan Sargeras, sayısız yıllarca verilen görevleri
harfiyen yerine getirmiş ve bulduğu kötülük varlıkları gördüğü yerde
öldürmüştür.Böylece Titanlar evrenler üzerinde mutlak bir hakimiyet
kurmaya başlamıştır.
Sonra Eledar adı verilen bir şeytani büyü ile uğraşan ırk, Warlock
büyüleri ile birçok dünyayı ele geçirmeye başladılar.Bu büyülerden
etkilenen saldırıya uğramış ırklar, mutasyona uğrayarak çok farklı
yaratıklar olmaya başladılar ve en sonunda saldırıya uğramış masum
ırkların hepsi Eledar?lara benzemeye başladı.Sargeras neredeyse limitsiz
gücünü Eledarlara karşı kullandı ve onları Sapmış evrenin köşesinde
yakaladı ve onları esir aldı.Ancak Sargeras Warlock büyülerinden çok
etkilendi ve kendisi de bunlardan nasibini almaya başladığında, Sargeras
çok büyük bir depresyonun içinde buldu kendini.
Sargeras bu kafa karışıklığının ve ümitsizliğin içindeyken, Sapmış
Evren?den gelen diğer bir ırkla savaşmaya zorlandı.Nathrezim adı verilen
bu ırk Vampirik güçlere sahip korkunç bir ırktı.Adlarına Dreadlord da
denilen bu ırk, birçok dünyayı ele geçirerek, yerlilerini gölgeye
çevirirdi.Zalim Dreadlordlar, dünya yerlilerini kandırarak, aralarında
karışıklıklarla yıkardı.Sargeras, Nathrezimi çok kolay yendi.Ama onların
bozulmuşluğu onu çok etkiledi.
Sargeras?ın duygularını şüphe aldı bir anda, görevine sadakatini ve
hatta daha önemlisi Titanların düzenli bir evren anlayışını
kaybetmişti.Sonunda Sargeras sonuç olarak Titanların yapmış olduğu her
şeyin yanlış olduğuna karar verdi, ona göre Titanlar bu evrende Kaotik
güçlerin kaynağı idi.Çoğu Titan arkadaşı ona yardımcı olup yol
göstermeye çalıştı, ama bunun sonucunda Sargeras daha fazla içine
kapandı ve Pantheon?dan ayrılıp dünyada kendine bir yer aramaya
başladı.Pantheon onun terk edişine bir anlam veremedi, ve kardeşi olan
Sargeras?ın neler yapabileceğini göremedi.
Zamanla, Sargeras delirdi ve ruhunun ücra köşelerinde bozulan bir şeyler
olduğunu fark etti.Bunun nedenini Titanlara bağladı.Bu yüzden
Titanların yapmış olduğu her şeyin yanlış, hatalı olduğunu zannetti.Bu
yüzden her dünya yok edilmeliydi ve tekrar kurulmalıydı.Böylece düzen
sonsuza kadar her tarafta olacaktı.Bunu yapmak için dev bir ordu kurmak
için düşünmeye başladı.
Sargeras?ın Titanik görüntüsü bile zamanla bozuldu ve zehirlenmiş olan
kalbi ile değişim içine girdi.Gözleri, saçları ve sakalı ateşlendi ve
metalik derisi karardı.
Bu kızgınlığın içinde, Sargeras Eledar ve Nathrezim ırklarının
hapislerini açtı ve kötü yaratıkları serbest bıraktı.Bu yaratıkların
önde gelenleri Karanlık Titan?a hizmetlerini sundular.Sargeras
Eledar?dan iki tane şampiyon seçti.İlki Kil?jaeden the Deciever
di.Sargeras?ın orduları için karanlık ırkları düzenleyecekti.İkinci
Şampiyon ise, Archimonde the Defiler?di.Sargeras için Orduları
yönetecekti.
Kil?jaeden?ın ilk yaptığı şey vampirik dreadlord?larını kendine köle
yapmak oldu.Dreadlord?lar Kil?jaeden için özel ajanlardı ve bu görevi
çok iyi yerine getiriyordu.Aralarında Tichondrius denilen bir Dreadlord
vardı ki bu yaratık Kil?jaeden?in mükemmel bir savaşcısı olarak
Sargeras?a da hizmet etti.
Muhteşem Archimonde kendine de ajanlar buldu.Malefic Pit adlı bir
dünyanın barbar lideri olan Mannoroth the Destructor?u ajanı yaptı ve
evrenin en iyi ordusunu yapmak için çalıştı.
Sargeras ordularının yavaş yavaş oluştuğunu ve her emirini yerine
getirecek güçte olduğunu görünce, Hepsini Dev Karanlığın içine
bıraktı.Sargeras bu ordusunun adına Burning Legion dedi.Bu güne kadar
kaç tane dünya yok edip kaç tanesini köleleştirdi bilinmez ancak evrene
çok büyük bir yıkım getirdiği kesindir.
Eski Tanrılar ve Azeroth?un Hakimiyeti:
Titanlar Sargeras?ın yaptıklarından habersiz dünya dünya dolaşarak her
dünyaya düzen getirmekle uğraştılar ve bir gün ufak bir dünya ile
karşılaştılar daha sonra Adı Azeroth? olacaktı bu dünyanın.Titanlar
garip yeryüzüne ayak bastıklarında, düşman olarak birçok Elemental
Varlıkla karşılaştılar.Bu Elementaller, sadece eskilerin bildiği yok
olmuş eski Tanrılara taparlardı ve bu yüzden Titanları geri püskürtmek
için savaştılar.
Pantheon, Eski Şeytanı tanrılara tölerans gösteremediği için
Elementallere savaş açtı.Eski Tanrı Orduları dört kişi tarafından
yönetilirdi:Ragnaros the Firelord, Therazane the Stonemother, Al?Akir
the Windlord ve Neptulon the Tidehunter.Kaotik güçler dünyayı sardı, ve
Titanlarla savaşmaya başladılar.Ancak Titanlar çok güçlüydü ve
Elementaller savaşı kaybetti.Bir bir tüm Elemental Efendiler yok edildi
ve güçleri ellerinden alındı.
Eski tanrıların kalelerini yıkan Pantheon?lar dört şeytanı tanrıyı
yeryüzünün altına zincirledi.Eski Tanrılarının gücü kalmayınca ruhları
fiziksel evrenden ayrıldı ve Elementallerin hepsi başka bir boyutta
sıkıştılar.Elementallerin gidişi ile, doğa sakinleşti ve dünya barışçıl
ve bir o kadar güzel bir yere dönüştü ki Titanlar burayı çok sevdiler.
Titanlar birçok ırk yaratıp dünyanın şekillenmesinde onlara yardım
ettirdiler.Sonsuz mağaralar yaratmak için cüce gibi yaşayan taşlar
yarattılar.Denizleri yükseltip kara yapmak için Deniz Devlerini
kullandılar.Birkaç çağ boyuncu Titanlar bu dünya üzerinde çalıştılar ve
en sonunda inanılmaz güçleri olan bir göl oluşturdular.Bu göl, onların
deyimi ile Sonsuzluk Kuyusu, bu dünyada yaşamı başlatacak olan
şeydi.Zamanla, bitkiler, ağaçlar, yaratıklar ve canavarlar dünyada
dolaşmaya başladılar.İşlerinin son gününde oluşan kıtaya Kalimdor
dediler, Sonsuz Yıldız Işığının ülkesi?
Ejderhalar Zamanı:
Küçük dünyanın düzenlenmesinden ve işlerinin bitmesinden tatmin olan
Titanlar, Azeroth'u terketmeye hazırlandılar. Yinede, gitmeden önce,
herhangi bir gücün onun mükemmel bütünlüğünün tehdit etmesi olasılığına
karşılık Titanlar dünya üzerindeki en harika ırkı Kalimdor'a göz kulak
olma işiyle görevlendirdiler. O zamanlar bir çok ejderha türü vardı.
Yinede kendi türlerinden olanlara egemenlik sağlayan 5 tane ejderha türü
vardı. Titanlar'ın yeni yeşeren dünyanın çobanlığını yapmaları için
tuttuğu beşli bu beş ejderha türüydü. Pantheon'un en yüce üyeleri kendi
güçlerinin birazını bu türlerin liderlerine verdiler. Bu ulu
ejderhaların her biri Yüce Özellikler veya Ejderha Özellikleri olarak
bilinmeye başladılar.
Aman'Thul, Pantheon'un Büyükbabası, uzaysal güçlerinin bir kısmını
devasa bronz ejderha Nozdormu'ya bahşetti. Büyükbaba, Nozdormu'ya zamanı
ve sürekli ilerleyen kaderin yolunu koruması için güç verdi. Hissiz,
onurlu Nozdormu Zamansız Olan olarak bilinmeye başladı.
Eonar, bütün yaşamın Titan patronu, kendi güçlerinin bir kısmını kızıl
deve verdi, Alexstrasza'ya. Ondan sonra Alexstrasza dünyada yaşayan
bütün canlıları korumak için çalıştı ve Hayat-Bağlayıcı olarak bilinmeye
başlandı. Üstün bilgeliği ve bütün canlılara gösterdiği sınırsız şefkat
sayesinde, Alexstrasza Ejderha kraliçe olarak taçlandırıldı ve
türündeki diğerlerine egemenlik sağladı.
Eonar; aynı zamanda Alexstrasza'nın genç kız kardeşi olan yeşil ejderha
Ysera'yı da, doğanın etkisinin küçük bi parçasıyla kutsadı. Ysera
Yaratılış Rüyasını oluşturmak sonsuz soyutlanmaya girdi ve Hayalperest
olarak bilinmeye başladı. O, yeşil evreninden büyümekte olan yeşil
dünyayı izleyebilecekti, Zümrüt Rüyasından?
Norgannon, Titanlar'ın bilgelik saklayanı ve usta büyücüsümavi ejderha,
Malygos'u gücünün bi kısmıyla donattı, O zamandan itibaren Malygos
Büyü-Yayan, sihirin ve gizli bilgilerin koruyucusu, olarak bilinmeye
başladı.
Khaz'goroth, Titanlar'ın şekillendirici ve yaratıcı, kudretli siyah
ejderhaya, Neltharion'a, güçlerininn bir kısmını bahşetti. Yüce kalpli
Nelthraion'a, daha sonra Dünya-Koruyan olarak bilinicekti, dünya ve
dünyanın derin yerleri üzerinde egemenlik verildi. O dünyanın gücüne güç
kattı ve Alexstrasza'nın en büyük destekçisi oldu.
Güçlendirilmiş 5 Yüce Özellik, Titanlar'ın yokluğunda dünyanın
savunmasından sorumlu hale getirildi. Ejderhaların yarattıklarını
korumaya hazır olduklarının bilincinde Titanlar, Azeroth'u sonsuza kadar
terketti. Ne yazıkki Sergeras'ın yeni doğmuş dünyanın varlığını
öğrenmesi an meselesiydi..
Dünyanın Yapılışı ve Sonsuzluk Kuyusu:
İnsanlar ve Orklar arasındaki ilk savaşdan onbin yıl önce, Azeroth
dünyası etrafı denizlerle çevrili dev bir tek kıtadan
oluşuyordu.Kalimdor denilen bu dev kıta, dünyanın şartlarında yaşamaya
calışan birçok ırkın ve yaratığın yuvasıydı.Bu kıtanın ortasında
inanılmaz güçleri olan bir göl bulunurdu.Bu göle daha sonra Sonsuzluk
Kuyusu dendi, ve dünyanın içindeki Büyünün gerçek kaynağı bu
göldü.Sonsuzluk Kuyusu güçlerini Dev Karanlıktan alırdı, ve dünya
üzerine saçardı.
Zamanla, dünyada bu gölden etkilenen yaratıklar, göl kıyısına ilkel
evler kurmaya başladılar.Gölün kuvvetleri, bu yaratıkları güçlü, akıllı
ve neredeyse ölümsüz yaptı.Bu yaratıklar daha sonra kendilerine Kaldorei
dediler, anlamı yıldızın çocuğuydu.Kendi gelişimleri ile birlikte dev
binalar ve tapınaklar inşa ettiler.
Kaldorei veya daha sonra bilinen isimleri ile Night Elfler, ay tanrıçası
olarak bilinen Elune?ye taptılar ve onun gündüzleri Sonsuzluk Kuyusunun
dibinde uyuduğuna inanırlardı.İlk Night elf Rahipleri ve Bilgeleri kuyu
üzerinde çalışarak, onun gücünü nasıl kullanabileceklerini anlamaya
çalıştılar.Night Elf?ler gittikçe gelişerek, Kalimdor?un büyük bir
bölümüne yayıldılar onları durduran şey ise Dev Ejderler oldu.Bu dev
yaratıklar bölgelerini korumak adına çok titizdiler.Night Elfler daha
sonra anladılar ki, Ejderler bu dünyayı koruyorlardı ve bu yüzden onları
sırları ile yalnız bıraktılar.
Zamanla, Night Elfler daha fazla bencil olmaya başladılar, çünkü çok
güçlenmişşerdi ve birçok yaratıkla arkadaşlık kurmuşlardı.Bunlardan en
ünlüsü Cenariusdu.Bir Yarı tanrı olan Cenarius Night Elflere Doğayı
anlattı ve öğretti.Kaldorei yaşayan ormanlarla bu şekilde bir empati
kurmaya başladı ve doğanın dengesini bozmamayı öğrendi.
Sayılamayacak kadar çok çağ geçtikten sonra, hem kültürel hem de alan
olarak gelişti Night Elfler.Tapınakları,Yolları ve Muhteşem Binaları ile
Kalimdor?a hakim bir ırktılar.Azshara, Night Elf?lerin güzel ve akıllı
kraliçesi, Gölün kıyısına dev gibi harika bir saray inşa ettirdi ve
oraya Hizmetkarları ve arkadaşları ile birlikte
yerleştiler.Hizmetkarlarına Azshara Quel?dorei ya da bilinen ismi ile
Highborne dendi.Bu Highborne, Azshara?nın dediklerini bire bir yerine
getiren seçkin bir gruptu.Azshara her Night Elf tarafından sevilen
birisiydi ancak, Highborne her zaman kendilerinden başka hiçbir Night
Elf?den hoşlanmadı.
Rahiplerin Sonsuzluk Kuyusu ile ilgili bilgilerini, Azshara Highborne?ye
vererek, bu gizlerin ortaya çıkartılması ve bu dünyanın asıl amacının
öğrenilmesini istedi.Highborne bu işle uğraştılar ve Kuyuyu
kullandılar.Deneyler sürdükçe, Highborne kuyunun hem yaratmak hem de yok
etmek için kullanılabileceğini gördü.Highborne kendini kuyuya
bıraktıkça büyünün içinde onu kullanmaya çalışırken buldular
kendilerini.Büyünün kontrollü ve sorumluluk gerektiğini bilmeden,
Azshara ve onun Highborne?si büyü kullanmaya başladığında bozulumun
içine girdiler.Cenarius ve birçok bilge Night Elf, büyünün sınırsızca
kullanımının zararları olabileceğini söylediler.Ancak Azshara ve onun
takipçileri inatla büyü kullanmaya devam ettiler.
Güçleri geliştikçe, Azshara ve Highborne değişmeye
başladılar.Kendilerini bir Night Elf?den üstün görmeye başladılar ve
kendilerini halktan soyutladılar, ve Karanlık bir gölge Azshara?yı
değiştirdi.Sevdiği her şeyden vaz geçti ve Highborne?den başka kimse ile
konuşmak istemedi.
Genç bir Bilge olan Malfurion Stormrage, olanları ilk gören
oldu.Zamanının çoğunu çok sevdiği Druidizm çalışarak geçiren Malfurion,
Azshara ve Highborne?nin korkunç bir güç tarafından bozulmaya
başladığını hissetti.Ardından nasıl bir şeytanlığın çıkacağını bilemedi
ancak Night Elflerin hayatlarının sonuna kadar değişeceğini anladı?.
Eskilerin Savaşı:
Highborne?nin anlamsızca kullandığı her büyü dünyadan öteye evrenin her
tarafına yayılan bir sinyal gibi gitti ve bir gün Sargeras ? Yaşamın En
büyük Düşmanı, Dünya Yok Eden ? bunları fark etti ve gözleri evrende
ufacık olan bir dünyaya çevrildi:Azeroth?a?.Buradaki sonsuz enejileri
hisseden Sargeras, inanılmaz bir açlıkla bu gücü ele geçirmek için
Burning Legion?u dünyayı ele geçirmesi için Azeroth?a gönderdi.
Sargeras Burning Legion?u gönderdikten sonra Azeroth dünyasına gitmek
için yola çıktı.Legion milyonlarca çığlık atan bağıran ve yok eden bir
yaratık grubuydu ve hepsi feth için aç kurtlar gibi
beklemekteydiler.Sargeras?ın yardımcıları Archimonde ve Mannoroth dev
ordularını savaşa hazırladılar.
Kraliçe Azshara, büyünün o korkunç gücüne kapılmış bir şekildeyken,
Sargeras?ın reddedilemeyecek gücüne kurban giderek onu bu dünyaya almak
için uğraşmaya başladı.Highborne?ler bile bu reddedilemeyen gücden
etkilenerek Sargeras?a tapmaya başladılar.Legion?a bağlılıklarını
göstermek için Azshara ve Highborne Sonsuzluk Kuyusunun dibine dev bir
kapı açmak için çalışmaya başladılar.
Bütün hazırlıklar tamamlandığında, Sargeras Azeroth İstilasına
başladı.Savaşçı yaratıklar Burning Legion adına etrafı yakıp yıkmaya
başladı ve Night Elf?lerin sessiz şehirlerini kuşattılar.Archimonde ve
Mannorth?un Ordusu her taraftaydı.Arkalarında sadece kül ve göz yaşı
bırakarak ilerlediler.Kalimdor?un Tapınaklarına dev Meteorlar çarparak,
Dev Infernaller dünyaya indi.Yananların takımı Kıyamet
Bekçileri(doomguard) her tarafta yıkım yaratı.Cesur Kaldorei Savaşçıları
kendi dünyalarını korumak için çalıştı ancak her tarafta kaybettiler.
Malfurion Stormrage, bu arada insanlarını kurtarmak için çalışmaya
başladı.Stormrage olarak kardeşi Illidan Highborne?nin bir üyesiydi ve
Büyüyen bir şekilde bozulum içine girmişti.Malfurion Illidan?ı yaptığı
şeyin yanlış olduğuna ikna etti ve Malfurion güzel genç rahip Tyrande
ile, Cenarius?u bulmak için yola koyuldu.Malfurion ve Illidan, iki
kardeş Tyrande?ye karşı bir sevgi beslemekteydi, ancak Tyrande?nin kalbi
her zaman Malfurion?a aitti.Illidan, Tyrande ile kardeşinin bu halini
gördükçe çok üzülüyordu ama bu üzüntüyü her zaman büyüye olan tutkunluğu
bastırıyordu.
Büyünün o dev gücü içerisinde büyümüş olan Illidan, bu açlığı ile
savaşmaya çalışmış ancak Kuyunun gücüne karşı koyamamıştır.Ancak,
Tyrande?nin desteği ile, kendisini dizginleyebilmiş ve Kardeşinde
Cenarius?u bulmak konusunda yardımcı olmuştur.Hyjal dağında Gizl, Ay
bahçelerinde yaşayan Cenarius, eski ejderhaları bulmak konusunda, Night
Elflere yardım etmeyi kabul etti.Alexstrasza, Ejderhaların lideri
ordusunu göndermek ve Legion?u durdurmak konusunda hem fikirdi.
Cenarius, Ormanların ruhlarını çağırarak, eski ağaç adamlarından bir
ordu kurdu ve Legion?a yerden saldırdı.Bu şekilde saldırmalarına rağmen,
Burning Legion?un buradan sadece fiziksel güç ile kovulamayacağını
anlayan Malfurion başka şeylere yöneldi.
Dev savaş Azshara?nın Şehrine doğru ilerlerken, Delirmiş Kraliçe
Sargeras?ın gelmesini bekledi.Bu arada Sargeras?da Kapıdan geçmek için
hazırlanmaktaydı.Azshara bundan sonra Highborne?yi alarak ayin
düzenleyerek Kuyunun üzerine gelen en büyük gölgeyi yarattı.Bu gölge
Sargeras?ın gelmesi için yapılıyordu..
Kalimdor?un yanan toprağında savaş devam ederken, olaylar tersine
döndü.Zamanla kaybedilen bilgilere rağmen genel olarak, Neltharion adı
verilen Ejderha ? Dünyanın Koruyucusu- Burning Legion?un gücünden
etkilenerek deliye döndü.İsmini DeathWing olarak değiştirerek, Diğer
Ejderhalarla savaştı.
Deathwing?ın bu ani taraf değiştirmesi diğer beş Ejderhayı öyle etkiledi
ki alsa bu etkinin yarası kapanmadı.Yaralanmış ve şaşkın Alexstrasza ve
ejderhalar, ölümlüleri bırakıp geri çekilmeye zorlandı.Böylece
Malfurion ve Arkadaşları, sayıca çok azaldılar.Umutsuzdular.
Malfurion daha sonradan anladı ki Bütün bu savaşın nedeni Sonsuzluk
Kuyusuydu.Ve bunun yok edilmesi gerektiğini kendine ikna etti.Savaş
arkadaşları Kuyunun ölümsüzlüklerinin ve güçlerinin kaynağı bildikleri
için çok korktular.Ancak Tyrande Malfurion?un Teorisindeki anlamı gördü
ve Cenarius ve onların arkadaşlarını Azshara?nın Tapınağına son bir
saldırıya ikna etti.Böylece Kuyuyu iyilik için kapatmanın bir yolu
bulunabilidi belki de?
Dünyanın Yıkımı:
Birinci savaştan(Warcraft I) 10.000 yıl önce
Kuyunun yok edilmesi ile bir daha büyü kullanamayacağını bilen Illidan
bencilce grubunu bırakıp Highborne?yi Malfuion?un planına karşı uyarmaya
gitti.Tutkusunun önüne geçemeyen ve bu yüzden delirme noktasına gelen
ve Tyrande?nin Malfurion?a olan sevgisini gören Illidan bu yaptığından
hiç pişmanlık duymadı ve Malfurion?u yalnız bıraktı.Sonradan Illidan
Kuyunun dev***** sağlamak için her şeyin yapılmasını emretti.
Kardeşinin ayrılışından büyük üzüntü duyan Malfurion saldırı için
Azshara?nın Tapınağına gttii ve Büyük Avluda Highborne?nin Son büyünün
ortasında olduğunu gördü.Bu korkunç büyü Kuyunun ortasında bir girdap
oluşturdu.Sargeras?ın Gölgesi yavaş yavaş Kuyuda belirmeye başladığı
anda Malfurion saldırıya geçti.
Azshara Illidan?ın uyarısındı aldığında çoktan onlara karşı hazırlıklı
olduğunu gördü Kraliçenin.Neredeyse tüm arkadaşları deli kraliçe
tarafından öldürülen Malfurion, Tyrande?nin Azshara?nın arkasından
saldırdığını gördü ancak bir Tapınak Koruyucusu tarafından durduruldu ve
büyük bir yara aldı.Malfurion Aşkının yere düştüğünü görünce deliye
dönderek Azshara?yı öldürdü.
Tapınağın içinde ve Dışındaki savaş sürerken Illidan olacaklara karşı
kendi için özel yapılmış şişelerin içine Kuyunun büyülü suyundan
koydu.Böylece he olursa olsun Büyü gücünü kullanabilecekti.
Malfurion ve Azshara arasında süren savaş süren büyünün büyük bölümünün
yanlış olmasına neden oldu.Böylece dengesiz girdap Kuyunun
derinliklerinde patlayarak ve zincirleme bir olayı başlattı.Dev bir
Patlama Tapınağı yerle bir etti.Kuyu içine göçerek kayboldu.
Dev Patlama, dünyanın dengesini bozmuş dev depremlerle birlikte gökyüzü
kapkara olmuştu.
Dev patlama sonrasında yok olan kıtanın ortasını denizler kapamaya
başladı.Kalimdor?un neredeyse %80?i sular altında kaldı.Böylece Kalimdor
ikiye bölünerek, Dünyada ayrı ayrı iki kıta oluştu.Bu yeni denizin
ortasında ?eskiden Sonsuzluk Kuyusunun bulunduğu yere- dev bir girdap
geldi ve orada kaldı.Bu dev yara Maelstrom olarak adlandırıldı ve asla
girdap durmadı.
Hernasılsa, herşeye rağmen , Kraliçe Azshara ve Highborne bu patlamadan
kurtulmayı başarmıştır.Çıkardıkları güçler içinde, gidapın içine
çeklimiştir.Lanetlenerek, ve şekil değiştirerek yeni bir ırk
yaratımışlardı: Nagalar.Azshara kendini kötülüğün kraliçesi olarak
tanıtmış ve içinde bulunan kötülüğün dışa vurumunu naga olarak
görmüştür.
Maelstrom?un dibinde yeni bir şehir kurarak adını Nazjatar koydılar ve
güçlerini tekrardan oluşturdular.Var olduklarını açıklamak için ise
10.000 sene beklediler.
Hyjal Dağı ve Illidan?ın Hediyesi:
Çok az Night Elf bu dev Patlamadan kurtulabildi.Çok ilkel sandallar ile
yavaş yavaş karalar aramaya başlılar.Sonra bir şekilde Elune?nin yardımı
ile Malfurion, Tyrande ve Cenarius bu büyük yıkımdan kurtuldu.Bu
kendini kanıtlamış Kahramanlar sağ kalanları kurtarıp, yeni bir yuva
kurmak için uğraşmaya karar verdiler.Sessizce kendilerine bir yer
ararken, Dünyanın kurtuluşunun sağlandığını, Sargeras ve Burning
Legion?un bu dünyadan gittiğini ve çok kötü bir bedelle zafer
kazanıldığını anladılar.
Birçok Highborne bu patlamadan kurtulmayı başardı.Onlarda geride kalan
Night Elfler ile birlikte, yeni yuvalarına doğru yola çıktılar.Malfurion
asla Highborne?ye güvenmemiş olmasına rağmen onların Kuyunun varlığı
olmadan hiçbir risk içermediklerini biliyordu.
Night Elflerin çoğunluğu Karaya varmaya başladığında hepsi, Kutsal dağ
Hyjal?ın halen ayakta olduğunu gördü.Burayı yeni yuvaları belleyen
Malfurion ve takipçileri Hyjal?a tırmandı ve Hyjal?ın zirvesinde korkunç
bir şey buldular.Ufak bir gölün içi büyü ile kaynamaktaydı.
Illidan?da bu patlamadan kurtulmuştu ve herkesten önce Hyjal?a ulaşıp
burada Sihiri tekrar açığa çıkarmıştı ve sakladığı kuyu sularını Dağın
Göllerine dökmüştü.Böylece Yeni bir Sonsuzluk Gölü Hyjal Dağında ortaya
çıkmıştı.Bencil Illidan bunun gelecek jenerasyonlar için bir hediye
olduğunu düşünürken, Malfurion onu avladı ve ele geçirdiğinde Illidan
şaşkınlık içindeydi.Malfurion ona bütün bu olanların sihir yüzünden
olduğunu belirtti.Ancak Illidan sihirden ve büyüden vazgeçmediğini
söyledi.
Illidan?ın yaptıklarının durmayacağını bilen Malfurion bundan kurtulmak
için bir yol düşündü.Cenarius?un yardımı ile Illidan uzakta bir yer altı
zindanına yerleştirildi.Burada İllidan dünyanın sonunda kadar kalacak
ve hiçbir sorun çıkartamayacaktı.Kardeşinin burada kalmasında ona eşlik
edecek nöbetçi olarak Muhafız Maiev Shadowsong seçildi.
Yeni kuyunun yok edilmesi yeni bir felaket demek olduğundan onu böyle
bırakmak istedi.Ancak Malfurion bunun için sihirle Night Elflerin
sonsuza kadar aralarındaki bağı bozmak için Cenarius?un yardımı ile
Druidizm?le ilgilendirmeyi başladı Night Elfleri.Böylece Dünyayı tekrar
eski düzenine göre kurabileceklerdi.
Dünya Ağacı ve Yeşil Rüya:
Birinci Savaştan(Warcraft I) 9.000 yıl önce?
Uzun yıllar boyunca, night elfler yorulmadan eski dünyalarını tekrar
kurmak için çalıştılar.Eski yıkılmış tapınaklarını ve yollarını bırakıp,
yeni evlerini dev ağaçların içine ve Hyjal dağının gölgeli eteklerine
kurdular.Zamanla, Ejderhalar yıkımın ardından ortaya çıkarak kendilerini
gösterdi.
Kırmızı Alexstrasza,Yeşil Ysera ve Tunç Nozdormu, night elflerin yeni
evlerine indiler. Malfurion, Night Elflerin baş-druid?i dev ejderhaları
karşılarakyar onlara yeni Sonsuzluk Kuyusunun hikayesini
anlattı.Ejderhalar bunu duyunca Kuyunun burada kalması durumunda,
Burning Legion?un tekrar bu dünyaya ineceğinden korktular.Malfurion ve
üç dev ejderha aralarında bir antlaşma yaparak, Burning Legion
ajanlarının buraya gelirlerse bir daha kendi cehennem dünyalarına geri
dönmesini engellemek ellerinden geleni yapmak için çalışmaya başladılar.
Alexstraza, Hayat-Bağlayıcı, bir tohumu Well of Eternity?nin ortasına
yerleştirdi.Sonsuzluk Kuyusunun büyülü gücü hemen Tohumu yeşertti ve dev
bir ağaç olmasını sağladı.Dev Ağaç Sonsuzluk Kuyusunun suyu ile
beslendikçe Gökyüzüne doğru büyüdü.Bu dev ağaç bundan sonra Night
Elf?lerin sembolü oldu.Onların artık doğa ile birleştiğini ve dünyayı
her zaman koruyacaklarının bir simgesi olarak kaldı.Night Elfler Bu
ağaca Nordrassil dediler.Bunun anlamı ise Cennetin Tacı demek oluyordu.
Nozdormu, Zamansız Dünya Ağacına bir büyü yaparak, onun sonsuza kadar
orada kalmasını sağladı ve Dünya Ağacı orada kaldığı süre içerisinde
Night Elf?ler asla yaşlanmayacak veya hastalanmayacaktı.
Ysera, Hayalperest, Dünya Ağacına yaptığı bir başka büyü ile, Kendi
Hayal dünyasını -yani Yeşil Rüyayı- bu Azeroth ile bağladı.Yeşil Rüya,
dev gibi ve devamlı değişen, ruhani, fiziksel evrenin dışında bir
yerdeydi.Bu rüyada, Ysera Azeroth?daki canlıların evrimini ve doğanın
düzenini tasarlardı.Night Elf?ler ? Malfurion dahil olmak üzere- bu
dünyaya bağımlı hale getirildiler.Bu gizemli antlaşmanın sonucunda,
Druid?lerin hepsi Yeşil Rüya?ya girerek Ysera?ya yardım etmek
istedi.Böylece dünya onlara bir daha ihtiyaç duyduğunda geri dönecekler
ve Dünya hakkında inanılmaz bilgilere sahip olacaklardı.
High Elf Sürgünü:
Warcraft I?den 7.300 Sene önce?
Yüzyıllar geçtikçe, yeni Night Elf halkı gelişti ve büyüdü ve
Kendilerinin Asenvale dedikleri ormanları bile geçerek yayıldılar.Dev
yıkımdan sonra Dünya üzerinde kalmadığına inanılan birçok Yaratığı
tekrar gördüler: Fulborg?lar gibi?Druid?lerin öncülüğünde Night Elfler
kusursuz bir yaşam sürdüler barış içinde?
Ancak, Highborne üyeleri hiçbir zaman memnun değildi.Illidan gibi kendi
bağımlılıklarına olan bağlılıkları onları devamlı rahatsız ediyordu.Bir
süre sonra Sonsuzluk Kuyusundan büyü güçlerini geri almak için
teşebbüste bulundular.Dath?Remar adlı, Highborne üyesi Druidleri büyü
kullanmamakla suçladı ve haklarının büyü kullanmak olduğunu
belitti.Malfurion ve diğer Druid?ler eğer herhangi bir Night Elf?in büyü
kullanırsa öldürülecek olacağını belirtip, Highborne?yi uyardı.Bunun
üzerine Highborne Asenvale üzerine dev bir Büyülü Kasırga gönderdi.
Druidler kendi ırklarından kişileri öldürmek istemediğinde, Highborne?yi
sürgüne gönderdiler.Dart?Remal ve takipçileri bunu memnuniyetle
karşıladılar.Buradan gitmeleri demek büyü yapabilecekleri anlamına
geliyordu çünkü.Özel yapım birkaç gemi ile okyanuslara açıldılar.En
sonunda, daha sonradan İnsan?ların Lordaeron dediklere yere inerek,
burada büyülü yeni bir Krallık kurmaya başladılar:Quel?Thalas?Kendi
Soylarının taptılara aya karşılık Güneşe taptılar?
Gözcüler ve Uzun Nöbet:
Kendi içlerindeki sorunlarından kurtulmuş olan Night Elf?ler, kendi
evlerini geliştirmeye devam ettiler.Druid?ler Yeşil Rüyaya girmenin
zamanının geleceğini hissettiler ve aşklarını ve ailelerini arkada
bırakmaya hazılandılar.Tyranda, Elune?nin Baş Rahibesi oldu ve
Malfurion?a gitmemesi için yalvardı.Ancak Malfurion Gururunu korumak
için Yeşil Rüyaya girmekte kararlıydı, ve Rahibe ile vedalaşıp ona asla
ayrılmayacaklarını söyledi?
Kalimdor?u Tyrande?ye bırakan Malfurion, Yeşil Rüyaya girince, Baş
Rahibe, Night Elf?lerden dev bir savaşçı ordu kurdu.Korkusuz ve
eğitilmiş olan bu kadın savaşçılar, Kendilerini Gözcü diye tanıttılar,
barışın ve Huzurun koruyucuları?
Yarı-Tanrı Cenarius Hyjal Dağının eteklerindeki bahçelerde yaşamaya
devam etti.Oğulları, Ormanın Koruyucuları olarak bilindiler ve Her zaman
Night Elfleri takip ettiler ve arada sırada Gözcülere barışı korumak
adına yardım ettiler.Cenarius?un kızları Dryad?lar ise devamlı artan bir
şekilde ormanlarda görülmeye başlandı.
Asenvale?de Tyrande devamlı meşgul oldu.Malfurion?un yanında
olmamasından dolayı mutlu olamadı hiç..Uzun Yüzyıllar boyunda Druid?ler
uyudukça Tyrande ikinci bir Burning Legion sadırısından korktu.Halen
Burning Legion?un buralarda olduğunu hisseden Tyrande, intikam için geri
döneceklerini biliyordu?
Bölüm 2: Yeni Dünya
Dath?Remar tarafından yönlendirilen High-Elfler, Kalimdor?u arkalarında
bırakarak, fırtınaları aşarak Maelstrom?a doğru yöneldiler.Yıllar
boyunca denizde kendilerine ait Bir Büyü Dünyası kurmak için hayaller
kurarak Doğuya doğru yollarına devam ettiler.Bu yolculuk onlara Eski
Krallıklarının yıkımını, ve anlayamadıkları birçok şeyi gösterdi.Burning
Legion?un gücünün o anda farkına vardılar.Dath?Remar,- daha sonra adı
Sunstrider diye anıldı ? Halkına, bir krallık sözü verdi.Sonsuza kadar
sürecek bir Büyü Krallığı...
Donanma sonunda, İnsanların daha sonra Lordaeron diyecekleri bölgenin
sahillerine geldi. İçlere doğru yayılan High-Elfler, Tirisfal Glades adı
verilen yerde bir yerleşim kurdular. Kısa bir zaman sonra, birşeyler
ters gitti: High Elfler delirmeye, saldırganlaşmaya başladı. O zamanın
bilgeleri, bulundukları yerin lanetli olduğu kararına vardılar, ancak
asla doğrulanamayan bir teoriydi bu.High-Elfler göç etmek zorunda
kaldılar.
High-Elfler, Lordaeron?un dev ormanlarla kaplı dağlarından geçerken,
birçok güçlükle karşılaştılar. Sonsuzluk Gölünün yaşam dolu gücünden
koptuklarından beri, hava koşullarından dolayı çoğu hastalanmış, veya
açlıktan ölmüştü. En garip değişiklik ise, artık ölümsüz değillerdi, ve
elementlere karşı bir güçleri de yoktu. Morumsu renkli tenleri de
kaybedilmişti, artık renksiz bir tenleri vardı. Güç durumlarının üstüne,
bir de Lordaeron?da gelişmiş dev yaratıklarla savaşmak zorunda
kalmışlardı. Bu arada, yolculuklarının bir kısmında ilkel insan
kabilelerinin ilk örnekleri ile karşılaştılar. Bu ilkel insanlar, dev
ormanların içinde avlanarak yaşayan ufak gruplardan ibaretti, tabi ki
High Elflere bir tehtit oluştumayacaklardı. Ancak High Elfler en büyük
tehtitlerini Dev Orman Zul?Aman?da bulacaklardı.
Bu yosun derili yaratıkların adı Trollerdi. Kendi organlarını ve ölümcül
yaralarını anında iyileştirebilen güçlü bir ırktı, ancak her zaman
barbarca yaşamayı seçmişlerdi. Lordaeron?un Kuzeyinde Amani Krallığı adı
altında birleşen bu Troller, yeni ziyaretçilerinden hiç
hoşlanmamıştılar, ve Elfleri sınırlarını aştıklarını görünce vahşice
saldırdılar. High Elfler de buna karşılık olarak, Trolleri gördükleri
yerde öldürdüler.
Uzun yıllar boyunca, High Elfler kendilerine Kalimdor?daki gibi güzel
bir yer aradılar, ve sonunda şansın yardımı ile Kuzeydoğu dağlarını
aşarak dev düzlüklere ve güzel nehirlere sahip bir coğrafya keşvettiler.
Buraya Quel?Thalas dediler, ve dev bir Krallık kurmaya başladılar. Öyle
bir Krallık ki, Kalimdor?daki Kuzenlerinin kıskanacağı kadar güzel bir
Krallık. Ne yazık ki, High Elflerin sonradan öğrendiği gerçek onlara çok
pahalıya patlayacaktı. Quel?Thalas Trollerin eskiden kalma dev
Şehirlerinin üzerine kurulmuştu. Troller bu toprakları kutsal
sayıyorlardı. Neredeyse hemen Trolller, Elf yerleşim alanlarına
saldırmaya başladı.
İnatçı elfler, yeni buldukları toprakları vermekte gönülsüzlerdi,
Sonsuzluk Gölünün verdiği güçleri kullanarak büyülerini kullandılar ve
Delirmiş Trolleri kontrol altında tuttular. Dath?Remar?ın liderliginde
Amani Savaşçılarını ona bir olmalarına rağmen yenmeyi başardılar. Bazı
elfler Kaldorei?lerin eski uyarılarından olan, Büyünün Burning Legion?un
dikkatini çektiği gerçeğini hatırlattı. Bu yüzden, Quel?Thalas
bilginleri, Topraklarının üstünü çevreleyen bir Büyü Bariyeri
kurdular.Bu Bariyer sayesinde Büyüler evrende yankılanmayacaktı, böylece
Burning Legion?un dikkati çekilmeyecekti. Quel?Thalas?ı çevreliyen dev
dikili taşlar kuruldu, ve Bariyer kuruldu. Bu Dikili taşlar, sadece
büyüleri engellemekle kalmadı, aynı zamanda batıl inançlı Troll
Ordularını korkuttu.
Zaman geçtikça, Quel?Thalas High Elflerin çabalarının ve büyü gücünün
parlayan bir anıtı oldu. Muhteşem güzellikteki sarayları, Kalimdor?daki
Kuzenlerininki gibi tasarlandı ve inşa edildiler. Quel?Thalas bu hali
ile Elf elinden çıkmış en güzel şehir oldu. Silvermood adı verilen bir
Meclisle Sunstrider Hanedanlığının politik gücü pekiştirildi. Yedi tane
High Elf Lordundan oluşan Meclis, elf topraklarını korumak için
çalıştılar. Koruyucu Kalkanla korunun topraklarında, eski Kaldorei
Uyarılarından uzakta büyüyü hayatlarının her alanında kullandılar.
Nereydeyse, dört bin yıl boyunca High Elfler barış içinde yaşadılar.
Ancak İntikam almak isteyen Troller asla yenilmemiştiler. Ormanın
derinliklerine yerleşen troller, sayılarını arttırdılar ve en sonunda
Dev bir Troll ordusu Quel?Thalas?ın gölgeli ormanlarına girerek savaşı
başlattılar.
Arathor ve Troll Savaşları
Warcraft I?den 2,800 yıl önce
High Elfler bu dev Troll ordusu ile savaşırken, gelişmeye başlayan
İnsanlar, kendi kabile toprakları için savaşmaktaydılar.İnsanlığın ilk
savaşları ne onurdan ne de ayrımdan söz edilebilecek savaşlardı.Herkes
kadın, çocuk, yaşlı demeden katlediliyordu.Ancak sadece bir Kabile, Adı
Arathi olan kabile, Trollerin gözden kaçırılmayacak kadar dev bir tehtit
olduğunu görebildi.Arathi bu yüzden bütün Kabileleri kendi kontrolüne
almak istedi ki, Sıra kendilerine geldiğinde Trollere karşı savaşı
kazanabilsinler.
Bu düşüncenin ardından geçen altı yıl boyunca Arathi tüm Kabilelerle
savaştı ve her zaferin sonucunda, Arathi barış ve eşitlik vaad etti ve
ele geçirilmiş insanların saygısını kazandı.Bunun sonucunda Arathi
Ordusu inanılmaz derecede büyüdü.Artık güçlerinin Trollere karşı
gelebileceğine inanan insanlar, Lordaeron?un güneyinde bir kale
kurdular.Adı Strom koyulan bu Kale, Arathi Milletinin başkenti olurken,
Krallığın adı Arathor oldu.Arathor zenginleşirken, Lordaeron?un başka
yerlerinde yaşayan insanlar Arahor?un güvenli topraklarına yerleşmeyi
seçtiler.
Tek bir Bayrakta birleşen İnsan kabileleri, iyimser ve güçlü bir Kültür
geliştirmeye başladılar.Thoradin, Arathor?un Kralı, Gizemli Elflerin
halen Troll işgalinde olduğunu biliyordu, ancak kendi insanlarının
güvenliğini tehlikeye atmak istemiyordu.Elfler ve Trollere karşı çok az
şey bilen İnsanlar aslında her iki ırka da soğuk bakmaktaydı.Aylar sonra
Elflerin düştüğüne dair dedikodular Thoradin?in kulağında geldiğinde
perişan iki tane High Elf Elçisi Strom?dan içer girmişti, böylece
Thoradin Troll Tehtidinin burada duramayacağını anladı: Sıra çok yakında
onlara gelecekti.
Elfler, Thoradin?i Trollerin dev ordularının Quel?Thalas?ı işgal
ettikten sonra güneye ineceğini ve buraya saldırıcağını
söylediler.Çaresiz Elfler, askeri yardıma muhtaçtılar ve çaresiz olarak
seçilmiş bazı insanlara büyü kullanmayı öğretmeyi kabul ettiler.Ancak
Thoradin Büyüye duyduğu güvensizliği bir kenara bırakıp, elflere yardım
etmeyi kabul etti.Hemen Strom?a gelen Elfler belli başlı seçilmiş
insanları eğitmeye başladılar.
Elfler başta İnsanların büyü kullanmakta oldukça beceriksiz olduğunu
gördüler ve bununla aralarında dalga geçmeye bile başlamışlardı.Tam Yüz
tane İnsana en Büyünün en basit güçlerini kullanmayı öğrettiler: Sadece
Trollerle savaşabilecekleri kadar.İnsan öğrencilerinin hazır olduğuna
ikna olan Elfler, Savaşa doğru, Thoradin?in Dev orduları ile birlikte
kuzeye doğru yola çıktılar.
Birleşik Elf ve İnsan orduları ile Troll Orduları Alterac Dağlarının
eteklerinde çarpışmaya başladı.Savaş uzun günler sürdü.Arathor orduları
vahşice ve delirmiş şekilde üstlerine gelen Troll ordularına hiç
yorulmadan veya bir santim bile toprak vermeden savaştılar.Elf Lordları
zamanın geldiğini düşünerek büyü güçlerini kullanmaya başladılar, Yüz
tane İnsan Büyücü ve birçok Elf büyücüsü büyülerini kullanarak Trolleri
şok ettiler.Elemental Ateşler trolleri yakarak kendilerini
iyileştirememelerini sağladı ve Troller gittikçe zayıfladı.
Troll Orduları bozulmaya ve kaçmaya başlayınca, Thoradin?in orduları
takip etti ve bulduklarını öldürdüler, en sonunda çok az bir Troll
sayısı kaçmayı başardı.Troller bu savaştan sonra asla eski güçlerine
kavuşamadılar ve tek bir Millet olarak görülmediler.Quel?Thalas?ın
kurtulduğundan emin olan Elfler ve İnsanlar arasında saygı ve arkadaşlık
bağları böylece kurulmuş oldu.Elfler ve İnsanlar arasında çağlar
boyunca devam eden dostlukları böylece başlamış oldu.
Trisfal Bekçileri
Warcraft I?den 2,700 yıl önce
Trollerin Kuzey topraklarından sürülmesinden sonra Elfler kendi yıkılmış
krallıklarını baştan yapmak için yeniden çalışmaya başladılar.Zafer
kazanmış Arahtor Orduları Strom?a döndüler.İnsan Toplumu zenginleşip
geliştikçe, Thoradin?in içinde bu kadar hızlı büyümenin İnsanları
birbirinden ayıracağı korkusu belirdi ve bu yüzden Strom?u merkez olarak
her zaman kullanıp otoritesini gösterdi.Uzun yıllar boyunca barışın kol
gezdiği Lordaeron?da büyüyen İnsanlar, Thoradin?in ölümünden sonra genç
nesillerle birlikte Krallıklarını büyütmek için çalışmaya başlattılar
ve bu yüzden Strom?dan öteye gitmek için hayaller kurmaya başladılar.
Elfler tarafından eğitilen Asıl Yüz İnsan Büyücü, güçlerini
geliştirerek, Elflerden bile öteye gitmek için uğraşmaya başladılar.Bu
Büyücüler, asil güçleri ve ruhları yüzünden seçilmişlerdi ve bu
güçlerini her zaman önemsediler ve sorumlulukla kullandılar ancak
büyücüler bu güçlerini ve sırlarını genç jenerasyonlara öğretmeye
başladıklarında, hiç savaş yaşamamış ve bu yüzden büyü gücünü hayatının
her yerinde kullanmaya başlamış Genç Büyücüler ortaya çıkmaya
başladı.Sorumluluk içermeyen hareketleri ile krallık içinde sorunlar
başgöstermeye başladı.
Krallık büyüdükçe ve toprakları genişledikçe, Genç Büyücüler
yolculuklarla Güney Topraklarına yayıldılar ve kendilerini ve halklarını
vahşi hayvanları koruyarak veya avlanarak geçinmeye başaldılar ve bu da
Strom?un ötesinde başka şehirler yapmaya olanak sağladı.Ancak güçleri
geliştikçe, toplumdan büyücüler yavaş yavaş kopmaya başladı.
İkinci Arahtor şehiri Dalaran oldu.Dalaran, Strom?un Kuzey-Batısında
kalan Hillsbrad adı verilen yerde Lordamere Gölünün Güney kıyısına
kurulmuştu.Güney topraklarına yayılan büyücülerin hepsi buraya
yerleşmeyi uygun gördüler.Burada Büyüyü istedikleri şekilde daha özgür
bir biçimde kullanmak istediler.Büyücülerin hayalindeki şehirdi
Dalaran...Böylece başlayan Dalaran inşası ile birlikte dev bir ekonomi
de ardından geldi böylece Dalaran İnsanların Büyü şehri oldu.Stromdan
daha büyük, daha görkemli ve güzel bir şehir olmuştu artık.Ancak Büyünün
bu kadar çok kullanması, daha fazla büyücünün yetişmesine ve en sonunda
büyücülerin neredeyse hepsi gerçekle sanal arasındaki farkı
anlayamamaya başladı.
Sonsuzluk Gölünün yıkılması ile dünyada hapsolan ve saklanan birçok
Burning Legion Ajanı Büyünün gücünü hissedince, Evrenin her tarafından
gözler tekrar dünyaya çevirildi.Yer altından çıkan iblislerin tek amacı
vardı artık : Dalaran.Dalaran?a önce çok zayıf Demonik saldırılar
başladı ancak Dalaran Yöneticileri tarafından örtbas edildi, halktan
saklandı.Birçok Güçlü büyücü Demon?ların pekşinden onları ele geçirmeye
gönderile ancak hepsi güçlü Burning Legion?a karşı güçsüz kalıyordu.
Birkaç ay sonra Batıl inançlı Köylüler, Dalaran Yöneticilerinin onlardan
korkunç birşey sakladığına inanmaya başladı.Etrafta Devrim dedikoduları
dolaşmaya başladığında, Arathor halkı Büyücülerin gücünü sorgulamaya
başlamıştı.Halkın isyan çıkarmasından korkan ve Strom?daki Kral?ın
onlara karşı tavır almasından korkan Büyücüler, Sorunlarını her şeyin
başlangıcını yaratan ırka açtılar : High Elfler...
Dalaran?daki Demonik aktivitenin varlığını duyan Elfler hemen en güçlü
Büyücülerini İnsan topraklarına gönderdi.Dalaran?daki enerjiyi araştıran
Elf Büyücüleri detaylı bir rapor hazırlayarak, içindeki Demonik
aktiviteyi belirttiler.Raporun sonunda dünya üzerinde çok az demon
olduğu ancak Legion?un hala çok büyük bir tehtit olduğunu belittiler.
Quel?Thalas?ı yöneten Silvermoon Meclisi, Dalaran?ın Büyücüleri ile
gizli bir antlaşma yaptılar.Elfler Dalaran Büyücülerine eski Kalimdor ve
Burning Legion?dan bahsettiler, eski savaşları anlattılar.İnsanlara
büyü kullandıkları sürece Halklarını Legion?un ajanlarından korumak
zorunda olduklarını söylediler.Dalaran Büyücüleri bunun üzerine Tek bir
Ölümlü büyücüye her türlü gücü vererek Legion?a karşı olan bu gizli
savaşta savaşçı olarak öne sürmek fikri ile geldiler.Böylece İnsan
halkının korkması veya paranoyak bir şekilde birbirlerine saldırması
önlenmiş olacaktı.Elfler bu fikri kabul ettiler ve gizli bir örgüt
kurmayı kabul ettiler.Elfler her zaman bu Bekçinin ardında olacak ve onu
kontrol edeceklerdi, böylece güçlenen bekçi Burning Legion Ajanlarına
karşı dünyayı koruyacaktı.
Örgüt, toplantılarını gölgeli Tirisfal Glades?de yaptı.Burası aynı
zamanda High Elflerin Lordaeron?da yerleştikleri ilk yerdi.Bu yüzden, Bu
Örgütün adı Tirisfal Bekçileri oldu.Seçilen Ölümlü şampiyonlar Insan ve
Elf Büyü gücünün tamamı ile donatılırdı.Aynı zaman diliminde sadece bir
tane şampiyon olabilirdi, ve bu şampiyon tek eliyle Burning Legion?un
her türlü ajanını yok edebilecek güçteydi.Bekçinin güçleri o kadar
güçlüydü ki, sadece Trisfal Meclisi adı verilen Elf-İnsan ortak bir
komisyonun gözetiminden geçmeden bir Bekçi seçilemezdi.Ne zaman bekçi
yaşlanır, veya savaşta zayıf düşerse yerinde bir başkası getirilirdi.
Nesiller geçtikçe, Bekçiler İnsanlığı görünmez Burning Legion
tehtidinden korudular.Bu gizli savaşın ardında ise Gelişen bir İnsanlık
İmparatorluğu ve gittikçe yayılan bir büyü çılgınlığı vardı.Bu arada her
zaman bekçiler tetikte kalmışlardı?
Ironforge ? Cücelerin Uyanışı
Warcraft I?den 2,500 yıl önce
Eski çağlarda, Titanların Azeroth?u bırakınca, çocukları olarak sayılan
Earthenler dünyada kalıp dilediklerince dünyaya şekil vermeye devam
ettiler.Earthenler yüzdeyde geçen olaylarla ilgisi pek olmayan hiçbir
yüzey ırkını tanımayan bir varlıklar topluluğuydu.Her biri dünyayı
şekillendirmek için bıkmadan usanmadan uğraşıyorlardı.
Sonsuzluk Kuyusunun patlaması, her ırk gibi earthen?i de çok
etkilemişti.Dünyanın duyduğu acının aynısını içlerinde hisseden
Earthenler kendi kimliklerini bu çalkantılı dönemde kaybetmeye
başlamışlar ve kendilerini Titanların yeraltında kalan dev şehirlerine
kapatmışlardı.Bunların en çok bilineni Uldaman adı verilen
şehirdir.Uldaman?ın yanında Uldum, Uludar gibi bir çok eski Titan şehri
bulunuyordu.Dünyanın altında bu ırk, sekiz bin yıl boyunca uyudu.
Kendilerinin neyin uyandırdığı bilinmesede, Uldaman?da olan Earthen?ler
kendilerini kapattıkları şehirlerden dışarı çıkmak
istediler.Earthen?lerin yüzeye ilk çıktıkları anda fark ettikleri, bu
uyuma sürecinde çok değiştikleriydi.Kayalardan oluşan derileri yumuşamış
ve düzgün bir hal almıştı, taşa ve toprağa olan güçleri ise yavaş yavaş
yok olmaya başlamıştılar, ve en son olarak ise artık Ölümsüz
olmadıklarını anladılar.
Kendilerine Cüce demeye başlayan Irk, Uldaman?ın önündeki
yerleşimlerinden ayrılıp dünya yüzeyinde dolaşmaya başladılar.Halen
derin yerlere ve derinliklerdeki gizemleri araştırmaya meraklı olan
Cüceler Dünyanın en büyük dağının bulunduğu yere bir krallık kurdular,
ve kuruldukları toprağa Onları yaratan Titan Yaratıcısı Khaz?goroth?un
şerefine Khaz Modan dediler yani Khaz?ın Dağı.Bu Titan?a duydukları
sevgiden dolayı Dağın kalbine dev bir anıt diktilerev bir Demirci Ocağı
kurdular ve bundan sonra etrafında gelişen şehre Ironforge dendi.
Cüceler, doğaları gereği değerli taşları biçimlendirmek ve değerli
mineralleri bulmak için devamlı bir istek içinde çalıştılar.Ancak yer
altına duydukları bu istek ve sevgi yüzünden yeryüzünde yaşayan
komşularından hep isole yaşadılar.
Yedi Krallık
Warcraft I?den 1,200 Yıl Önce
Strom Arathor?un başkenti olarak bilinse de, Dalaran gibi birçok yeni
şehir kurulmaya başladı.İlk olarak Gilneas, Alterac ve Kul Tiras adı
verilen şehirler kuruldu.Hepsinin kendi düzenleri ve ticaret sistemi
vardı ve hepsi de Strom?un altında birleşmekten yanaydı.
Trisfal Bekçilerin koruması ile yaşayan Dalaran halkı dünyaya büyüyü
yaymaya devam etti.Dalaran Yöneticileri Kirin Tor mecilsini kurarak her
türlü büyüyü, değerli eşyayı incelemeye koyuldular.
Gilneas ve Alterac Strom?un en büyük savunucuları olular ve Dev Ordular
kurarak Khaz Modan?ın Kuzeylerini keşfettiler.İşte bu zaman içerisinde
Cüceler ve İnsanlar ilk defa birbirleri ile temas haline
geçmiştir.Bundan sonra Ironforge?ye ilk İnsanlar ayak basmıştır.
İnsanlar ve Cüceler birbirleri ile birçok sırrı paylaştılar ve
birbirlerinin savaşa olan ilgililerini keşfettiler.
Kul Tiras, Lordaeron?un güneyinde büyük bir adanın üstüne kurulu bir
şehirdi.Ekonomisi balıkçılık ve Gemicilik ile sağlıyordu bu yüzden
zenginleşmiş bir şehirdi.Zaman geçtikten sonra Kul Tiras dev bir Gemi
Filosu kurarak dünyayı araştırmaya koyuldu ve değişik yerlerden değişik
mineraller ve eşyalar getirdiler.
Zaman geçtikçe Strom?un Lordları kendi evlerini Kuzey Lordaeron?a
taşıdılar.Eski Kral Thoradin?ın varisleri, Strom?un başkent olması
konusunda ısrar etselerde Strom Lordları Kuzey?e aydınlanma ve yeni bir
şehir kurma hayali ile yerleştiler.Dalaran?ın Kuzeyinde kurulan bu
şehrin adı toprağın adını paylaşarak Lordaeron oldu.Lordaeron daha
sonradan bir Kutsal Şehir halinde geldi, dinine bağlı olan çoğu insanın
uğrak yeri haline geldi.
Arathi?nin varisleri, Strom?un terk edilişinden sonra Khaz Modan?ın
Güney topraklarına indiler ve uzun yıllar süren bir yolculuktan sonra
Azeroth olarak adlandırdıkları Kıtada Stormwind adlı Krallığı kurdular,
ve sonunda dev bir İnsan Krallığı kurulmuş oldu.
Çok az savaşçı Strom?u koruma görevini üstlenmişti.Strom artık Krallığın
başkenti değildi ve bundan sonra yeni bir millet oluşturmaya başladılar
ve kendilerine Stromgarde dediler.Her İnsan şehri kendi içinde
gelişmeye başlasa da, Arathor İmparatorluğu yavaş yavaş erimeye
başlamıştı.Tüm şehirler birbirinden ayrılmaya ve Kral Thoradin?in
birleşmiş insan imparatorluğu fikri sonsuza kadar yokolmuştu.
Aegwynn ve Ejderha Avı
Warcraft I?den 832 yıl önce
Kurulan yedi krallık birbiri arasında rekabete ve sürtüşmelere
başlayınca Bekçiler bu olayın kaos yaratacağından korkarak
izlediler.Zaman içinde birçok Bekçi gelip geçmişti, ancak bu zamanlarda
tek bir kişi Trisfal?in tüm büyülü gücünü kontrol etmekteydi, kendisini
gölgenin dev savaşçısı sayan Aegwynn?Aegwynn bir İnsan Kız çocuğuydu,
Örgütün çok zor sınavlarından başarı ile geçmişti ve Bekçilik görevini
kazanmıştı.Aegwynn hemen avcılığa başlayarak birçok yaratığı
yoketmiştir, ve Trisfal Meclisine kafa tutacak ve Erkek üstünlüğüne bile
karşı savaşacak bir Bekçi olmuştur.Düşüncesine göre Trisfal Meclisini
kuran İnsan ve Elflerin bu soruna köküne bir son getirmesi için hiçbir
şey yapmamaktadır.Bu yüzden sabırsız bir şekilde devamlı bir tartışma
havasında geçen toplanılara rağmen Aeggwynn çok güçlü olduğundan olayı
hep Bekçi olarak kalmıştı.
Trisfal?deki gücü artmaya başlayan kız, en sonunda bir yerlerde
fısıldanan bir dedikoduya aldanarak Soğuk Northrend Kıtasında yaratık
avına çıktı.Kuzeye yolculuk yaparak Aegwynn tüm yaratıkları dağlara
kadar kovaladı.Burada bulduğu Yaratıkların çok yaşlı bir ejderhayı
avladılarıydı.Dev dragon ve yanındaki dragonlar bu yaratıklarla başa
çıkabilmelerine rağmen Aegwynn savaşa katılarak Yaratıkları yok etmeyi
başardı.Bunlar olduktan sonra dev bir Fırtına Northrend?in üstüne çoktü
ve Gökyüzünde dev bir karanlığın içinden Sargeras ? Burning Legion?un
Efendisi - ortaya çıktı.Aegwynn?in önünde duran Sargeras genç bekçiye
yakında Trisfal Meclisinin yıkılacağını ve dünyanın yakında kontrolüne
geçeceğini söyledi.
Aegwynn, kendinin bir tanrı kadar kuvvetli olduğunu sanarak Sargeras?a
büyülerini gönderdi, ve garip bir şekilde Sargeras?ın dış kabuğunu yok
ettiğini görünce Sargeras?ın öldüğünü zannetti ve bedenini Eski Kalimdor
çağlarından kalan bir Night Elf tapınağını sular altından yükselterek
Sargeras?dan geriye kalanları buraya kitledi ve tekrar tapınağı kimsenin
bulamayacağını zannettiği derin sulara gömdü.Ancak Aegwynn Sargeras?ın
ne planladığını asla bilemeyecekti.Sargeras taklit ölümünden sonra
Aegwynn?in zayıf ruhunun içine girerek burada gizlendi.Uzun yıllar da bu
bedenin içinde gizlenerek planını uygulamak için zaman kolladı.
Üç Çekiç Savaşı
Warcaft I?den 230 yıl önce
Ironforge cüceleri uzun yüzyıllar boyunca barış içinde yaşadılar.Ancak
daha sonra sayıları çok artınca Dev Şehirlerde yaşayamamaya
başladılar.Büyük Kral, Modimus Anvilmar?dan sonra Cüceler 3 ayrı
Fraksiyona ayrılmaya başladılar.
Madoran Bronzebeard tarafından yönetilen Bronzebeard Klanı,
Ironforge?nin koruyucuları oldular.Khardros Wildhammer tarafınedena
yönetilen Wildhammer Klanı şehrin kontrolunu ele geçirmek için çalışmaya
başlaılar.Dağın en altında Büyücü Thaurissan tarafından yönetilen Dark
Iron Cüceleri de diğer iki ırktan kopmaya başladı.ar
Bu 3 fraksiyon ilk başlarda barış içinde yaşasalarda, halen seçilemeyen
kral yüzünden Ironforge?nin yönetimini kim alacak sorusu halen kafalarda
bir soru işareti oluşturmaktaydı.Bu yüzden savaşa giren 3 fraksiyon
uzun süre yerin altında kanlı savaşlar yaptılar.Sonunda En güçlü
ordulara sahip olan Bronzebeard Klanı Dark Iron ve Wildhammer Klanlarını
dağın derinliklerinden attılar.
Khardros ve Wildhammer savaşçıları Kuzeye yolculuk ederek kendi
krallıkları olan Grim Batol?u kurdular ve burada kendi hazinelerini
oluşturdular.Thaurissian ve Dark Ironlar bunu yapmadılar, küçük
düşmekten ve yenilmekten hiç hoşlanmayan Dark Ironlar Çok güzel bir yer
olan Redridge Dağlarında yeni bir Şehir kurdular.Çok zengin oldular ve
diğer klanlarla başa baş yarışmaya başladılar.Ancak daha sonra
Thaurissan ve Büyücü karısı Modgud Ironforge ve Grim Bartol?a iki ordu
göndererek savaş başlattılar.Dark Iron?lar Khaz Modan?ı kendi toprakları
yapmak istiyordu.
Dark Iron orduları her iki şehirde savaşa başladı.Ancak Marodan?ın
orduları hemen Dark Iron ordularını yenilgiye uğrattı ve Tharissian
kaçmaya zorlandı.Grim Bartol?da ise Modgud?un orduları ise yeni yeni
çarpışmaya başlamıştı.
Ancak Modgud çok güçlüydü çoğu savaşçıyı kendi öldürdü ve şehre
kuşatmaya başlaı.Ancak Khardros?la savaşırken hayatını kaybeden Modgud
yüzünden tüm savaşçılar kaçtılar ve Ironforge?nin yardımı ile
karşılaştılar.Dark Iron Ordusunun hepsi orada yok edildi.
Birleşen Ironforge ve Grim Batol orduları güneye dönerek Thaurissan ve
Dark Iron?ları yok etmek adına yola çıktılar.Çok uzaklaşmadan
Tharurissan?ın öfkesi dev bir büyü ile açığa çıktı.Dev bir Doğaüstü
varlık çağırmaya çalışan Thaurissan, zafer elde etmeye çalışıyoru, ve
dünyanın altından dev bir gücü ortaya çıkardı.Ancak bu onun kıyameti
olacaktı.
Elemental Lordu, Ragnaros Thaurisssan?ın çağrısı ile serbest kalmıştı ve
tekrar bir bünyeye kavuşan Ragnaros Redridge Mountain?de dev bir yıkıma
yok açtı.Dev Volkana dönüşen Dark Iron Şehri olan Dağ yandı, ve dağlar
yükselerek Searing Gorge ve Burning Steppes alanlarını
yarattı.Thaurissan bu sırada öldürüldü ve Ragnaros yeni yaratıklarını
çağırarak tekrar güçlenmeye başladı.O gündur Ragnaros Dev Volkanın
içinde planlar kurmakla uğraşmaktadır.
Dev patlama ve oluşumları gören Cüce kralları ordularını geri çekerek
olanları görmemeyi tercih ettiler.
Bronzebeard klanı Ironforge?lerini tekrar kurdular.Wildhammer?ler ise
Grom Bartol?a döndüler ancak Dev Savaşta çok zarar gören Grim Bartol?u
terk etmeye karar verdiler.Çok üzülmüşlerdi, Kral onlara Ironforge?ye
dönmeye ikna etmeye çalıştı ancak kabul edilmedi bu yüzden Khardros
Hinterlands?e giderek Aerie Peak?da yeni bir şehir kurdu.
Hala Ironforge Cüceleri ile bağlarını koparmak istemeyen Wildhammer
Clanı, İki Kıta arasında dev bir Köprü
yaparak adını Thandol Span koydu.Bu ticaret dolayısı ile iki Krallıkta
çok gelişti.Daha sonra Madoran ve Khardros atalarının şerefıne iki dev
heykeli güney topraklarında kurdu.Bu iki Heykeli Dark Iron?lara
savaşırsanız kaybedersiniz der gibi burada duruyorlar(Editörün notu:Bu
Heykeller Searing Gorge?ye giden geçite yakındır.)
İki krallık birbirlerine sıkıca bağlandılar.Ancak Grim Bartol?da
yaşadıklarından sonra Wildhammer?ler yer altında yaşamak yerinde yer
üstünde normal bir şehir kurmayu tercih ettiler.Ironforgedekiler bunu
hiç yadırgamadılar.
Son Bekçi
Warcraft I?den 45 yıl önce
Bekçi Aegwynn çok gelişti ve güçlendi.Trisfal?deki enerjileri onun
yaş***** da uzattı.Aptalca Sargeras?ı öldürdüğü düşünden Aegwynn dünyayı
Yaratıklardan korumaya devam etti.Bu tam 9 yüzyıl sürmüştü, ve sonunda
Trisfal Bekçileri Aegwynn?in yerine başka birisinin gelmesinin vaktinin
geldiğini düşündüler.Meclis Aegwynn?in Dalaran?a dönmesini emretti,
böylece kendilerine yeni bir bekçi bulabileceklerdi.Ancak Aegwynn,
Mecilse güvenmeyerek kendi soyundan birinin bekçi olması için düşünmeye
başladı.
Aegwyn bir erkek çocuğu doğurmak ve ona tüm gücünü vermek istedi.Bunu
Meclis?ten gizli yapmak için Azeroth?un Güneyinde Aegwynn mükemmel bir
erkek buldu:Çok güçlü bir İnsan Büyücüsü olan niyelas Aran.Aran
Azeroth?un Kralının baş danışmanıydu ve çok güçlü bir büyücüydı.Aegwyn
Aran?ı baştan çıkararak bir çocuk yapmaya ikna etti.Aran bu güçlerin
cocukta da olacağını biliyordu, bilmediği şey ise Aegwnn?in bir yaşa
gelmeden ona Trisfal?in tüm gücünü cocukta açığa çıkacağıydı.
Zaman geçti, ve Aegwynn?in bir oğlu oldu.Adı Aegwynn tarafından Medivh
koyuldu.Anlamı Gizemlerin Bekçisiydı.Aegwynn oğlunun gelecekte yeni
Bekçi olacağına inaniyordu ancak gizlenen Sargeras?ın ruhu cocuğa
geçmişti ve Aegwynn?den ayrılmıştı.Aegwynn?in aklına asla dünyanın en
yeni bekçi adayının çoktan evrenin en kötü tanrısının etkisi altında
olduğu gelmemişti.
Aegwynn cocuğunun sağlıklı olduğunu görünce Medivh?i Stormwind?de
babasına bırakarak gizemli topraklarda kayıplara karıştı.Medivh gülcü
bir çocuk olarak büyüdü.
Sargeras cocuk büyürken, genç cocuğun güçlerinin nasıl geliştiğini
gördü.Medivh 12 yaşına geldiğinde Azeroth?da tanınan bir çocuk haline
gelmişti.Çok güçlü bir büyücü olacağı kesindi.Burada en iyi iki dostu
vardı: llane, Azeroth?un Prensi ve Anduin Lothar , Arathi Soyunun son
varislerinden biri.Üç cocuk krallıkta çok sevilirdi.
Medivh 14 yaşına geldiğinde içindeki büyü gücü bir anda korkunç bir
gelişim gösterdı ve Sargeras?ın ruhu ile çarpıştı.Uzun yıllar boyunca
Medivh bir depresyon sürecine girdi, aslında gücler bir çocuğun
kaldıramayacağı kadar çoktu.Daha sonra bu süreç geçtiğinde artık bir
yetişkin haline geldiğini gördü ve Llane ve Anduin?in Azeroth?un yeni
yöneticileri olduğunu gördü.Kendi içinde güçlerini kullanmakla ilgili
çok büyük bir istek gören Medivh, Sargeras?ın ona kurduğu tuzaklardan
habersiz yaş***** devam etti.
Sargeras yavaş yavaş Medivh?in kararan yüreğine bir şeyler fısıldamaya
başlamaya hazırlanıyordu.Yakında İkinci Saldırı başlayacaktı ve bunu
Dünyanın son Bekçisi sağlayacaktı?
Bölüm 3: Draenor'un Kıyameti
Medivh?nin doğumundan kısa bir süre önce, Kil?jaeden the Deciever oturdu
ve evrene baktı.Lanetli Demonlord Sargeras için Azeroth?a yapılacak
ikinci saldırı için bir plan yapmaktaydı.Bu sefer Sargeras hata kabul
etmeyecekt,.Kil?jaeden yeni bir güç aramaya başladı, böylece Azeroth?un
Savunmalarını daha Legion?un kendisi Azeroth?a ayak basmadan yok
edeceklerdi ve Azeroth?un kontrolü Legion?un eline çok kolay gececekti.
Bu sırada Kil?jaeden Draenor adı verilen bir gezegen gördü.Çimenlik
oldukça güzel bir gezegen olan Draenor, şamanistik, klan yönetimi ile
yaşayan Orcları ve barışçık Draeneileri gördü.Şerefli ve Soyul Orc
klanları dünya üzerinde avlanıyor ve düzen içerisinde yaşarken, Draenei
ise dev şehirler kurmaktaydı.Kil?jaeden Dreanor?un sakinlerinin Burning
Legion?un yeni güçleri olabileceğini düşündü.
İki Irktan, Kil?jaeden savaşçı orkların Legion?un bozulmuşluğuna çok
kolay aldanıcağını gördü.Hemen Yaşlı Orc Şamanı, Ner?zhul?a tıpkı
Azshara?ya Sargeras?ın yaptığı gibi reddedemeyeceği şeyleri vaad
etti.Şamanı kullanarak Orc Klanları arası savaşları başlattı, ve
Orcların kana susamış savaşçılara dönmesi çok uzun sürmedi.Kil?jaeden
daha sonra Ner?zhul?un ve Halkının kendilerini sonsuza kadar savaşa ve
ölüme adamalarını istedi.Ancak Yaşlı Şaman, halkının durumundan hiç
memnun olmayınca bir şekilde Kil?jaeden?in emrilerine karşı geldi.
Ner?zhul?un direncini kıramayan Kil?jaeden kendine başka bir orc aramaya
başladı ve kendine mükemmel bir aday buldu: Ner?zhul?un hırslı
öğrencisi Gul?dan.Kil?jaeden aynı şekilde vaadlerde bulundu Gul?dan?a ve
buna hemen kanan Gul?dan gücün karşılığında sadık bir uşak olacağına
yemin etti.Genç orc bu güçle evrenin görebileceği en güçlü
Warlock?lardan biri oldu.Başka orc?lara bu güçleri anlatarak eski
geleneksel şamanistik güçleri silmeye başladı.
Kil?jaeden orcların gittikçe zayıfladığını gördü ve Gölge Meclisini
Gul?dan?a kurdu.Bu gizli Mecils tüm clan?lari birleştirmek ve Warlock
güçlerini yaymak için çalışmaya başladı.Warlock gücü kullanan Orclar
yüzünden Dreanor kendi içinde yokolmaya başladı, topraklar karardı ve
çimenlikler kurudu.Zamanla Orc?ların Ev dedikleri dünya kırmızı,
verimsiz topraklı bir yere dönüştü.Yaratık enerjileri yavaş yavaş
dünyayı yok etmekteydi.
Horde?nin Yükselişi
Orc?lar Gul?dan?ın konrolünde gittikçe vahşi yaratıklara dönüştü.Dev
Arenalar kurarak savaşçıları savaştırarak orc?ları savaşa, kana , ölüme
karşı kayıtsız yaptılar.Bu arada çok az Klan Lideri, bu bozulumu fark
etti.Bunların önde geleni Durotan?dı.Durotan Frostwolf Klan?ının lideri,
Orcların bu bozuluma bir dur demesi gerektiğini söyledi.Ancak onu kimse
dinlemedi.Hatta Çok güçlü Liderlerden Grom Hellscream bile.
Kil?jaeden Orc Klanlarının hazır olduğunu biliyordu ancak onların sonsuz
itaatlarından emin olmak istediği için gizli bir şekilde Gölge Meclisin
Mannoroth the Destructor?u çağırmasını sağladı.Gul?dan Liderleri
toplayarak Mannorth?un kanından içmenin onları neredeyse yenilmez
yapacağını söyledi.Grom Hellscream Liderliğin tarafından sadece Durotan
dışında herkes bu kandan içerek Burning Legion?un kölesi oldu.
Bu lanetli kandan içen orclar çok vahşi oldular.Gul?dan tüm Clanları
toplayarak tek bir Guruh yani Horde?yi kurdu.Ancak Güçlü Orc
Kumandanları Grom Hellscream ve Orgrim Doomhammer yerine Gul?dan bir
kukla Komutan seçerek Horde?yi yönetmesini emretti:Blackhand The
Destroyer.Horde daha sonra gücünü ilk kez Draenei?ler üzerinde denedi.
Aylar içinde, Horde neredeyse tüm yaşayan Draenei?leri öldürdü.Sadece
saklananların çok azı kurtulabilidi.
Bu Zaferle tatmin olaran Gul?dan, eğer savaşacak birileri olmazsa Orclar
arasında bir iç savaş çıkabileceğinin farktındaydı.
Orclar kısa bir süre içerisinde Legion?un en güçlü silahı oldu.Ve
Kil?jaeden Sargeras?dan saldırı için emir vermesi için beklemeye
başladı.
Bölüm 4: Kara Kapı ve Stormwind İşgali
Warcraft I: Orklar ve İnsanlar
Kil?jaeden Azeroth?un İşgali için Horde?yi hazırlarken, Medivh?de ruhu
için Sargeras?la savaşmaya başlamıştı.Stromwind?in en güçlüsü Kral
Llane, arkadaşının içinde tuttuğu büyüyen karanlığı fark etmiş ve onun
için endişelenmeye başlamıştı.Llane bu endişelerini Anduin Lothar?a
açtığında o bile Medivh?e ne olduğunu tam olarak açıklayamamıştı.
Azeroth?a Horde?yi sürmek için son teşvik Sargeras?ın kendisinden
geldi.Sargeras Gul?dan?a sonsuz güç vaad etti.Ona Bin Yıl önce
Denizlerin altında Bekçi Aegwynn?in Kendinden kalan bazı güçlü eşyaların
onu Yaşayan bir Tanrı yapacağını söyledi.Gul?dan kabul etti ve
Azeroth?daki düşmanlarının yenildikten sonra onu alacağını
söyledi.Herşeyin planlandığından iyi gittiğini gören Sargeras,
saldırıların başlatılması emrini verdi.
Medivh bu arada delirme noktasında kendini kaybetmek
üzereydi.Karazghan?dan çıkan Medivh Sargeras?ın yönendirilmesi ile
Azeroth?un Güneydoğusuna gittiğinde Orc Warlocklarla
karşılaştı.Warlock?lar ve Medivh?in beraber çabaları ile Kara Kap
bilmez.Bazıları dev bir kozmik patlamanın, sonsuz boşlukta yankılanarak
uzaktaki Dev Karanlığı uyandırdığı ve dünyaların bir gün yok olmak için
yaratıldıklarını söyler.Bazıları ise evrenin tek ve sonsuz güçlü bir
varlığın eseri olduğunu söyler dururlar.Bu kaotik evrenin kökleri nereye
uzandığı belirsiz olduğunu söylesek te, emin olduğumuz şey çok güçlü
bir ırkın, evrende bulunan her dünyaya ayrı ayrı bakarak, onları
gözeterek onlara güzellik ve hayat bırakarak gittikleridir.
Titanlar, dev ve metalik renkte bir deriler olan bu tanrılar evrenin
istedikleri yerinde diledikleri gibi dolaşma haklarına sahiptiler ve
yeni bir evren bulmuşlardı, ve bunu da diğerleri gibi dünyaları
dolaşarak ve güzelleştirmek için yola koyuldular.Dev dağlar, derin
denizler yaptılar elleriyle.Kara perde gibi karanlığa boğulan
gezegenlere huzuru getirdiler, atmosferler yarattılar.Bunların hepsini
bu kaotik ortama, uzak bir hedef gibi gözüken, düzeni getirmek için
yaptılar. Keşmekeşten düzen yaratmak onların doğasının, ileri
görüşlülüklerinin bir parçasıydı. Onlar ilkel ırkları bile
güçlendirdiler; kendi işlerini yapabilsinler ve saygıdeğer dünyalarının
bütünlüğünü koruyabilsinler diye.
Seçkin bir grup olan Pantheonlar tarafından yönetilen Titanlar, dev
karanlığın içine dağılmış yüz milyon dünyaya düzeni getirdiler.Pantheon,
bu dünyalara aynı zamanda koruyuculuk yapanlar, ayrıca evrenin dışından
gelen Sapmış Evrenden gelen varlıklarla savaşıyorlardı. Sapmış Evren,
sayısız dünyasını bağlayan keşmekeş büyülerinin dünyevi olmayan boyutu,
sadece yaşayan evrendeki hayatı yoketmeye ve yaşamın enerjilerini
kendilerine katmaya yemin etmiş sınırsız sayıdaki şeytani yaratığın,
iblislerin ve zebanilerin eviydi.Hiçbir kötülük ve sapmayı kabul etmeyen
Titanlar, bu saldırılara karşı hep bir yol aradılar ve savaştılar.
Sargeras ve İhaneti:
Zaman içinde, bu kötü varlıklar Titanların dünyasına giden yolu buldular
ve Pantheon en iyi Savaşçısı olan Sargeras?ı savunma için gönderdi.Dev
soylu bir Titan olan Sargeras, sayısız yıllarca verilen görevleri
harfiyen yerine getirmiş ve bulduğu kötülük varlıkları gördüğü yerde
öldürmüştür.Böylece Titanlar evrenler üzerinde mutlak bir hakimiyet
kurmaya başlamıştır.
Sonra Eledar adı verilen bir şeytani büyü ile uğraşan ırk, Warlock
büyüleri ile birçok dünyayı ele geçirmeye başladılar.Bu büyülerden
etkilenen saldırıya uğramış ırklar, mutasyona uğrayarak çok farklı
yaratıklar olmaya başladılar ve en sonunda saldırıya uğramış masum
ırkların hepsi Eledar?lara benzemeye başladı.Sargeras neredeyse limitsiz
gücünü Eledarlara karşı kullandı ve onları Sapmış evrenin köşesinde
yakaladı ve onları esir aldı.Ancak Sargeras Warlock büyülerinden çok
etkilendi ve kendisi de bunlardan nasibini almaya başladığında, Sargeras
çok büyük bir depresyonun içinde buldu kendini.
Sargeras bu kafa karışıklığının ve ümitsizliğin içindeyken, Sapmış
Evren?den gelen diğer bir ırkla savaşmaya zorlandı.Nathrezim adı verilen
bu ırk Vampirik güçlere sahip korkunç bir ırktı.Adlarına Dreadlord da
denilen bu ırk, birçok dünyayı ele geçirerek, yerlilerini gölgeye
çevirirdi.Zalim Dreadlordlar, dünya yerlilerini kandırarak, aralarında
karışıklıklarla yıkardı.Sargeras, Nathrezimi çok kolay yendi.Ama onların
bozulmuşluğu onu çok etkiledi.
Sargeras?ın duygularını şüphe aldı bir anda, görevine sadakatini ve
hatta daha önemlisi Titanların düzenli bir evren anlayışını
kaybetmişti.Sonunda Sargeras sonuç olarak Titanların yapmış olduğu her
şeyin yanlış olduğuna karar verdi, ona göre Titanlar bu evrende Kaotik
güçlerin kaynağı idi.Çoğu Titan arkadaşı ona yardımcı olup yol
göstermeye çalıştı, ama bunun sonucunda Sargeras daha fazla içine
kapandı ve Pantheon?dan ayrılıp dünyada kendine bir yer aramaya
başladı.Pantheon onun terk edişine bir anlam veremedi, ve kardeşi olan
Sargeras?ın neler yapabileceğini göremedi.
Zamanla, Sargeras delirdi ve ruhunun ücra köşelerinde bozulan bir şeyler
olduğunu fark etti.Bunun nedenini Titanlara bağladı.Bu yüzden
Titanların yapmış olduğu her şeyin yanlış, hatalı olduğunu zannetti.Bu
yüzden her dünya yok edilmeliydi ve tekrar kurulmalıydı.Böylece düzen
sonsuza kadar her tarafta olacaktı.Bunu yapmak için dev bir ordu kurmak
için düşünmeye başladı.
Sargeras?ın Titanik görüntüsü bile zamanla bozuldu ve zehirlenmiş olan
kalbi ile değişim içine girdi.Gözleri, saçları ve sakalı ateşlendi ve
metalik derisi karardı.
Bu kızgınlığın içinde, Sargeras Eledar ve Nathrezim ırklarının
hapislerini açtı ve kötü yaratıkları serbest bıraktı.Bu yaratıkların
önde gelenleri Karanlık Titan?a hizmetlerini sundular.Sargeras
Eledar?dan iki tane şampiyon seçti.İlki Kil?jaeden the Deciever
di.Sargeras?ın orduları için karanlık ırkları düzenleyecekti.İkinci
Şampiyon ise, Archimonde the Defiler?di.Sargeras için Orduları
yönetecekti.
Kil?jaeden?ın ilk yaptığı şey vampirik dreadlord?larını kendine köle
yapmak oldu.Dreadlord?lar Kil?jaeden için özel ajanlardı ve bu görevi
çok iyi yerine getiriyordu.Aralarında Tichondrius denilen bir Dreadlord
vardı ki bu yaratık Kil?jaeden?in mükemmel bir savaşcısı olarak
Sargeras?a da hizmet etti.
Muhteşem Archimonde kendine de ajanlar buldu.Malefic Pit adlı bir
dünyanın barbar lideri olan Mannoroth the Destructor?u ajanı yaptı ve
evrenin en iyi ordusunu yapmak için çalıştı.
Sargeras ordularının yavaş yavaş oluştuğunu ve her emirini yerine
getirecek güçte olduğunu görünce, Hepsini Dev Karanlığın içine
bıraktı.Sargeras bu ordusunun adına Burning Legion dedi.Bu güne kadar
kaç tane dünya yok edip kaç tanesini köleleştirdi bilinmez ancak evrene
çok büyük bir yıkım getirdiği kesindir.
Eski Tanrılar ve Azeroth?un Hakimiyeti:
Titanlar Sargeras?ın yaptıklarından habersiz dünya dünya dolaşarak her
dünyaya düzen getirmekle uğraştılar ve bir gün ufak bir dünya ile
karşılaştılar daha sonra Adı Azeroth? olacaktı bu dünyanın.Titanlar
garip yeryüzüne ayak bastıklarında, düşman olarak birçok Elemental
Varlıkla karşılaştılar.Bu Elementaller, sadece eskilerin bildiği yok
olmuş eski Tanrılara taparlardı ve bu yüzden Titanları geri püskürtmek
için savaştılar.
Pantheon, Eski Şeytanı tanrılara tölerans gösteremediği için
Elementallere savaş açtı.Eski Tanrı Orduları dört kişi tarafından
yönetilirdi:Ragnaros the Firelord, Therazane the Stonemother, Al?Akir
the Windlord ve Neptulon the Tidehunter.Kaotik güçler dünyayı sardı, ve
Titanlarla savaşmaya başladılar.Ancak Titanlar çok güçlüydü ve
Elementaller savaşı kaybetti.Bir bir tüm Elemental Efendiler yok edildi
ve güçleri ellerinden alındı.
Eski tanrıların kalelerini yıkan Pantheon?lar dört şeytanı tanrıyı
yeryüzünün altına zincirledi.Eski Tanrılarının gücü kalmayınca ruhları
fiziksel evrenden ayrıldı ve Elementallerin hepsi başka bir boyutta
sıkıştılar.Elementallerin gidişi ile, doğa sakinleşti ve dünya barışçıl
ve bir o kadar güzel bir yere dönüştü ki Titanlar burayı çok sevdiler.
Titanlar birçok ırk yaratıp dünyanın şekillenmesinde onlara yardım
ettirdiler.Sonsuz mağaralar yaratmak için cüce gibi yaşayan taşlar
yarattılar.Denizleri yükseltip kara yapmak için Deniz Devlerini
kullandılar.Birkaç çağ boyuncu Titanlar bu dünya üzerinde çalıştılar ve
en sonunda inanılmaz güçleri olan bir göl oluşturdular.Bu göl, onların
deyimi ile Sonsuzluk Kuyusu, bu dünyada yaşamı başlatacak olan
şeydi.Zamanla, bitkiler, ağaçlar, yaratıklar ve canavarlar dünyada
dolaşmaya başladılar.İşlerinin son gününde oluşan kıtaya Kalimdor
dediler, Sonsuz Yıldız Işığının ülkesi?
Ejderhalar Zamanı:
Küçük dünyanın düzenlenmesinden ve işlerinin bitmesinden tatmin olan
Titanlar, Azeroth'u terketmeye hazırlandılar. Yinede, gitmeden önce,
herhangi bir gücün onun mükemmel bütünlüğünün tehdit etmesi olasılığına
karşılık Titanlar dünya üzerindeki en harika ırkı Kalimdor'a göz kulak
olma işiyle görevlendirdiler. O zamanlar bir çok ejderha türü vardı.
Yinede kendi türlerinden olanlara egemenlik sağlayan 5 tane ejderha türü
vardı. Titanlar'ın yeni yeşeren dünyanın çobanlığını yapmaları için
tuttuğu beşli bu beş ejderha türüydü. Pantheon'un en yüce üyeleri kendi
güçlerinin birazını bu türlerin liderlerine verdiler. Bu ulu
ejderhaların her biri Yüce Özellikler veya Ejderha Özellikleri olarak
bilinmeye başladılar.
Aman'Thul, Pantheon'un Büyükbabası, uzaysal güçlerinin bir kısmını
devasa bronz ejderha Nozdormu'ya bahşetti. Büyükbaba, Nozdormu'ya zamanı
ve sürekli ilerleyen kaderin yolunu koruması için güç verdi. Hissiz,
onurlu Nozdormu Zamansız Olan olarak bilinmeye başladı.
Eonar, bütün yaşamın Titan patronu, kendi güçlerinin bir kısmını kızıl
deve verdi, Alexstrasza'ya. Ondan sonra Alexstrasza dünyada yaşayan
bütün canlıları korumak için çalıştı ve Hayat-Bağlayıcı olarak bilinmeye
başlandı. Üstün bilgeliği ve bütün canlılara gösterdiği sınırsız şefkat
sayesinde, Alexstrasza Ejderha kraliçe olarak taçlandırıldı ve
türündeki diğerlerine egemenlik sağladı.
Eonar; aynı zamanda Alexstrasza'nın genç kız kardeşi olan yeşil ejderha
Ysera'yı da, doğanın etkisinin küçük bi parçasıyla kutsadı. Ysera
Yaratılış Rüyasını oluşturmak sonsuz soyutlanmaya girdi ve Hayalperest
olarak bilinmeye başladı. O, yeşil evreninden büyümekte olan yeşil
dünyayı izleyebilecekti, Zümrüt Rüyasından?
Norgannon, Titanlar'ın bilgelik saklayanı ve usta büyücüsümavi ejderha,
Malygos'u gücünün bi kısmıyla donattı, O zamandan itibaren Malygos
Büyü-Yayan, sihirin ve gizli bilgilerin koruyucusu, olarak bilinmeye
başladı.
Khaz'goroth, Titanlar'ın şekillendirici ve yaratıcı, kudretli siyah
ejderhaya, Neltharion'a, güçlerininn bir kısmını bahşetti. Yüce kalpli
Nelthraion'a, daha sonra Dünya-Koruyan olarak bilinicekti, dünya ve
dünyanın derin yerleri üzerinde egemenlik verildi. O dünyanın gücüne güç
kattı ve Alexstrasza'nın en büyük destekçisi oldu.
Güçlendirilmiş 5 Yüce Özellik, Titanlar'ın yokluğunda dünyanın
savunmasından sorumlu hale getirildi. Ejderhaların yarattıklarını
korumaya hazır olduklarının bilincinde Titanlar, Azeroth'u sonsuza kadar
terketti. Ne yazıkki Sergeras'ın yeni doğmuş dünyanın varlığını
öğrenmesi an meselesiydi..
Dünyanın Yapılışı ve Sonsuzluk Kuyusu:
İnsanlar ve Orklar arasındaki ilk savaşdan onbin yıl önce, Azeroth
dünyası etrafı denizlerle çevrili dev bir tek kıtadan
oluşuyordu.Kalimdor denilen bu dev kıta, dünyanın şartlarında yaşamaya
calışan birçok ırkın ve yaratığın yuvasıydı.Bu kıtanın ortasında
inanılmaz güçleri olan bir göl bulunurdu.Bu göle daha sonra Sonsuzluk
Kuyusu dendi, ve dünyanın içindeki Büyünün gerçek kaynağı bu
göldü.Sonsuzluk Kuyusu güçlerini Dev Karanlıktan alırdı, ve dünya
üzerine saçardı.
Zamanla, dünyada bu gölden etkilenen yaratıklar, göl kıyısına ilkel
evler kurmaya başladılar.Gölün kuvvetleri, bu yaratıkları güçlü, akıllı
ve neredeyse ölümsüz yaptı.Bu yaratıklar daha sonra kendilerine Kaldorei
dediler, anlamı yıldızın çocuğuydu.Kendi gelişimleri ile birlikte dev
binalar ve tapınaklar inşa ettiler.
Kaldorei veya daha sonra bilinen isimleri ile Night Elfler, ay tanrıçası
olarak bilinen Elune?ye taptılar ve onun gündüzleri Sonsuzluk Kuyusunun
dibinde uyuduğuna inanırlardı.İlk Night elf Rahipleri ve Bilgeleri kuyu
üzerinde çalışarak, onun gücünü nasıl kullanabileceklerini anlamaya
çalıştılar.Night Elf?ler gittikçe gelişerek, Kalimdor?un büyük bir
bölümüne yayıldılar onları durduran şey ise Dev Ejderler oldu.Bu dev
yaratıklar bölgelerini korumak adına çok titizdiler.Night Elfler daha
sonra anladılar ki, Ejderler bu dünyayı koruyorlardı ve bu yüzden onları
sırları ile yalnız bıraktılar.
Zamanla, Night Elfler daha fazla bencil olmaya başladılar, çünkü çok
güçlenmişşerdi ve birçok yaratıkla arkadaşlık kurmuşlardı.Bunlardan en
ünlüsü Cenariusdu.Bir Yarı tanrı olan Cenarius Night Elflere Doğayı
anlattı ve öğretti.Kaldorei yaşayan ormanlarla bu şekilde bir empati
kurmaya başladı ve doğanın dengesini bozmamayı öğrendi.
Sayılamayacak kadar çok çağ geçtikten sonra, hem kültürel hem de alan
olarak gelişti Night Elfler.Tapınakları,Yolları ve Muhteşem Binaları ile
Kalimdor?a hakim bir ırktılar.Azshara, Night Elf?lerin güzel ve akıllı
kraliçesi, Gölün kıyısına dev gibi harika bir saray inşa ettirdi ve
oraya Hizmetkarları ve arkadaşları ile birlikte
yerleştiler.Hizmetkarlarına Azshara Quel?dorei ya da bilinen ismi ile
Highborne dendi.Bu Highborne, Azshara?nın dediklerini bire bir yerine
getiren seçkin bir gruptu.Azshara her Night Elf tarafından sevilen
birisiydi ancak, Highborne her zaman kendilerinden başka hiçbir Night
Elf?den hoşlanmadı.
Rahiplerin Sonsuzluk Kuyusu ile ilgili bilgilerini, Azshara Highborne?ye
vererek, bu gizlerin ortaya çıkartılması ve bu dünyanın asıl amacının
öğrenilmesini istedi.Highborne bu işle uğraştılar ve Kuyuyu
kullandılar.Deneyler sürdükçe, Highborne kuyunun hem yaratmak hem de yok
etmek için kullanılabileceğini gördü.Highborne kendini kuyuya
bıraktıkça büyünün içinde onu kullanmaya çalışırken buldular
kendilerini.Büyünün kontrollü ve sorumluluk gerektiğini bilmeden,
Azshara ve onun Highborne?si büyü kullanmaya başladığında bozulumun
içine girdiler.Cenarius ve birçok bilge Night Elf, büyünün sınırsızca
kullanımının zararları olabileceğini söylediler.Ancak Azshara ve onun
takipçileri inatla büyü kullanmaya devam ettiler.
Güçleri geliştikçe, Azshara ve Highborne değişmeye
başladılar.Kendilerini bir Night Elf?den üstün görmeye başladılar ve
kendilerini halktan soyutladılar, ve Karanlık bir gölge Azshara?yı
değiştirdi.Sevdiği her şeyden vaz geçti ve Highborne?den başka kimse ile
konuşmak istemedi.
Genç bir Bilge olan Malfurion Stormrage, olanları ilk gören
oldu.Zamanının çoğunu çok sevdiği Druidizm çalışarak geçiren Malfurion,
Azshara ve Highborne?nin korkunç bir güç tarafından bozulmaya
başladığını hissetti.Ardından nasıl bir şeytanlığın çıkacağını bilemedi
ancak Night Elflerin hayatlarının sonuna kadar değişeceğini anladı?.
Eskilerin Savaşı:
Highborne?nin anlamsızca kullandığı her büyü dünyadan öteye evrenin her
tarafına yayılan bir sinyal gibi gitti ve bir gün Sargeras ? Yaşamın En
büyük Düşmanı, Dünya Yok Eden ? bunları fark etti ve gözleri evrende
ufacık olan bir dünyaya çevrildi:Azeroth?a?.Buradaki sonsuz enejileri
hisseden Sargeras, inanılmaz bir açlıkla bu gücü ele geçirmek için
Burning Legion?u dünyayı ele geçirmesi için Azeroth?a gönderdi.
Sargeras Burning Legion?u gönderdikten sonra Azeroth dünyasına gitmek
için yola çıktı.Legion milyonlarca çığlık atan bağıran ve yok eden bir
yaratık grubuydu ve hepsi feth için aç kurtlar gibi
beklemekteydiler.Sargeras?ın yardımcıları Archimonde ve Mannoroth dev
ordularını savaşa hazırladılar.
Kraliçe Azshara, büyünün o korkunç gücüne kapılmış bir şekildeyken,
Sargeras?ın reddedilemeyecek gücüne kurban giderek onu bu dünyaya almak
için uğraşmaya başladı.Highborne?ler bile bu reddedilemeyen gücden
etkilenerek Sargeras?a tapmaya başladılar.Legion?a bağlılıklarını
göstermek için Azshara ve Highborne Sonsuzluk Kuyusunun dibine dev bir
kapı açmak için çalışmaya başladılar.
Bütün hazırlıklar tamamlandığında, Sargeras Azeroth İstilasına
başladı.Savaşçı yaratıklar Burning Legion adına etrafı yakıp yıkmaya
başladı ve Night Elf?lerin sessiz şehirlerini kuşattılar.Archimonde ve
Mannorth?un Ordusu her taraftaydı.Arkalarında sadece kül ve göz yaşı
bırakarak ilerlediler.Kalimdor?un Tapınaklarına dev Meteorlar çarparak,
Dev Infernaller dünyaya indi.Yananların takımı Kıyamet
Bekçileri(doomguard) her tarafta yıkım yaratı.Cesur Kaldorei Savaşçıları
kendi dünyalarını korumak için çalıştı ancak her tarafta kaybettiler.
Malfurion Stormrage, bu arada insanlarını kurtarmak için çalışmaya
başladı.Stormrage olarak kardeşi Illidan Highborne?nin bir üyesiydi ve
Büyüyen bir şekilde bozulum içine girmişti.Malfurion Illidan?ı yaptığı
şeyin yanlış olduğuna ikna etti ve Malfurion güzel genç rahip Tyrande
ile, Cenarius?u bulmak için yola koyuldu.Malfurion ve Illidan, iki
kardeş Tyrande?ye karşı bir sevgi beslemekteydi, ancak Tyrande?nin kalbi
her zaman Malfurion?a aitti.Illidan, Tyrande ile kardeşinin bu halini
gördükçe çok üzülüyordu ama bu üzüntüyü her zaman büyüye olan tutkunluğu
bastırıyordu.
Büyünün o dev gücü içerisinde büyümüş olan Illidan, bu açlığı ile
savaşmaya çalışmış ancak Kuyunun gücüne karşı koyamamıştır.Ancak,
Tyrande?nin desteği ile, kendisini dizginleyebilmiş ve Kardeşinde
Cenarius?u bulmak konusunda yardımcı olmuştur.Hyjal dağında Gizl, Ay
bahçelerinde yaşayan Cenarius, eski ejderhaları bulmak konusunda, Night
Elflere yardım etmeyi kabul etti.Alexstrasza, Ejderhaların lideri
ordusunu göndermek ve Legion?u durdurmak konusunda hem fikirdi.
Cenarius, Ormanların ruhlarını çağırarak, eski ağaç adamlarından bir
ordu kurdu ve Legion?a yerden saldırdı.Bu şekilde saldırmalarına rağmen,
Burning Legion?un buradan sadece fiziksel güç ile kovulamayacağını
anlayan Malfurion başka şeylere yöneldi.
Dev savaş Azshara?nın Şehrine doğru ilerlerken, Delirmiş Kraliçe
Sargeras?ın gelmesini bekledi.Bu arada Sargeras?da Kapıdan geçmek için
hazırlanmaktaydı.Azshara bundan sonra Highborne?yi alarak ayin
düzenleyerek Kuyunun üzerine gelen en büyük gölgeyi yarattı.Bu gölge
Sargeras?ın gelmesi için yapılıyordu..
Kalimdor?un yanan toprağında savaş devam ederken, olaylar tersine
döndü.Zamanla kaybedilen bilgilere rağmen genel olarak, Neltharion adı
verilen Ejderha ? Dünyanın Koruyucusu- Burning Legion?un gücünden
etkilenerek deliye döndü.İsmini DeathWing olarak değiştirerek, Diğer
Ejderhalarla savaştı.
Deathwing?ın bu ani taraf değiştirmesi diğer beş Ejderhayı öyle etkiledi
ki alsa bu etkinin yarası kapanmadı.Yaralanmış ve şaşkın Alexstrasza ve
ejderhalar, ölümlüleri bırakıp geri çekilmeye zorlandı.Böylece
Malfurion ve Arkadaşları, sayıca çok azaldılar.Umutsuzdular.
Malfurion daha sonradan anladı ki Bütün bu savaşın nedeni Sonsuzluk
Kuyusuydu.Ve bunun yok edilmesi gerektiğini kendine ikna etti.Savaş
arkadaşları Kuyunun ölümsüzlüklerinin ve güçlerinin kaynağı bildikleri
için çok korktular.Ancak Tyrande Malfurion?un Teorisindeki anlamı gördü
ve Cenarius ve onların arkadaşlarını Azshara?nın Tapınağına son bir
saldırıya ikna etti.Böylece Kuyuyu iyilik için kapatmanın bir yolu
bulunabilidi belki de?
Dünyanın Yıkımı:
Birinci savaştan(Warcraft I) 10.000 yıl önce
Kuyunun yok edilmesi ile bir daha büyü kullanamayacağını bilen Illidan
bencilce grubunu bırakıp Highborne?yi Malfuion?un planına karşı uyarmaya
gitti.Tutkusunun önüne geçemeyen ve bu yüzden delirme noktasına gelen
ve Tyrande?nin Malfurion?a olan sevgisini gören Illidan bu yaptığından
hiç pişmanlık duymadı ve Malfurion?u yalnız bıraktı.Sonradan Illidan
Kuyunun dev***** sağlamak için her şeyin yapılmasını emretti.
Kardeşinin ayrılışından büyük üzüntü duyan Malfurion saldırı için
Azshara?nın Tapınağına gttii ve Büyük Avluda Highborne?nin Son büyünün
ortasında olduğunu gördü.Bu korkunç büyü Kuyunun ortasında bir girdap
oluşturdu.Sargeras?ın Gölgesi yavaş yavaş Kuyuda belirmeye başladığı
anda Malfurion saldırıya geçti.
Azshara Illidan?ın uyarısındı aldığında çoktan onlara karşı hazırlıklı
olduğunu gördü Kraliçenin.Neredeyse tüm arkadaşları deli kraliçe
tarafından öldürülen Malfurion, Tyrande?nin Azshara?nın arkasından
saldırdığını gördü ancak bir Tapınak Koruyucusu tarafından durduruldu ve
büyük bir yara aldı.Malfurion Aşkının yere düştüğünü görünce deliye
dönderek Azshara?yı öldürdü.
Tapınağın içinde ve Dışındaki savaş sürerken Illidan olacaklara karşı
kendi için özel yapılmış şişelerin içine Kuyunun büyülü suyundan
koydu.Böylece he olursa olsun Büyü gücünü kullanabilecekti.
Malfurion ve Azshara arasında süren savaş süren büyünün büyük bölümünün
yanlış olmasına neden oldu.Böylece dengesiz girdap Kuyunun
derinliklerinde patlayarak ve zincirleme bir olayı başlattı.Dev bir
Patlama Tapınağı yerle bir etti.Kuyu içine göçerek kayboldu.
Dev Patlama, dünyanın dengesini bozmuş dev depremlerle birlikte gökyüzü
kapkara olmuştu.
Dev patlama sonrasında yok olan kıtanın ortasını denizler kapamaya
başladı.Kalimdor?un neredeyse %80?i sular altında kaldı.Böylece Kalimdor
ikiye bölünerek, Dünyada ayrı ayrı iki kıta oluştu.Bu yeni denizin
ortasında ?eskiden Sonsuzluk Kuyusunun bulunduğu yere- dev bir girdap
geldi ve orada kaldı.Bu dev yara Maelstrom olarak adlandırıldı ve asla
girdap durmadı.
Hernasılsa, herşeye rağmen , Kraliçe Azshara ve Highborne bu patlamadan
kurtulmayı başarmıştır.Çıkardıkları güçler içinde, gidapın içine
çeklimiştir.Lanetlenerek, ve şekil değiştirerek yeni bir ırk
yaratımışlardı: Nagalar.Azshara kendini kötülüğün kraliçesi olarak
tanıtmış ve içinde bulunan kötülüğün dışa vurumunu naga olarak
görmüştür.
Maelstrom?un dibinde yeni bir şehir kurarak adını Nazjatar koydılar ve
güçlerini tekrardan oluşturdular.Var olduklarını açıklamak için ise
10.000 sene beklediler.
Hyjal Dağı ve Illidan?ın Hediyesi:
Çok az Night Elf bu dev Patlamadan kurtulabildi.Çok ilkel sandallar ile
yavaş yavaş karalar aramaya başlılar.Sonra bir şekilde Elune?nin yardımı
ile Malfurion, Tyrande ve Cenarius bu büyük yıkımdan kurtuldu.Bu
kendini kanıtlamış Kahramanlar sağ kalanları kurtarıp, yeni bir yuva
kurmak için uğraşmaya karar verdiler.Sessizce kendilerine bir yer
ararken, Dünyanın kurtuluşunun sağlandığını, Sargeras ve Burning
Legion?un bu dünyadan gittiğini ve çok kötü bir bedelle zafer
kazanıldığını anladılar.
Birçok Highborne bu patlamadan kurtulmayı başardı.Onlarda geride kalan
Night Elfler ile birlikte, yeni yuvalarına doğru yola çıktılar.Malfurion
asla Highborne?ye güvenmemiş olmasına rağmen onların Kuyunun varlığı
olmadan hiçbir risk içermediklerini biliyordu.
Night Elflerin çoğunluğu Karaya varmaya başladığında hepsi, Kutsal dağ
Hyjal?ın halen ayakta olduğunu gördü.Burayı yeni yuvaları belleyen
Malfurion ve takipçileri Hyjal?a tırmandı ve Hyjal?ın zirvesinde korkunç
bir şey buldular.Ufak bir gölün içi büyü ile kaynamaktaydı.
Illidan?da bu patlamadan kurtulmuştu ve herkesten önce Hyjal?a ulaşıp
burada Sihiri tekrar açığa çıkarmıştı ve sakladığı kuyu sularını Dağın
Göllerine dökmüştü.Böylece Yeni bir Sonsuzluk Gölü Hyjal Dağında ortaya
çıkmıştı.Bencil Illidan bunun gelecek jenerasyonlar için bir hediye
olduğunu düşünürken, Malfurion onu avladı ve ele geçirdiğinde Illidan
şaşkınlık içindeydi.Malfurion ona bütün bu olanların sihir yüzünden
olduğunu belirtti.Ancak Illidan sihirden ve büyüden vazgeçmediğini
söyledi.
Illidan?ın yaptıklarının durmayacağını bilen Malfurion bundan kurtulmak
için bir yol düşündü.Cenarius?un yardımı ile Illidan uzakta bir yer altı
zindanına yerleştirildi.Burada İllidan dünyanın sonunda kadar kalacak
ve hiçbir sorun çıkartamayacaktı.Kardeşinin burada kalmasında ona eşlik
edecek nöbetçi olarak Muhafız Maiev Shadowsong seçildi.
Yeni kuyunun yok edilmesi yeni bir felaket demek olduğundan onu böyle
bırakmak istedi.Ancak Malfurion bunun için sihirle Night Elflerin
sonsuza kadar aralarındaki bağı bozmak için Cenarius?un yardımı ile
Druidizm?le ilgilendirmeyi başladı Night Elfleri.Böylece Dünyayı tekrar
eski düzenine göre kurabileceklerdi.
Dünya Ağacı ve Yeşil Rüya:
Birinci Savaştan(Warcraft I) 9.000 yıl önce?
Uzun yıllar boyunca, night elfler yorulmadan eski dünyalarını tekrar
kurmak için çalıştılar.Eski yıkılmış tapınaklarını ve yollarını bırakıp,
yeni evlerini dev ağaçların içine ve Hyjal dağının gölgeli eteklerine
kurdular.Zamanla, Ejderhalar yıkımın ardından ortaya çıkarak kendilerini
gösterdi.
Kırmızı Alexstrasza,Yeşil Ysera ve Tunç Nozdormu, night elflerin yeni
evlerine indiler. Malfurion, Night Elflerin baş-druid?i dev ejderhaları
karşılarakyar onlara yeni Sonsuzluk Kuyusunun hikayesini
anlattı.Ejderhalar bunu duyunca Kuyunun burada kalması durumunda,
Burning Legion?un tekrar bu dünyaya ineceğinden korktular.Malfurion ve
üç dev ejderha aralarında bir antlaşma yaparak, Burning Legion
ajanlarının buraya gelirlerse bir daha kendi cehennem dünyalarına geri
dönmesini engellemek ellerinden geleni yapmak için çalışmaya başladılar.
Alexstraza, Hayat-Bağlayıcı, bir tohumu Well of Eternity?nin ortasına
yerleştirdi.Sonsuzluk Kuyusunun büyülü gücü hemen Tohumu yeşertti ve dev
bir ağaç olmasını sağladı.Dev Ağaç Sonsuzluk Kuyusunun suyu ile
beslendikçe Gökyüzüne doğru büyüdü.Bu dev ağaç bundan sonra Night
Elf?lerin sembolü oldu.Onların artık doğa ile birleştiğini ve dünyayı
her zaman koruyacaklarının bir simgesi olarak kaldı.Night Elfler Bu
ağaca Nordrassil dediler.Bunun anlamı ise Cennetin Tacı demek oluyordu.
Nozdormu, Zamansız Dünya Ağacına bir büyü yaparak, onun sonsuza kadar
orada kalmasını sağladı ve Dünya Ağacı orada kaldığı süre içerisinde
Night Elf?ler asla yaşlanmayacak veya hastalanmayacaktı.
Ysera, Hayalperest, Dünya Ağacına yaptığı bir başka büyü ile, Kendi
Hayal dünyasını -yani Yeşil Rüyayı- bu Azeroth ile bağladı.Yeşil Rüya,
dev gibi ve devamlı değişen, ruhani, fiziksel evrenin dışında bir
yerdeydi.Bu rüyada, Ysera Azeroth?daki canlıların evrimini ve doğanın
düzenini tasarlardı.Night Elf?ler ? Malfurion dahil olmak üzere- bu
dünyaya bağımlı hale getirildiler.Bu gizemli antlaşmanın sonucunda,
Druid?lerin hepsi Yeşil Rüya?ya girerek Ysera?ya yardım etmek
istedi.Böylece dünya onlara bir daha ihtiyaç duyduğunda geri dönecekler
ve Dünya hakkında inanılmaz bilgilere sahip olacaklardı.
High Elf Sürgünü:
Warcraft I?den 7.300 Sene önce?
Yüzyıllar geçtikçe, yeni Night Elf halkı gelişti ve büyüdü ve
Kendilerinin Asenvale dedikleri ormanları bile geçerek yayıldılar.Dev
yıkımdan sonra Dünya üzerinde kalmadığına inanılan birçok Yaratığı
tekrar gördüler: Fulborg?lar gibi?Druid?lerin öncülüğünde Night Elfler
kusursuz bir yaşam sürdüler barış içinde?
Ancak, Highborne üyeleri hiçbir zaman memnun değildi.Illidan gibi kendi
bağımlılıklarına olan bağlılıkları onları devamlı rahatsız ediyordu.Bir
süre sonra Sonsuzluk Kuyusundan büyü güçlerini geri almak için
teşebbüste bulundular.Dath?Remar adlı, Highborne üyesi Druidleri büyü
kullanmamakla suçladı ve haklarının büyü kullanmak olduğunu
belitti.Malfurion ve diğer Druid?ler eğer herhangi bir Night Elf?in büyü
kullanırsa öldürülecek olacağını belirtip, Highborne?yi uyardı.Bunun
üzerine Highborne Asenvale üzerine dev bir Büyülü Kasırga gönderdi.
Druidler kendi ırklarından kişileri öldürmek istemediğinde, Highborne?yi
sürgüne gönderdiler.Dart?Remal ve takipçileri bunu memnuniyetle
karşıladılar.Buradan gitmeleri demek büyü yapabilecekleri anlamına
geliyordu çünkü.Özel yapım birkaç gemi ile okyanuslara açıldılar.En
sonunda, daha sonradan İnsan?ların Lordaeron dediklere yere inerek,
burada büyülü yeni bir Krallık kurmaya başladılar:Quel?Thalas?Kendi
Soylarının taptılara aya karşılık Güneşe taptılar?
Gözcüler ve Uzun Nöbet:
Kendi içlerindeki sorunlarından kurtulmuş olan Night Elf?ler, kendi
evlerini geliştirmeye devam ettiler.Druid?ler Yeşil Rüyaya girmenin
zamanının geleceğini hissettiler ve aşklarını ve ailelerini arkada
bırakmaya hazılandılar.Tyranda, Elune?nin Baş Rahibesi oldu ve
Malfurion?a gitmemesi için yalvardı.Ancak Malfurion Gururunu korumak
için Yeşil Rüyaya girmekte kararlıydı, ve Rahibe ile vedalaşıp ona asla
ayrılmayacaklarını söyledi?
Kalimdor?u Tyrande?ye bırakan Malfurion, Yeşil Rüyaya girince, Baş
Rahibe, Night Elf?lerden dev bir savaşçı ordu kurdu.Korkusuz ve
eğitilmiş olan bu kadın savaşçılar, Kendilerini Gözcü diye tanıttılar,
barışın ve Huzurun koruyucuları?
Yarı-Tanrı Cenarius Hyjal Dağının eteklerindeki bahçelerde yaşamaya
devam etti.Oğulları, Ormanın Koruyucuları olarak bilindiler ve Her zaman
Night Elfleri takip ettiler ve arada sırada Gözcülere barışı korumak
adına yardım ettiler.Cenarius?un kızları Dryad?lar ise devamlı artan bir
şekilde ormanlarda görülmeye başlandı.
Asenvale?de Tyrande devamlı meşgul oldu.Malfurion?un yanında
olmamasından dolayı mutlu olamadı hiç..Uzun Yüzyıllar boyunda Druid?ler
uyudukça Tyrande ikinci bir Burning Legion sadırısından korktu.Halen
Burning Legion?un buralarda olduğunu hisseden Tyrande, intikam için geri
döneceklerini biliyordu?
Bölüm 2: Yeni Dünya
Dath?Remar tarafından yönlendirilen High-Elfler, Kalimdor?u arkalarında
bırakarak, fırtınaları aşarak Maelstrom?a doğru yöneldiler.Yıllar
boyunca denizde kendilerine ait Bir Büyü Dünyası kurmak için hayaller
kurarak Doğuya doğru yollarına devam ettiler.Bu yolculuk onlara Eski
Krallıklarının yıkımını, ve anlayamadıkları birçok şeyi gösterdi.Burning
Legion?un gücünün o anda farkına vardılar.Dath?Remar,- daha sonra adı
Sunstrider diye anıldı ? Halkına, bir krallık sözü verdi.Sonsuza kadar
sürecek bir Büyü Krallığı...
Donanma sonunda, İnsanların daha sonra Lordaeron diyecekleri bölgenin
sahillerine geldi. İçlere doğru yayılan High-Elfler, Tirisfal Glades adı
verilen yerde bir yerleşim kurdular. Kısa bir zaman sonra, birşeyler
ters gitti: High Elfler delirmeye, saldırganlaşmaya başladı. O zamanın
bilgeleri, bulundukları yerin lanetli olduğu kararına vardılar, ancak
asla doğrulanamayan bir teoriydi bu.High-Elfler göç etmek zorunda
kaldılar.
High-Elfler, Lordaeron?un dev ormanlarla kaplı dağlarından geçerken,
birçok güçlükle karşılaştılar. Sonsuzluk Gölünün yaşam dolu gücünden
koptuklarından beri, hava koşullarından dolayı çoğu hastalanmış, veya
açlıktan ölmüştü. En garip değişiklik ise, artık ölümsüz değillerdi, ve
elementlere karşı bir güçleri de yoktu. Morumsu renkli tenleri de
kaybedilmişti, artık renksiz bir tenleri vardı. Güç durumlarının üstüne,
bir de Lordaeron?da gelişmiş dev yaratıklarla savaşmak zorunda
kalmışlardı. Bu arada, yolculuklarının bir kısmında ilkel insan
kabilelerinin ilk örnekleri ile karşılaştılar. Bu ilkel insanlar, dev
ormanların içinde avlanarak yaşayan ufak gruplardan ibaretti, tabi ki
High Elflere bir tehtit oluştumayacaklardı. Ancak High Elfler en büyük
tehtitlerini Dev Orman Zul?Aman?da bulacaklardı.
Bu yosun derili yaratıkların adı Trollerdi. Kendi organlarını ve ölümcül
yaralarını anında iyileştirebilen güçlü bir ırktı, ancak her zaman
barbarca yaşamayı seçmişlerdi. Lordaeron?un Kuzeyinde Amani Krallığı adı
altında birleşen bu Troller, yeni ziyaretçilerinden hiç
hoşlanmamıştılar, ve Elfleri sınırlarını aştıklarını görünce vahşice
saldırdılar. High Elfler de buna karşılık olarak, Trolleri gördükleri
yerde öldürdüler.
Uzun yıllar boyunca, High Elfler kendilerine Kalimdor?daki gibi güzel
bir yer aradılar, ve sonunda şansın yardımı ile Kuzeydoğu dağlarını
aşarak dev düzlüklere ve güzel nehirlere sahip bir coğrafya keşvettiler.
Buraya Quel?Thalas dediler, ve dev bir Krallık kurmaya başladılar. Öyle
bir Krallık ki, Kalimdor?daki Kuzenlerinin kıskanacağı kadar güzel bir
Krallık. Ne yazık ki, High Elflerin sonradan öğrendiği gerçek onlara çok
pahalıya patlayacaktı. Quel?Thalas Trollerin eskiden kalma dev
Şehirlerinin üzerine kurulmuştu. Troller bu toprakları kutsal
sayıyorlardı. Neredeyse hemen Trolller, Elf yerleşim alanlarına
saldırmaya başladı.
İnatçı elfler, yeni buldukları toprakları vermekte gönülsüzlerdi,
Sonsuzluk Gölünün verdiği güçleri kullanarak büyülerini kullandılar ve
Delirmiş Trolleri kontrol altında tuttular. Dath?Remar?ın liderliginde
Amani Savaşçılarını ona bir olmalarına rağmen yenmeyi başardılar. Bazı
elfler Kaldorei?lerin eski uyarılarından olan, Büyünün Burning Legion?un
dikkatini çektiği gerçeğini hatırlattı. Bu yüzden, Quel?Thalas
bilginleri, Topraklarının üstünü çevreleyen bir Büyü Bariyeri
kurdular.Bu Bariyer sayesinde Büyüler evrende yankılanmayacaktı, böylece
Burning Legion?un dikkati çekilmeyecekti. Quel?Thalas?ı çevreliyen dev
dikili taşlar kuruldu, ve Bariyer kuruldu. Bu Dikili taşlar, sadece
büyüleri engellemekle kalmadı, aynı zamanda batıl inançlı Troll
Ordularını korkuttu.
Zaman geçtikça, Quel?Thalas High Elflerin çabalarının ve büyü gücünün
parlayan bir anıtı oldu. Muhteşem güzellikteki sarayları, Kalimdor?daki
Kuzenlerininki gibi tasarlandı ve inşa edildiler. Quel?Thalas bu hali
ile Elf elinden çıkmış en güzel şehir oldu. Silvermood adı verilen bir
Meclisle Sunstrider Hanedanlığının politik gücü pekiştirildi. Yedi tane
High Elf Lordundan oluşan Meclis, elf topraklarını korumak için
çalıştılar. Koruyucu Kalkanla korunun topraklarında, eski Kaldorei
Uyarılarından uzakta büyüyü hayatlarının her alanında kullandılar.
Nereydeyse, dört bin yıl boyunca High Elfler barış içinde yaşadılar.
Ancak İntikam almak isteyen Troller asla yenilmemiştiler. Ormanın
derinliklerine yerleşen troller, sayılarını arttırdılar ve en sonunda
Dev bir Troll ordusu Quel?Thalas?ın gölgeli ormanlarına girerek savaşı
başlattılar.
Arathor ve Troll Savaşları
Warcraft I?den 2,800 yıl önce
High Elfler bu dev Troll ordusu ile savaşırken, gelişmeye başlayan
İnsanlar, kendi kabile toprakları için savaşmaktaydılar.İnsanlığın ilk
savaşları ne onurdan ne de ayrımdan söz edilebilecek savaşlardı.Herkes
kadın, çocuk, yaşlı demeden katlediliyordu.Ancak sadece bir Kabile, Adı
Arathi olan kabile, Trollerin gözden kaçırılmayacak kadar dev bir tehtit
olduğunu görebildi.Arathi bu yüzden bütün Kabileleri kendi kontrolüne
almak istedi ki, Sıra kendilerine geldiğinde Trollere karşı savaşı
kazanabilsinler.
Bu düşüncenin ardından geçen altı yıl boyunca Arathi tüm Kabilelerle
savaştı ve her zaferin sonucunda, Arathi barış ve eşitlik vaad etti ve
ele geçirilmiş insanların saygısını kazandı.Bunun sonucunda Arathi
Ordusu inanılmaz derecede büyüdü.Artık güçlerinin Trollere karşı
gelebileceğine inanan insanlar, Lordaeron?un güneyinde bir kale
kurdular.Adı Strom koyulan bu Kale, Arathi Milletinin başkenti olurken,
Krallığın adı Arathor oldu.Arathor zenginleşirken, Lordaeron?un başka
yerlerinde yaşayan insanlar Arahor?un güvenli topraklarına yerleşmeyi
seçtiler.
Tek bir Bayrakta birleşen İnsan kabileleri, iyimser ve güçlü bir Kültür
geliştirmeye başladılar.Thoradin, Arathor?un Kralı, Gizemli Elflerin
halen Troll işgalinde olduğunu biliyordu, ancak kendi insanlarının
güvenliğini tehlikeye atmak istemiyordu.Elfler ve Trollere karşı çok az
şey bilen İnsanlar aslında her iki ırka da soğuk bakmaktaydı.Aylar sonra
Elflerin düştüğüne dair dedikodular Thoradin?in kulağında geldiğinde
perişan iki tane High Elf Elçisi Strom?dan içer girmişti, böylece
Thoradin Troll Tehtidinin burada duramayacağını anladı: Sıra çok yakında
onlara gelecekti.
Elfler, Thoradin?i Trollerin dev ordularının Quel?Thalas?ı işgal
ettikten sonra güneye ineceğini ve buraya saldırıcağını
söylediler.Çaresiz Elfler, askeri yardıma muhtaçtılar ve çaresiz olarak
seçilmiş bazı insanlara büyü kullanmayı öğretmeyi kabul ettiler.Ancak
Thoradin Büyüye duyduğu güvensizliği bir kenara bırakıp, elflere yardım
etmeyi kabul etti.Hemen Strom?a gelen Elfler belli başlı seçilmiş
insanları eğitmeye başladılar.
Elfler başta İnsanların büyü kullanmakta oldukça beceriksiz olduğunu
gördüler ve bununla aralarında dalga geçmeye bile başlamışlardı.Tam Yüz
tane İnsana en Büyünün en basit güçlerini kullanmayı öğrettiler: Sadece
Trollerle savaşabilecekleri kadar.İnsan öğrencilerinin hazır olduğuna
ikna olan Elfler, Savaşa doğru, Thoradin?in Dev orduları ile birlikte
kuzeye doğru yola çıktılar.
Birleşik Elf ve İnsan orduları ile Troll Orduları Alterac Dağlarının
eteklerinde çarpışmaya başladı.Savaş uzun günler sürdü.Arathor orduları
vahşice ve delirmiş şekilde üstlerine gelen Troll ordularına hiç
yorulmadan veya bir santim bile toprak vermeden savaştılar.Elf Lordları
zamanın geldiğini düşünerek büyü güçlerini kullanmaya başladılar, Yüz
tane İnsan Büyücü ve birçok Elf büyücüsü büyülerini kullanarak Trolleri
şok ettiler.Elemental Ateşler trolleri yakarak kendilerini
iyileştirememelerini sağladı ve Troller gittikçe zayıfladı.
Troll Orduları bozulmaya ve kaçmaya başlayınca, Thoradin?in orduları
takip etti ve bulduklarını öldürdüler, en sonunda çok az bir Troll
sayısı kaçmayı başardı.Troller bu savaştan sonra asla eski güçlerine
kavuşamadılar ve tek bir Millet olarak görülmediler.Quel?Thalas?ın
kurtulduğundan emin olan Elfler ve İnsanlar arasında saygı ve arkadaşlık
bağları böylece kurulmuş oldu.Elfler ve İnsanlar arasında çağlar
boyunca devam eden dostlukları böylece başlamış oldu.
Trisfal Bekçileri
Warcraft I?den 2,700 yıl önce
Trollerin Kuzey topraklarından sürülmesinden sonra Elfler kendi yıkılmış
krallıklarını baştan yapmak için yeniden çalışmaya başladılar.Zafer
kazanmış Arahtor Orduları Strom?a döndüler.İnsan Toplumu zenginleşip
geliştikçe, Thoradin?in içinde bu kadar hızlı büyümenin İnsanları
birbirinden ayıracağı korkusu belirdi ve bu yüzden Strom?u merkez olarak
her zaman kullanıp otoritesini gösterdi.Uzun yıllar boyunca barışın kol
gezdiği Lordaeron?da büyüyen İnsanlar, Thoradin?in ölümünden sonra genç
nesillerle birlikte Krallıklarını büyütmek için çalışmaya başlattılar
ve bu yüzden Strom?dan öteye gitmek için hayaller kurmaya başladılar.
Elfler tarafından eğitilen Asıl Yüz İnsan Büyücü, güçlerini
geliştirerek, Elflerden bile öteye gitmek için uğraşmaya başladılar.Bu
Büyücüler, asil güçleri ve ruhları yüzünden seçilmişlerdi ve bu
güçlerini her zaman önemsediler ve sorumlulukla kullandılar ancak
büyücüler bu güçlerini ve sırlarını genç jenerasyonlara öğretmeye
başladıklarında, hiç savaş yaşamamış ve bu yüzden büyü gücünü hayatının
her yerinde kullanmaya başlamış Genç Büyücüler ortaya çıkmaya
başladı.Sorumluluk içermeyen hareketleri ile krallık içinde sorunlar
başgöstermeye başladı.
Krallık büyüdükçe ve toprakları genişledikçe, Genç Büyücüler
yolculuklarla Güney Topraklarına yayıldılar ve kendilerini ve halklarını
vahşi hayvanları koruyarak veya avlanarak geçinmeye başaldılar ve bu da
Strom?un ötesinde başka şehirler yapmaya olanak sağladı.Ancak güçleri
geliştikçe, toplumdan büyücüler yavaş yavaş kopmaya başladı.
İkinci Arahtor şehiri Dalaran oldu.Dalaran, Strom?un Kuzey-Batısında
kalan Hillsbrad adı verilen yerde Lordamere Gölünün Güney kıyısına
kurulmuştu.Güney topraklarına yayılan büyücülerin hepsi buraya
yerleşmeyi uygun gördüler.Burada Büyüyü istedikleri şekilde daha özgür
bir biçimde kullanmak istediler.Büyücülerin hayalindeki şehirdi
Dalaran...Böylece başlayan Dalaran inşası ile birlikte dev bir ekonomi
de ardından geldi böylece Dalaran İnsanların Büyü şehri oldu.Stromdan
daha büyük, daha görkemli ve güzel bir şehir olmuştu artık.Ancak Büyünün
bu kadar çok kullanması, daha fazla büyücünün yetişmesine ve en sonunda
büyücülerin neredeyse hepsi gerçekle sanal arasındaki farkı
anlayamamaya başladı.
Sonsuzluk Gölünün yıkılması ile dünyada hapsolan ve saklanan birçok
Burning Legion Ajanı Büyünün gücünü hissedince, Evrenin her tarafından
gözler tekrar dünyaya çevirildi.Yer altından çıkan iblislerin tek amacı
vardı artık : Dalaran.Dalaran?a önce çok zayıf Demonik saldırılar
başladı ancak Dalaran Yöneticileri tarafından örtbas edildi, halktan
saklandı.Birçok Güçlü büyücü Demon?ların pekşinden onları ele geçirmeye
gönderile ancak hepsi güçlü Burning Legion?a karşı güçsüz kalıyordu.
Birkaç ay sonra Batıl inançlı Köylüler, Dalaran Yöneticilerinin onlardan
korkunç birşey sakladığına inanmaya başladı.Etrafta Devrim dedikoduları
dolaşmaya başladığında, Arathor halkı Büyücülerin gücünü sorgulamaya
başlamıştı.Halkın isyan çıkarmasından korkan ve Strom?daki Kral?ın
onlara karşı tavır almasından korkan Büyücüler, Sorunlarını her şeyin
başlangıcını yaratan ırka açtılar : High Elfler...
Dalaran?daki Demonik aktivitenin varlığını duyan Elfler hemen en güçlü
Büyücülerini İnsan topraklarına gönderdi.Dalaran?daki enerjiyi araştıran
Elf Büyücüleri detaylı bir rapor hazırlayarak, içindeki Demonik
aktiviteyi belirttiler.Raporun sonunda dünya üzerinde çok az demon
olduğu ancak Legion?un hala çok büyük bir tehtit olduğunu belittiler.
Quel?Thalas?ı yöneten Silvermoon Meclisi, Dalaran?ın Büyücüleri ile
gizli bir antlaşma yaptılar.Elfler Dalaran Büyücülerine eski Kalimdor ve
Burning Legion?dan bahsettiler, eski savaşları anlattılar.İnsanlara
büyü kullandıkları sürece Halklarını Legion?un ajanlarından korumak
zorunda olduklarını söylediler.Dalaran Büyücüleri bunun üzerine Tek bir
Ölümlü büyücüye her türlü gücü vererek Legion?a karşı olan bu gizli
savaşta savaşçı olarak öne sürmek fikri ile geldiler.Böylece İnsan
halkının korkması veya paranoyak bir şekilde birbirlerine saldırması
önlenmiş olacaktı.Elfler bu fikri kabul ettiler ve gizli bir örgüt
kurmayı kabul ettiler.Elfler her zaman bu Bekçinin ardında olacak ve onu
kontrol edeceklerdi, böylece güçlenen bekçi Burning Legion Ajanlarına
karşı dünyayı koruyacaktı.
Örgüt, toplantılarını gölgeli Tirisfal Glades?de yaptı.Burası aynı
zamanda High Elflerin Lordaeron?da yerleştikleri ilk yerdi.Bu yüzden, Bu
Örgütün adı Tirisfal Bekçileri oldu.Seçilen Ölümlü şampiyonlar Insan ve
Elf Büyü gücünün tamamı ile donatılırdı.Aynı zaman diliminde sadece bir
tane şampiyon olabilirdi, ve bu şampiyon tek eliyle Burning Legion?un
her türlü ajanını yok edebilecek güçteydi.Bekçinin güçleri o kadar
güçlüydü ki, sadece Trisfal Meclisi adı verilen Elf-İnsan ortak bir
komisyonun gözetiminden geçmeden bir Bekçi seçilemezdi.Ne zaman bekçi
yaşlanır, veya savaşta zayıf düşerse yerinde bir başkası getirilirdi.
Nesiller geçtikçe, Bekçiler İnsanlığı görünmez Burning Legion
tehtidinden korudular.Bu gizli savaşın ardında ise Gelişen bir İnsanlık
İmparatorluğu ve gittikçe yayılan bir büyü çılgınlığı vardı.Bu arada her
zaman bekçiler tetikte kalmışlardı?
Ironforge ? Cücelerin Uyanışı
Warcraft I?den 2,500 yıl önce
Eski çağlarda, Titanların Azeroth?u bırakınca, çocukları olarak sayılan
Earthenler dünyada kalıp dilediklerince dünyaya şekil vermeye devam
ettiler.Earthenler yüzdeyde geçen olaylarla ilgisi pek olmayan hiçbir
yüzey ırkını tanımayan bir varlıklar topluluğuydu.Her biri dünyayı
şekillendirmek için bıkmadan usanmadan uğraşıyorlardı.
Sonsuzluk Kuyusunun patlaması, her ırk gibi earthen?i de çok
etkilemişti.Dünyanın duyduğu acının aynısını içlerinde hisseden
Earthenler kendi kimliklerini bu çalkantılı dönemde kaybetmeye
başlamışlar ve kendilerini Titanların yeraltında kalan dev şehirlerine
kapatmışlardı.Bunların en çok bilineni Uldaman adı verilen
şehirdir.Uldaman?ın yanında Uldum, Uludar gibi bir çok eski Titan şehri
bulunuyordu.Dünyanın altında bu ırk, sekiz bin yıl boyunca uyudu.
Kendilerinin neyin uyandırdığı bilinmesede, Uldaman?da olan Earthen?ler
kendilerini kapattıkları şehirlerden dışarı çıkmak
istediler.Earthen?lerin yüzeye ilk çıktıkları anda fark ettikleri, bu
uyuma sürecinde çok değiştikleriydi.Kayalardan oluşan derileri yumuşamış
ve düzgün bir hal almıştı, taşa ve toprağa olan güçleri ise yavaş yavaş
yok olmaya başlamıştılar, ve en son olarak ise artık Ölümsüz
olmadıklarını anladılar.
Kendilerine Cüce demeye başlayan Irk, Uldaman?ın önündeki
yerleşimlerinden ayrılıp dünya yüzeyinde dolaşmaya başladılar.Halen
derin yerlere ve derinliklerdeki gizemleri araştırmaya meraklı olan
Cüceler Dünyanın en büyük dağının bulunduğu yere bir krallık kurdular,
ve kuruldukları toprağa Onları yaratan Titan Yaratıcısı Khaz?goroth?un
şerefine Khaz Modan dediler yani Khaz?ın Dağı.Bu Titan?a duydukları
sevgiden dolayı Dağın kalbine dev bir anıt diktilerev bir Demirci Ocağı
kurdular ve bundan sonra etrafında gelişen şehre Ironforge dendi.
Cüceler, doğaları gereği değerli taşları biçimlendirmek ve değerli
mineralleri bulmak için devamlı bir istek içinde çalıştılar.Ancak yer
altına duydukları bu istek ve sevgi yüzünden yeryüzünde yaşayan
komşularından hep isole yaşadılar.
Yedi Krallık
Warcraft I?den 1,200 Yıl Önce
Strom Arathor?un başkenti olarak bilinse de, Dalaran gibi birçok yeni
şehir kurulmaya başladı.İlk olarak Gilneas, Alterac ve Kul Tiras adı
verilen şehirler kuruldu.Hepsinin kendi düzenleri ve ticaret sistemi
vardı ve hepsi de Strom?un altında birleşmekten yanaydı.
Trisfal Bekçilerin koruması ile yaşayan Dalaran halkı dünyaya büyüyü
yaymaya devam etti.Dalaran Yöneticileri Kirin Tor mecilsini kurarak her
türlü büyüyü, değerli eşyayı incelemeye koyuldular.
Gilneas ve Alterac Strom?un en büyük savunucuları olular ve Dev Ordular
kurarak Khaz Modan?ın Kuzeylerini keşfettiler.İşte bu zaman içerisinde
Cüceler ve İnsanlar ilk defa birbirleri ile temas haline
geçmiştir.Bundan sonra Ironforge?ye ilk İnsanlar ayak basmıştır.
İnsanlar ve Cüceler birbirleri ile birçok sırrı paylaştılar ve
birbirlerinin savaşa olan ilgililerini keşfettiler.
Kul Tiras, Lordaeron?un güneyinde büyük bir adanın üstüne kurulu bir
şehirdi.Ekonomisi balıkçılık ve Gemicilik ile sağlıyordu bu yüzden
zenginleşmiş bir şehirdi.Zaman geçtikten sonra Kul Tiras dev bir Gemi
Filosu kurarak dünyayı araştırmaya koyuldu ve değişik yerlerden değişik
mineraller ve eşyalar getirdiler.
Zaman geçtikçe Strom?un Lordları kendi evlerini Kuzey Lordaeron?a
taşıdılar.Eski Kral Thoradin?ın varisleri, Strom?un başkent olması
konusunda ısrar etselerde Strom Lordları Kuzey?e aydınlanma ve yeni bir
şehir kurma hayali ile yerleştiler.Dalaran?ın Kuzeyinde kurulan bu
şehrin adı toprağın adını paylaşarak Lordaeron oldu.Lordaeron daha
sonradan bir Kutsal Şehir halinde geldi, dinine bağlı olan çoğu insanın
uğrak yeri haline geldi.
Arathi?nin varisleri, Strom?un terk edilişinden sonra Khaz Modan?ın
Güney topraklarına indiler ve uzun yıllar süren bir yolculuktan sonra
Azeroth olarak adlandırdıkları Kıtada Stormwind adlı Krallığı kurdular,
ve sonunda dev bir İnsan Krallığı kurulmuş oldu.
Çok az savaşçı Strom?u koruma görevini üstlenmişti.Strom artık Krallığın
başkenti değildi ve bundan sonra yeni bir millet oluşturmaya başladılar
ve kendilerine Stromgarde dediler.Her İnsan şehri kendi içinde
gelişmeye başlasa da, Arathor İmparatorluğu yavaş yavaş erimeye
başlamıştı.Tüm şehirler birbirinden ayrılmaya ve Kral Thoradin?in
birleşmiş insan imparatorluğu fikri sonsuza kadar yokolmuştu.
Aegwynn ve Ejderha Avı
Warcraft I?den 832 yıl önce
Kurulan yedi krallık birbiri arasında rekabete ve sürtüşmelere
başlayınca Bekçiler bu olayın kaos yaratacağından korkarak
izlediler.Zaman içinde birçok Bekçi gelip geçmişti, ancak bu zamanlarda
tek bir kişi Trisfal?in tüm büyülü gücünü kontrol etmekteydi, kendisini
gölgenin dev savaşçısı sayan Aegwynn?Aegwynn bir İnsan Kız çocuğuydu,
Örgütün çok zor sınavlarından başarı ile geçmişti ve Bekçilik görevini
kazanmıştı.Aegwynn hemen avcılığa başlayarak birçok yaratığı
yoketmiştir, ve Trisfal Meclisine kafa tutacak ve Erkek üstünlüğüne bile
karşı savaşacak bir Bekçi olmuştur.Düşüncesine göre Trisfal Meclisini
kuran İnsan ve Elflerin bu soruna köküne bir son getirmesi için hiçbir
şey yapmamaktadır.Bu yüzden sabırsız bir şekilde devamlı bir tartışma
havasında geçen toplanılara rağmen Aeggwynn çok güçlü olduğundan olayı
hep Bekçi olarak kalmıştı.
Trisfal?deki gücü artmaya başlayan kız, en sonunda bir yerlerde
fısıldanan bir dedikoduya aldanarak Soğuk Northrend Kıtasında yaratık
avına çıktı.Kuzeye yolculuk yaparak Aegwynn tüm yaratıkları dağlara
kadar kovaladı.Burada bulduğu Yaratıkların çok yaşlı bir ejderhayı
avladılarıydı.Dev dragon ve yanındaki dragonlar bu yaratıklarla başa
çıkabilmelerine rağmen Aegwynn savaşa katılarak Yaratıkları yok etmeyi
başardı.Bunlar olduktan sonra dev bir Fırtına Northrend?in üstüne çoktü
ve Gökyüzünde dev bir karanlığın içinden Sargeras ? Burning Legion?un
Efendisi - ortaya çıktı.Aegwynn?in önünde duran Sargeras genç bekçiye
yakında Trisfal Meclisinin yıkılacağını ve dünyanın yakında kontrolüne
geçeceğini söyledi.
Aegwynn, kendinin bir tanrı kadar kuvvetli olduğunu sanarak Sargeras?a
büyülerini gönderdi, ve garip bir şekilde Sargeras?ın dış kabuğunu yok
ettiğini görünce Sargeras?ın öldüğünü zannetti ve bedenini Eski Kalimdor
çağlarından kalan bir Night Elf tapınağını sular altından yükselterek
Sargeras?dan geriye kalanları buraya kitledi ve tekrar tapınağı kimsenin
bulamayacağını zannettiği derin sulara gömdü.Ancak Aegwynn Sargeras?ın
ne planladığını asla bilemeyecekti.Sargeras taklit ölümünden sonra
Aegwynn?in zayıf ruhunun içine girerek burada gizlendi.Uzun yıllar da bu
bedenin içinde gizlenerek planını uygulamak için zaman kolladı.
Üç Çekiç Savaşı
Warcaft I?den 230 yıl önce
Ironforge cüceleri uzun yüzyıllar boyunca barış içinde yaşadılar.Ancak
daha sonra sayıları çok artınca Dev Şehirlerde yaşayamamaya
başladılar.Büyük Kral, Modimus Anvilmar?dan sonra Cüceler 3 ayrı
Fraksiyona ayrılmaya başladılar.
Madoran Bronzebeard tarafından yönetilen Bronzebeard Klanı,
Ironforge?nin koruyucuları oldular.Khardros Wildhammer tarafınedena
yönetilen Wildhammer Klanı şehrin kontrolunu ele geçirmek için çalışmaya
başlaılar.Dağın en altında Büyücü Thaurissan tarafından yönetilen Dark
Iron Cüceleri de diğer iki ırktan kopmaya başladı.ar
Bu 3 fraksiyon ilk başlarda barış içinde yaşasalarda, halen seçilemeyen
kral yüzünden Ironforge?nin yönetimini kim alacak sorusu halen kafalarda
bir soru işareti oluşturmaktaydı.Bu yüzden savaşa giren 3 fraksiyon
uzun süre yerin altında kanlı savaşlar yaptılar.Sonunda En güçlü
ordulara sahip olan Bronzebeard Klanı Dark Iron ve Wildhammer Klanlarını
dağın derinliklerinden attılar.
Khardros ve Wildhammer savaşçıları Kuzeye yolculuk ederek kendi
krallıkları olan Grim Batol?u kurdular ve burada kendi hazinelerini
oluşturdular.Thaurissian ve Dark Ironlar bunu yapmadılar, küçük
düşmekten ve yenilmekten hiç hoşlanmayan Dark Ironlar Çok güzel bir yer
olan Redridge Dağlarında yeni bir Şehir kurdular.Çok zengin oldular ve
diğer klanlarla başa baş yarışmaya başladılar.Ancak daha sonra
Thaurissan ve Büyücü karısı Modgud Ironforge ve Grim Bartol?a iki ordu
göndererek savaş başlattılar.Dark Iron?lar Khaz Modan?ı kendi toprakları
yapmak istiyordu.
Dark Iron orduları her iki şehirde savaşa başladı.Ancak Marodan?ın
orduları hemen Dark Iron ordularını yenilgiye uğrattı ve Tharissian
kaçmaya zorlandı.Grim Bartol?da ise Modgud?un orduları ise yeni yeni
çarpışmaya başlamıştı.
Ancak Modgud çok güçlüydü çoğu savaşçıyı kendi öldürdü ve şehre
kuşatmaya başlaı.Ancak Khardros?la savaşırken hayatını kaybeden Modgud
yüzünden tüm savaşçılar kaçtılar ve Ironforge?nin yardımı ile
karşılaştılar.Dark Iron Ordusunun hepsi orada yok edildi.
Birleşen Ironforge ve Grim Batol orduları güneye dönerek Thaurissan ve
Dark Iron?ları yok etmek adına yola çıktılar.Çok uzaklaşmadan
Tharurissan?ın öfkesi dev bir büyü ile açığa çıktı.Dev bir Doğaüstü
varlık çağırmaya çalışan Thaurissan, zafer elde etmeye çalışıyoru, ve
dünyanın altından dev bir gücü ortaya çıkardı.Ancak bu onun kıyameti
olacaktı.
Elemental Lordu, Ragnaros Thaurisssan?ın çağrısı ile serbest kalmıştı ve
tekrar bir bünyeye kavuşan Ragnaros Redridge Mountain?de dev bir yıkıma
yok açtı.Dev Volkana dönüşen Dark Iron Şehri olan Dağ yandı, ve dağlar
yükselerek Searing Gorge ve Burning Steppes alanlarını
yarattı.Thaurissan bu sırada öldürüldü ve Ragnaros yeni yaratıklarını
çağırarak tekrar güçlenmeye başladı.O gündur Ragnaros Dev Volkanın
içinde planlar kurmakla uğraşmaktadır.
Dev patlama ve oluşumları gören Cüce kralları ordularını geri çekerek
olanları görmemeyi tercih ettiler.
Bronzebeard klanı Ironforge?lerini tekrar kurdular.Wildhammer?ler ise
Grom Bartol?a döndüler ancak Dev Savaşta çok zarar gören Grim Bartol?u
terk etmeye karar verdiler.Çok üzülmüşlerdi, Kral onlara Ironforge?ye
dönmeye ikna etmeye çalıştı ancak kabul edilmedi bu yüzden Khardros
Hinterlands?e giderek Aerie Peak?da yeni bir şehir kurdu.
Hala Ironforge Cüceleri ile bağlarını koparmak istemeyen Wildhammer
Clanı, İki Kıta arasında dev bir Köprü
yaparak adını Thandol Span koydu.Bu ticaret dolayısı ile iki Krallıkta
çok gelişti.Daha sonra Madoran ve Khardros atalarının şerefıne iki dev
heykeli güney topraklarında kurdu.Bu iki Heykeli Dark Iron?lara
savaşırsanız kaybedersiniz der gibi burada duruyorlar(Editörün notu:Bu
Heykeller Searing Gorge?ye giden geçite yakındır.)
İki krallık birbirlerine sıkıca bağlandılar.Ancak Grim Bartol?da
yaşadıklarından sonra Wildhammer?ler yer altında yaşamak yerinde yer
üstünde normal bir şehir kurmayu tercih ettiler.Ironforgedekiler bunu
hiç yadırgamadılar.
Son Bekçi
Warcraft I?den 45 yıl önce
Bekçi Aegwynn çok gelişti ve güçlendi.Trisfal?deki enerjileri onun
yaş***** da uzattı.Aptalca Sargeras?ı öldürdüğü düşünden Aegwynn dünyayı
Yaratıklardan korumaya devam etti.Bu tam 9 yüzyıl sürmüştü, ve sonunda
Trisfal Bekçileri Aegwynn?in yerine başka birisinin gelmesinin vaktinin
geldiğini düşündüler.Meclis Aegwynn?in Dalaran?a dönmesini emretti,
böylece kendilerine yeni bir bekçi bulabileceklerdi.Ancak Aegwynn,
Mecilse güvenmeyerek kendi soyundan birinin bekçi olması için düşünmeye
başladı.
Aegwyn bir erkek çocuğu doğurmak ve ona tüm gücünü vermek istedi.Bunu
Meclis?ten gizli yapmak için Azeroth?un Güneyinde Aegwynn mükemmel bir
erkek buldu:Çok güçlü bir İnsan Büyücüsü olan niyelas Aran.Aran
Azeroth?un Kralının baş danışmanıydu ve çok güçlü bir büyücüydı.Aegwyn
Aran?ı baştan çıkararak bir çocuk yapmaya ikna etti.Aran bu güçlerin
cocukta da olacağını biliyordu, bilmediği şey ise Aegwnn?in bir yaşa
gelmeden ona Trisfal?in tüm gücünü cocukta açığa çıkacağıydı.
Zaman geçti, ve Aegwynn?in bir oğlu oldu.Adı Aegwynn tarafından Medivh
koyuldu.Anlamı Gizemlerin Bekçisiydı.Aegwynn oğlunun gelecekte yeni
Bekçi olacağına inaniyordu ancak gizlenen Sargeras?ın ruhu cocuğa
geçmişti ve Aegwynn?den ayrılmıştı.Aegwynn?in aklına asla dünyanın en
yeni bekçi adayının çoktan evrenin en kötü tanrısının etkisi altında
olduğu gelmemişti.
Aegwynn cocuğunun sağlıklı olduğunu görünce Medivh?i Stormwind?de
babasına bırakarak gizemli topraklarda kayıplara karıştı.Medivh gülcü
bir çocuk olarak büyüdü.
Sargeras cocuk büyürken, genç cocuğun güçlerinin nasıl geliştiğini
gördü.Medivh 12 yaşına geldiğinde Azeroth?da tanınan bir çocuk haline
gelmişti.Çok güçlü bir büyücü olacağı kesindi.Burada en iyi iki dostu
vardı: llane, Azeroth?un Prensi ve Anduin Lothar , Arathi Soyunun son
varislerinden biri.Üç cocuk krallıkta çok sevilirdi.
Medivh 14 yaşına geldiğinde içindeki büyü gücü bir anda korkunç bir
gelişim gösterdı ve Sargeras?ın ruhu ile çarpıştı.Uzun yıllar boyunca
Medivh bir depresyon sürecine girdi, aslında gücler bir çocuğun
kaldıramayacağı kadar çoktu.Daha sonra bu süreç geçtiğinde artık bir
yetişkin haline geldiğini gördü ve Llane ve Anduin?in Azeroth?un yeni
yöneticileri olduğunu gördü.Kendi içinde güçlerini kullanmakla ilgili
çok büyük bir istek gören Medivh, Sargeras?ın ona kurduğu tuzaklardan
habersiz yaş***** devam etti.
Sargeras yavaş yavaş Medivh?in kararan yüreğine bir şeyler fısıldamaya
başlamaya hazırlanıyordu.Yakında İkinci Saldırı başlayacaktı ve bunu
Dünyanın son Bekçisi sağlayacaktı?
Bölüm 3: Draenor'un Kıyameti
Medivh?nin doğumundan kısa bir süre önce, Kil?jaeden the Deciever oturdu
ve evrene baktı.Lanetli Demonlord Sargeras için Azeroth?a yapılacak
ikinci saldırı için bir plan yapmaktaydı.Bu sefer Sargeras hata kabul
etmeyecekt,.Kil?jaeden yeni bir güç aramaya başladı, böylece Azeroth?un
Savunmalarını daha Legion?un kendisi Azeroth?a ayak basmadan yok
edeceklerdi ve Azeroth?un kontrolü Legion?un eline çok kolay gececekti.
Bu sırada Kil?jaeden Draenor adı verilen bir gezegen gördü.Çimenlik
oldukça güzel bir gezegen olan Draenor, şamanistik, klan yönetimi ile
yaşayan Orcları ve barışçık Draeneileri gördü.Şerefli ve Soyul Orc
klanları dünya üzerinde avlanıyor ve düzen içerisinde yaşarken, Draenei
ise dev şehirler kurmaktaydı.Kil?jaeden Dreanor?un sakinlerinin Burning
Legion?un yeni güçleri olabileceğini düşündü.
İki Irktan, Kil?jaeden savaşçı orkların Legion?un bozulmuşluğuna çok
kolay aldanıcağını gördü.Hemen Yaşlı Orc Şamanı, Ner?zhul?a tıpkı
Azshara?ya Sargeras?ın yaptığı gibi reddedemeyeceği şeyleri vaad
etti.Şamanı kullanarak Orc Klanları arası savaşları başlattı, ve
Orcların kana susamış savaşçılara dönmesi çok uzun sürmedi.Kil?jaeden
daha sonra Ner?zhul?un ve Halkının kendilerini sonsuza kadar savaşa ve
ölüme adamalarını istedi.Ancak Yaşlı Şaman, halkının durumundan hiç
memnun olmayınca bir şekilde Kil?jaeden?in emrilerine karşı geldi.
Ner?zhul?un direncini kıramayan Kil?jaeden kendine başka bir orc aramaya
başladı ve kendine mükemmel bir aday buldu: Ner?zhul?un hırslı
öğrencisi Gul?dan.Kil?jaeden aynı şekilde vaadlerde bulundu Gul?dan?a ve
buna hemen kanan Gul?dan gücün karşılığında sadık bir uşak olacağına
yemin etti.Genç orc bu güçle evrenin görebileceği en güçlü
Warlock?lardan biri oldu.Başka orc?lara bu güçleri anlatarak eski
geleneksel şamanistik güçleri silmeye başladı.
Kil?jaeden orcların gittikçe zayıfladığını gördü ve Gölge Meclisini
Gul?dan?a kurdu.Bu gizli Mecils tüm clan?lari birleştirmek ve Warlock
güçlerini yaymak için çalışmaya başladı.Warlock gücü kullanan Orclar
yüzünden Dreanor kendi içinde yokolmaya başladı, topraklar karardı ve
çimenlikler kurudu.Zamanla Orc?ların Ev dedikleri dünya kırmızı,
verimsiz topraklı bir yere dönüştü.Yaratık enerjileri yavaş yavaş
dünyayı yok etmekteydi.
Horde?nin Yükselişi
Orc?lar Gul?dan?ın konrolünde gittikçe vahşi yaratıklara dönüştü.Dev
Arenalar kurarak savaşçıları savaştırarak orc?ları savaşa, kana , ölüme
karşı kayıtsız yaptılar.Bu arada çok az Klan Lideri, bu bozulumu fark
etti.Bunların önde geleni Durotan?dı.Durotan Frostwolf Klan?ının lideri,
Orcların bu bozuluma bir dur demesi gerektiğini söyledi.Ancak onu kimse
dinlemedi.Hatta Çok güçlü Liderlerden Grom Hellscream bile.
Kil?jaeden Orc Klanlarının hazır olduğunu biliyordu ancak onların sonsuz
itaatlarından emin olmak istediği için gizli bir şekilde Gölge Meclisin
Mannoroth the Destructor?u çağırmasını sağladı.Gul?dan Liderleri
toplayarak Mannorth?un kanından içmenin onları neredeyse yenilmez
yapacağını söyledi.Grom Hellscream Liderliğin tarafından sadece Durotan
dışında herkes bu kandan içerek Burning Legion?un kölesi oldu.
Bu lanetli kandan içen orclar çok vahşi oldular.Gul?dan tüm Clanları
toplayarak tek bir Guruh yani Horde?yi kurdu.Ancak Güçlü Orc
Kumandanları Grom Hellscream ve Orgrim Doomhammer yerine Gul?dan bir
kukla Komutan seçerek Horde?yi yönetmesini emretti:Blackhand The
Destroyer.Horde daha sonra gücünü ilk kez Draenei?ler üzerinde denedi.
Aylar içinde, Horde neredeyse tüm yaşayan Draenei?leri öldürdü.Sadece
saklananların çok azı kurtulabilidi.
Bu Zaferle tatmin olaran Gul?dan, eğer savaşacak birileri olmazsa Orclar
arasında bir iç savaş çıkabileceğinin farktındaydı.
Orclar kısa bir süre içerisinde Legion?un en güçlü silahı oldu.Ve
Kil?jaeden Sargeras?dan saldırı için emir vermesi için beklemeye
başladı.
Bölüm 4: Kara Kapı ve Stormwind İşgali
Warcraft I: Orklar ve İnsanlar
Kil?jaeden Azeroth?un İşgali için Horde?yi hazırlarken, Medivh?de ruhu
için Sargeras?la savaşmaya başlamıştı.Stromwind?in en güçlüsü Kral
Llane, arkadaşının içinde tuttuğu büyüyen karanlığı fark etmiş ve onun
için endişelenmeye başlamıştı.Llane bu endişelerini Anduin Lothar?a
açtığında o bile Medivh?e ne olduğunu tam olarak açıklayamamıştı.
Azeroth?a Horde?yi sürmek için son teşvik Sargeras?ın kendisinden
geldi.Sargeras Gul?dan?a sonsuz güç vaad etti.Ona Bin Yıl önce
Denizlerin altında Bekçi Aegwynn?in Kendinden kalan bazı güçlü eşyaların
onu Yaşayan bir Tanrı yapacağını söyledi.Gul?dan kabul etti ve
Azeroth?daki düşmanlarının yenildikten sonra onu alacağını
söyledi.Herşeyin planlandığından iyi gittiğini gören Sargeras,
saldırıların başlatılması emrini verdi.
Medivh bu arada delirme noktasında kendini kaybetmek
üzereydi.Karazghan?dan çıkan Medivh Sargeras?ın yönendirilmesi ile
Azeroth?un Güneydoğusuna gittiğinde Orc Warlocklarla
karşılaştı.Warlock?lar ve Medivh?in beraber çabaları ile Kara Kap
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)