|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...


Join the forum, it's quick and easy

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sayfayı FaceBook'ta Paylaş
Design By Sahirâne Design ©️
Tıkla Beğen
Erzurum

    WoW'un Hikayesi

    (fog)'(x)
    (fog)'(x)
    WoW'un Hikayesi CouronnePatRoN
    PatRoN


    Uyarı Seviyesi Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok !
    Cinsiyetim Cinsiyetim : Erkek
    Kayıt Tarihim Kayıt Tarihim : 14/01/10
    Yaşım Yaşım : 34
    MemLeketim MemLeketim : Yarimin Yanı
    Mesaj Sayım Mesaj Sayım : 2732

    WoW'un Hikayesi Empty WoW'un Hikayesi

    Mesaj tarafından (fog)'(x) Paz Mayıs 23, 2010 12:01 pm

    Kimse evrenin nasıl doğduğunu tam olarak
    bilmez.Bazıları dev bir kozmik patlamanın, sonsuz boşlukta yankılanarak
    uzaktaki Dev Karanlığı uyandırdığı ve dünyaların bir gün yok olmak için
    yaratıldıklarını söyler.Bazıları ise evrenin tek ve sonsuz güçlü bir
    varlığın eseri olduğunu söyler dururlar.Bu kaotik evrenin kökleri nereye
    uzandığı belirsiz olduğunu söylesek te, emin olduğumuz şey çok güçlü
    bir ırkın, evrende bulunan her dünyaya ayrı ayrı bakarak, onları
    gözeterek onlara güzellik ve hayat bırakarak gittikleridir.
    Titanlar, dev ve metalik renkte bir deriler olan bu tanrılar evrenin
    istedikleri yerinde diledikleri gibi dolaşma haklarına sahiptiler ve
    yeni bir evren bulmuşlardı, ve bunu da diğerleri gibi dünyaları
    dolaşarak ve güzelleştirmek için yola koyuldular.Dev dağlar, derin
    denizler yaptılar elleriyle.Kara perde gibi karanlığa boğulan
    gezegenlere huzuru getirdiler, atmosferler yarattılar.Bunların hepsini
    bu kaotik ortama, uzak bir hedef gibi gözüken, düzeni getirmek için
    yaptılar. Keşmekeşten düzen yaratmak onların doğasının, ileri
    görüşlülüklerinin bir parçasıydı. Onlar ilkel ırkları bile
    güçlendirdiler; kendi işlerini yapabilsinler ve saygıdeğer dünyalarının
    bütünlüğünü koruyabilsinler diye.



    Seçkin bir grup olan Pantheonlar tarafından yönetilen Titanlar, dev
    karanlığın içine dağılmış yüz milyon dünyaya düzeni getirdiler.Pantheon,
    bu dünyalara aynı zamanda koruyuculuk yapanlar, ayrıca evrenin dışından
    gelen Sapmış Evrenden gelen varlıklarla savaşıyorlardı. Sapmış Evren,
    sayısız dünyasını bağlayan keşmekeş büyülerinin dünyevi olmayan boyutu,
    sadece yaşayan evrendeki hayatı yoketmeye ve yaşamın enerjilerini
    kendilerine katmaya yemin etmiş sınırsız sayıdaki şeytani yaratığın,
    iblislerin ve zebanilerin eviydi.Hiçbir kötülük ve sapmayı kabul etmeyen
    Titanlar, bu saldırılara karşı hep bir yol aradılar ve savaştılar.

    Sargeras ve İhaneti:



    Zaman içinde, bu kötü varlıklar Titanların dünyasına giden yolu buldular
    ve Pantheon en iyi Savaşçısı olan Sargeras?ı savunma için gönderdi.Dev
    soylu bir Titan olan Sargeras, sayısız yıllarca verilen görevleri
    harfiyen yerine getirmiş ve bulduğu kötülük varlıkları gördüğü yerde
    öldürmüştür.Böylece Titanlar evrenler üzerinde mutlak bir hakimiyet
    kurmaya başlamıştır.


    Sonra Eledar adı verilen bir şeytani büyü ile uğraşan ırk, Warlock
    büyüleri ile birçok dünyayı ele geçirmeye başladılar.Bu büyülerden
    etkilenen saldırıya uğramış ırklar, mutasyona uğrayarak çok farklı
    yaratıklar olmaya başladılar ve en sonunda saldırıya uğramış masum
    ırkların hepsi Eledar?lara benzemeye başladı.Sargeras neredeyse limitsiz
    gücünü Eledarlara karşı kullandı ve onları Sapmış evrenin köşesinde
    yakaladı ve onları esir aldı.Ancak Sargeras Warlock büyülerinden çok
    etkilendi ve kendisi de bunlardan nasibini almaya başladığında, Sargeras
    çok büyük bir depresyonun içinde buldu kendini.


    Sargeras bu kafa karışıklığının ve ümitsizliğin içindeyken, Sapmış
    Evren?den gelen diğer bir ırkla savaşmaya zorlandı.Nathrezim adı verilen
    bu ırk Vampirik güçlere sahip korkunç bir ırktı.Adlarına Dreadlord da
    denilen bu ırk, birçok dünyayı ele geçirerek, yerlilerini gölgeye
    çevirirdi.Zalim Dreadlordlar, dünya yerlilerini kandırarak, aralarında
    karışıklıklarla yıkardı.Sargeras, Nathrezimi çok kolay yendi.Ama onların
    bozulmuşluğu onu çok etkiledi.


    Sargeras?ın duygularını şüphe aldı bir anda, görevine sadakatini ve
    hatta daha önemlisi Titanların düzenli bir evren anlayışını
    kaybetmişti.Sonunda Sargeras sonuç olarak Titanların yapmış olduğu her
    şeyin yanlış olduğuna karar verdi, ona göre Titanlar bu evrende Kaotik
    güçlerin kaynağı idi.Çoğu Titan arkadaşı ona yardımcı olup yol
    göstermeye çalıştı, ama bunun sonucunda Sargeras daha fazla içine
    kapandı ve Pantheon?dan ayrılıp dünyada kendine bir yer aramaya
    başladı.Pantheon onun terk edişine bir anlam veremedi, ve kardeşi olan
    Sargeras?ın neler yapabileceğini göremedi.


    Zamanla, Sargeras delirdi ve ruhunun ücra köşelerinde bozulan bir şeyler
    olduğunu fark etti.Bunun nedenini Titanlara bağladı.Bu yüzden
    Titanların yapmış olduğu her şeyin yanlış, hatalı olduğunu zannetti.Bu
    yüzden her dünya yok edilmeliydi ve tekrar kurulmalıydı.Böylece düzen
    sonsuza kadar her tarafta olacaktı.Bunu yapmak için dev bir ordu kurmak
    için düşünmeye başladı.


    Sargeras?ın Titanik görüntüsü bile zamanla bozuldu ve zehirlenmiş olan
    kalbi ile değişim içine girdi.Gözleri, saçları ve sakalı ateşlendi ve
    metalik derisi karardı.


    Bu kızgınlığın içinde, Sargeras Eledar ve Nathrezim ırklarının
    hapislerini açtı ve kötü yaratıkları serbest bıraktı.Bu yaratıkların
    önde gelenleri Karanlık Titan?a hizmetlerini sundular.Sargeras
    Eledar?dan iki tane şampiyon seçti.İlki Kil?jaeden the Deciever
    di.Sargeras?ın orduları için karanlık ırkları düzenleyecekti.İkinci
    Şampiyon ise, Archimonde the Defiler?di.Sargeras için Orduları
    yönetecekti.


    Kil?jaeden?ın ilk yaptığı şey vampirik dreadlord?larını kendine köle
    yapmak oldu.Dreadlord?lar Kil?jaeden için özel ajanlardı ve bu görevi
    çok iyi yerine getiriyordu.Aralarında Tichondrius denilen bir Dreadlord
    vardı ki bu yaratık Kil?jaeden?in mükemmel bir savaşcısı olarak
    Sargeras?a da hizmet etti.


    Muhteşem Archimonde kendine de ajanlar buldu.Malefic Pit adlı bir
    dünyanın barbar lideri olan Mannoroth the Destructor?u ajanı yaptı ve
    evrenin en iyi ordusunu yapmak için çalıştı.


    Sargeras ordularının yavaş yavaş oluştuğunu ve her emirini yerine
    getirecek güçte olduğunu görünce, Hepsini Dev Karanlığın içine
    bıraktı.Sargeras bu ordusunun adına Burning Legion dedi.Bu güne kadar
    kaç tane dünya yok edip kaç tanesini köleleştirdi bilinmez ancak evrene
    çok büyük bir yıkım getirdiği kesindir.

    Eski Tanrılar ve Azeroth?un Hakimiyeti:

    Titanlar Sargeras?ın yaptıklarından habersiz dünya dünya dolaşarak her
    dünyaya düzen getirmekle uğraştılar ve bir gün ufak bir dünya ile
    karşılaştılar daha sonra Adı Azeroth? olacaktı bu dünyanın.Titanlar
    garip yeryüzüne ayak bastıklarında, düşman olarak birçok Elemental
    Varlıkla karşılaştılar.Bu Elementaller, sadece eskilerin bildiği yok
    olmuş eski Tanrılara taparlardı ve bu yüzden Titanları geri püskürtmek
    için savaştılar.


    Pantheon, Eski Şeytanı tanrılara tölerans gösteremediği için
    Elementallere savaş açtı.Eski Tanrı Orduları dört kişi tarafından
    yönetilirdi:Ragnaros the Firelord, Therazane the Stonemother, Al?Akir
    the Windlord ve Neptulon the Tidehunter.Kaotik güçler dünyayı sardı, ve
    Titanlarla savaşmaya başladılar.Ancak Titanlar çok güçlüydü ve
    Elementaller savaşı kaybetti.Bir bir tüm Elemental Efendiler yok edildi
    ve güçleri ellerinden alındı.


    Eski tanrıların kalelerini yıkan Pantheon?lar dört şeytanı tanrıyı
    yeryüzünün altına zincirledi.Eski Tanrılarının gücü kalmayınca ruhları
    fiziksel evrenden ayrıldı ve Elementallerin hepsi başka bir boyutta
    sıkıştılar.Elementallerin gidişi ile, doğa sakinleşti ve dünya barışçıl
    ve bir o kadar güzel bir yere dönüştü ki Titanlar burayı çok sevdiler.


    Titanlar birçok ırk yaratıp dünyanın şekillenmesinde onlara yardım
    ettirdiler.Sonsuz mağaralar yaratmak için cüce gibi yaşayan taşlar
    yarattılar.Denizleri yükseltip kara yapmak için Deniz Devlerini
    kullandılar.Birkaç çağ boyuncu Titanlar bu dünya üzerinde çalıştılar ve
    en sonunda inanılmaz güçleri olan bir göl oluşturdular.Bu göl, onların
    deyimi ile Sonsuzluk Kuyusu, bu dünyada yaşamı başlatacak olan
    şeydi.Zamanla, bitkiler, ağaçlar, yaratıklar ve canavarlar dünyada
    dolaşmaya başladılar.İşlerinin son gününde oluşan kıtaya Kalimdor
    dediler, Sonsuz Yıldız Işığının ülkesi?

    Ejderhalar Zamanı:

    Küçük dünyanın düzenlenmesinden ve işlerinin bitmesinden tatmin olan
    Titanlar, Azeroth'u terketmeye hazırlandılar. Yinede, gitmeden önce,
    herhangi bir gücün onun mükemmel bütünlüğünün tehdit etmesi olasılığına
    karşılık Titanlar dünya üzerindeki en harika ırkı Kalimdor'a göz kulak
    olma işiyle görevlendirdiler. O zamanlar bir çok ejderha türü vardı.
    Yinede kendi türlerinden olanlara egemenlik sağlayan 5 tane ejderha türü
    vardı. Titanlar'ın yeni yeşeren dünyanın çobanlığını yapmaları için
    tuttuğu beşli bu beş ejderha türüydü. Pantheon'un en yüce üyeleri kendi
    güçlerinin birazını bu türlerin liderlerine verdiler. Bu ulu
    ejderhaların her biri Yüce Özellikler veya Ejderha Özellikleri olarak
    bilinmeye başladılar.

    Aman'Thul, Pantheon'un Büyükbabası, uzaysal güçlerinin bir kısmını
    devasa bronz ejderha Nozdormu'ya bahşetti. Büyükbaba, Nozdormu'ya zamanı
    ve sürekli ilerleyen kaderin yolunu koruması için güç verdi. Hissiz,
    onurlu Nozdormu Zamansız Olan olarak bilinmeye başladı.

    Eonar, bütün yaşamın Titan patronu, kendi güçlerinin bir kısmını kızıl
    deve verdi, Alexstrasza'ya. Ondan sonra Alexstrasza dünyada yaşayan
    bütün canlıları korumak için çalıştı ve Hayat-Bağlayıcı olarak bilinmeye
    başlandı. Üstün bilgeliği ve bütün canlılara gösterdiği sınırsız şefkat
    sayesinde, Alexstrasza Ejderha kraliçe olarak taçlandırıldı ve
    türündeki diğerlerine egemenlik sağladı.

    Eonar; aynı zamanda Alexstrasza'nın genç kız kardeşi olan yeşil ejderha
    Ysera'yı da, doğanın etkisinin küçük bi parçasıyla kutsadı. Ysera
    Yaratılış Rüyasını oluşturmak sonsuz soyutlanmaya girdi ve Hayalperest
    olarak bilinmeye başladı. O, yeşil evreninden büyümekte olan yeşil
    dünyayı izleyebilecekti, Zümrüt Rüyasından?

    Norgannon, Titanlar'ın bilgelik saklayanı ve usta büyücüsümavi ejderha,
    Malygos'u gücünün bi kısmıyla donattı, O zamandan itibaren Malygos
    Büyü-Yayan, sihirin ve gizli bilgilerin koruyucusu, olarak bilinmeye
    başladı.

    Khaz'goroth, Titanlar'ın şekillendirici ve yaratıcı, kudretli siyah
    ejderhaya, Neltharion'a, güçlerininn bir kısmını bahşetti. Yüce kalpli
    Nelthraion'a, daha sonra Dünya-Koruyan olarak bilinicekti, dünya ve
    dünyanın derin yerleri üzerinde egemenlik verildi. O dünyanın gücüne güç
    kattı ve Alexstrasza'nın en büyük destekçisi oldu.

    Güçlendirilmiş 5 Yüce Özellik, Titanlar'ın yokluğunda dünyanın
    savunmasından sorumlu hale getirildi. Ejderhaların yarattıklarını
    korumaya hazır olduklarının bilincinde Titanlar, Azeroth'u sonsuza kadar
    terketti. Ne yazıkki Sergeras'ın yeni doğmuş dünyanın varlığını
    öğrenmesi an meselesiydi..
    Dünyanın Yapılışı ve Sonsuzluk Kuyusu:



    İnsanlar ve Orklar arasındaki ilk savaşdan onbin yıl önce, Azeroth
    dünyası etrafı denizlerle çevrili dev bir tek kıtadan
    oluşuyordu.Kalimdor denilen bu dev kıta, dünyanın şartlarında yaşamaya
    calışan birçok ırkın ve yaratığın yuvasıydı.Bu kıtanın ortasında
    inanılmaz güçleri olan bir göl bulunurdu.Bu göle daha sonra Sonsuzluk
    Kuyusu dendi, ve dünyanın içindeki Büyünün gerçek kaynağı bu
    göldü.Sonsuzluk Kuyusu güçlerini Dev Karanlıktan alırdı, ve dünya
    üzerine saçardı.


    Zamanla, dünyada bu gölden etkilenen yaratıklar, göl kıyısına ilkel
    evler kurmaya başladılar.Gölün kuvvetleri, bu yaratıkları güçlü, akıllı
    ve neredeyse ölümsüz yaptı.Bu yaratıklar daha sonra kendilerine Kaldorei
    dediler, anlamı yıldızın çocuğuydu.Kendi gelişimleri ile birlikte dev
    binalar ve tapınaklar inşa ettiler.


    Kaldorei veya daha sonra bilinen isimleri ile Night Elfler, ay tanrıçası
    olarak bilinen Elune?ye taptılar ve onun gündüzleri Sonsuzluk Kuyusunun
    dibinde uyuduğuna inanırlardı.İlk Night elf Rahipleri ve Bilgeleri kuyu
    üzerinde çalışarak, onun gücünü nasıl kullanabileceklerini anlamaya
    çalıştılar.Night Elf?ler gittikçe gelişerek, Kalimdor?un büyük bir
    bölümüne yayıldılar onları durduran şey ise Dev Ejderler oldu.Bu dev
    yaratıklar bölgelerini korumak adına çok titizdiler.Night Elfler daha
    sonra anladılar ki, Ejderler bu dünyayı koruyorlardı ve bu yüzden onları
    sırları ile yalnız bıraktılar.


    Zamanla, Night Elfler daha fazla bencil olmaya başladılar, çünkü çok
    güçlenmişşerdi ve birçok yaratıkla arkadaşlık kurmuşlardı.Bunlardan en
    ünlüsü Cenariusdu.Bir Yarı tanrı olan Cenarius Night Elflere Doğayı
    anlattı ve öğretti.Kaldorei yaşayan ormanlarla bu şekilde bir empati
    kurmaya başladı ve doğanın dengesini bozmamayı öğrendi.


    Sayılamayacak kadar çok çağ geçtikten sonra, hem kültürel hem de alan
    olarak gelişti Night Elfler.Tapınakları,Yolları ve Muhteşem Binaları ile
    Kalimdor?a hakim bir ırktılar.Azshara, Night Elf?lerin güzel ve akıllı
    kraliçesi, Gölün kıyısına dev gibi harika bir saray inşa ettirdi ve
    oraya Hizmetkarları ve arkadaşları ile birlikte
    yerleştiler.Hizmetkarlarına Azshara Quel?dorei ya da bilinen ismi ile
    Highborne dendi.Bu Highborne, Azshara?nın dediklerini bire bir yerine
    getiren seçkin bir gruptu.Azshara her Night Elf tarafından sevilen
    birisiydi ancak, Highborne her zaman kendilerinden başka hiçbir Night
    Elf?den hoşlanmadı.


    Rahiplerin Sonsuzluk Kuyusu ile ilgili bilgilerini, Azshara Highborne?ye
    vererek, bu gizlerin ortaya çıkartılması ve bu dünyanın asıl amacının
    öğrenilmesini istedi.Highborne bu işle uğraştılar ve Kuyuyu
    kullandılar.Deneyler sürdükçe, Highborne kuyunun hem yaratmak hem de yok
    etmek için kullanılabileceğini gördü.Highborne kendini kuyuya
    bıraktıkça büyünün içinde onu kullanmaya çalışırken buldular
    kendilerini.Büyünün kontrollü ve sorumluluk gerektiğini bilmeden,
    Azshara ve onun Highborne?si büyü kullanmaya başladığında bozulumun
    içine girdiler.Cenarius ve birçok bilge Night Elf, büyünün sınırsızca
    kullanımının zararları olabileceğini söylediler.Ancak Azshara ve onun
    takipçileri inatla büyü kullanmaya devam ettiler.


    Güçleri geliştikçe, Azshara ve Highborne değişmeye
    başladılar.Kendilerini bir Night Elf?den üstün görmeye başladılar ve
    kendilerini halktan soyutladılar, ve Karanlık bir gölge Azshara?yı
    değiştirdi.Sevdiği her şeyden vaz geçti ve Highborne?den başka kimse ile
    konuşmak istemedi.


    Genç bir Bilge olan Malfurion Stormrage, olanları ilk gören
    oldu.Zamanının çoğunu çok sevdiği Druidizm çalışarak geçiren Malfurion,
    Azshara ve Highborne?nin korkunç bir güç tarafından bozulmaya
    başladığını hissetti.Ardından nasıl bir şeytanlığın çıkacağını bilemedi
    ancak Night Elflerin hayatlarının sonuna kadar değişeceğini anladı?.

    Eskilerin Savaşı:



    Highborne?nin anlamsızca kullandığı her büyü dünyadan öteye evrenin her
    tarafına yayılan bir sinyal gibi gitti ve bir gün Sargeras ? Yaşamın En
    büyük Düşmanı, Dünya Yok Eden ? bunları fark etti ve gözleri evrende
    ufacık olan bir dünyaya çevrildi:Azeroth?a?.Buradaki sonsuz enejileri
    hisseden Sargeras, inanılmaz bir açlıkla bu gücü ele geçirmek için
    Burning Legion?u dünyayı ele geçirmesi için Azeroth?a gönderdi.


    Sargeras Burning Legion?u gönderdikten sonra Azeroth dünyasına gitmek
    için yola çıktı.Legion milyonlarca çığlık atan bağıran ve yok eden bir
    yaratık grubuydu ve hepsi feth için aç kurtlar gibi
    beklemekteydiler.Sargeras?ın yardımcıları Archimonde ve Mannoroth dev
    ordularını savaşa hazırladılar.


    Kraliçe Azshara, büyünün o korkunç gücüne kapılmış bir şekildeyken,
    Sargeras?ın reddedilemeyecek gücüne kurban giderek onu bu dünyaya almak
    için uğraşmaya başladı.Highborne?ler bile bu reddedilemeyen gücden
    etkilenerek Sargeras?a tapmaya başladılar.Legion?a bağlılıklarını
    göstermek için Azshara ve Highborne Sonsuzluk Kuyusunun dibine dev bir
    kapı açmak için çalışmaya başladılar.


    Bütün hazırlıklar tamamlandığında, Sargeras Azeroth İstilasına
    başladı.Savaşçı yaratıklar Burning Legion adına etrafı yakıp yıkmaya
    başladı ve Night Elf?lerin sessiz şehirlerini kuşattılar.Archimonde ve
    Mannorth?un Ordusu her taraftaydı.Arkalarında sadece kül ve göz yaşı
    bırakarak ilerlediler.Kalimdor?un Tapınaklarına dev Meteorlar çarparak,
    Dev Infernaller dünyaya indi.Yananların takımı Kıyamet
    Bekçileri(doomguard) her tarafta yıkım yaratı.Cesur Kaldorei Savaşçıları
    kendi dünyalarını korumak için çalıştı ancak her tarafta kaybettiler.


    Malfurion Stormrage, bu arada insanlarını kurtarmak için çalışmaya
    başladı.Stormrage olarak kardeşi Illidan Highborne?nin bir üyesiydi ve
    Büyüyen bir şekilde bozulum içine girmişti.Malfurion Illidan?ı yaptığı
    şeyin yanlış olduğuna ikna etti ve Malfurion güzel genç rahip Tyrande
    ile, Cenarius?u bulmak için yola koyuldu.Malfurion ve Illidan, iki
    kardeş Tyrande?ye karşı bir sevgi beslemekteydi, ancak Tyrande?nin kalbi
    her zaman Malfurion?a aitti.Illidan, Tyrande ile kardeşinin bu halini
    gördükçe çok üzülüyordu ama bu üzüntüyü her zaman büyüye olan tutkunluğu
    bastırıyordu.


    Büyünün o dev gücü içerisinde büyümüş olan Illidan, bu açlığı ile
    savaşmaya çalışmış ancak Kuyunun gücüne karşı koyamamıştır.Ancak,
    Tyrande?nin desteği ile, kendisini dizginleyebilmiş ve Kardeşinde
    Cenarius?u bulmak konusunda yardımcı olmuştur.Hyjal dağında Gizl, Ay
    bahçelerinde yaşayan Cenarius, eski ejderhaları bulmak konusunda, Night
    Elflere yardım etmeyi kabul etti.Alexstrasza, Ejderhaların lideri
    ordusunu göndermek ve Legion?u durdurmak konusunda hem fikirdi.


    Cenarius, Ormanların ruhlarını çağırarak, eski ağaç adamlarından bir
    ordu kurdu ve Legion?a yerden saldırdı.Bu şekilde saldırmalarına rağmen,
    Burning Legion?un buradan sadece fiziksel güç ile kovulamayacağını
    anlayan Malfurion başka şeylere yöneldi.


    Dev savaş Azshara?nın Şehrine doğru ilerlerken, Delirmiş Kraliçe
    Sargeras?ın gelmesini bekledi.Bu arada Sargeras?da Kapıdan geçmek için
    hazırlanmaktaydı.Azshara bundan sonra Highborne?yi alarak ayin
    düzenleyerek Kuyunun üzerine gelen en büyük gölgeyi yarattı.Bu gölge
    Sargeras?ın gelmesi için yapılıyordu..


    Kalimdor?un yanan toprağında savaş devam ederken, olaylar tersine
    döndü.Zamanla kaybedilen bilgilere rağmen genel olarak, Neltharion adı
    verilen Ejderha ? Dünyanın Koruyucusu- Burning Legion?un gücünden
    etkilenerek deliye döndü.İsmini DeathWing olarak değiştirerek, Diğer
    Ejderhalarla savaştı.


    Deathwing?ın bu ani taraf değiştirmesi diğer beş Ejderhayı öyle etkiledi
    ki alsa bu etkinin yarası kapanmadı.Yaralanmış ve şaşkın Alexstrasza ve
    ejderhalar, ölümlüleri bırakıp geri çekilmeye zorlandı.Böylece
    Malfurion ve Arkadaşları, sayıca çok azaldılar.Umutsuzdular.


    Malfurion daha sonradan anladı ki Bütün bu savaşın nedeni Sonsuzluk
    Kuyusuydu.Ve bunun yok edilmesi gerektiğini kendine ikna etti.Savaş
    arkadaşları Kuyunun ölümsüzlüklerinin ve güçlerinin kaynağı bildikleri
    için çok korktular.Ancak Tyrande Malfurion?un Teorisindeki anlamı gördü
    ve Cenarius ve onların arkadaşlarını Azshara?nın Tapınağına son bir
    saldırıya ikna etti.Böylece Kuyuyu iyilik için kapatmanın bir yolu
    bulunabilidi belki de?

    Dünyanın Yıkımı:
    Birinci savaştan(Warcraft I) 10.000 yıl önce



    Kuyunun yok edilmesi ile bir daha büyü kullanamayacağını bilen Illidan
    bencilce grubunu bırakıp Highborne?yi Malfuion?un planına karşı uyarmaya
    gitti.Tutkusunun önüne geçemeyen ve bu yüzden delirme noktasına gelen
    ve Tyrande?nin Malfurion?a olan sevgisini gören Illidan bu yaptığından
    hiç pişmanlık duymadı ve Malfurion?u yalnız bıraktı.Sonradan Illidan
    Kuyunun dev***** sağlamak için her şeyin yapılmasını emretti.


    Kardeşinin ayrılışından büyük üzüntü duyan Malfurion saldırı için
    Azshara?nın Tapınağına gttii ve Büyük Avluda Highborne?nin Son büyünün
    ortasında olduğunu gördü.Bu korkunç büyü Kuyunun ortasında bir girdap
    oluşturdu.Sargeras?ın Gölgesi yavaş yavaş Kuyuda belirmeye başladığı
    anda Malfurion saldırıya geçti.


    Azshara Illidan?ın uyarısındı aldığında çoktan onlara karşı hazırlıklı
    olduğunu gördü Kraliçenin.Neredeyse tüm arkadaşları deli kraliçe
    tarafından öldürülen Malfurion, Tyrande?nin Azshara?nın arkasından
    saldırdığını gördü ancak bir Tapınak Koruyucusu tarafından durduruldu ve
    büyük bir yara aldı.Malfurion Aşkının yere düştüğünü görünce deliye
    dönderek Azshara?yı öldürdü.


    Tapınağın içinde ve Dışındaki savaş sürerken Illidan olacaklara karşı
    kendi için özel yapılmış şişelerin içine Kuyunun büyülü suyundan
    koydu.Böylece he olursa olsun Büyü gücünü kullanabilecekti.


    Malfurion ve Azshara arasında süren savaş süren büyünün büyük bölümünün
    yanlış olmasına neden oldu.Böylece dengesiz girdap Kuyunun
    derinliklerinde patlayarak ve zincirleme bir olayı başlattı.Dev bir
    Patlama Tapınağı yerle bir etti.Kuyu içine göçerek kayboldu.


    Dev Patlama, dünyanın dengesini bozmuş dev depremlerle birlikte gökyüzü
    kapkara olmuştu.


    Dev patlama sonrasında yok olan kıtanın ortasını denizler kapamaya
    başladı.Kalimdor?un neredeyse %80?i sular altında kaldı.Böylece Kalimdor
    ikiye bölünerek, Dünyada ayrı ayrı iki kıta oluştu.Bu yeni denizin
    ortasında ?eskiden Sonsuzluk Kuyusunun bulunduğu yere- dev bir girdap
    geldi ve orada kaldı.Bu dev yara Maelstrom olarak adlandırıldı ve asla
    girdap durmadı.


    Hernasılsa, herşeye rağmen , Kraliçe Azshara ve Highborne bu patlamadan
    kurtulmayı başarmıştır.Çıkardıkları güçler içinde, gidapın içine
    çeklimiştir.Lanetlenerek, ve şekil değiştirerek yeni bir ırk
    yaratımışlardı: Nagalar.Azshara kendini kötülüğün kraliçesi olarak
    tanıtmış ve içinde bulunan kötülüğün dışa vurumunu naga olarak
    görmüştür.


    Maelstrom?un dibinde yeni bir şehir kurarak adını Nazjatar koydılar ve
    güçlerini tekrardan oluşturdular.Var olduklarını açıklamak için ise
    10.000 sene beklediler.

    Hyjal Dağı ve Illidan?ın Hediyesi:



    Çok az Night Elf bu dev Patlamadan kurtulabildi.Çok ilkel sandallar ile
    yavaş yavaş karalar aramaya başlılar.Sonra bir şekilde Elune?nin yardımı
    ile Malfurion, Tyrande ve Cenarius bu büyük yıkımdan kurtuldu.Bu
    kendini kanıtlamış Kahramanlar sağ kalanları kurtarıp, yeni bir yuva
    kurmak için uğraşmaya karar verdiler.Sessizce kendilerine bir yer
    ararken, Dünyanın kurtuluşunun sağlandığını, Sargeras ve Burning
    Legion?un bu dünyadan gittiğini ve çok kötü bir bedelle zafer
    kazanıldığını anladılar.


    Birçok Highborne bu patlamadan kurtulmayı başardı.Onlarda geride kalan
    Night Elfler ile birlikte, yeni yuvalarına doğru yola çıktılar.Malfurion
    asla Highborne?ye güvenmemiş olmasına rağmen onların Kuyunun varlığı
    olmadan hiçbir risk içermediklerini biliyordu.


    Night Elflerin çoğunluğu Karaya varmaya başladığında hepsi, Kutsal dağ
    Hyjal?ın halen ayakta olduğunu gördü.Burayı yeni yuvaları belleyen
    Malfurion ve takipçileri Hyjal?a tırmandı ve Hyjal?ın zirvesinde korkunç
    bir şey buldular.Ufak bir gölün içi büyü ile kaynamaktaydı.


    Illidan?da bu patlamadan kurtulmuştu ve herkesten önce Hyjal?a ulaşıp
    burada Sihiri tekrar açığa çıkarmıştı ve sakladığı kuyu sularını Dağın
    Göllerine dökmüştü.Böylece Yeni bir Sonsuzluk Gölü Hyjal Dağında ortaya
    çıkmıştı.Bencil Illidan bunun gelecek jenerasyonlar için bir hediye
    olduğunu düşünürken, Malfurion onu avladı ve ele geçirdiğinde Illidan
    şaşkınlık içindeydi.Malfurion ona bütün bu olanların sihir yüzünden
    olduğunu belirtti.Ancak Illidan sihirden ve büyüden vazgeçmediğini
    söyledi.


    Illidan?ın yaptıklarının durmayacağını bilen Malfurion bundan kurtulmak
    için bir yol düşündü.Cenarius?un yardımı ile Illidan uzakta bir yer altı
    zindanına yerleştirildi.Burada İllidan dünyanın sonunda kadar kalacak
    ve hiçbir sorun çıkartamayacaktı.Kardeşinin burada kalmasında ona eşlik
    edecek nöbetçi olarak Muhafız Maiev Shadowsong seçildi.


    Yeni kuyunun yok edilmesi yeni bir felaket demek olduğundan onu böyle
    bırakmak istedi.Ancak Malfurion bunun için sihirle Night Elflerin
    sonsuza kadar aralarındaki bağı bozmak için Cenarius?un yardımı ile
    Druidizm?le ilgilendirmeyi başladı Night Elfleri.Böylece Dünyayı tekrar
    eski düzenine göre kurabileceklerdi.


    Dünya Ağacı ve Yeşil Rüya:
    Birinci Savaştan(Warcraft I) 9.000 yıl önce?


    Uzun yıllar boyunca, night elfler yorulmadan eski dünyalarını tekrar
    kurmak için çalıştılar.Eski yıkılmış tapınaklarını ve yollarını bırakıp,
    yeni evlerini dev ağaçların içine ve Hyjal dağının gölgeli eteklerine
    kurdular.Zamanla, Ejderhalar yıkımın ardından ortaya çıkarak kendilerini
    gösterdi.


    Kırmızı Alexstrasza,Yeşil Ysera ve Tunç Nozdormu, night elflerin yeni
    evlerine indiler. Malfurion, Night Elflerin baş-druid?i dev ejderhaları
    karşılarakyar onlara yeni Sonsuzluk Kuyusunun hikayesini
    anlattı.Ejderhalar bunu duyunca Kuyunun burada kalması durumunda,
    Burning Legion?un tekrar bu dünyaya ineceğinden korktular.Malfurion ve
    üç dev ejderha aralarında bir antlaşma yaparak, Burning Legion
    ajanlarının buraya gelirlerse bir daha kendi cehennem dünyalarına geri
    dönmesini engellemek ellerinden geleni yapmak için çalışmaya başladılar.


    Alexstraza, Hayat-Bağlayıcı, bir tohumu Well of Eternity?nin ortasına
    yerleştirdi.Sonsuzluk Kuyusunun büyülü gücü hemen Tohumu yeşertti ve dev
    bir ağaç olmasını sağladı.Dev Ağaç Sonsuzluk Kuyusunun suyu ile
    beslendikçe Gökyüzüne doğru büyüdü.Bu dev ağaç bundan sonra Night
    Elf?lerin sembolü oldu.Onların artık doğa ile birleştiğini ve dünyayı
    her zaman koruyacaklarının bir simgesi olarak kaldı.Night Elfler Bu
    ağaca Nordrassil dediler.Bunun anlamı ise Cennetin Tacı demek oluyordu.


    Nozdormu, Zamansız Dünya Ağacına bir büyü yaparak, onun sonsuza kadar
    orada kalmasını sağladı ve Dünya Ağacı orada kaldığı süre içerisinde
    Night Elf?ler asla yaşlanmayacak veya hastalanmayacaktı.


    Ysera, Hayalperest, Dünya Ağacına yaptığı bir başka büyü ile, Kendi
    Hayal dünyasını -yani Yeşil Rüyayı- bu Azeroth ile bağladı.Yeşil Rüya,
    dev gibi ve devamlı değişen, ruhani, fiziksel evrenin dışında bir
    yerdeydi.Bu rüyada, Ysera Azeroth?daki canlıların evrimini ve doğanın
    düzenini tasarlardı.Night Elf?ler ? Malfurion dahil olmak üzere- bu
    dünyaya bağımlı hale getirildiler.Bu gizemli antlaşmanın sonucunda,
    Druid?lerin hepsi Yeşil Rüya?ya girerek Ysera?ya yardım etmek
    istedi.Böylece dünya onlara bir daha ihtiyaç duyduğunda geri dönecekler
    ve Dünya hakkında inanılmaz bilgilere sahip olacaklardı.


    High Elf Sürgünü:
    Warcraft I?den 7.300 Sene önce?


    Yüzyıllar geçtikçe, yeni Night Elf halkı gelişti ve büyüdü ve
    Kendilerinin Asenvale dedikleri ormanları bile geçerek yayıldılar.Dev
    yıkımdan sonra Dünya üzerinde kalmadığına inanılan birçok Yaratığı
    tekrar gördüler: Fulborg?lar gibi?Druid?lerin öncülüğünde Night Elfler
    kusursuz bir yaşam sürdüler barış içinde?


    Ancak, Highborne üyeleri hiçbir zaman memnun değildi.Illidan gibi kendi
    bağımlılıklarına olan bağlılıkları onları devamlı rahatsız ediyordu.Bir
    süre sonra Sonsuzluk Kuyusundan büyü güçlerini geri almak için
    teşebbüste bulundular.Dath?Remar adlı, Highborne üyesi Druidleri büyü
    kullanmamakla suçladı ve haklarının büyü kullanmak olduğunu
    belitti.Malfurion ve diğer Druid?ler eğer herhangi bir Night Elf?in büyü
    kullanırsa öldürülecek olacağını belirtip, Highborne?yi uyardı.Bunun
    üzerine Highborne Asenvale üzerine dev bir Büyülü Kasırga gönderdi.


    Druidler kendi ırklarından kişileri öldürmek istemediğinde, Highborne?yi
    sürgüne gönderdiler.Dart?Remal ve takipçileri bunu memnuniyetle
    karşıladılar.Buradan gitmeleri demek büyü yapabilecekleri anlamına
    geliyordu çünkü.Özel yapım birkaç gemi ile okyanuslara açıldılar.En
    sonunda, daha sonradan İnsan?ların Lordaeron dediklere yere inerek,
    burada büyülü yeni bir Krallık kurmaya başladılar:Quel?Thalas?Kendi
    Soylarının taptılara aya karşılık Güneşe taptılar?

    Gözcüler ve Uzun Nöbet:


    Kendi içlerindeki sorunlarından kurtulmuş olan Night Elf?ler, kendi
    evlerini geliştirmeye devam ettiler.Druid?ler Yeşil Rüyaya girmenin
    zamanının geleceğini hissettiler ve aşklarını ve ailelerini arkada
    bırakmaya hazılandılar.Tyranda, Elune?nin Baş Rahibesi oldu ve
    Malfurion?a gitmemesi için yalvardı.Ancak Malfurion Gururunu korumak
    için Yeşil Rüyaya girmekte kararlıydı, ve Rahibe ile vedalaşıp ona asla
    ayrılmayacaklarını söyledi?


    Kalimdor?u Tyrande?ye bırakan Malfurion, Yeşil Rüyaya girince, Baş
    Rahibe, Night Elf?lerden dev bir savaşçı ordu kurdu.Korkusuz ve
    eğitilmiş olan bu kadın savaşçılar, Kendilerini Gözcü diye tanıttılar,
    barışın ve Huzurun koruyucuları?


    Yarı-Tanrı Cenarius Hyjal Dağının eteklerindeki bahçelerde yaşamaya
    devam etti.Oğulları, Ormanın Koruyucuları olarak bilindiler ve Her zaman
    Night Elfleri takip ettiler ve arada sırada Gözcülere barışı korumak
    adına yardım ettiler.Cenarius?un kızları Dryad?lar ise devamlı artan bir
    şekilde ormanlarda görülmeye başlandı.


    Asenvale?de Tyrande devamlı meşgul oldu.Malfurion?un yanında
    olmamasından dolayı mutlu olamadı hiç..Uzun Yüzyıllar boyunda Druid?ler
    uyudukça Tyrande ikinci bir Burning Legion sadırısından korktu.Halen
    Burning Legion?un buralarda olduğunu hisseden Tyrande, intikam için geri
    döneceklerini biliyordu?

    Bölüm 2: Yeni Dünya

    Dath?Remar tarafından yönlendirilen High-Elfler, Kalimdor?u arkalarında
    bırakarak, fırtınaları aşarak Maelstrom?a doğru yöneldiler.Yıllar
    boyunca denizde kendilerine ait Bir Büyü Dünyası kurmak için hayaller
    kurarak Doğuya doğru yollarına devam ettiler.Bu yolculuk onlara Eski
    Krallıklarının yıkımını, ve anlayamadıkları birçok şeyi gösterdi.Burning
    Legion?un gücünün o anda farkına vardılar.Dath?Remar,- daha sonra adı
    Sunstrider diye anıldı ? Halkına, bir krallık sözü verdi.Sonsuza kadar
    sürecek bir Büyü Krallığı...


    Donanma sonunda, İnsanların daha sonra Lordaeron diyecekleri bölgenin
    sahillerine geldi. İçlere doğru yayılan High-Elfler, Tirisfal Glades adı
    verilen yerde bir yerleşim kurdular. Kısa bir zaman sonra, birşeyler
    ters gitti: High Elfler delirmeye, saldırganlaşmaya başladı. O zamanın
    bilgeleri, bulundukları yerin lanetli olduğu kararına vardılar, ancak
    asla doğrulanamayan bir teoriydi bu.High-Elfler göç etmek zorunda
    kaldılar.



    High-Elfler, Lordaeron?un dev ormanlarla kaplı dağlarından geçerken,
    birçok güçlükle karşılaştılar. Sonsuzluk Gölünün yaşam dolu gücünden
    koptuklarından beri, hava koşullarından dolayı çoğu hastalanmış, veya
    açlıktan ölmüştü. En garip değişiklik ise, artık ölümsüz değillerdi, ve
    elementlere karşı bir güçleri de yoktu. Morumsu renkli tenleri de
    kaybedilmişti, artık renksiz bir tenleri vardı. Güç durumlarının üstüne,
    bir de Lordaeron?da gelişmiş dev yaratıklarla savaşmak zorunda
    kalmışlardı. Bu arada, yolculuklarının bir kısmında ilkel insan
    kabilelerinin ilk örnekleri ile karşılaştılar. Bu ilkel insanlar, dev
    ormanların içinde avlanarak yaşayan ufak gruplardan ibaretti, tabi ki
    High Elflere bir tehtit oluştumayacaklardı. Ancak High Elfler en büyük
    tehtitlerini Dev Orman Zul?Aman?da bulacaklardı.



    Bu yosun derili yaratıkların adı Trollerdi. Kendi organlarını ve ölümcül
    yaralarını anında iyileştirebilen güçlü bir ırktı, ancak her zaman
    barbarca yaşamayı seçmişlerdi. Lordaeron?un Kuzeyinde Amani Krallığı adı
    altında birleşen bu Troller, yeni ziyaretçilerinden hiç
    hoşlanmamıştılar, ve Elfleri sınırlarını aştıklarını görünce vahşice
    saldırdılar. High Elfler de buna karşılık olarak, Trolleri gördükleri
    yerde öldürdüler.



    Uzun yıllar boyunca, High Elfler kendilerine Kalimdor?daki gibi güzel
    bir yer aradılar, ve sonunda şansın yardımı ile Kuzeydoğu dağlarını
    aşarak dev düzlüklere ve güzel nehirlere sahip bir coğrafya keşvettiler.
    Buraya Quel?Thalas dediler, ve dev bir Krallık kurmaya başladılar. Öyle
    bir Krallık ki, Kalimdor?daki Kuzenlerinin kıskanacağı kadar güzel bir
    Krallık. Ne yazık ki, High Elflerin sonradan öğrendiği gerçek onlara çok
    pahalıya patlayacaktı. Quel?Thalas Trollerin eskiden kalma dev
    Şehirlerinin üzerine kurulmuştu. Troller bu toprakları kutsal
    sayıyorlardı. Neredeyse hemen Trolller, Elf yerleşim alanlarına
    saldırmaya başladı.



    İnatçı elfler, yeni buldukları toprakları vermekte gönülsüzlerdi,
    Sonsuzluk Gölünün verdiği güçleri kullanarak büyülerini kullandılar ve
    Delirmiş Trolleri kontrol altında tuttular. Dath?Remar?ın liderliginde
    Amani Savaşçılarını ona bir olmalarına rağmen yenmeyi başardılar. Bazı
    elfler Kaldorei?lerin eski uyarılarından olan, Büyünün Burning Legion?un
    dikkatini çektiği gerçeğini hatırlattı. Bu yüzden, Quel?Thalas
    bilginleri, Topraklarının üstünü çevreleyen bir Büyü Bariyeri
    kurdular.Bu Bariyer sayesinde Büyüler evrende yankılanmayacaktı, böylece
    Burning Legion?un dikkati çekilmeyecekti. Quel?Thalas?ı çevreliyen dev
    dikili taşlar kuruldu, ve Bariyer kuruldu. Bu Dikili taşlar, sadece
    büyüleri engellemekle kalmadı, aynı zamanda batıl inançlı Troll
    Ordularını korkuttu.



    Zaman geçtikça, Quel?Thalas High Elflerin çabalarının ve büyü gücünün
    parlayan bir anıtı oldu. Muhteşem güzellikteki sarayları, Kalimdor?daki
    Kuzenlerininki gibi tasarlandı ve inşa edildiler. Quel?Thalas bu hali
    ile Elf elinden çıkmış en güzel şehir oldu. Silvermood adı verilen bir
    Meclisle Sunstrider Hanedanlığının politik gücü pekiştirildi. Yedi tane
    High Elf Lordundan oluşan Meclis, elf topraklarını korumak için
    çalıştılar. Koruyucu Kalkanla korunun topraklarında, eski Kaldorei
    Uyarılarından uzakta büyüyü hayatlarının her alanında kullandılar.



    Nereydeyse, dört bin yıl boyunca High Elfler barış içinde yaşadılar.
    Ancak İntikam almak isteyen Troller asla yenilmemiştiler. Ormanın
    derinliklerine yerleşen troller, sayılarını arttırdılar ve en sonunda
    Dev bir Troll ordusu Quel?Thalas?ın gölgeli ormanlarına girerek savaşı
    başlattılar.

    Arathor ve Troll Savaşları
    Warcraft I?den 2,800 yıl önce

    High Elfler bu dev Troll ordusu ile savaşırken, gelişmeye başlayan
    İnsanlar, kendi kabile toprakları için savaşmaktaydılar.İnsanlığın ilk
    savaşları ne onurdan ne de ayrımdan söz edilebilecek savaşlardı.Herkes
    kadın, çocuk, yaşlı demeden katlediliyordu.Ancak sadece bir Kabile, Adı
    Arathi olan kabile, Trollerin gözden kaçırılmayacak kadar dev bir tehtit
    olduğunu görebildi.Arathi bu yüzden bütün Kabileleri kendi kontrolüne
    almak istedi ki, Sıra kendilerine geldiğinde Trollere karşı savaşı
    kazanabilsinler.



    Bu düşüncenin ardından geçen altı yıl boyunca Arathi tüm Kabilelerle
    savaştı ve her zaferin sonucunda, Arathi barış ve eşitlik vaad etti ve
    ele geçirilmiş insanların saygısını kazandı.Bunun sonucunda Arathi
    Ordusu inanılmaz derecede büyüdü.Artık güçlerinin Trollere karşı
    gelebileceğine inanan insanlar, Lordaeron?un güneyinde bir kale
    kurdular.Adı Strom koyulan bu Kale, Arathi Milletinin başkenti olurken,
    Krallığın adı Arathor oldu.Arathor zenginleşirken, Lordaeron?un başka
    yerlerinde yaşayan insanlar Arahor?un güvenli topraklarına yerleşmeyi
    seçtiler.

    Tek bir Bayrakta birleşen İnsan kabileleri, iyimser ve güçlü bir Kültür
    geliştirmeye başladılar.Thoradin, Arathor?un Kralı, Gizemli Elflerin
    halen Troll işgalinde olduğunu biliyordu, ancak kendi insanlarının
    güvenliğini tehlikeye atmak istemiyordu.Elfler ve Trollere karşı çok az
    şey bilen İnsanlar aslında her iki ırka da soğuk bakmaktaydı.Aylar sonra
    Elflerin düştüğüne dair dedikodular Thoradin?in kulağında geldiğinde
    perişan iki tane High Elf Elçisi Strom?dan içer girmişti, böylece
    Thoradin Troll Tehtidinin burada duramayacağını anladı: Sıra çok yakında
    onlara gelecekti.



    Elfler, Thoradin?i Trollerin dev ordularının Quel?Thalas?ı işgal
    ettikten sonra güneye ineceğini ve buraya saldırıcağını
    söylediler.Çaresiz Elfler, askeri yardıma muhtaçtılar ve çaresiz olarak
    seçilmiş bazı insanlara büyü kullanmayı öğretmeyi kabul ettiler.Ancak
    Thoradin Büyüye duyduğu güvensizliği bir kenara bırakıp, elflere yardım
    etmeyi kabul etti.Hemen Strom?a gelen Elfler belli başlı seçilmiş
    insanları eğitmeye başladılar.



    Elfler başta İnsanların büyü kullanmakta oldukça beceriksiz olduğunu
    gördüler ve bununla aralarında dalga geçmeye bile başlamışlardı.Tam Yüz
    tane İnsana en Büyünün en basit güçlerini kullanmayı öğrettiler: Sadece
    Trollerle savaşabilecekleri kadar.İnsan öğrencilerinin hazır olduğuna
    ikna olan Elfler, Savaşa doğru, Thoradin?in Dev orduları ile birlikte
    kuzeye doğru yola çıktılar.



    Birleşik Elf ve İnsan orduları ile Troll Orduları Alterac Dağlarının
    eteklerinde çarpışmaya başladı.Savaş uzun günler sürdü.Arathor orduları
    vahşice ve delirmiş şekilde üstlerine gelen Troll ordularına hiç
    yorulmadan veya bir santim bile toprak vermeden savaştılar.Elf Lordları
    zamanın geldiğini düşünerek büyü güçlerini kullanmaya başladılar, Yüz
    tane İnsan Büyücü ve birçok Elf büyücüsü büyülerini kullanarak Trolleri
    şok ettiler.Elemental Ateşler trolleri yakarak kendilerini
    iyileştirememelerini sağladı ve Troller gittikçe zayıfladı.



    Troll Orduları bozulmaya ve kaçmaya başlayınca, Thoradin?in orduları
    takip etti ve bulduklarını öldürdüler, en sonunda çok az bir Troll
    sayısı kaçmayı başardı.Troller bu savaştan sonra asla eski güçlerine
    kavuşamadılar ve tek bir Millet olarak görülmediler.Quel?Thalas?ın
    kurtulduğundan emin olan Elfler ve İnsanlar arasında saygı ve arkadaşlık
    bağları böylece kurulmuş oldu.Elfler ve İnsanlar arasında çağlar
    boyunca devam eden dostlukları böylece başlamış oldu.

    Trisfal Bekçileri
    Warcraft I?den 2,700 yıl önce

    Trollerin Kuzey topraklarından sürülmesinden sonra Elfler kendi yıkılmış
    krallıklarını baştan yapmak için yeniden çalışmaya başladılar.Zafer
    kazanmış Arahtor Orduları Strom?a döndüler.İnsan Toplumu zenginleşip
    geliştikçe, Thoradin?in içinde bu kadar hızlı büyümenin İnsanları
    birbirinden ayıracağı korkusu belirdi ve bu yüzden Strom?u merkez olarak
    her zaman kullanıp otoritesini gösterdi.Uzun yıllar boyunca barışın kol
    gezdiği Lordaeron?da büyüyen İnsanlar, Thoradin?in ölümünden sonra genç
    nesillerle birlikte Krallıklarını büyütmek için çalışmaya başlattılar
    ve bu yüzden Strom?dan öteye gitmek için hayaller kurmaya başladılar.



    Elfler tarafından eğitilen Asıl Yüz İnsan Büyücü, güçlerini
    geliştirerek, Elflerden bile öteye gitmek için uğraşmaya başladılar.Bu
    Büyücüler, asil güçleri ve ruhları yüzünden seçilmişlerdi ve bu
    güçlerini her zaman önemsediler ve sorumlulukla kullandılar ancak
    büyücüler bu güçlerini ve sırlarını genç jenerasyonlara öğretmeye
    başladıklarında, hiç savaş yaşamamış ve bu yüzden büyü gücünü hayatının
    her yerinde kullanmaya başlamış Genç Büyücüler ortaya çıkmaya
    başladı.Sorumluluk içermeyen hareketleri ile krallık içinde sorunlar
    başgöstermeye başladı.
    Krallık büyüdükçe ve toprakları genişledikçe, Genç Büyücüler
    yolculuklarla Güney Topraklarına yayıldılar ve kendilerini ve halklarını
    vahşi hayvanları koruyarak veya avlanarak geçinmeye başaldılar ve bu da
    Strom?un ötesinde başka şehirler yapmaya olanak sağladı.Ancak güçleri
    geliştikçe, toplumdan büyücüler yavaş yavaş kopmaya başladı.



    İkinci Arahtor şehiri Dalaran oldu.Dalaran, Strom?un Kuzey-Batısında
    kalan Hillsbrad adı verilen yerde Lordamere Gölünün Güney kıyısına
    kurulmuştu.Güney topraklarına yayılan büyücülerin hepsi buraya
    yerleşmeyi uygun gördüler.Burada Büyüyü istedikleri şekilde daha özgür
    bir biçimde kullanmak istediler.Büyücülerin hayalindeki şehirdi
    Dalaran...Böylece başlayan Dalaran inşası ile birlikte dev bir ekonomi
    de ardından geldi böylece Dalaran İnsanların Büyü şehri oldu.Stromdan
    daha büyük, daha görkemli ve güzel bir şehir olmuştu artık.Ancak Büyünün
    bu kadar çok kullanması, daha fazla büyücünün yetişmesine ve en sonunda
    büyücülerin neredeyse hepsi gerçekle sanal arasındaki farkı
    anlayamamaya başladı.



    Sonsuzluk Gölünün yıkılması ile dünyada hapsolan ve saklanan birçok
    Burning Legion Ajanı Büyünün gücünü hissedince, Evrenin her tarafından
    gözler tekrar dünyaya çevirildi.Yer altından çıkan iblislerin tek amacı
    vardı artık : Dalaran.Dalaran?a önce çok zayıf Demonik saldırılar
    başladı ancak Dalaran Yöneticileri tarafından örtbas edildi, halktan
    saklandı.Birçok Güçlü büyücü Demon?ların pekşinden onları ele geçirmeye
    gönderile ancak hepsi güçlü Burning Legion?a karşı güçsüz kalıyordu.



    Birkaç ay sonra Batıl inançlı Köylüler, Dalaran Yöneticilerinin onlardan
    korkunç birşey sakladığına inanmaya başladı.Etrafta Devrim dedikoduları
    dolaşmaya başladığında, Arathor halkı Büyücülerin gücünü sorgulamaya
    başlamıştı.Halkın isyan çıkarmasından korkan ve Strom?daki Kral?ın
    onlara karşı tavır almasından korkan Büyücüler, Sorunlarını her şeyin
    başlangıcını yaratan ırka açtılar : High Elfler...



    Dalaran?daki Demonik aktivitenin varlığını duyan Elfler hemen en güçlü
    Büyücülerini İnsan topraklarına gönderdi.Dalaran?daki enerjiyi araştıran
    Elf Büyücüleri detaylı bir rapor hazırlayarak, içindeki Demonik
    aktiviteyi belirttiler.Raporun sonunda dünya üzerinde çok az demon
    olduğu ancak Legion?un hala çok büyük bir tehtit olduğunu belittiler.



    Quel?Thalas?ı yöneten Silvermoon Meclisi, Dalaran?ın Büyücüleri ile
    gizli bir antlaşma yaptılar.Elfler Dalaran Büyücülerine eski Kalimdor ve
    Burning Legion?dan bahsettiler, eski savaşları anlattılar.İnsanlara
    büyü kullandıkları sürece Halklarını Legion?un ajanlarından korumak
    zorunda olduklarını söylediler.Dalaran Büyücüleri bunun üzerine Tek bir
    Ölümlü büyücüye her türlü gücü vererek Legion?a karşı olan bu gizli
    savaşta savaşçı olarak öne sürmek fikri ile geldiler.Böylece İnsan
    halkının korkması veya paranoyak bir şekilde birbirlerine saldırması
    önlenmiş olacaktı.Elfler bu fikri kabul ettiler ve gizli bir örgüt
    kurmayı kabul ettiler.Elfler her zaman bu Bekçinin ardında olacak ve onu
    kontrol edeceklerdi, böylece güçlenen bekçi Burning Legion Ajanlarına
    karşı dünyayı koruyacaktı.



    Örgüt, toplantılarını gölgeli Tirisfal Glades?de yaptı.Burası aynı
    zamanda High Elflerin Lordaeron?da yerleştikleri ilk yerdi.Bu yüzden, Bu
    Örgütün adı Tirisfal Bekçileri oldu.Seçilen Ölümlü şampiyonlar Insan ve
    Elf Büyü gücünün tamamı ile donatılırdı.Aynı zaman diliminde sadece bir
    tane şampiyon olabilirdi, ve bu şampiyon tek eliyle Burning Legion?un
    her türlü ajanını yok edebilecek güçteydi.Bekçinin güçleri o kadar
    güçlüydü ki, sadece Trisfal Meclisi adı verilen Elf-İnsan ortak bir
    komisyonun gözetiminden geçmeden bir Bekçi seçilemezdi.Ne zaman bekçi
    yaşlanır, veya savaşta zayıf düşerse yerinde bir başkası getirilirdi.
    Nesiller geçtikçe, Bekçiler İnsanlığı görünmez Burning Legion
    tehtidinden korudular.Bu gizli savaşın ardında ise Gelişen bir İnsanlık
    İmparatorluğu ve gittikçe yayılan bir büyü çılgınlığı vardı.Bu arada her
    zaman bekçiler tetikte kalmışlardı?

    Ironforge ? Cücelerin Uyanışı
    Warcraft I?den 2,500 yıl önce

    Eski çağlarda, Titanların Azeroth?u bırakınca, çocukları olarak sayılan
    Earthenler dünyada kalıp dilediklerince dünyaya şekil vermeye devam
    ettiler.Earthenler yüzdeyde geçen olaylarla ilgisi pek olmayan hiçbir
    yüzey ırkını tanımayan bir varlıklar topluluğuydu.Her biri dünyayı
    şekillendirmek için bıkmadan usanmadan uğraşıyorlardı.
    Sonsuzluk Kuyusunun patlaması, her ırk gibi earthen?i de çok
    etkilemişti.Dünyanın duyduğu acının aynısını içlerinde hisseden
    Earthenler kendi kimliklerini bu çalkantılı dönemde kaybetmeye
    başlamışlar ve kendilerini Titanların yeraltında kalan dev şehirlerine
    kapatmışlardı.Bunların en çok bilineni Uldaman adı verilen
    şehirdir.Uldaman?ın yanında Uldum, Uludar gibi bir çok eski Titan şehri
    bulunuyordu.Dünyanın altında bu ırk, sekiz bin yıl boyunca uyudu.



    Kendilerinin neyin uyandırdığı bilinmesede, Uldaman?da olan Earthen?ler
    kendilerini kapattıkları şehirlerden dışarı çıkmak
    istediler.Earthen?lerin yüzeye ilk çıktıkları anda fark ettikleri, bu
    uyuma sürecinde çok değiştikleriydi.Kayalardan oluşan derileri yumuşamış
    ve düzgün bir hal almıştı, taşa ve toprağa olan güçleri ise yavaş yavaş
    yok olmaya başlamıştılar, ve en son olarak ise artık Ölümsüz
    olmadıklarını anladılar.
    Kendilerine Cüce demeye başlayan Irk, Uldaman?ın önündeki
    yerleşimlerinden ayrılıp dünya yüzeyinde dolaşmaya başladılar.Halen
    derin yerlere ve derinliklerdeki gizemleri araştırmaya meraklı olan
    Cüceler Dünyanın en büyük dağının bulunduğu yere bir krallık kurdular,
    ve kuruldukları toprağa Onları yaratan Titan Yaratıcısı Khaz?goroth?un
    şerefine Khaz Modan dediler yani Khaz?ın Dağı.Bu Titan?a duydukları
    sevgiden dolayı Dağın kalbine dev bir anıt diktilerev bir Demirci Ocağı
    kurdular ve bundan sonra etrafında gelişen şehre Ironforge dendi.



    Cüceler, doğaları gereği değerli taşları biçimlendirmek ve değerli
    mineralleri bulmak için devamlı bir istek içinde çalıştılar.Ancak yer
    altına duydukları bu istek ve sevgi yüzünden yeryüzünde yaşayan
    komşularından hep isole yaşadılar.

    Yedi Krallık
    Warcraft I?den 1,200 Yıl Önce

    Strom Arathor?un başkenti olarak bilinse de, Dalaran gibi birçok yeni
    şehir kurulmaya başladı.İlk olarak Gilneas, Alterac ve Kul Tiras adı
    verilen şehirler kuruldu.Hepsinin kendi düzenleri ve ticaret sistemi
    vardı ve hepsi de Strom?un altında birleşmekten yanaydı.

    Trisfal Bekçilerin koruması ile yaşayan Dalaran halkı dünyaya büyüyü
    yaymaya devam etti.Dalaran Yöneticileri Kirin Tor mecilsini kurarak her
    türlü büyüyü, değerli eşyayı incelemeye koyuldular.
    Gilneas ve Alterac Strom?un en büyük savunucuları olular ve Dev Ordular
    kurarak Khaz Modan?ın Kuzeylerini keşfettiler.İşte bu zaman içerisinde
    Cüceler ve İnsanlar ilk defa birbirleri ile temas haline
    geçmiştir.Bundan sonra Ironforge?ye ilk İnsanlar ayak basmıştır.
    İnsanlar ve Cüceler birbirleri ile birçok sırrı paylaştılar ve
    birbirlerinin savaşa olan ilgililerini keşfettiler.



    Kul Tiras, Lordaeron?un güneyinde büyük bir adanın üstüne kurulu bir
    şehirdi.Ekonomisi balıkçılık ve Gemicilik ile sağlıyordu bu yüzden
    zenginleşmiş bir şehirdi.Zaman geçtikten sonra Kul Tiras dev bir Gemi
    Filosu kurarak dünyayı araştırmaya koyuldu ve değişik yerlerden değişik
    mineraller ve eşyalar getirdiler.
    Zaman geçtikçe Strom?un Lordları kendi evlerini Kuzey Lordaeron?a
    taşıdılar.Eski Kral Thoradin?ın varisleri, Strom?un başkent olması
    konusunda ısrar etselerde Strom Lordları Kuzey?e aydınlanma ve yeni bir
    şehir kurma hayali ile yerleştiler.Dalaran?ın Kuzeyinde kurulan bu
    şehrin adı toprağın adını paylaşarak Lordaeron oldu.Lordaeron daha
    sonradan bir Kutsal Şehir halinde geldi, dinine bağlı olan çoğu insanın
    uğrak yeri haline geldi.



    Arathi?nin varisleri, Strom?un terk edilişinden sonra Khaz Modan?ın
    Güney topraklarına indiler ve uzun yıllar süren bir yolculuktan sonra
    Azeroth olarak adlandırdıkları Kıtada Stormwind adlı Krallığı kurdular,
    ve sonunda dev bir İnsan Krallığı kurulmuş oldu.



    Çok az savaşçı Strom?u koruma görevini üstlenmişti.Strom artık Krallığın
    başkenti değildi ve bundan sonra yeni bir millet oluşturmaya başladılar
    ve kendilerine Stromgarde dediler.Her İnsan şehri kendi içinde
    gelişmeye başlasa da, Arathor İmparatorluğu yavaş yavaş erimeye
    başlamıştı.Tüm şehirler birbirinden ayrılmaya ve Kral Thoradin?in
    birleşmiş insan imparatorluğu fikri sonsuza kadar yokolmuştu.

    Aegwynn ve Ejderha Avı
    Warcraft I?den 832 yıl önce

    Kurulan yedi krallık birbiri arasında rekabete ve sürtüşmelere
    başlayınca Bekçiler bu olayın kaos yaratacağından korkarak
    izlediler.Zaman içinde birçok Bekçi gelip geçmişti, ancak bu zamanlarda
    tek bir kişi Trisfal?in tüm büyülü gücünü kontrol etmekteydi, kendisini
    gölgenin dev savaşçısı sayan Aegwynn?Aegwynn bir İnsan Kız çocuğuydu,
    Örgütün çok zor sınavlarından başarı ile geçmişti ve Bekçilik görevini
    kazanmıştı.Aegwynn hemen avcılığa başlayarak birçok yaratığı
    yoketmiştir, ve Trisfal Meclisine kafa tutacak ve Erkek üstünlüğüne bile
    karşı savaşacak bir Bekçi olmuştur.Düşüncesine göre Trisfal Meclisini
    kuran İnsan ve Elflerin bu soruna köküne bir son getirmesi için hiçbir
    şey yapmamaktadır.Bu yüzden sabırsız bir şekilde devamlı bir tartışma
    havasında geçen toplanılara rağmen Aeggwynn çok güçlü olduğundan olayı
    hep Bekçi olarak kalmıştı.

    Trisfal?deki gücü artmaya başlayan kız, en sonunda bir yerlerde
    fısıldanan bir dedikoduya aldanarak Soğuk Northrend Kıtasında yaratık
    avına çıktı.Kuzeye yolculuk yaparak Aegwynn tüm yaratıkları dağlara
    kadar kovaladı.Burada bulduğu Yaratıkların çok yaşlı bir ejderhayı
    avladılarıydı.Dev dragon ve yanındaki dragonlar bu yaratıklarla başa
    çıkabilmelerine rağmen Aegwynn savaşa katılarak Yaratıkları yok etmeyi
    başardı.Bunlar olduktan sonra dev bir Fırtına Northrend?in üstüne çoktü
    ve Gökyüzünde dev bir karanlığın içinden Sargeras ? Burning Legion?un
    Efendisi - ortaya çıktı.Aegwynn?in önünde duran Sargeras genç bekçiye
    yakında Trisfal Meclisinin yıkılacağını ve dünyanın yakında kontrolüne
    geçeceğini söyledi.



    Aegwynn, kendinin bir tanrı kadar kuvvetli olduğunu sanarak Sargeras?a
    büyülerini gönderdi, ve garip bir şekilde Sargeras?ın dış kabuğunu yok
    ettiğini görünce Sargeras?ın öldüğünü zannetti ve bedenini Eski Kalimdor
    çağlarından kalan bir Night Elf tapınağını sular altından yükselterek
    Sargeras?dan geriye kalanları buraya kitledi ve tekrar tapınağı kimsenin
    bulamayacağını zannettiği derin sulara gömdü.Ancak Aegwynn Sargeras?ın
    ne planladığını asla bilemeyecekti.Sargeras taklit ölümünden sonra
    Aegwynn?in zayıf ruhunun içine girerek burada gizlendi.Uzun yıllar da bu
    bedenin içinde gizlenerek planını uygulamak için zaman kolladı.

    Üç Çekiç Savaşı
    Warcaft I?den 230 yıl önce

    Ironforge cüceleri uzun yüzyıllar boyunca barış içinde yaşadılar.Ancak
    daha sonra sayıları çok artınca Dev Şehirlerde yaşayamamaya
    başladılar.Büyük Kral, Modimus Anvilmar?dan sonra Cüceler 3 ayrı
    Fraksiyona ayrılmaya başladılar.



    Madoran Bronzebeard tarafından yönetilen Bronzebeard Klanı,
    Ironforge?nin koruyucuları oldular.Khardros Wildhammer tarafınedena
    yönetilen Wildhammer Klanı şehrin kontrolunu ele geçirmek için çalışmaya
    başlaılar.Dağın en altında Büyücü Thaurissan tarafından yönetilen Dark
    Iron Cüceleri de diğer iki ırktan kopmaya başladı.ar
    Bu 3 fraksiyon ilk başlarda barış içinde yaşasalarda, halen seçilemeyen
    kral yüzünden Ironforge?nin yönetimini kim alacak sorusu halen kafalarda
    bir soru işareti oluşturmaktaydı.Bu yüzden savaşa giren 3 fraksiyon
    uzun süre yerin altında kanlı savaşlar yaptılar.Sonunda En güçlü
    ordulara sahip olan Bronzebeard Klanı Dark Iron ve Wildhammer Klanlarını
    dağın derinliklerinden attılar.



    Khardros ve Wildhammer savaşçıları Kuzeye yolculuk ederek kendi
    krallıkları olan Grim Batol?u kurdular ve burada kendi hazinelerini
    oluşturdular.Thaurissian ve Dark Ironlar bunu yapmadılar, küçük
    düşmekten ve yenilmekten hiç hoşlanmayan Dark Ironlar Çok güzel bir yer
    olan Redridge Dağlarında yeni bir Şehir kurdular.Çok zengin oldular ve
    diğer klanlarla başa baş yarışmaya başladılar.Ancak daha sonra
    Thaurissan ve Büyücü karısı Modgud Ironforge ve Grim Bartol?a iki ordu
    göndererek savaş başlattılar.Dark Iron?lar Khaz Modan?ı kendi toprakları
    yapmak istiyordu.



    Dark Iron orduları her iki şehirde savaşa başladı.Ancak Marodan?ın
    orduları hemen Dark Iron ordularını yenilgiye uğrattı ve Tharissian
    kaçmaya zorlandı.Grim Bartol?da ise Modgud?un orduları ise yeni yeni
    çarpışmaya başlamıştı.



    Ancak Modgud çok güçlüydü çoğu savaşçıyı kendi öldürdü ve şehre
    kuşatmaya başlaı.Ancak Khardros?la savaşırken hayatını kaybeden Modgud
    yüzünden tüm savaşçılar kaçtılar ve Ironforge?nin yardımı ile
    karşılaştılar.Dark Iron Ordusunun hepsi orada yok edildi.



    Birleşen Ironforge ve Grim Batol orduları güneye dönerek Thaurissan ve
    Dark Iron?ları yok etmek adına yola çıktılar.Çok uzaklaşmadan
    Tharurissan?ın öfkesi dev bir büyü ile açığa çıktı.Dev bir Doğaüstü
    varlık çağırmaya çalışan Thaurissan, zafer elde etmeye çalışıyoru, ve
    dünyanın altından dev bir gücü ortaya çıkardı.Ancak bu onun kıyameti
    olacaktı.



    Elemental Lordu, Ragnaros Thaurisssan?ın çağrısı ile serbest kalmıştı ve
    tekrar bir bünyeye kavuşan Ragnaros Redridge Mountain?de dev bir yıkıma
    yok açtı.Dev Volkana dönüşen Dark Iron Şehri olan Dağ yandı, ve dağlar
    yükselerek Searing Gorge ve Burning Steppes alanlarını
    yarattı.Thaurissan bu sırada öldürüldü ve Ragnaros yeni yaratıklarını
    çağırarak tekrar güçlenmeye başladı.O gündur Ragnaros Dev Volkanın
    içinde planlar kurmakla uğraşmaktadır.



    Dev patlama ve oluşumları gören Cüce kralları ordularını geri çekerek
    olanları görmemeyi tercih ettiler.
    Bronzebeard klanı Ironforge?lerini tekrar kurdular.Wildhammer?ler ise
    Grom Bartol?a döndüler ancak Dev Savaşta çok zarar gören Grim Bartol?u
    terk etmeye karar verdiler.Çok üzülmüşlerdi, Kral onlara Ironforge?ye
    dönmeye ikna etmeye çalıştı ancak kabul edilmedi bu yüzden Khardros
    Hinterlands?e giderek Aerie Peak?da yeni bir şehir kurdu.



    Hala Ironforge Cüceleri ile bağlarını koparmak istemeyen Wildhammer
    Clanı, İki Kıta arasında dev bir Köprü
    yaparak adını Thandol Span koydu.Bu ticaret dolayısı ile iki Krallıkta
    çok gelişti.Daha sonra Madoran ve Khardros atalarının şerefıne iki dev
    heykeli güney topraklarında kurdu.Bu iki Heykeli Dark Iron?lara
    savaşırsanız kaybedersiniz der gibi burada duruyorlar(Editörün notu:Bu
    Heykeller Searing Gorge?ye giden geçite yakındır.)
    İki krallık birbirlerine sıkıca bağlandılar.Ancak Grim Bartol?da
    yaşadıklarından sonra Wildhammer?ler yer altında yaşamak yerinde yer
    üstünde normal bir şehir kurmayu tercih ettiler.Ironforgedekiler bunu
    hiç yadırgamadılar.

    Son Bekçi
    Warcraft I?den 45 yıl önce

    Bekçi Aegwynn çok gelişti ve güçlendi.Trisfal?deki enerjileri onun
    yaş***** da uzattı.Aptalca Sargeras?ı öldürdüğü düşünden Aegwynn dünyayı
    Yaratıklardan korumaya devam etti.Bu tam 9 yüzyıl sürmüştü, ve sonunda
    Trisfal Bekçileri Aegwynn?in yerine başka birisinin gelmesinin vaktinin
    geldiğini düşündüler.Meclis Aegwynn?in Dalaran?a dönmesini emretti,
    böylece kendilerine yeni bir bekçi bulabileceklerdi.Ancak Aegwynn,
    Mecilse güvenmeyerek kendi soyundan birinin bekçi olması için düşünmeye
    başladı.



    Aegwyn bir erkek çocuğu doğurmak ve ona tüm gücünü vermek istedi.Bunu
    Meclis?ten gizli yapmak için Azeroth?un Güneyinde Aegwynn mükemmel bir
    erkek buldu:Çok güçlü bir İnsan Büyücüsü olan niyelas Aran.Aran
    Azeroth?un Kralının baş danışmanıydu ve çok güçlü bir büyücüydı.Aegwyn
    Aran?ı baştan çıkararak bir çocuk yapmaya ikna etti.Aran bu güçlerin
    cocukta da olacağını biliyordu, bilmediği şey ise Aegwnn?in bir yaşa
    gelmeden ona Trisfal?in tüm gücünü cocukta açığa çıkacağıydı.



    Zaman geçti, ve Aegwynn?in bir oğlu oldu.Adı Aegwynn tarafından Medivh
    koyuldu.Anlamı Gizemlerin Bekçisiydı.Aegwynn oğlunun gelecekte yeni
    Bekçi olacağına inaniyordu ancak gizlenen Sargeras?ın ruhu cocuğa
    geçmişti ve Aegwynn?den ayrılmıştı.Aegwynn?in aklına asla dünyanın en
    yeni bekçi adayının çoktan evrenin en kötü tanrısının etkisi altında
    olduğu gelmemişti.



    Aegwynn cocuğunun sağlıklı olduğunu görünce Medivh?i Stormwind?de
    babasına bırakarak gizemli topraklarda kayıplara karıştı.Medivh gülcü
    bir çocuk olarak büyüdü.



    Sargeras cocuk büyürken, genç cocuğun güçlerinin nasıl geliştiğini
    gördü.Medivh 12 yaşına geldiğinde Azeroth?da tanınan bir çocuk haline
    gelmişti.Çok güçlü bir büyücü olacağı kesindi.Burada en iyi iki dostu
    vardı: llane, Azeroth?un Prensi ve Anduin Lothar , Arathi Soyunun son
    varislerinden biri.Üç cocuk krallıkta çok sevilirdi.
    Medivh 14 yaşına geldiğinde içindeki büyü gücü bir anda korkunç bir
    gelişim gösterdı ve Sargeras?ın ruhu ile çarpıştı.Uzun yıllar boyunca
    Medivh bir depresyon sürecine girdi, aslında gücler bir çocuğun
    kaldıramayacağı kadar çoktu.Daha sonra bu süreç geçtiğinde artık bir
    yetişkin haline geldiğini gördü ve Llane ve Anduin?in Azeroth?un yeni
    yöneticileri olduğunu gördü.Kendi içinde güçlerini kullanmakla ilgili
    çok büyük bir istek gören Medivh, Sargeras?ın ona kurduğu tuzaklardan
    habersiz yaş***** devam etti.



    Sargeras yavaş yavaş Medivh?in kararan yüreğine bir şeyler fısıldamaya
    başlamaya hazırlanıyordu.Yakında İkinci Saldırı başlayacaktı ve bunu
    Dünyanın son Bekçisi sağlayacaktı?

    Bölüm 3: Draenor'un Kıyameti

    Medivh?nin doğumundan kısa bir süre önce, Kil?jaeden the Deciever oturdu
    ve evrene baktı.Lanetli Demonlord Sargeras için Azeroth?a yapılacak
    ikinci saldırı için bir plan yapmaktaydı.Bu sefer Sargeras hata kabul
    etmeyecekt,.Kil?jaeden yeni bir güç aramaya başladı, böylece Azeroth?un
    Savunmalarını daha Legion?un kendisi Azeroth?a ayak basmadan yok
    edeceklerdi ve Azeroth?un kontrolü Legion?un eline çok kolay gececekti.


    Bu sırada Kil?jaeden Draenor adı verilen bir gezegen gördü.Çimenlik
    oldukça güzel bir gezegen olan Draenor, şamanistik, klan yönetimi ile
    yaşayan Orcları ve barışçık Draeneileri gördü.Şerefli ve Soyul Orc
    klanları dünya üzerinde avlanıyor ve düzen içerisinde yaşarken, Draenei
    ise dev şehirler kurmaktaydı.Kil?jaeden Dreanor?un sakinlerinin Burning
    Legion?un yeni güçleri olabileceğini düşündü.



    İki Irktan, Kil?jaeden savaşçı orkların Legion?un bozulmuşluğuna çok
    kolay aldanıcağını gördü.Hemen Yaşlı Orc Şamanı, Ner?zhul?a tıpkı
    Azshara?ya Sargeras?ın yaptığı gibi reddedemeyeceği şeyleri vaad
    etti.Şamanı kullanarak Orc Klanları arası savaşları başlattı, ve
    Orcların kana susamış savaşçılara dönmesi çok uzun sürmedi.Kil?jaeden
    daha sonra Ner?zhul?un ve Halkının kendilerini sonsuza kadar savaşa ve
    ölüme adamalarını istedi.Ancak Yaşlı Şaman, halkının durumundan hiç
    memnun olmayınca bir şekilde Kil?jaeden?in emrilerine karşı geldi.



    Ner?zhul?un direncini kıramayan Kil?jaeden kendine başka bir orc aramaya
    başladı ve kendine mükemmel bir aday buldu: Ner?zhul?un hırslı
    öğrencisi Gul?dan.Kil?jaeden aynı şekilde vaadlerde bulundu Gul?dan?a ve
    buna hemen kanan Gul?dan gücün karşılığında sadık bir uşak olacağına
    yemin etti.Genç orc bu güçle evrenin görebileceği en güçlü
    Warlock?lardan biri oldu.Başka orc?lara bu güçleri anlatarak eski
    geleneksel şamanistik güçleri silmeye başladı.



    Kil?jaeden orcların gittikçe zayıfladığını gördü ve Gölge Meclisini
    Gul?dan?a kurdu.Bu gizli Mecils tüm clan?lari birleştirmek ve Warlock
    güçlerini yaymak için çalışmaya başladı.Warlock gücü kullanan Orclar
    yüzünden Dreanor kendi içinde yokolmaya başladı, topraklar karardı ve
    çimenlikler kurudu.Zamanla Orc?ların Ev dedikleri dünya kırmızı,
    verimsiz topraklı bir yere dönüştü.Yaratık enerjileri yavaş yavaş
    dünyayı yok etmekteydi.

    Horde?nin Yükselişi

    Orc?lar Gul?dan?ın konrolünde gittikçe vahşi yaratıklara dönüştü.Dev
    Arenalar kurarak savaşçıları savaştırarak orc?ları savaşa, kana , ölüme
    karşı kayıtsız yaptılar.Bu arada çok az Klan Lideri, bu bozulumu fark
    etti.Bunların önde geleni Durotan?dı.Durotan Frostwolf Klan?ının lideri,
    Orcların bu bozuluma bir dur demesi gerektiğini söyledi.Ancak onu kimse
    dinlemedi.Hatta Çok güçlü Liderlerden Grom Hellscream bile.
    Kil?jaeden Orc Klanlarının hazır olduğunu biliyordu ancak onların sonsuz
    itaatlarından emin olmak istediği için gizli bir şekilde Gölge Meclisin
    Mannoroth the Destructor?u çağırmasını sağladı.Gul?dan Liderleri
    toplayarak Mannorth?un kanından içmenin onları neredeyse yenilmez
    yapacağını söyledi.Grom Hellscream Liderliğin tarafından sadece Durotan
    dışında herkes bu kandan içerek Burning Legion?un kölesi oldu.
    Bu lanetli kandan içen orclar çok vahşi oldular.Gul?dan tüm Clanları
    toplayarak tek bir Guruh yani Horde?yi kurdu.Ancak Güçlü Orc
    Kumandanları Grom Hellscream ve Orgrim Doomhammer yerine Gul?dan bir
    kukla Komutan seçerek Horde?yi yönetmesini emretti:Blackhand The
    Destroyer.Horde daha sonra gücünü ilk kez Draenei?ler üzerinde denedi.



    Aylar içinde, Horde neredeyse tüm yaşayan Draenei?leri öldürdü.Sadece
    saklananların çok azı kurtulabilidi.
    Bu Zaferle tatmin olaran Gul?dan, eğer savaşacak birileri olmazsa Orclar
    arasında bir iç savaş çıkabileceğinin farktındaydı.



    Orclar kısa bir süre içerisinde Legion?un en güçlü silahı oldu.Ve
    Kil?jaeden Sargeras?dan saldırı için emir vermesi için beklemeye
    başladı.

    Bölüm 4: Kara Kapı ve Stormwind İşgali

    Warcraft I: Orklar ve İnsanlar






    Kil?jaeden Azeroth?un İşgali için Horde?yi hazırlarken, Medivh?de ruhu
    için Sargeras?la savaşmaya başlamıştı.Stromwind?in en güçlüsü Kral
    Llane, arkadaşının içinde tuttuğu büyüyen karanlığı fark etmiş ve onun
    için endişelenmeye başlamıştı.Llane bu endişelerini Anduin Lothar?a
    açtığında o bile Medivh?e ne olduğunu tam olarak açıklayamamıştı.


    Azeroth?a Horde?yi sürmek için son teşvik Sargeras?ın kendisinden
    geldi.Sargeras Gul?dan?a sonsuz güç vaad etti.Ona Bin Yıl önce
    Denizlerin altında Bekçi Aegwynn?in Kendinden kalan bazı güçlü eşyaların
    onu Yaşayan bir Tanrı yapacağını söyledi.Gul?dan kabul etti ve
    Azeroth?daki düşmanlarının yenildikten sonra onu alacağını
    söyledi.Herşeyin planlandığından iyi gittiğini gören Sargeras,
    saldırıların başlatılması emrini verdi.


    Medivh bu arada delirme noktasında kendini kaybetmek
    üzereydi.Karazghan?dan çıkan Medivh Sargeras?ın yönendirilmesi ile
    Azeroth?un Güneydoğusuna gittiğinde Orc Warlocklarla
    karşılaştı.Warlock?lar ve Medivh?in beraber çabaları ile Kara Kap

      Forum Saati Çarş. Mayıs 08, 2024 11:51 pm