Evet arkadaşlar Sagopa’nın
Düşenin Dostu Olmaz şarkısındaki geçen sözlerle alakalı ayet ve
hadisleri paylaşmak istedim..Ayrıca bunları düşünürken ortaya çıkan
diğer yazıları ve durumları islami yazılarla destekleyip size sunuyorum [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tefsirde var..öğrenmek amaçlı..
Beğenirsiniz inşallah [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sago..
Ölüm
allahın emri ankebutta belli
Eline tutuşturdu sago en güzel delili
Delillerim ve deliliğim beni Bu yaşıma getirdi
Sen köşene çekil düşün seni neler bitirdi
Başta tertemiz bi sudur yaradılış
Gün geçtikçe karmakarışır durgun sular ani bulanır
Ölüm
allahın emri ankebutta belli
Eline tutuşturdu sago en güzel delili
Ankebut Suresi
57-Her can ölümü tadacaktır. Sonunda
bize döndürüleceksiniz.
Casiye Suresi
3- Şüphesiz ki göklerde ve yerde
müminler için nice âyetler (deliller)
vardır
Casiye 3 Tefsiri..
3- Şüphesiz ki göklerde ve yerde müminler için nice âyetler (deliller)
vardır. Yani delil ve bürhana inanmak, tasdik etmek şanından olan
kimseler için çok deliller, hüccetler, alâmetler vardır ki Allah
Teâlâ’nın varlığına, izzet ve kudretine, hikmetine delâlet ederler. Şu
halde imanı olanların gökleri ve yeryüzünü gözetleme ve inceleme ile
onlardaki âyetleri yavaş yavaş keşfederek delâlet ettikleri ilâhî
hikmetleri anlayıp meydana çıkararak ona göre güzel güzel hikmetli
ameller yapmaya çalışmaları gerekir. Onun için sonraki müslümanların bu
âyetlerden, bu ilimlerden gafil
kalmaları mahvolmalarına sebep olmuş ve fenlerin tabiatçılar elinde
imansızlığa sapmasına meydan vermiştir.
Al-i İmran
190 – Göklerin ve yerin yaratılışında,
gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri
için gerçekten açık, ibretli deliller
vardır.
Delillerim
ve deliliğim beni Bu yaşıma getirdi
Sen köşene çekil düşün seni neler bitirdi
Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz,
“Zekasının hakkını verip her meseleyi enine boyuna düşünen akıllı
insan, nefsini hesaba çekip onu dizginleyebilen ve sürekli salih ameller
peşinde koşup ölüm ötesi için hazırlık yapan kimsedir; aklı kıt, zekası
zayıf, doğruyu bulmaktan âciz ahmak ise, nefsinin arzularına tâbi olup
onun bütün isteklerini yerine getirdiği halde hâlâ kurtulacağını uman,
Allah’tan bağışlanma beklemeyi yeterli bulup sadece bu kuruntuyla
teselli olan kimsedir.” buyurmuştur
Çünkü, kendilerinden başka kimseyi düşünmeyen çıkarcılar için
şahsî rahatları, servetleri, menfaatleri her şeyden önce gelir. Rahat
ve uzun yaşama onlar için gayedir; mal ise canlarının yongasıdır, biraz
olsun malları ellerinden gitse, canları çıkacak gibi olur. Onların
kıstasları bütün bütün farklıdır ve benlik yörüngelidir. Bu sebeple,
onlar, adanmış ruhların fedakârlıklarına kendilerine göre mantıkî bir
mahmil bulamaz ve bir hayır çizgisinde yanyana gelip milletin eğitim ve
terbiyesi için müesseseler açan, bu uğurda infakta bulunan insanlara “Ya bizim bilemediğimiz bir kısım çıkarları
var ya da bunlar birer deli!..” derler. Cenâb-ı Hakk’a teveccüh etmiş mü’minlere “deli” yaftasını
yapıştırırlar; zira, onların imana, Kur’an’a, vatana ve millete hizmet
gayesiyle katlandıkları zorlukları, çektikleri çileleri, yaptıkları
iyilikleri kendi çarpık hayat telakkileriyle bağdaştıramazlar
Başta
tertemiz bi sudur yaradılış
Gün geçtikçe karmakarışır durgun sular ani bulanır
Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Her doğan çocuk, muhakkak İslâm fıtratı üzerine doğar
Ahlâk, “hulk” kelimesinin çoğulu; huy, tabiat, mizaç, seciye
gibi mânâlara geliyor. İnsanın fıtratıyla, yaratılışıyla yakın alâkası
var.
Rum Sûresi, 30
“O halde (Habibim) sen yüzünü bir
muvahhid olarak dine yönelt. Allah’ın insanları yaratmasında esas aldığı
o fıtrata uygun hareket et.”
Şems Suresinde de bazı mahlûkata kasem edilir, bunlardan
birisi de nefistir. Yedinci ve sekizince âyetlerde, “nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve
kötülüklerini ilham edene” kasem edilmektedir. Bu âyet-i kerime, “her çocuğun İslâm fıtratı üzere doğduğunu”
haber veren peygamberimizin kelâmıyla birlikte düşünüldüğünde şöyle bir
hakikat ortaya çıkar: Demek ki,
insanın fıtratı iyice dikkate alınabilse güzel ahlâkın kaynağına da
inilmiş olacak.
İnsanın bedeni İlâhî bir sanat olduğu gibi, istidadı ve
tabiatı da Hakk’ın tanzim ve takdiriyledir; o da İlâhîdir.
Buna göre, sözlük anlamından hareketle, güzel ahlâk denilince
insanın yaratılışında mevcut olan bu kabiliyetlerin yerli yerince
kullanılması akla gelir. Ahlâksızlıkların tümünde bu sermayenin yanlış
kullanılması söz konusudur.
İnsanın yaratılışında iman etme kabiliyeti vardır. Zira insan
basit bir masanın bile kendi kendine yapılıp çatılamayacağını bilecek
güçtedir. Putperestler bile kendilerini birinin yarattığını bilmişler,
ama onu doğru tanıyamamışlar ve tabiatlarındaki ibadet etme
ihtiyaçlarını yanlış olarak cansız cisimlerle tatmin etmeye
çalışmışlardır.
Hiçbir insanın gıybet edilmekten hoşlanmaması, insan
yaratılışının gıybeti reddetmesi demektir.
Yalan söylemenin zorluğu, doğru söylemenin ise rahatlığı,
yalanın yasak, doğrunun sevap olduğuna fıtratın şehadetidir.
Kıskanma duygusunun insanın yaratılışına konulması da namus
mefhumunun fıtrî olduğunu ders verir bize.
Borç para istediğimiz bir dostumuzun, alacağını fazlasıyla
geri istemesinden rahatsız olmamız, faizin haram oluşuna fıtratın
şehadetidir.
Misâller çoğaltılabilir.
Demek ki, insanın yaratılışı güzel ahlâk üzeredir. Ancak,
insan tabiatına yerleştirilmiş bulunan bütün bu özelliklerin mecralarını
bularak tekâmül etmeleri gerekiyor. Bu tekâmülün esasları, İlâhî
kitaplarda konulmuş ve Peygamberlerce (as.) insanlık âlemine tebliğ
edilmiştir. “Ben ancak güzel ahlâkı
tamamlamak için gönderildim.” hâdis-i şerifinin bir mânâsı
da bu olsa gerek…
Düşenin Dostu Olmaz şarkısındaki geçen sözlerle alakalı ayet ve
hadisleri paylaşmak istedim..Ayrıca bunları düşünürken ortaya çıkan
diğer yazıları ve durumları islami yazılarla destekleyip size sunuyorum [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tefsirde var..öğrenmek amaçlı..
Beğenirsiniz inşallah [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sago..
Ölüm
allahın emri ankebutta belli
Eline tutuşturdu sago en güzel delili
Delillerim ve deliliğim beni Bu yaşıma getirdi
Sen köşene çekil düşün seni neler bitirdi
Başta tertemiz bi sudur yaradılış
Gün geçtikçe karmakarışır durgun sular ani bulanır
Ölüm
allahın emri ankebutta belli
Eline tutuşturdu sago en güzel delili
Ankebut Suresi
57-Her can ölümü tadacaktır. Sonunda
bize döndürüleceksiniz.
Casiye Suresi
3- Şüphesiz ki göklerde ve yerde
müminler için nice âyetler (deliller)
vardır
Casiye 3 Tefsiri..
3- Şüphesiz ki göklerde ve yerde müminler için nice âyetler (deliller)
vardır. Yani delil ve bürhana inanmak, tasdik etmek şanından olan
kimseler için çok deliller, hüccetler, alâmetler vardır ki Allah
Teâlâ’nın varlığına, izzet ve kudretine, hikmetine delâlet ederler. Şu
halde imanı olanların gökleri ve yeryüzünü gözetleme ve inceleme ile
onlardaki âyetleri yavaş yavaş keşfederek delâlet ettikleri ilâhî
hikmetleri anlayıp meydana çıkararak ona göre güzel güzel hikmetli
ameller yapmaya çalışmaları gerekir. Onun için sonraki müslümanların bu
âyetlerden, bu ilimlerden gafil
kalmaları mahvolmalarına sebep olmuş ve fenlerin tabiatçılar elinde
imansızlığa sapmasına meydan vermiştir.
Al-i İmran
190 – Göklerin ve yerin yaratılışında,
gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri
için gerçekten açık, ibretli deliller
vardır.
Delillerim
ve deliliğim beni Bu yaşıma getirdi
Sen köşene çekil düşün seni neler bitirdi
Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz,
“Zekasının hakkını verip her meseleyi enine boyuna düşünen akıllı
insan, nefsini hesaba çekip onu dizginleyebilen ve sürekli salih ameller
peşinde koşup ölüm ötesi için hazırlık yapan kimsedir; aklı kıt, zekası
zayıf, doğruyu bulmaktan âciz ahmak ise, nefsinin arzularına tâbi olup
onun bütün isteklerini yerine getirdiği halde hâlâ kurtulacağını uman,
Allah’tan bağışlanma beklemeyi yeterli bulup sadece bu kuruntuyla
teselli olan kimsedir.” buyurmuştur
Çünkü, kendilerinden başka kimseyi düşünmeyen çıkarcılar için
şahsî rahatları, servetleri, menfaatleri her şeyden önce gelir. Rahat
ve uzun yaşama onlar için gayedir; mal ise canlarının yongasıdır, biraz
olsun malları ellerinden gitse, canları çıkacak gibi olur. Onların
kıstasları bütün bütün farklıdır ve benlik yörüngelidir. Bu sebeple,
onlar, adanmış ruhların fedakârlıklarına kendilerine göre mantıkî bir
mahmil bulamaz ve bir hayır çizgisinde yanyana gelip milletin eğitim ve
terbiyesi için müesseseler açan, bu uğurda infakta bulunan insanlara “Ya bizim bilemediğimiz bir kısım çıkarları
var ya da bunlar birer deli!..” derler. Cenâb-ı Hakk’a teveccüh etmiş mü’minlere “deli” yaftasını
yapıştırırlar; zira, onların imana, Kur’an’a, vatana ve millete hizmet
gayesiyle katlandıkları zorlukları, çektikleri çileleri, yaptıkları
iyilikleri kendi çarpık hayat telakkileriyle bağdaştıramazlar
Başta
tertemiz bi sudur yaradılış
Gün geçtikçe karmakarışır durgun sular ani bulanır
Resûl-i Ekrem (sav)’in: “Her doğan çocuk, muhakkak İslâm fıtratı üzerine doğar
Ahlâk, “hulk” kelimesinin çoğulu; huy, tabiat, mizaç, seciye
gibi mânâlara geliyor. İnsanın fıtratıyla, yaratılışıyla yakın alâkası
var.
Rum Sûresi, 30
“O halde (Habibim) sen yüzünü bir
muvahhid olarak dine yönelt. Allah’ın insanları yaratmasında esas aldığı
o fıtrata uygun hareket et.”
Şems Suresinde de bazı mahlûkata kasem edilir, bunlardan
birisi de nefistir. Yedinci ve sekizince âyetlerde, “nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve
kötülüklerini ilham edene” kasem edilmektedir. Bu âyet-i kerime, “her çocuğun İslâm fıtratı üzere doğduğunu”
haber veren peygamberimizin kelâmıyla birlikte düşünüldüğünde şöyle bir
hakikat ortaya çıkar: Demek ki,
insanın fıtratı iyice dikkate alınabilse güzel ahlâkın kaynağına da
inilmiş olacak.
İnsanın bedeni İlâhî bir sanat olduğu gibi, istidadı ve
tabiatı da Hakk’ın tanzim ve takdiriyledir; o da İlâhîdir.
Buna göre, sözlük anlamından hareketle, güzel ahlâk denilince
insanın yaratılışında mevcut olan bu kabiliyetlerin yerli yerince
kullanılması akla gelir. Ahlâksızlıkların tümünde bu sermayenin yanlış
kullanılması söz konusudur.
İnsanın yaratılışında iman etme kabiliyeti vardır. Zira insan
basit bir masanın bile kendi kendine yapılıp çatılamayacağını bilecek
güçtedir. Putperestler bile kendilerini birinin yarattığını bilmişler,
ama onu doğru tanıyamamışlar ve tabiatlarındaki ibadet etme
ihtiyaçlarını yanlış olarak cansız cisimlerle tatmin etmeye
çalışmışlardır.
Hiçbir insanın gıybet edilmekten hoşlanmaması, insan
yaratılışının gıybeti reddetmesi demektir.
Yalan söylemenin zorluğu, doğru söylemenin ise rahatlığı,
yalanın yasak, doğrunun sevap olduğuna fıtratın şehadetidir.
Kıskanma duygusunun insanın yaratılışına konulması da namus
mefhumunun fıtrî olduğunu ders verir bize.
Borç para istediğimiz bir dostumuzun, alacağını fazlasıyla
geri istemesinden rahatsız olmamız, faizin haram oluşuna fıtratın
şehadetidir.
Misâller çoğaltılabilir.
Demek ki, insanın yaratılışı güzel ahlâk üzeredir. Ancak,
insan tabiatına yerleştirilmiş bulunan bütün bu özelliklerin mecralarını
bularak tekâmül etmeleri gerekiyor. Bu tekâmülün esasları, İlâhî
kitaplarda konulmuş ve Peygamberlerce (as.) insanlık âlemine tebliğ
edilmiştir. “Ben ancak güzel ahlâkı
tamamlamak için gönderildim.” hâdis-i şerifinin bir mânâsı
da bu olsa gerek…
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)