nsanlığın doğuşundan bugüne kadar sürekli bir mücadele içinde bulunuşu
barışın değerini ve önemini artıran en önemli sebeplerden biridir.
Savaş insanlık için her zaman yıkım ve felaket olmuş , barış ise
insanlığa mutluluk ve saadet getirmiştir. İnsanın varoluşu ile birlikte
verdiği savaş aslında özlemini duyduğu en ideal yaşam biçimini
yakalamaya yönelik verdiği mücadeledir. Aslında bu mücadele kişinin
doğası gereği yaptığı savaştır. Bilinmeyeni araştırma ve öğrenme
içgüdüsü bu savaşın en ana noktasıdır. Bu doğal olarak insanı
araştırmaya , bulmaya, değerlendirmeye, öğrenmeye ve giderek ideale
ulaşmaya itecektir.
İnsanların ütopya olarak gördükleri ve bu uğurda savaştıkları barış
ortamı,insanların özlediği,birlik ve beraberlik, huzur ve güven içinde
yaşama arzusunu beraberinde getirmektedir. Bu niteliği ile savaşların
en mutlu olanı barış için savaştır. Savaşı da barışı da başlatıp
bitiren insandır,noktasından hareketle ,savaş insanların fikrinde
başlamaktadır. Bu nedenle barışın savunmasında insanların fikrinde
oluşturulmalıdır.
Ulusal tarihimizin en büyük lideri ve önderi olan ****** ün en önemli
vasıflarından biride insanlık idealine ve barışa olan yaklaşımı ve
katkılarıdır. O sadece bu idealini Türk dünyası için değil bütün
insanlık için gerçekleştirmiş ve dünya barışının en büyük savunucusu ve
koruyucusu olmuştur. ******’ün tüm dünya tarafından asker, siyasetçi
ve reformist olarak tanınmış karizmatik ve pragmatik bir lider olarak
tarihe yön veren yapısı ile insanlık sevgisine dayanan idealist
görüşleri ile evrenselleşmiştir. Olağanüstü bir inkılapçı olan ******
Sömürgecilik ve emperyalizme karşı çıkmış ve dünya ulusları arasındaki
karşılıklı anlayışın ve sürekli barışın öncülüğünü yapmış, bütün hayatı
boyunca insanlar arasında hiçbir renk,din,ırk ayrımı gözetmeyen bir
uyum ve işbirliği içinde insan haklarına saygılı bir lider olmuştur.
Gerçekten ****** , en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü nün belirttiği
gibi, İnsanlık idealinin aşık ve mümtaz siması olmuş ve bütün dünyaya
verdiği barış mesajları ile bunu her zaman kanıtlamıştır.
******’ün insanlık idealinde , özgürlük , bağımsızlık ve insan
haklarına saygı ön planda gelir. Onun özgürlük ve bağımsızlık
tutkusu,bencil değil ulusaldır. Hatta daha ileri giderek diyebiliriz ki
evrenseldir, bütün insanlık dünyasına yöneliktir. O, “Özgürlük olmayan
ülkede ölüm ,yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası
özgürlüktür”,demektedir
Onun insanlık idealini taçlandıran barış tutkusu gerçekten dikkate
değer bir enginliktedir. Bu büyük Türk her şeyden önce meslekten
yetişmiş bir asker, dolayısıyla savaşı iyi bilen bir devlet adamıdır.
Ancak hiçbir zaman savaşı sevmemiş ve mecbur kalmadıkça ona
başvurmamıştır.
****** bütün insanların eşit hak ve fırsatlara sahip olmasını
istemektedir. O, İnsanların , mensup olduğu milletin saadetini
düşündüğü kadar diğer milletlerinde huzur ve refahının düşünülmesi
gerektiğini her fırsatta ifade etmiştir. Kaldı ki dünya milletlerinin
saadetine çalışmak diğer bir yoldan kendi huzuruna çalışmaktır. Bu
düşünceden hareketle ******; insanlığın tümünü bir beden ve bir ulusu
da bunun bir organı sayar.” Bedenin parmağının ucundaki acıdan öteki
bütün organların etkileneceğini belirtir. O,”İnsan bağlı bulunduğu
ulusun varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar bütün ulusların dirlik
ve gönencini de düşünmeli,kendi ulusunun mutluluğuna ne denli değer
veriyorsa , bütün dünya uluslarının mutluluğuna da o denli değer
vermelidir; çünkü dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak, başka yoldan
kendi dirlik ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir”demiştir
****** ‘ün insanlık ideali geleceğe yönelik ve umut doludur. 1923
yılında söylediği şu sözler bunu açıkça ortaya koymaktadır. “ Doğudan
şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl
görüyorsam, uzaktan bütün doğu milletlerinin de uyanışını öyle
görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetine kavuşacak, daha çok kardeş millet
vardır. Onların yeniden doğuşları şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha
yönelmiş olarak vuku bulacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün
engellere rağmen engelleri yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe
ulaşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak
yerlerini milletlerarasında hiçbir renk , din ve ırk farkı gözetmeyen
yeni bir ahenk ve işbirliği çağı olacaktır.”
****** insanlık idealini sonuna kadar savunan ve bu ideali korumaya
çalışan bir lider olarak her zaman dünyaya barış mesajları vermiştir.
O;” Biz kimsenin düşmanı değiliz! Yalnız insanlığın düşmanı olanların
düşmanıyız ifadesi ile bunu kanıtlamıştır. Onun insanlık ideali asil
ruhundaki insanlık sevgisinden kaynaklanır. Hiçbir faninin
erişemeyeceği kadar üstün ve yüce bir insan sevgisine sahip olan
******, bu sevgisini tüm dünyaya yayma çabasını sonuna kadar
sürdürmüştür.
******’ün gerçekleştirdiği üstün başarıları , kendisindeki insanlık
duygusu ile birleşince evrensel bir nitelik kazanmıştır. Bu nitelikler
batı ülkelerini etkilediği kadar özgürlüğe muhtaç Asya ve Avrupa
ülkelerini de etkilemiş ve onlara yön vermiştir. Bugün özgürlük ,
bağımsızlık ve demokrasi arayışı içinde olan ve bu yolda mücadele veren
bu ülkeler ******’ün çizdiği ve uyguladığı politikaları takip etmekte
buna yanaşmayanlar ise sömürge ve bağımlı yaşamaya devam etmektedirler.
Alman Devlet adamı Bismarck’a göre gerçek büyük adamı şu üç nitelik
belirler; tasarımda soyluluk, uygulamada insanlık, başarıda ılımlılık.
******’ün kişisel yapısına baktığımız zaman bu üç niteliği aynen
görmekteyiz.
O, önce milletinin bağımsızlığını sağladı sonra milletini çağdaş
uygarlık düzeyine eriştirerek tasarımda ne kadar usta olduğunu
kanıtladı.
Kurtuluş savaşında savaş esirlerine ve yerde sürünen Yunan bayrağına
karşı takındığı tavır ve bu bayrağı yerden kaldırtması ile uygulamadaki
insanlığını gösterdi.
Kazandığı zaferlerden sonra başka milletlerin topraklarına ve
bağımsızlıklarına göz koymamakla da ne kadar ılımlı olduğunu ortaya
koydu.
İnsanlar arasındaki ilişkiler ya çarpışma ,zorlama veya uyumdur.
Menfaat çarpışmalarının tabii sonucu mücadeledir, savaştır.
Menfaatlerin uyuşması ise barıştır. Barış ve savaş birbirine taban
tabana zıt iki ayrı kavramdır.
Barış kısaca sosyal düzendir, güvenliktir, hukuk ve kazanılmış haklara saygıdır. Toplum hayatında dengenin sağlanmasıdır.
Mücadele,en vahim olanı savaş ise anarşidir, karışıklıktır,kararsızlık ve dengesizliktir.
Teknik anlamda savaş, bir devletin kendi idaresini zorla kabul ettirmek
amacı ile başka bir devlete karşı zor kullanarak yaptığı silahlı
mücadeledir. Savaş her zaman ve her devirde tehlikeli olmuş insanların
ölümüne, sefaletin artmasına ızdırapların çoğalmasına sebep olmuştur.
****** hayatının büyük bölümünü asker kişiliği ile savaş meydanlarında
geçirmiş, ancak hiçbir zaman savaş taraftarı olmamıştır. “Savaş Zaruri
Olmalıdır, Zaruri Olmayan Savaş Cinayettir” ifadesi ile bütün yaşamı
boyunca barışa bağlı kalmıştır.
****** neden barış adamıdır? ****** bir kere Türkiye’nin ve dünyanın
en büyük çağdaşlaşma lideridir. Çağdaşlaşma lideri olan bir kimsenin
ülkesinde barışa, sükuna, huzura ihtiyaç vardır. Ancak barışın hem
içeride hem de dışarıda sağlanması zorunludur.
1931’de “ Yurtta Barış Cihanda Barış” ilkesini dile getiren Mustafa Kemal bunu her alanda uygulamıştır.
Yurtta barış cihanda barış ilkesi bir taraftan yurt içinde huzur ve
sükunu güven içinde yaşamayı diğer taraftan da milletlerarası barış ve
güvenliği hedef tutar.
Yurtta barış toplum hayatındaki düzeni, vatandaşın devlete
güvenini,devletin de ülkede kanun hakimiyeti ve hukuk hükümranlığı
yurtta barış ilkesinin en tabii sonucudur.
Yurtta barış , devletin ,vatandaşına karşı huzur ve güven içinde yaşama imkanına kavuşma için yükümlülükler de yükler.
Cihanda barış ise milletlerarası barış ve güvenliğin korunmasını ve sağlanmasını amaç bilir.
Yurtta barış cihanda barış, en geniş ve yaygın anlamı ile teknik bir
deyim olan kolektif güvenliği, milletlerarası barışın korunmasını ve
devamlılığını ifade eder.
Bu ilke yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devlet politikası olarak
kuruluşundan itibaren izlenmeye başlanmıştır. Ancak burada dikkatimizi
çeken önemli nokta ,milli mücadele yıllarında esas hedef ilk
hedef,Misak-ı Milli sınırları ile belirlenen vatan topraklarını
işgalden kurtarmak,milli bağımsızlığı sağlamak, Türk milletinin
menfaatlerine uygun adil bir barış yapmak öncelikle izlenmesi gereken
bir politik tutum olmuştur. Zaferden sonra ise Misak-ı Milli sınırları
içindeki Türkiye Cumhuriyetinin tam bağımsızlığı cihanda barışın ilk
şartı olmuştur.
******, milliyetçiliğe önem veren bir devlet adamı olarak , bütün
başka milletleri hor gören ,aşağılayan saldırgan bir tutumda asla
olmamıştır. O, bu konuda;
“Baylar dış politikamızda dost bir devletin hukukuna saldırı yoktur.
Ancak hakkımızı,hayatımızı,memleketimizi, namusumuzu müdafaa
ediyoruz,edeceğiz.
Türkler bütün medeni milletlerin dostudur demiştir.
******çü düşünce sistemi,Türk Milleti’nin iç kavgalara sürüklenmeden ,
milli ve sosyal dayanışma içinde kalkınmasını amaçlar. Milli
beraberlik, milli bütünlük, milli dayanışma, ******çü düşünce
sisteminde önemli bir yer tutar.
****** her toplumda olduğu gibi, Türk toplumunda da işbölümünün
zorunlu şekilde mevcut olduğunu kabul ediyor, ancak çeşitli işlerde
çalışan yurttaşlar arasında sınıf kavgasının bilerek körüklenmesine
karşı çıkıyor ve bunun iç barışı tehdit ettiğini belirtiyordu.
Türk milletini oluşturan bireylerin doğum yerleri ayrı da
olsa,vatanları birdir. Meslekleri,mezhepleri ayrı da olsa, mensup
oldukları millet birdir.
******’ün ısrarla belirttiği gibi ortak bir tarihin,ortak
sevinçlerin,ortak kederlerin ve ortak bir kaderin aralarında sayısız
bağlar ördüğü yurttaşlar, ırk,mezhep,sınıf kavgalarıyla bölünüp
parçalanmamalıdır. Yurtta barış ancak böyle sağlanabilir.
******’ün barışçılık anlayışında,teslimiyetçi,boyun eğmeye
hazır,hayalci, pasifist bir tutum asla yoktur. Bir milletin barış
içinde yaşaması için kendinin savunacak güce ve iradeye sahip olması
gerektiğini ifade etmiştir. Pek çok savaş,felaketi geçirmiş olan
Türkiye’nin barış ihtiyacının büyük olduğunu belirtirken, barışın ancak
güçlü olmakla korunabileceğini söylemiştir.
Sömürgeciliğin yeryüzünden er geç silineceğini belirten, “Yurtta
barış,dünyada barış” ilkesiyle geleceğe ışık tutan ******, çağının
ilerisinde bir liderdi. Birleşmiş Milletler Eğitim,Bilim ve Kültür
Teşkilatı (UNESCO) doğumunun 100. Yıldönümünde ******’ü anma kararı
alırken şöyle diyordu:
“Kemal ******,dünya milletleri arasında devamlı barış ülküsünün ve
karşılıklı anlayış ruhunun olağanüstü bir öncüsüdür. Bütün hayatı
boyunca insanlar arasında hiçbir renk,dil ve ırk ayrımı tanımayan bir
ahenk ve işbirliği çağının açılması uğrunda çalışmıştır(7).”
1938 yılında Milletler cemiyeti ****** hakkında;
“Barışın Dahi Hizmetçisi” deyimini kullanarak uluslararası barışa yaptığı hizmetleri anlatmıştır.
****** uluslararası barışın devamlı ve kalıcı olmasını istemiş ve şu sözleri söylemiştir.
“Eğer devamlı barış isteniyorsa insanların, insan kütlelerinin
durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. İnsanlığın
bütününün refahı açık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları
haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidirler(.”
Türk Milleti ******’ten bu yana tarihinde en uzun barış dönemini
yaşadı. Kalkınmasını barış içinde sürdürmeye çalıştı. 1923 ile 1937
yılları arasında tam 26 dostluk anlaşması imzaladı. Bunlarla karşılıklı
ilişkiler dostluk üzerine kuruldu. Barış için atılan bu adımlar Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin çağdaşlaşmasında etkili olmuş ve Türkiye’ye
huzur ortamını sağlamıştır.
******’e göre barış , toplumun bağımsızlık ve özgürlük ortamında
yaşadığı durumlarda gerçekten vardır; özgürlük ve barıştan yoksun bir
toplum için barış bir erdem olmaktan çıkar. Bu gibi durumlarda ulusun
kendisini savunması , ülkesinin bütünlüğünü korumak uğruna savaşması
bir insanlık görevidir ve barışseverliğe ters düşmez. Kısacası
bağımsızlığı ve özgürlüğü korumak için savaşmak bir haktır.
O bu konuda “ Bizim için barış demek, gerçek ve özgür yaşayışımızı
sağlayabilecek nedenleri elde ediş demektir. Bu nedenleri sağlayamadan
barış yapmaya yanaşmak, barış oldu demek, kendi kendimizi aldatmak
olur9.” Demiştir. İç işlerimizde belirleyici faktör olan Misak-ı
Millinin aynı zamanda dış ilişkilerimizin de belirleyici temel ilke
olduğunu ifade ederek “Özgürlüğünü ve bağımsızlığını korumak yolunda
savaş vermeyi bilmeyen uluslar için yaşama hakkı yoktur. Bu uğurda
savaş gereklidir10” demiştir. Başka bir değişle ******’ün barış
anlayışı, tarihte bir çok örneği görüldüğü gibi, düşçü bir barış
anlayışı değil, gerçekçi bir barış anlayışıdır. Her zaman kardeşlik
ilişkilerimizin pekiştirilmesini dış politikamızın temeli olduğunu
vurgulayan ******, kesinlikle başka ulusların toprağında ve
egemenliğinde gözümüzün olmadığını ve barışında temel noktasının bu
olması gerektiğini söylemiştir.
******’ün barış anlayışı , gerçekçi, akılcı, insancı ve uygarlıkçıdır.
Hem ulusumuzun ,hem de tüm insanlığın esenlik ve mutluluğu bu anlayışın
odak noktasıdır. Dünya çapında , uluslar arası yazgı ortaklığının başka
anlatımı olamaz. Öte yandan , ulusçuluk da bu bağlamda yepyeni bir
anlam, özgün bir içerik kazanır, barışçı ve uygarlıkçı bir yörüngeye
oturur. Tüm bencillikten uzak, başka uluslarında hakkını tanıyan bir
anlayıştadır. Ulu önder , başka alanlarda olduğu gibi barış konusunda
da yalnız kuramsal düşüncelerle yetinmemiş daha öncede belirtildiği
gibi bunları uygulamaya koyarak düşünce eylem işbirliğini uygulamıştır.
Bağımsızlık savaşının kazanılmasıyla varlığını, şerefini , yaşama
hakkını kazanan yüce Türk milleti , Cumhuriyetten bu yana milli
tarihinin en uzun barış dönemini yaşamıştır. Kalkınmasını barış içinde
sürdürmeğe çalışmıştır. Bunu da ulu önder ******’ün başlattığı ve en
iyi uygulattığı “Yurtta barış cihanda barış” ilkesi çerçevesinde
gerçekleştirmiştir.
1 Özdeyişleriyle ******, ATASE Yayınları, Ankara, 1981,s.32
2 ******’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara,1981,C.II,s.282
3 GÖNLÜBOL Mehmet- Cem SAR, ****** ve Türkiye’nin Dış Politikası, İstanbul,1973.
4 Özdeyişleriyle ******,..........,s. 34
5 ENGİNSOY Cemal , “******’te İnsan Sevgisi”, ****** Araştırma Merkezi Dergisi,C. II,s.95
6 ******’ün Söylev ve Demeçleri,..........,s.235
7 FEYZİOĞLU Turhan , ****** İlkeleri ve İnkılap Tarihi, YÖK Yay.,Ankara,1987,S. 145
8 a.g.e., s. 145
9 Bugünün Diliyle ******’ün Söylevleri , TDK Yay., Ankara,1968, s.98
barışın değerini ve önemini artıran en önemli sebeplerden biridir.
Savaş insanlık için her zaman yıkım ve felaket olmuş , barış ise
insanlığa mutluluk ve saadet getirmiştir. İnsanın varoluşu ile birlikte
verdiği savaş aslında özlemini duyduğu en ideal yaşam biçimini
yakalamaya yönelik verdiği mücadeledir. Aslında bu mücadele kişinin
doğası gereği yaptığı savaştır. Bilinmeyeni araştırma ve öğrenme
içgüdüsü bu savaşın en ana noktasıdır. Bu doğal olarak insanı
araştırmaya , bulmaya, değerlendirmeye, öğrenmeye ve giderek ideale
ulaşmaya itecektir.
İnsanların ütopya olarak gördükleri ve bu uğurda savaştıkları barış
ortamı,insanların özlediği,birlik ve beraberlik, huzur ve güven içinde
yaşama arzusunu beraberinde getirmektedir. Bu niteliği ile savaşların
en mutlu olanı barış için savaştır. Savaşı da barışı da başlatıp
bitiren insandır,noktasından hareketle ,savaş insanların fikrinde
başlamaktadır. Bu nedenle barışın savunmasında insanların fikrinde
oluşturulmalıdır.
Ulusal tarihimizin en büyük lideri ve önderi olan ****** ün en önemli
vasıflarından biride insanlık idealine ve barışa olan yaklaşımı ve
katkılarıdır. O sadece bu idealini Türk dünyası için değil bütün
insanlık için gerçekleştirmiş ve dünya barışının en büyük savunucusu ve
koruyucusu olmuştur. ******’ün tüm dünya tarafından asker, siyasetçi
ve reformist olarak tanınmış karizmatik ve pragmatik bir lider olarak
tarihe yön veren yapısı ile insanlık sevgisine dayanan idealist
görüşleri ile evrenselleşmiştir. Olağanüstü bir inkılapçı olan ******
Sömürgecilik ve emperyalizme karşı çıkmış ve dünya ulusları arasındaki
karşılıklı anlayışın ve sürekli barışın öncülüğünü yapmış, bütün hayatı
boyunca insanlar arasında hiçbir renk,din,ırk ayrımı gözetmeyen bir
uyum ve işbirliği içinde insan haklarına saygılı bir lider olmuştur.
Gerçekten ****** , en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü nün belirttiği
gibi, İnsanlık idealinin aşık ve mümtaz siması olmuş ve bütün dünyaya
verdiği barış mesajları ile bunu her zaman kanıtlamıştır.
******’ün insanlık idealinde , özgürlük , bağımsızlık ve insan
haklarına saygı ön planda gelir. Onun özgürlük ve bağımsızlık
tutkusu,bencil değil ulusaldır. Hatta daha ileri giderek diyebiliriz ki
evrenseldir, bütün insanlık dünyasına yöneliktir. O, “Özgürlük olmayan
ülkede ölüm ,yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası
özgürlüktür”,demektedir
Onun insanlık idealini taçlandıran barış tutkusu gerçekten dikkate
değer bir enginliktedir. Bu büyük Türk her şeyden önce meslekten
yetişmiş bir asker, dolayısıyla savaşı iyi bilen bir devlet adamıdır.
Ancak hiçbir zaman savaşı sevmemiş ve mecbur kalmadıkça ona
başvurmamıştır.
****** bütün insanların eşit hak ve fırsatlara sahip olmasını
istemektedir. O, İnsanların , mensup olduğu milletin saadetini
düşündüğü kadar diğer milletlerinde huzur ve refahının düşünülmesi
gerektiğini her fırsatta ifade etmiştir. Kaldı ki dünya milletlerinin
saadetine çalışmak diğer bir yoldan kendi huzuruna çalışmaktır. Bu
düşünceden hareketle ******; insanlığın tümünü bir beden ve bir ulusu
da bunun bir organı sayar.” Bedenin parmağının ucundaki acıdan öteki
bütün organların etkileneceğini belirtir. O,”İnsan bağlı bulunduğu
ulusun varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar bütün ulusların dirlik
ve gönencini de düşünmeli,kendi ulusunun mutluluğuna ne denli değer
veriyorsa , bütün dünya uluslarının mutluluğuna da o denli değer
vermelidir; çünkü dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak, başka yoldan
kendi dirlik ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir”demiştir
****** ‘ün insanlık ideali geleceğe yönelik ve umut doludur. 1923
yılında söylediği şu sözler bunu açıkça ortaya koymaktadır. “ Doğudan
şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl
görüyorsam, uzaktan bütün doğu milletlerinin de uyanışını öyle
görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetine kavuşacak, daha çok kardeş millet
vardır. Onların yeniden doğuşları şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha
yönelmiş olarak vuku bulacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün
engellere rağmen engelleri yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe
ulaşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak
yerlerini milletlerarasında hiçbir renk , din ve ırk farkı gözetmeyen
yeni bir ahenk ve işbirliği çağı olacaktır.”
****** insanlık idealini sonuna kadar savunan ve bu ideali korumaya
çalışan bir lider olarak her zaman dünyaya barış mesajları vermiştir.
O;” Biz kimsenin düşmanı değiliz! Yalnız insanlığın düşmanı olanların
düşmanıyız ifadesi ile bunu kanıtlamıştır. Onun insanlık ideali asil
ruhundaki insanlık sevgisinden kaynaklanır. Hiçbir faninin
erişemeyeceği kadar üstün ve yüce bir insan sevgisine sahip olan
******, bu sevgisini tüm dünyaya yayma çabasını sonuna kadar
sürdürmüştür.
******’ün gerçekleştirdiği üstün başarıları , kendisindeki insanlık
duygusu ile birleşince evrensel bir nitelik kazanmıştır. Bu nitelikler
batı ülkelerini etkilediği kadar özgürlüğe muhtaç Asya ve Avrupa
ülkelerini de etkilemiş ve onlara yön vermiştir. Bugün özgürlük ,
bağımsızlık ve demokrasi arayışı içinde olan ve bu yolda mücadele veren
bu ülkeler ******’ün çizdiği ve uyguladığı politikaları takip etmekte
buna yanaşmayanlar ise sömürge ve bağımlı yaşamaya devam etmektedirler.
Alman Devlet adamı Bismarck’a göre gerçek büyük adamı şu üç nitelik
belirler; tasarımda soyluluk, uygulamada insanlık, başarıda ılımlılık.
******’ün kişisel yapısına baktığımız zaman bu üç niteliği aynen
görmekteyiz.
O, önce milletinin bağımsızlığını sağladı sonra milletini çağdaş
uygarlık düzeyine eriştirerek tasarımda ne kadar usta olduğunu
kanıtladı.
Kurtuluş savaşında savaş esirlerine ve yerde sürünen Yunan bayrağına
karşı takındığı tavır ve bu bayrağı yerden kaldırtması ile uygulamadaki
insanlığını gösterdi.
Kazandığı zaferlerden sonra başka milletlerin topraklarına ve
bağımsızlıklarına göz koymamakla da ne kadar ılımlı olduğunu ortaya
koydu.
İnsanlar arasındaki ilişkiler ya çarpışma ,zorlama veya uyumdur.
Menfaat çarpışmalarının tabii sonucu mücadeledir, savaştır.
Menfaatlerin uyuşması ise barıştır. Barış ve savaş birbirine taban
tabana zıt iki ayrı kavramdır.
Barış kısaca sosyal düzendir, güvenliktir, hukuk ve kazanılmış haklara saygıdır. Toplum hayatında dengenin sağlanmasıdır.
Mücadele,en vahim olanı savaş ise anarşidir, karışıklıktır,kararsızlık ve dengesizliktir.
Teknik anlamda savaş, bir devletin kendi idaresini zorla kabul ettirmek
amacı ile başka bir devlete karşı zor kullanarak yaptığı silahlı
mücadeledir. Savaş her zaman ve her devirde tehlikeli olmuş insanların
ölümüne, sefaletin artmasına ızdırapların çoğalmasına sebep olmuştur.
****** hayatının büyük bölümünü asker kişiliği ile savaş meydanlarında
geçirmiş, ancak hiçbir zaman savaş taraftarı olmamıştır. “Savaş Zaruri
Olmalıdır, Zaruri Olmayan Savaş Cinayettir” ifadesi ile bütün yaşamı
boyunca barışa bağlı kalmıştır.
****** neden barış adamıdır? ****** bir kere Türkiye’nin ve dünyanın
en büyük çağdaşlaşma lideridir. Çağdaşlaşma lideri olan bir kimsenin
ülkesinde barışa, sükuna, huzura ihtiyaç vardır. Ancak barışın hem
içeride hem de dışarıda sağlanması zorunludur.
1931’de “ Yurtta Barış Cihanda Barış” ilkesini dile getiren Mustafa Kemal bunu her alanda uygulamıştır.
Yurtta barış cihanda barış ilkesi bir taraftan yurt içinde huzur ve
sükunu güven içinde yaşamayı diğer taraftan da milletlerarası barış ve
güvenliği hedef tutar.
Yurtta barış toplum hayatındaki düzeni, vatandaşın devlete
güvenini,devletin de ülkede kanun hakimiyeti ve hukuk hükümranlığı
yurtta barış ilkesinin en tabii sonucudur.
Yurtta barış , devletin ,vatandaşına karşı huzur ve güven içinde yaşama imkanına kavuşma için yükümlülükler de yükler.
Cihanda barış ise milletlerarası barış ve güvenliğin korunmasını ve sağlanmasını amaç bilir.
Yurtta barış cihanda barış, en geniş ve yaygın anlamı ile teknik bir
deyim olan kolektif güvenliği, milletlerarası barışın korunmasını ve
devamlılığını ifade eder.
Bu ilke yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devlet politikası olarak
kuruluşundan itibaren izlenmeye başlanmıştır. Ancak burada dikkatimizi
çeken önemli nokta ,milli mücadele yıllarında esas hedef ilk
hedef,Misak-ı Milli sınırları ile belirlenen vatan topraklarını
işgalden kurtarmak,milli bağımsızlığı sağlamak, Türk milletinin
menfaatlerine uygun adil bir barış yapmak öncelikle izlenmesi gereken
bir politik tutum olmuştur. Zaferden sonra ise Misak-ı Milli sınırları
içindeki Türkiye Cumhuriyetinin tam bağımsızlığı cihanda barışın ilk
şartı olmuştur.
******, milliyetçiliğe önem veren bir devlet adamı olarak , bütün
başka milletleri hor gören ,aşağılayan saldırgan bir tutumda asla
olmamıştır. O, bu konuda;
“Baylar dış politikamızda dost bir devletin hukukuna saldırı yoktur.
Ancak hakkımızı,hayatımızı,memleketimizi, namusumuzu müdafaa
ediyoruz,edeceğiz.
Türkler bütün medeni milletlerin dostudur demiştir.
******çü düşünce sistemi,Türk Milleti’nin iç kavgalara sürüklenmeden ,
milli ve sosyal dayanışma içinde kalkınmasını amaçlar. Milli
beraberlik, milli bütünlük, milli dayanışma, ******çü düşünce
sisteminde önemli bir yer tutar.
****** her toplumda olduğu gibi, Türk toplumunda da işbölümünün
zorunlu şekilde mevcut olduğunu kabul ediyor, ancak çeşitli işlerde
çalışan yurttaşlar arasında sınıf kavgasının bilerek körüklenmesine
karşı çıkıyor ve bunun iç barışı tehdit ettiğini belirtiyordu.
Türk milletini oluşturan bireylerin doğum yerleri ayrı da
olsa,vatanları birdir. Meslekleri,mezhepleri ayrı da olsa, mensup
oldukları millet birdir.
******’ün ısrarla belirttiği gibi ortak bir tarihin,ortak
sevinçlerin,ortak kederlerin ve ortak bir kaderin aralarında sayısız
bağlar ördüğü yurttaşlar, ırk,mezhep,sınıf kavgalarıyla bölünüp
parçalanmamalıdır. Yurtta barış ancak böyle sağlanabilir.
******’ün barışçılık anlayışında,teslimiyetçi,boyun eğmeye
hazır,hayalci, pasifist bir tutum asla yoktur. Bir milletin barış
içinde yaşaması için kendinin savunacak güce ve iradeye sahip olması
gerektiğini ifade etmiştir. Pek çok savaş,felaketi geçirmiş olan
Türkiye’nin barış ihtiyacının büyük olduğunu belirtirken, barışın ancak
güçlü olmakla korunabileceğini söylemiştir.
Sömürgeciliğin yeryüzünden er geç silineceğini belirten, “Yurtta
barış,dünyada barış” ilkesiyle geleceğe ışık tutan ******, çağının
ilerisinde bir liderdi. Birleşmiş Milletler Eğitim,Bilim ve Kültür
Teşkilatı (UNESCO) doğumunun 100. Yıldönümünde ******’ü anma kararı
alırken şöyle diyordu:
“Kemal ******,dünya milletleri arasında devamlı barış ülküsünün ve
karşılıklı anlayış ruhunun olağanüstü bir öncüsüdür. Bütün hayatı
boyunca insanlar arasında hiçbir renk,dil ve ırk ayrımı tanımayan bir
ahenk ve işbirliği çağının açılması uğrunda çalışmıştır(7).”
1938 yılında Milletler cemiyeti ****** hakkında;
“Barışın Dahi Hizmetçisi” deyimini kullanarak uluslararası barışa yaptığı hizmetleri anlatmıştır.
****** uluslararası barışın devamlı ve kalıcı olmasını istemiş ve şu sözleri söylemiştir.
“Eğer devamlı barış isteniyorsa insanların, insan kütlelerinin
durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. İnsanlığın
bütününün refahı açık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları
haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidirler(.”
Türk Milleti ******’ten bu yana tarihinde en uzun barış dönemini
yaşadı. Kalkınmasını barış içinde sürdürmeye çalıştı. 1923 ile 1937
yılları arasında tam 26 dostluk anlaşması imzaladı. Bunlarla karşılıklı
ilişkiler dostluk üzerine kuruldu. Barış için atılan bu adımlar Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin çağdaşlaşmasında etkili olmuş ve Türkiye’ye
huzur ortamını sağlamıştır.
******’e göre barış , toplumun bağımsızlık ve özgürlük ortamında
yaşadığı durumlarda gerçekten vardır; özgürlük ve barıştan yoksun bir
toplum için barış bir erdem olmaktan çıkar. Bu gibi durumlarda ulusun
kendisini savunması , ülkesinin bütünlüğünü korumak uğruna savaşması
bir insanlık görevidir ve barışseverliğe ters düşmez. Kısacası
bağımsızlığı ve özgürlüğü korumak için savaşmak bir haktır.
O bu konuda “ Bizim için barış demek, gerçek ve özgür yaşayışımızı
sağlayabilecek nedenleri elde ediş demektir. Bu nedenleri sağlayamadan
barış yapmaya yanaşmak, barış oldu demek, kendi kendimizi aldatmak
olur9.” Demiştir. İç işlerimizde belirleyici faktör olan Misak-ı
Millinin aynı zamanda dış ilişkilerimizin de belirleyici temel ilke
olduğunu ifade ederek “Özgürlüğünü ve bağımsızlığını korumak yolunda
savaş vermeyi bilmeyen uluslar için yaşama hakkı yoktur. Bu uğurda
savaş gereklidir10” demiştir. Başka bir değişle ******’ün barış
anlayışı, tarihte bir çok örneği görüldüğü gibi, düşçü bir barış
anlayışı değil, gerçekçi bir barış anlayışıdır. Her zaman kardeşlik
ilişkilerimizin pekiştirilmesini dış politikamızın temeli olduğunu
vurgulayan ******, kesinlikle başka ulusların toprağında ve
egemenliğinde gözümüzün olmadığını ve barışında temel noktasının bu
olması gerektiğini söylemiştir.
******’ün barış anlayışı , gerçekçi, akılcı, insancı ve uygarlıkçıdır.
Hem ulusumuzun ,hem de tüm insanlığın esenlik ve mutluluğu bu anlayışın
odak noktasıdır. Dünya çapında , uluslar arası yazgı ortaklığının başka
anlatımı olamaz. Öte yandan , ulusçuluk da bu bağlamda yepyeni bir
anlam, özgün bir içerik kazanır, barışçı ve uygarlıkçı bir yörüngeye
oturur. Tüm bencillikten uzak, başka uluslarında hakkını tanıyan bir
anlayıştadır. Ulu önder , başka alanlarda olduğu gibi barış konusunda
da yalnız kuramsal düşüncelerle yetinmemiş daha öncede belirtildiği
gibi bunları uygulamaya koyarak düşünce eylem işbirliğini uygulamıştır.
Bağımsızlık savaşının kazanılmasıyla varlığını, şerefini , yaşama
hakkını kazanan yüce Türk milleti , Cumhuriyetten bu yana milli
tarihinin en uzun barış dönemini yaşamıştır. Kalkınmasını barış içinde
sürdürmeğe çalışmıştır. Bunu da ulu önder ******’ün başlattığı ve en
iyi uygulattığı “Yurtta barış cihanda barış” ilkesi çerçevesinde
gerçekleştirmiştir.
1 Özdeyişleriyle ******, ATASE Yayınları, Ankara, 1981,s.32
2 ******’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara,1981,C.II,s.282
3 GÖNLÜBOL Mehmet- Cem SAR, ****** ve Türkiye’nin Dış Politikası, İstanbul,1973.
4 Özdeyişleriyle ******,..........,s. 34
5 ENGİNSOY Cemal , “******’te İnsan Sevgisi”, ****** Araştırma Merkezi Dergisi,C. II,s.95
6 ******’ün Söylev ve Demeçleri,..........,s.235
7 FEYZİOĞLU Turhan , ****** İlkeleri ve İnkılap Tarihi, YÖK Yay.,Ankara,1987,S. 145
8 a.g.e., s. 145
9 Bugünün Diliyle ******’ün Söylevleri , TDK Yay., Ankara,1968, s.98
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)