Küçük kız ayaklarını sürüye sürüye babasına yaklaşıyordu. Özlemlerinin ağır basması tüm reddedilme ihmal edilme umursanmama kırgınlıklarını bastırıyordu. İncinmiş ruhunu onaracak tek şey yine babasının kucaklayışı okşayışı olacaktı. Bunu ruhunun en ücra dokunulmamış yerlerinden duyumsuyordu.
Zamanlanmış bir bombaya yaklaşır gibi heyecan ve korkuyla yaklaşıyordu. Başını kaldırıp babasının mimiklerini incelese her zamanki gibi yaklaşmaktan vazgeçeceğini bildiği için başını yerden kaldırmadan yaklaşıyordu. Kimsenin görmesini istemediği gizli bir kabahat işler gibi sessizce yaklaşıyordu.
Babası akşamdan beri onarmaya çalıştığı saatin son vidalarını monta ediyordu. İşinin bitmek üzere oluşu daha bir cesaretlendiriyordu küçük kızı. Akşamki yaklaşımı gibi: "İşim var çekil!" Demeyecekti ona babası.
Küçük kız yüreğinin kanamasını kimselere hissettirmeme mücadelesi vererek " Çekil" meden güya babasının saati onarışını merak edermiş gibi sessizce onu izlemek durumunda kalmayacaktı.
İçindeki alev alev kavgaları yutup gözü babasının ellerinde zihni ise sayısız reddediliş sahnelerini betaraf edebilmek için babasını haklı çıkarma savaşında. Haklı olmalıydı babası. Eğer haksız olursa çekip gitmeliydi ve bir daha ona asla yaklaşmamalıydı. Buna katlanamayacağını bir şekilde biliyordu. Onsuz kalamayacağını biliyordu. İşte bunun için haklı olmalıydı babası.
Hem de her seferinde. Haksız olan hep küçük kızdı. Babasının yorgun olduğunu anlamalıydı. Babasının işi olduğunu anlamalıydı. Babasının hayatında ona çokta fazla yer kalmadığını hiç kalmayacağını kabul etmeli bir kenarda sessizce beklemeliydi. Özlememeliydi(!) İhtiyaç hissetmemeli idi(!)
Çünkü o güçlü olmalıydı. Hatta o kadar güçlü olmalıydı ki Kara Murat ne ki? Tanrıçalığa aday olmalıydı. Daha sonra büyüdüğünde yeryüzünü Tanrı ile birlikte yönetmeliydi. Tanrının ona ihtiyacı vardı çünkü(!)
Küçük kız sabırla bekledi babasını. Saati ayarlayışınıkuruşunu koluna takışını izledi.
---Şu küçük vidacıkları dikkatlice topla şu kutuya yerleştir bakayım!
Küçük kız verilen vazifeyi sevinçle kabul etti. Bu sessiz bekleyiş az kalsın içini patlatacaktı.
Muhatap alınma cesaretini artırdı. Ümitle:
---Babacığım! İşin bittiğine gör bisiklet binmeye gidebilir miyiz?
Babası duymamış gibi lavaboya doğru giderken:
---Sakın hiç bir vida kaybolmasın! Saatin içinde takmayı unuttuğum bir vida olabilir saat çalışmazsa açıp bakacağım. Bir şey eksikse senden isterim ha!
Büyük sorumluluk. O zaman küçük kız hiçte sandığı gibi önemsenmiyor değil. Madem bu sorumluluk ona verilmiş. O zaman babası onu çok fazla önemsiyor.
---Tamam babacığım. Çok dikkat ederim!
Bisiklete binmeyi soramadı bile. Şimdi kendisine biçilen bu değeri içine sindirmeye çalışıp buna layık olma çabası veriyordu.
Belki burayı güzelce toparlarsa... belki babasına biraz daha sokulabilirse...
Belki "Aferin!" diyerek elini başına omzuna herhangi bir yerine dokundurur...
Belki kucaklar bile....
Babasının sıcaklığını hissetmek! Ilık bir ürperti tüm varlığını kuşatmıştı. Bu anlardan çok korkuyordu. Çünkü ümidleri ne kadar büyük olusa hisleri ne kadar depreşirse ihmal edilmek o kadar çok yıkım veriyordu ona.
Kendini kendinden ve özlemlerinden uzaklaştırmalıydı. Bunun tek çaresi başarılı olmak takdir edilmekti.
Babasının söylediklerini yaptı çekyatın üzerine örtüsünü düzeltti. Etrafda daha da ne döküntü varsa her şeyi yerli yerine koydu. İçtenlikle oturma odasının düzenlemesini ve temizliğini yaptı.
Babası hala banyodan çıkmamıştı. Banyodan gelen sesler pek çıkacağa benzemediğini anlatıyordu ona.
Yavaşça sokağa süzüldü. Sokak kapısının önünde gideceği yönü kestirmeye çalışırken içinin kanadığını duyumsuyordu. Ağlamak istiyordu. Doyasıya ağlamak! Kendini yeryüzünün en yanlız en talihsiz en bedbaht çocuğu hissetmekten nefret ediyordu. " Neden!!!!!" diye sessiz bir çığlık bıraktı semalara...
Neden?
"Neden?" diye yükselen yürek seslerini bastırmak için ırmağın yolunda buldu kendini. Evlerinin arkasındaki ırmak onun tek dostuydu. Onun sessizce hiç durmadan akıp gidişi... gitmeler...
gitmeler... gitmeler diye terennüm edip hayallerini serbest bıraktırıyordu ona...
Gitmek gerek gitmelerin ardına takılıp gitmek gerek...
Her nereye gidilecekse....
Zamanlanmış bir bombaya yaklaşır gibi heyecan ve korkuyla yaklaşıyordu. Başını kaldırıp babasının mimiklerini incelese her zamanki gibi yaklaşmaktan vazgeçeceğini bildiği için başını yerden kaldırmadan yaklaşıyordu. Kimsenin görmesini istemediği gizli bir kabahat işler gibi sessizce yaklaşıyordu.
Babası akşamdan beri onarmaya çalıştığı saatin son vidalarını monta ediyordu. İşinin bitmek üzere oluşu daha bir cesaretlendiriyordu küçük kızı. Akşamki yaklaşımı gibi: "İşim var çekil!" Demeyecekti ona babası.
Küçük kız yüreğinin kanamasını kimselere hissettirmeme mücadelesi vererek " Çekil" meden güya babasının saati onarışını merak edermiş gibi sessizce onu izlemek durumunda kalmayacaktı.
İçindeki alev alev kavgaları yutup gözü babasının ellerinde zihni ise sayısız reddediliş sahnelerini betaraf edebilmek için babasını haklı çıkarma savaşında. Haklı olmalıydı babası. Eğer haksız olursa çekip gitmeliydi ve bir daha ona asla yaklaşmamalıydı. Buna katlanamayacağını bir şekilde biliyordu. Onsuz kalamayacağını biliyordu. İşte bunun için haklı olmalıydı babası.
Hem de her seferinde. Haksız olan hep küçük kızdı. Babasının yorgun olduğunu anlamalıydı. Babasının işi olduğunu anlamalıydı. Babasının hayatında ona çokta fazla yer kalmadığını hiç kalmayacağını kabul etmeli bir kenarda sessizce beklemeliydi. Özlememeliydi(!) İhtiyaç hissetmemeli idi(!)
Çünkü o güçlü olmalıydı. Hatta o kadar güçlü olmalıydı ki Kara Murat ne ki? Tanrıçalığa aday olmalıydı. Daha sonra büyüdüğünde yeryüzünü Tanrı ile birlikte yönetmeliydi. Tanrının ona ihtiyacı vardı çünkü(!)
Küçük kız sabırla bekledi babasını. Saati ayarlayışınıkuruşunu koluna takışını izledi.
---Şu küçük vidacıkları dikkatlice topla şu kutuya yerleştir bakayım!
Küçük kız verilen vazifeyi sevinçle kabul etti. Bu sessiz bekleyiş az kalsın içini patlatacaktı.
Muhatap alınma cesaretini artırdı. Ümitle:
---Babacığım! İşin bittiğine gör bisiklet binmeye gidebilir miyiz?
Babası duymamış gibi lavaboya doğru giderken:
---Sakın hiç bir vida kaybolmasın! Saatin içinde takmayı unuttuğum bir vida olabilir saat çalışmazsa açıp bakacağım. Bir şey eksikse senden isterim ha!
Büyük sorumluluk. O zaman küçük kız hiçte sandığı gibi önemsenmiyor değil. Madem bu sorumluluk ona verilmiş. O zaman babası onu çok fazla önemsiyor.
---Tamam babacığım. Çok dikkat ederim!
Bisiklete binmeyi soramadı bile. Şimdi kendisine biçilen bu değeri içine sindirmeye çalışıp buna layık olma çabası veriyordu.
Belki burayı güzelce toparlarsa... belki babasına biraz daha sokulabilirse...
Belki "Aferin!" diyerek elini başına omzuna herhangi bir yerine dokundurur...
Belki kucaklar bile....
Babasının sıcaklığını hissetmek! Ilık bir ürperti tüm varlığını kuşatmıştı. Bu anlardan çok korkuyordu. Çünkü ümidleri ne kadar büyük olusa hisleri ne kadar depreşirse ihmal edilmek o kadar çok yıkım veriyordu ona.
Kendini kendinden ve özlemlerinden uzaklaştırmalıydı. Bunun tek çaresi başarılı olmak takdir edilmekti.
Babasının söylediklerini yaptı çekyatın üzerine örtüsünü düzeltti. Etrafda daha da ne döküntü varsa her şeyi yerli yerine koydu. İçtenlikle oturma odasının düzenlemesini ve temizliğini yaptı.
Babası hala banyodan çıkmamıştı. Banyodan gelen sesler pek çıkacağa benzemediğini anlatıyordu ona.
Yavaşça sokağa süzüldü. Sokak kapısının önünde gideceği yönü kestirmeye çalışırken içinin kanadığını duyumsuyordu. Ağlamak istiyordu. Doyasıya ağlamak! Kendini yeryüzünün en yanlız en talihsiz en bedbaht çocuğu hissetmekten nefret ediyordu. " Neden!!!!!" diye sessiz bir çığlık bıraktı semalara...
Neden?
"Neden?" diye yükselen yürek seslerini bastırmak için ırmağın yolunda buldu kendini. Evlerinin arkasındaki ırmak onun tek dostuydu. Onun sessizce hiç durmadan akıp gidişi... gitmeler...
gitmeler... gitmeler diye terennüm edip hayallerini serbest bıraktırıyordu ona...
Gitmek gerek gitmelerin ardına takılıp gitmek gerek...
Her nereye gidilecekse....
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)