Saat kaç acaba? Nerdeyse sabah olacak. Bir türlü uykuda tutmuyor. Dön dön belim ağrımaya başladı. Yaşımızda geçti zaten. Hem kim sana o kadar erken yat dedi ki? Yetmiş yaşındaki adam kaç saat yatabilir? İyice de terlemişim.Yorganı da atamıyorum ki. Sabah sabah soğuk almayalım. Bu yaşlı beden o kadarda dayanıklı değil.
*Iste Ask Budur!*
Güneş birazdan doğar. Kalkıp seyretsem nasıl olur? Uzun zamandır seyretmemişim karım öldüğünden beri…O günde uyku tutmamıştı gözümü. Bir başıma kalmıştım bu dünyada. Sanki konuşabileceğim tek bir insan kalmamıştı çevremde. Onun için hiç üzülmüyordum oysa ki. Belki bazen boğazıma bir şeyler takılıyor gözlerimden yaşlar süzülüyordu; fakat o anlarda bir tanecik karım aklımın ucundan bile geçmiyordu. Neden ağladığımı bilmiyordum ama sabahlara kadar uyuyamıyordum.
Şöyle bir kalksam kapıya otursam dışarının havasını içime çeksem ne olur sanki. Hiçbir şeyde olmaz. İşte böyle…
Hava aydınlanmaya başlamış. Şöyle derin bir nefes. Evet bir nefes içimi ancak bu kadar serinletebilirdi. Ayaz içime işliyor. Ufuğu karşıma alıp otursam. O günlerdeki gibi…
Öldüğü gün yine sabaha karşı doğuya karşı oturmuştum. Güneşin ilk ışıkları nasılda umut vermişti bana. Sanki arkamdan yaklaşacak ellerini omuzlarıma koyacak sonra sıkıca bana sarılıp üşüyen omuzlarımı ısıtacaktı. Nefesini duyabiliyordum ensemde. Ağlamaklı nefes alıyordu. Sanki ben arkamı dönsem kaçar gider diye bir duygu vardı içimde. Bir türlü cesaret edipte bakamadım. Ama o umutlar boşaymış. Boş hayaller kurmuşu kendimce. Avutmuşum kendimi. Hiç gelmedi ısıtmadı bedenimi bugüne kadar.
İşte ufukta parlak bir nokta belirdi. Tırmanmaya başladı cengaver. Birazdan bütün bedenini meydana serer. İnsan bakamaz o ihtişamına kör olur. Ne kadar çok aydınlığa uzanırsan ardından o kadar karanlık verir hayat sana.
İhtiyar bunak? Ne gerek var sabah sabah kafanı o kadar meşgul ediyorsun. Ne gereği var şimdi geçmişi anmanın. Git git uzan sıcak yatağına. Rahatına bak. Kapat gözlerini hiçbir şey düşünme.
Bacaklarımda yoruldu. İki adımlık yolu zor yürüyorum. Göğsüm sıkışıyor zor nefes alıyorum. Off insan ancak sıcak bir yere girdiğinde dışarının soğuğunu anlayabiliyor. Yorganım değişmiş mi ne? Sanki daha kalın daha ağır … Sıcak uykumu getirdi. Kollarım bacaklarım ağırlaştı göz kapaklarım ağırlaştı…
Aman! Birden göğsümde müthiş bir acı hissettim. Sanki binlerce iğne kalbime batıyor. Bağırmaya çalışıyorum birilerini çağırmaya çalışıyorum ama olmuyor. yardım edin! dedim zorla ama duyan olmadı. Söylemedim… Sesim çıkmadı. Büyük bir acı var göğsümde. Doğrulamıyorum. Göğsüm şişiyor sanki. Üşüyorum. Ayaklarım ellerim buz kesildi birden. Hissedemiyorum neredeyse. Vücudumda kan kalmamış sanki. Hepsi göğsüme dolmuş beni sıkıştırıyor. Nefes alamıyorum bir türlü. Her taraf kararıyor. Hayır hayır güneş yeni doğmuştu. Gözlerim kararıyor göremiyorum. Göğsüme çuvaldızlar batıyor sürekli. Soğuk. Acı çekiyorum.
Ellerim…Yumruğumu sıksam kan dağılacak gibi geliyor. Hırıltılar duymaya başladım. Kimden geliyor bu ses. Yumruğumu bir sıksam… Ellerimavuçlarım şişmiş sanki. Parmaklarım kapanamıyor.
Kendime acıyorum. Ne hale düştüm birden. Acılar içindeyim.Hissedebildiğim her yerim yanıyor. Boğazım tıkanmış yüzüm şişmiş sanki.
Olamaz! Ölüyor muyum yoksa?
Bunu düşünür düşünmez tüylerim diken diken oldu. Ürperdim. Göğsümdeki acı giderek artıyor. Hareket edemiyorum göremiyorum nefes alamıyorum dayanamıyorum…
Bütün acılar birden dindi. Rahatlığa kavuştum birden. Kendimi çocuk gibi hissediyorum. Yerimden bir kımıldasam balon misali uçarım gibi geliyor. Gözlerim artık görüyor. Bulanık görüyorum her tarafı hayal gibi rüya gibi.
Derin bir nefes almak istedim.
Saçma gelebilir ama gerek yokmuş gibi geliyor bana.
Daha mutlu oldum kaygılarım kayboldu birden. Hafifledim. İçim ürpererek bedenimden ayrıldım. Rahatladım öldüm…
Arkamda olduğunu biliyordum…
*Iste Ask Budur!*
Güneş birazdan doğar. Kalkıp seyretsem nasıl olur? Uzun zamandır seyretmemişim karım öldüğünden beri…O günde uyku tutmamıştı gözümü. Bir başıma kalmıştım bu dünyada. Sanki konuşabileceğim tek bir insan kalmamıştı çevremde. Onun için hiç üzülmüyordum oysa ki. Belki bazen boğazıma bir şeyler takılıyor gözlerimden yaşlar süzülüyordu; fakat o anlarda bir tanecik karım aklımın ucundan bile geçmiyordu. Neden ağladığımı bilmiyordum ama sabahlara kadar uyuyamıyordum.
Şöyle bir kalksam kapıya otursam dışarının havasını içime çeksem ne olur sanki. Hiçbir şeyde olmaz. İşte böyle…
Hava aydınlanmaya başlamış. Şöyle derin bir nefes. Evet bir nefes içimi ancak bu kadar serinletebilirdi. Ayaz içime işliyor. Ufuğu karşıma alıp otursam. O günlerdeki gibi…
Öldüğü gün yine sabaha karşı doğuya karşı oturmuştum. Güneşin ilk ışıkları nasılda umut vermişti bana. Sanki arkamdan yaklaşacak ellerini omuzlarıma koyacak sonra sıkıca bana sarılıp üşüyen omuzlarımı ısıtacaktı. Nefesini duyabiliyordum ensemde. Ağlamaklı nefes alıyordu. Sanki ben arkamı dönsem kaçar gider diye bir duygu vardı içimde. Bir türlü cesaret edipte bakamadım. Ama o umutlar boşaymış. Boş hayaller kurmuşu kendimce. Avutmuşum kendimi. Hiç gelmedi ısıtmadı bedenimi bugüne kadar.
İşte ufukta parlak bir nokta belirdi. Tırmanmaya başladı cengaver. Birazdan bütün bedenini meydana serer. İnsan bakamaz o ihtişamına kör olur. Ne kadar çok aydınlığa uzanırsan ardından o kadar karanlık verir hayat sana.
İhtiyar bunak? Ne gerek var sabah sabah kafanı o kadar meşgul ediyorsun. Ne gereği var şimdi geçmişi anmanın. Git git uzan sıcak yatağına. Rahatına bak. Kapat gözlerini hiçbir şey düşünme.
Bacaklarımda yoruldu. İki adımlık yolu zor yürüyorum. Göğsüm sıkışıyor zor nefes alıyorum. Off insan ancak sıcak bir yere girdiğinde dışarının soğuğunu anlayabiliyor. Yorganım değişmiş mi ne? Sanki daha kalın daha ağır … Sıcak uykumu getirdi. Kollarım bacaklarım ağırlaştı göz kapaklarım ağırlaştı…
Aman! Birden göğsümde müthiş bir acı hissettim. Sanki binlerce iğne kalbime batıyor. Bağırmaya çalışıyorum birilerini çağırmaya çalışıyorum ama olmuyor. yardım edin! dedim zorla ama duyan olmadı. Söylemedim… Sesim çıkmadı. Büyük bir acı var göğsümde. Doğrulamıyorum. Göğsüm şişiyor sanki. Üşüyorum. Ayaklarım ellerim buz kesildi birden. Hissedemiyorum neredeyse. Vücudumda kan kalmamış sanki. Hepsi göğsüme dolmuş beni sıkıştırıyor. Nefes alamıyorum bir türlü. Her taraf kararıyor. Hayır hayır güneş yeni doğmuştu. Gözlerim kararıyor göremiyorum. Göğsüme çuvaldızlar batıyor sürekli. Soğuk. Acı çekiyorum.
Ellerim…Yumruğumu sıksam kan dağılacak gibi geliyor. Hırıltılar duymaya başladım. Kimden geliyor bu ses. Yumruğumu bir sıksam… Ellerimavuçlarım şişmiş sanki. Parmaklarım kapanamıyor.
Kendime acıyorum. Ne hale düştüm birden. Acılar içindeyim.Hissedebildiğim her yerim yanıyor. Boğazım tıkanmış yüzüm şişmiş sanki.
Olamaz! Ölüyor muyum yoksa?
Bunu düşünür düşünmez tüylerim diken diken oldu. Ürperdim. Göğsümdeki acı giderek artıyor. Hareket edemiyorum göremiyorum nefes alamıyorum dayanamıyorum…
Bütün acılar birden dindi. Rahatlığa kavuştum birden. Kendimi çocuk gibi hissediyorum. Yerimden bir kımıldasam balon misali uçarım gibi geliyor. Gözlerim artık görüyor. Bulanık görüyorum her tarafı hayal gibi rüya gibi.
Derin bir nefes almak istedim.
Saçma gelebilir ama gerek yokmuş gibi geliyor bana.
Daha mutlu oldum kaygılarım kayboldu birden. Hafifledim. İçim ürpererek bedenimden ayrıldım. Rahatladım öldüm…
Arkamda olduğunu biliyordum…
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)