METEOR ÇARPMASI: Herhangi bir kıyamet senaryosu yazılmaya başlandığından insanların aklına gelen ilk olay, dünyaya çarpan devasa bir meteorun insan ırkını sona erdirmesidir. Ve aslında bu seçenek göründüğü kadar da uzak bir ihtimal değil. Bundan tam 100 yıl önce, 1908 yılında devasa bir meteor atmosfere girerek Tunguska(Sibirya) üzerinde parçalara ayrıldı. Patlamanın da etkisiyle ortaya, Hiroşima'ya atılan atom bombasının nerdeyse 100 katı bir enerjiyi açığa çıkardı. Gökbilimcilere göre her 300 senede bir kez bu büyüklükte bir göktaşı dünyamıza çarpıyor. Bunların hemen hemen hepsi daha yeryüzüne varamadan eriyip gidiyor.
GAMMA IŞINI PATLAMASI: Eğer gökyüzündeki gamma ışınlarını izleyebilseydik tam bir görsel şölen olurdu. Bazı karanlık gecelerde gökyüzünde çok ani parlayan ve bir anda kaybolan ışık patlamaları görülür. Bunlar uzak galaksilerde yaşanan gamma ışını patlamalarıdır. Bunların büyüklüğü ise güneşin nerdeyse 10 katrilyon katıdır. Sönmüş yıldızların birbiriyle çarpışmasıyla oluşan bu olay 1000 ışık yılı kadar öteye etki edebiliyor. Bizi etkileyecek kadar yakında gerçekleşen bir patlama, atmosferin ve ozon tabakasının korunmasına rağmen dünyaya yayacağı radyasyonla insan orkının sonunu getirebilir.
KARA DELİK SALDIRISI: Galaksimiz içinde pek çok karadelik bulunuyor. Barındırdıkları yerçekimi kuvvetiyle her şeyi yutabilecek güçte olan bu “yok ediciler” hasımlarına kaçma fırsatı tanımıyor. Bir karadeliğin dünyamıza zarar vermesi için illa ki yakınında bulunması gerekiyor. Sadece güneş sistemimizin yanından bile geçmesi, dünyanın karadeliğe doğru çekilip sonsuza kadar yok olmasına sebep olabilir.
DEVASA GÜNEŞ PATLAMALARI: Güneşin yüzeyinde meydana gelen bu devasa güçteki manyetik patlamalar, atmosferimize her gün çarpmakta ve ozon tabakasına az da olsa hasar vermektedir. Ölümcül etkileri atmosferden geri yansıtılsa da, yapılan araştırmalar normallerinden milyonlarca kat daha güçlü olan bazı patlamaların dünyaya ulaşması halinde atmosferin çökmesi, ve gezegenin bir fırına çevrilmesinin uzak bir ihtimal olmadığını gösteriyor.
DÜNYANIN MANYETİK ALANININ BOZULMASI: Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar yeryüzünün yaklaşık her 780,000 yılda bir manyetik alanının yer değiştirdiğini gösteriyor. Yiine başka bir araştırma geçtiğimiz yüzyıl içerisinde dünyanın manyetik alanının %5 oranında azaldığı da görülüyor. Manyetik alanın kalkması aynı zamanda güneşten gelen zararlı partikül ve ışınların da bir engele maruz kalmadan dünyaya çarpması anlamına geliyor. Ayrıca alanın bozulması dünyanın ekolojik dengesinin de bozulmasına sebep olacak ve dünyadaki yaşam yavaşça yok olacak..
YÜKSEK VOLKANİK HARAKETLİLİK: 1783 yılında, İzlanda ‘da Laki volkanı patlayarak 9000 insanı ve besin kaynaklarının %80’ini telef etti. Bunun sonucunda gelen kıtlık İzlanda nüfusunun dörtte birini öldürdü. Atmosfere yayılan toz Amerika Birleşik Devletleri’nde kış sıcaklıklarının 9 derece düşmesine sebep oldu. Ve bu sadece ufak bir olaydı. 65 milyon yıl önce bugünkü Hindistan’da yaşanan volkanik olaylar Laki Yanardağı’ndan yüzbinlerce kat daha büyük bir patlama ve yüzyıllarca sürecek volkanik haraketlilik getirdi. Hatta bazı bilim adamlarına göre dinozorların soyunun tükenmesinin sebebi bir meteor değil bu vokanik patlamalardı. Yeryüzündeki aktif ve pasif volkanların çokluğu düşünüldüğünde bu teori de çok uzak görünmüyor.
SALGIN HASTALIKLAR: Dünyada bilinen en geniş çaplı ve en büyük hasar veren salgın 14. Yy’da Avrupa nüfusunun dörtte birini yok eden veba salgınıdır. 1918-19 yılları arasında yaşanan grip salgını 20 milyondan fazla can alırken, günümüzün en büyük belalarından olarak kabul edilen AIDS 1980 yılından itibaren on milyonlarca insanı öldürdü.
KÜRESEL ISINMA: Son yıllarda sıkça adını duyduğumuz küresel ısınma insan bazlı en büyük sorunların başında geliyor. Kutuplardaki buz oranlarının düşmesi, su taşkınları ve seller bunu en göz önündeki belirtileri. Harvard Üniversitesi araştırmacılarından Paul Epstein’ın teorisine göre; iklimin bozulması değişik türlerdeki parazitlerin doğmasına ve üremesine, bu yolla da tropik hastalıkların yaylmasının hızlanmasına neden olacak..
EKOSİSTEMİN ÇÖKMESİ: İzinsiz avlanma ve yağmur ormanlarının yakılması gibi eylemlerle dünyanın ekosistemi çok büyük zarar görüyor. Hayvanlar için yaşam ortamlarının azalmasının yanında besin zincirini de etkileyen bu gibi olaylar, yılda yaklaşık 30.000 canlı türünün soyunun tükenmesine sebep oluyor. Su kaynaklarına dökülen atıklar da akarsular ve derin denizlerdeki yaşamı olumsuz yönde etkiliyor.
BİYOKİMYASAL FELAKET: İnsanoğlu bazı yaşam türlerini sona erdirirken, gentik mimari ve modifiye edilmiş mikroplarla yeni türler de yaratıyor. Ayrıca tarımda kullanılan hormonlar ve gen oynamaları, insan DNA’sına negatif yönde etki yapıyor. Hormonlu gıdaların insan hayatına direk olarak kast ettiğine dair net bir kanıt henüz olmasa da, bilim adamlarına göre bu besinlerin yararından çok zararı mevcut. Bir başka sözü geçen ihtimal ise bu biyolojik güce bir terörist gücün yada saldırgan bir devletin sahip olması ve bunu dünya halkı üzerinde kullanması..
PARTİKÜL HIZLANDIRICI: Matematikçi Thedore Kaczynski’ye göre bilim adamlarında yapılan kara delik ve dünyanın nasıl oluştuğunu bulmaya dair deneyler dünyanın sonunu getirecek ve bundan herhangi bir kurtuluş yolu olmayacak. Bu teori çok uçuk gibi görünse de birçok bilim adamı, araştırmacı ve matematikçiden destek gördü. Özellikle CERN tarafından bu yaz yapılması planlanan kara delik deneyi düşünülünce gündemdeki en güncel teori bu..
TOKSİNLER: Endüztriyel aıklar, nehirlere ve denizlere boşaltılan toksinler özellikle büyük şehirlerin etrafındaki doğal yaşamı tehdit ediyor. Endistrüyel kirlilik deniz yaşamını olduğu kadar havayı da kirleterek insanları da özellikle kanser gibi ölüm oranı yüksek bir hastalıkla karşı karşıya bırakıyor. Bunun yanı sıra yüksek dozda diyoksin bulunduran zehirli hava insanların üreme yetisini de bozabiliyor. Bazı firmalar doğal enerji ve havayı daha az kirlen üretim teknolojilerine dönse de halen fabrikaların büyük çoğunluğu zehirli gazları havaya salmakta.
NÜKLEER SAVAŞ: Günümüzde sadece Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu’nun elinde yaklaşık 19.000 nükleer savaş başlığı bulunmakta. Şu anda uzak bir ihtimal gibi görünse de , bundan 40 yıl önce Sovyetler Birliği’nin dağılması da çok uzak bir ihtimal olarak görülüyodu. Kitlesek bir imhanın tek yolu nükleer savaş döneminde hem Rusya hem de Amerika biyolojik silahlanma konusunda özel araştırmalar yürütüyordu. Kontrolü çok zor olan bi boyolojik silahlar yanlış ellerde kitlesel bir yıkım getirebilir.
AKIL SAĞLIĞININ BOZULMASI: Yapılan araştırmalar geçtiğimiz yüzyıl içinde insanların fiziksek olarak güşlenmesine larşın psikolojik olarak çöktüğünü kanıtladı. Günümüzde dünya yüzünde 500 milyondan fazla insanın psikolojik rahatsızlık ve hastalıklarla boğuştuğu tahmin ediliyor.Yine araştırmalara göre 2020 yılında dünyadaki en büyük ikinci ölüm sebebi depresyon olacak. Şu anda bile Amerikan nüfusunun %65’i intihara meğilli olarak yaşıyor.
KIYAMET GÜNÜ: İslam’da Mehdi’nin gelişi, Hristiyanlık’ta Mesih’in dönüşü anlatılır. Bunlar dünyanın sonunun geldiğinin habercisi olarak bilinir. 3 büyük dinin ortak sonu, kıyamet alametleriyle beraber insan yaşamının sona ermesidir. Dünyada kendini dine adadığını söyleyen ve kıyamet gününün geldiğine inanan pek çok tarikat mevcuttur. Çoğu küçk ve zararsız olsa da bazıları kıyameti getirmenin kendi görevleri olduğunu bile düşünür. Buna örnek olarak 1995 yılında Japon “Aum Shinri Kyo” tarikatına mensup üyelerin Tokya’da bir metro istasyonuna sinir gazıyla saldırı düzenlemesi gösterilebilir. Bu saldırıda 12 kişi hayatını kaybetmiş, 5000 kişiden fazlası da yaralanmıştı. ..
GAMMA IŞINI PATLAMASI: Eğer gökyüzündeki gamma ışınlarını izleyebilseydik tam bir görsel şölen olurdu. Bazı karanlık gecelerde gökyüzünde çok ani parlayan ve bir anda kaybolan ışık patlamaları görülür. Bunlar uzak galaksilerde yaşanan gamma ışını patlamalarıdır. Bunların büyüklüğü ise güneşin nerdeyse 10 katrilyon katıdır. Sönmüş yıldızların birbiriyle çarpışmasıyla oluşan bu olay 1000 ışık yılı kadar öteye etki edebiliyor. Bizi etkileyecek kadar yakında gerçekleşen bir patlama, atmosferin ve ozon tabakasının korunmasına rağmen dünyaya yayacağı radyasyonla insan orkının sonunu getirebilir.
KARA DELİK SALDIRISI: Galaksimiz içinde pek çok karadelik bulunuyor. Barındırdıkları yerçekimi kuvvetiyle her şeyi yutabilecek güçte olan bu “yok ediciler” hasımlarına kaçma fırsatı tanımıyor. Bir karadeliğin dünyamıza zarar vermesi için illa ki yakınında bulunması gerekiyor. Sadece güneş sistemimizin yanından bile geçmesi, dünyanın karadeliğe doğru çekilip sonsuza kadar yok olmasına sebep olabilir.
DEVASA GÜNEŞ PATLAMALARI: Güneşin yüzeyinde meydana gelen bu devasa güçteki manyetik patlamalar, atmosferimize her gün çarpmakta ve ozon tabakasına az da olsa hasar vermektedir. Ölümcül etkileri atmosferden geri yansıtılsa da, yapılan araştırmalar normallerinden milyonlarca kat daha güçlü olan bazı patlamaların dünyaya ulaşması halinde atmosferin çökmesi, ve gezegenin bir fırına çevrilmesinin uzak bir ihtimal olmadığını gösteriyor.
DÜNYANIN MANYETİK ALANININ BOZULMASI: Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar yeryüzünün yaklaşık her 780,000 yılda bir manyetik alanının yer değiştirdiğini gösteriyor. Yiine başka bir araştırma geçtiğimiz yüzyıl içerisinde dünyanın manyetik alanının %5 oranında azaldığı da görülüyor. Manyetik alanın kalkması aynı zamanda güneşten gelen zararlı partikül ve ışınların da bir engele maruz kalmadan dünyaya çarpması anlamına geliyor. Ayrıca alanın bozulması dünyanın ekolojik dengesinin de bozulmasına sebep olacak ve dünyadaki yaşam yavaşça yok olacak..
YÜKSEK VOLKANİK HARAKETLİLİK: 1783 yılında, İzlanda ‘da Laki volkanı patlayarak 9000 insanı ve besin kaynaklarının %80’ini telef etti. Bunun sonucunda gelen kıtlık İzlanda nüfusunun dörtte birini öldürdü. Atmosfere yayılan toz Amerika Birleşik Devletleri’nde kış sıcaklıklarının 9 derece düşmesine sebep oldu. Ve bu sadece ufak bir olaydı. 65 milyon yıl önce bugünkü Hindistan’da yaşanan volkanik olaylar Laki Yanardağı’ndan yüzbinlerce kat daha büyük bir patlama ve yüzyıllarca sürecek volkanik haraketlilik getirdi. Hatta bazı bilim adamlarına göre dinozorların soyunun tükenmesinin sebebi bir meteor değil bu vokanik patlamalardı. Yeryüzündeki aktif ve pasif volkanların çokluğu düşünüldüğünde bu teori de çok uzak görünmüyor.
SALGIN HASTALIKLAR: Dünyada bilinen en geniş çaplı ve en büyük hasar veren salgın 14. Yy’da Avrupa nüfusunun dörtte birini yok eden veba salgınıdır. 1918-19 yılları arasında yaşanan grip salgını 20 milyondan fazla can alırken, günümüzün en büyük belalarından olarak kabul edilen AIDS 1980 yılından itibaren on milyonlarca insanı öldürdü.
KÜRESEL ISINMA: Son yıllarda sıkça adını duyduğumuz küresel ısınma insan bazlı en büyük sorunların başında geliyor. Kutuplardaki buz oranlarının düşmesi, su taşkınları ve seller bunu en göz önündeki belirtileri. Harvard Üniversitesi araştırmacılarından Paul Epstein’ın teorisine göre; iklimin bozulması değişik türlerdeki parazitlerin doğmasına ve üremesine, bu yolla da tropik hastalıkların yaylmasının hızlanmasına neden olacak..
EKOSİSTEMİN ÇÖKMESİ: İzinsiz avlanma ve yağmur ormanlarının yakılması gibi eylemlerle dünyanın ekosistemi çok büyük zarar görüyor. Hayvanlar için yaşam ortamlarının azalmasının yanında besin zincirini de etkileyen bu gibi olaylar, yılda yaklaşık 30.000 canlı türünün soyunun tükenmesine sebep oluyor. Su kaynaklarına dökülen atıklar da akarsular ve derin denizlerdeki yaşamı olumsuz yönde etkiliyor.
BİYOKİMYASAL FELAKET: İnsanoğlu bazı yaşam türlerini sona erdirirken, gentik mimari ve modifiye edilmiş mikroplarla yeni türler de yaratıyor. Ayrıca tarımda kullanılan hormonlar ve gen oynamaları, insan DNA’sına negatif yönde etki yapıyor. Hormonlu gıdaların insan hayatına direk olarak kast ettiğine dair net bir kanıt henüz olmasa da, bilim adamlarına göre bu besinlerin yararından çok zararı mevcut. Bir başka sözü geçen ihtimal ise bu biyolojik güce bir terörist gücün yada saldırgan bir devletin sahip olması ve bunu dünya halkı üzerinde kullanması..
PARTİKÜL HIZLANDIRICI: Matematikçi Thedore Kaczynski’ye göre bilim adamlarında yapılan kara delik ve dünyanın nasıl oluştuğunu bulmaya dair deneyler dünyanın sonunu getirecek ve bundan herhangi bir kurtuluş yolu olmayacak. Bu teori çok uçuk gibi görünse de birçok bilim adamı, araştırmacı ve matematikçiden destek gördü. Özellikle CERN tarafından bu yaz yapılması planlanan kara delik deneyi düşünülünce gündemdeki en güncel teori bu..
TOKSİNLER: Endüztriyel aıklar, nehirlere ve denizlere boşaltılan toksinler özellikle büyük şehirlerin etrafındaki doğal yaşamı tehdit ediyor. Endistrüyel kirlilik deniz yaşamını olduğu kadar havayı da kirleterek insanları da özellikle kanser gibi ölüm oranı yüksek bir hastalıkla karşı karşıya bırakıyor. Bunun yanı sıra yüksek dozda diyoksin bulunduran zehirli hava insanların üreme yetisini de bozabiliyor. Bazı firmalar doğal enerji ve havayı daha az kirlen üretim teknolojilerine dönse de halen fabrikaların büyük çoğunluğu zehirli gazları havaya salmakta.
NÜKLEER SAVAŞ: Günümüzde sadece Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu’nun elinde yaklaşık 19.000 nükleer savaş başlığı bulunmakta. Şu anda uzak bir ihtimal gibi görünse de , bundan 40 yıl önce Sovyetler Birliği’nin dağılması da çok uzak bir ihtimal olarak görülüyodu. Kitlesek bir imhanın tek yolu nükleer savaş döneminde hem Rusya hem de Amerika biyolojik silahlanma konusunda özel araştırmalar yürütüyordu. Kontrolü çok zor olan bi boyolojik silahlar yanlış ellerde kitlesel bir yıkım getirebilir.
AKIL SAĞLIĞININ BOZULMASI: Yapılan araştırmalar geçtiğimiz yüzyıl içinde insanların fiziksek olarak güşlenmesine larşın psikolojik olarak çöktüğünü kanıtladı. Günümüzde dünya yüzünde 500 milyondan fazla insanın psikolojik rahatsızlık ve hastalıklarla boğuştuğu tahmin ediliyor.Yine araştırmalara göre 2020 yılında dünyadaki en büyük ikinci ölüm sebebi depresyon olacak. Şu anda bile Amerikan nüfusunun %65’i intihara meğilli olarak yaşıyor.
KIYAMET GÜNÜ: İslam’da Mehdi’nin gelişi, Hristiyanlık’ta Mesih’in dönüşü anlatılır. Bunlar dünyanın sonunun geldiğinin habercisi olarak bilinir. 3 büyük dinin ortak sonu, kıyamet alametleriyle beraber insan yaşamının sona ermesidir. Dünyada kendini dine adadığını söyleyen ve kıyamet gününün geldiğine inanan pek çok tarikat mevcuttur. Çoğu küçk ve zararsız olsa da bazıları kıyameti getirmenin kendi görevleri olduğunu bile düşünür. Buna örnek olarak 1995 yılında Japon “Aum Shinri Kyo” tarikatına mensup üyelerin Tokya’da bir metro istasyonuna sinir gazıyla saldırı düzenlemesi gösterilebilir. Bu saldırıda 12 kişi hayatını kaybetmiş, 5000 kişiden fazlası da yaralanmıştı. ..
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)