Kantemiroğlu ( 12.12.1672)- (24.12.1722)
1673 yılında doğdu. Rumen tarihçi ve besteci. Gençliğinde Latin, Yunan ve İslav dillerinin yanı sıra, din bilgisi ve silah kullanmayı da öğrendi. 1684’te Osmanlı Devleti babasını Boğdan beyliğine atayınca, geleneğe göre 1678’de rehin olarak İstanbul’a gönderildi. Öğrenimini İstanbul’da sürdürerek, patrikhanedeki akademide eski Yunan ve Latin kültürüyle Bizans ağırlıklı Ortodoks kültürünü, enderunda ise Osmanlıca, Farsça ve Arapça öğrendi. Osmanlı siyaset ve kültür çevreleriyle yakın ilişki kurdu. Osmanlı Devleti’nin siyaseti, kurumları, etnik durumu, İslam dini ve sanatına ilişkin köklü bilgiler edindiği gibi Batı’daki hareketleri izlemeyi de ihmal etmedi. Kantemiroğlu’nun besteci olarak önemi, oluşturduğu nota sistemiyle pek çok eseri notaya almış olmasındadır.
Çağdaş Rumen yazarlarının araştırmalarına göre, ilk müzik zevkini, flütle Boğdan havaları çalan babasından almıştır. Boğdan’dayken müziğin temel kurallarını da öğrenmiştir. Türk müziği öğrenimi ise, 14 yaşında geldiği İstanbul’da başlar. Kemani Edirneli Ahmed Çelebi’den bu müziğe ait bilgileri, Tamburi Angeliki’den tambur öğrenir. II. Ahmed zamanında enderuna alınır.
Ney üflediği de söylenen Kantemiroğlu, saz çalmış olmasının kazandırdığı bilgilerle, Türk müziğinin kuramsal temelini kısa zamanda öğrendi. O dönemde, kuramsal konuları en iyi bilenlerden biri sayılıyordu. Müzik meraklısı bir kimse olan Hazine-i Hümayün müdürü İsmail Efendi ile saray hazinedarı Latif Çelebi’nin ısrarlarıyla ünlü kitabını yazdı. Kısaca “Kantemirloğlu Edvarı” diye anılan, Kitab-ı İlmü’l-Müsiki ala Vechi’l-Hurüfat adlı bu kitap iki ana bölümden oluşur. Birinci bölümde makamlar, perdeler, usuller üstüne bilgiler, ikinci bölümde ise, 16.-17. yüzyıla ait toplam 349 parça eserin notasını verir. O dönemin Osmanlıca’sı ile düzgün bir üslupla kaleme alınan Edvar, II. Ahmed’e sunulmuştur. Kantemiroğlu 1723 yılında öldü.
Türkiye’deki çağdaş müzikoloji çalışmalarında, onun önemine ilk kez dikkati çeken kişi Rauf Yekta Bey oldu. 1912’de Şehbal dergisinde yayınladığı iki yazıda, biyografisini sunduktan sonra Hüseyin Sadettin Arel aynı dergide hem bu edvarı yayınladı, hem de eser üstüne açıklamalarda bulundu.
1673 yılında doğdu. Rumen tarihçi ve besteci. Gençliğinde Latin, Yunan ve İslav dillerinin yanı sıra, din bilgisi ve silah kullanmayı da öğrendi. 1684’te Osmanlı Devleti babasını Boğdan beyliğine atayınca, geleneğe göre 1678’de rehin olarak İstanbul’a gönderildi. Öğrenimini İstanbul’da sürdürerek, patrikhanedeki akademide eski Yunan ve Latin kültürüyle Bizans ağırlıklı Ortodoks kültürünü, enderunda ise Osmanlıca, Farsça ve Arapça öğrendi. Osmanlı siyaset ve kültür çevreleriyle yakın ilişki kurdu. Osmanlı Devleti’nin siyaseti, kurumları, etnik durumu, İslam dini ve sanatına ilişkin köklü bilgiler edindiği gibi Batı’daki hareketleri izlemeyi de ihmal etmedi. Kantemiroğlu’nun besteci olarak önemi, oluşturduğu nota sistemiyle pek çok eseri notaya almış olmasındadır.
Çağdaş Rumen yazarlarının araştırmalarına göre, ilk müzik zevkini, flütle Boğdan havaları çalan babasından almıştır. Boğdan’dayken müziğin temel kurallarını da öğrenmiştir. Türk müziği öğrenimi ise, 14 yaşında geldiği İstanbul’da başlar. Kemani Edirneli Ahmed Çelebi’den bu müziğe ait bilgileri, Tamburi Angeliki’den tambur öğrenir. II. Ahmed zamanında enderuna alınır.
Ney üflediği de söylenen Kantemiroğlu, saz çalmış olmasının kazandırdığı bilgilerle, Türk müziğinin kuramsal temelini kısa zamanda öğrendi. O dönemde, kuramsal konuları en iyi bilenlerden biri sayılıyordu. Müzik meraklısı bir kimse olan Hazine-i Hümayün müdürü İsmail Efendi ile saray hazinedarı Latif Çelebi’nin ısrarlarıyla ünlü kitabını yazdı. Kısaca “Kantemirloğlu Edvarı” diye anılan, Kitab-ı İlmü’l-Müsiki ala Vechi’l-Hurüfat adlı bu kitap iki ana bölümden oluşur. Birinci bölümde makamlar, perdeler, usuller üstüne bilgiler, ikinci bölümde ise, 16.-17. yüzyıla ait toplam 349 parça eserin notasını verir. O dönemin Osmanlıca’sı ile düzgün bir üslupla kaleme alınan Edvar, II. Ahmed’e sunulmuştur. Kantemiroğlu 1723 yılında öldü.
Türkiye’deki çağdaş müzikoloji çalışmalarında, onun önemine ilk kez dikkati çeken kişi Rauf Yekta Bey oldu. 1912’de Şehbal dergisinde yayınladığı iki yazıda, biyografisini sunduktan sonra Hüseyin Sadettin Arel aynı dergide hem bu edvarı yayınladı, hem de eser üstüne açıklamalarda bulundu.
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)