|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...


Join the forum, it's quick and easy

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sayfayı FaceBook'ta Paylaş
Design By Sahirâne Design ©️
Tıkla Beğen
Erzurum

    Bionic Commando

    (fog)'(x)
    (fog)'(x)
    Bionic Commando CouronnePatRoN
    PatRoN


    Uyarı Seviyesi Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok !
    Cinsiyetim Cinsiyetim : Erkek
    Kayıt Tarihim Kayıt Tarihim : 14/01/10
    Yaşım Yaşım : 34
    MemLeketim MemLeketim : Yarimin Yanı
    Mesaj Sayım Mesaj Sayım : 2732

    Bionic Commando Empty Bionic Commando

    Mesaj tarafından (fog)'(x) Ptsi Nis. 26, 2010 4:49 pm

    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 80'li ve
    90'lı yıllarda çocuk olanlar için iki tane önemli kahraman vardı. Bu
    adamların filmleri mutlaka izlenir ve herkes bir şekilde onlara
    özenirdi. Birincisi, Rambo olarak Sylvester Stallone, diğeri ise
    Terminator ve Commando rolleriyle Arnold Schwarzenegger. Şimdiler de Sly
    sarkık kaslarıyla orta yaş bunalımında bir adam. Arnold ise Kaliforniya
    Valisi olarak tanınıyor. Ama bahsettiğim dönemler de çocuk olanlar
    onları hep, kasların ve silahların ustası olarak hatırlayacaklar. Tek
    kişilik ordu furyası bu adamlar, erkeksi tarzları ağır hareketleri az
    ama cool konuşma teknikleriyle hepimiz için kahraman olmuşlardı. Haliyle
    bu ikili gayri resmi olarak oyun dünyasına çok konuk oldu. En ünlüleri
    Contra'ydı. Bu ünlü platform oyunun kapağında resmen Arnold ve Sly'ı
    görüyorduk. Arnold, Predator filmindeki ünlü sahnelerinden birisiyle,
    Sly ise Rambo olarak çizilmişti. Diğer ünlü olan ise, konusu ve farklı
    özellikleriyle Contra'yı sollayacak olan Bionic Commando'ydu. Burada bu
    iki ünlü oyuncunun tek vücutta birleşmiş halini görüyorduk.



    Amerikan tarzı asker tıraşı, güneş gözlükleri, kasları ve biyonik
    koluyla, bu karakter tüm çocukların hayaliydi. Capcom'un bu oyununu
    diğer rakiplerinden ayıran en büyük özellik ise Spencer'ın biyonik
    koluydu. Bu sayede, sağa sola tutunup kendimiz yukarı çekebiliyorduk. Ya
    da sarkaç gibi sallanıp bir platformdan diğerine atlıyorduk. Bu sırada
    ise, karşımıza çıkan düşman askerlerini vuruyorduk. Bu kolun diğer
    özelliği ise Spencer'a müthiş bir güç vermesiydi. 80'ler de zaten bir
    biyonik ve robot furyası vardı. Herkes 2000'li yılarda bu tarz şeylerin
    çok yaygın olacağını düşünüyordu. Spencer bu koluyla, etraftaki ağır
    valileri düşmanın kafasına atabiliyordu. Bazı mermileri de
    durdurabiliyordu. Ancak Bionic Commando'da uzmanlaşmak ve tam zevkiyle
    oynamak gerçekten çok zordu. O yüzden uzun yıllar oynanmaya devam etti�


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Geçtiğimiz
    yıl bu efsanevi oyunu günümüz grafikleriyle tekrar düzenlenmiş olarak
    oynama şansımız oldu. Bionic Commando Rearmed adlı oyunda, ilk oyunun
    tarzı koruyup orijinalliğini bozmayan eklentilerle başarılı bir tekrar
    yapım (remake) olarak tarihe geçmiş oldu. Aynı zamanda bu, efsanenin
    geri dönüşünün de habercisiydi. Capcom 20 yıl sonra, Bionic Commando
    serisinin diriltmeye karar verdi. İlk oyunun devamını anlatan, yeni bir
    oyun yapılıyordu. Oyun eski günlerin hatırına konsola daha önce
    çıkartıldı. PC'ler ise uzun bir bekleyişten sonra, bu sıcak yaz
    günlerinde, maceranın adı Nathan "Rad" Spencer ile tekrar buluşuyor. İlk
    oyunu tecrübe etmek ve hikayesini öğrenmek için Rearmed'ı tavsiye
    ederim. Ancak oynamak da ısrar edenler için ilk oyunun hikayesi kısaca
    şöyleydi. Commando oyunun kahramanı Super Joe, gizli bir görevdeyken
    kaybolur. Onu kurtarmak ve Imperial kuvvetlerinin ne yaptığını bulmak,
    FSA'nın (Federal States of America) yeni silahı süper asker Nathan
    Spencer'a verilmiştir. Ünlü Bionic Commando'muz göreve böyle başlar.
    Ancak ilerledikçe, hem FSA ile yaptığımız telsiz konuşmaları hem de
    düşmanın bilgisayarlarını hackleyerek öğrendiğimiz bilgilere göre,
    Imperial'lar Project Albatros kod adlı bir deney üzerinde çalışmaktadır.
    Zamanla Spencer bu projenin aslında Imperial'ın ünlü lideri,
    Master-D'yi diriltmeyi hedeflediğini öğrenir. Bundan sonra ise görevi
    arama kurtarmadan çok, esas gücünü test edebileceği bir bul ve yok et
    görevi haline gelir� Oyunun orijinal Japon sürümünde Imperial'lar Nazi
    İmparatorluğu, Master- D ise Hitler'in ta kendisiyiydi. Ancak Batı'da bu
    hikaye çok fazla tepki alınca, Capcom olayı Nazi'leri ve Hitler'i
    anımsatan kurgusal yeni isimlerle değiştirmeye karar verdi. Böylece tüm
    dünyaya yayılan ikinci versiyonla birlikte, her şey de değişmiş oldu.

    Eski
    dostta yeni imaj


    Nat Spencer, orijinal oyunda tam bir
    80'ler tipiydi. Kamando pantolonu, saç stili, hafif ukala gülüşü, güneş
    gözlüğüyle birlikte o yılların aksiyon filmlerinden fırlamış gibiydi.
    Yeni oyundaki Spencer ise karakter tasarımı olarak günümüze aktarılmış.
    Artık daha hırçın ve günümüz insanı gibi halinden memnun olmayan bir
    tipi var. Saçları uzun ve rasta modelinde olmuş. Güneş gözlüğü takmıyor,
    yüzündeni ukala gülüşü kaybolmuş, yerine daha vahşi bir tipi var. Bu
    haliyle, Kurt Russel'ın hayat verdiği Snake Plissken karakterine
    benziyor. Ayrıca tipinde hafiften bir Lost'un Sawyer'ını andırma da var (bana
    Orlando Bloom'u anımsatıyor nedense? - Emre Acar
    ).
    Nathan en son Master-D'yi yenmiş ve FSA için bir kahraman haline
    gelmişti. Ancak yeni oyunda, her şey çok daha farklı bir yerden
    başlıyor. Artık oyun daha karanlık bir ortama sahip. Spencer, emire
    itaatsizlikten dolayı hak etmediği halde hapishaneye atılmış ve orada
    idam edileceği günü bekliyor. Kolu kendinden alınmış. Bir zamanlar
    kahraman görünen ve imrenilen biyonik askerler artık, kendi devletleri
    tarafından istenmiyor. Kukla halkta hükümetin bu dediklerini düşünüp,
    biyoniklerin gücünden korkmuşlar ve sonuçta Biyonik Avı başlamış.
    Biyonik parçalara sahip olanlar, bulunduğu yerde yok edilmiş ya da bu
    parçalardan kurtulmaya zorlanmış. Böyle bir dönemde, Super Joe'nun
    başında olduğu T.A.S.C yetkisiz göstermelik bir birim. Esas amaçları,
    biyonik askerler yaratıp eğitmekten şimdi Joe üstün yetkili ama hiçbir
    işe yaramayan bir birimin başı
    Bu karanlık dönem, kendi sorunlarını da yaratmış, dünyanın başı artık
    Bio-Reign adlı terörist grupla dertte. Adından da anlaşıldığı gibi,
    bunlar biyonik parçalara sahip insanlardan oluşan bir grup. İçlerinde
    eski, T.A.S.C elemanları ve Imperial askerleri de var. Ascension
    şehrinin Bio-Reign teröristleri tarafından bombalanmasından sonra
    Spencer'a tekrar ihtiyaç duyulur. Spencer da bir zamanlar ihanete
    uğradığı hükümetine vatanseverlik ve kişisel nedenlerden dolayı tekrar
    hizmet etmeye karar verir. İşte böylece yeni nesil Bionic Commando
    maceramızda başlamış oluyor. Spencer oyuna biyonik kolu olmadan
    başlıyor. Yapımcılar bu kolun değerini daha iyi anlayalım diye böyle bir
    şey yapmışlar çok belli. Ama hala senaryo gereği, göreve bir askeri en
    büyük silahından mahsur yolluyorlar anlamış değilim. Ascension Şehrinin
    yıkıntılara arasında oyuna başlıyoruz. İlk görevimiz, Spencer'ın biyonik
    kolunu bulmak. Sıradan bir TPS oyunundaki aksiyonları yaptıktan sonra,
    kola ulaşıyoruz ve esas macera da başlıyor. Bundan sonra oyunun esaslı
    bir eğitim bölümü var. Bazı oyunlar da eğitim bölümü öylesine
    yapılmıştır tam anlamıyla bir şey öğretmez. Ancak Bionic Comando'nun
    yapımcısı Grin oyunu tam anlamıyla öğreten bir eğitim bölümü hazırlamış.
    Ancak bu eğitim bölümünde yapabildiğimiz her şeyi, oyun sırasında hemen
    yapamıyoruz. Çünkü oyunda bir çeşit gelişme sistemi var. Mantıklı bir
    açıklamayla bu olayı senaryoya da uygun hale getirmişler. Mekanik kol
    sayesinde oyunda görebildiğimiz hemen her şey ile etkileşime geçiyoruz.
    TPS oyunlar da pek alışık olmadığımız bu özgürlük oyuncuyu etkiliyor.
    Üstelik fare sayesinde, oyunun kontrolleri konsol versiyonlarına kıyasla
    çok daha başarılı. Spencer fare ile işaretlediğimiz her yere, koluyla
    tutunabiliyor. Buralara kendini çekebiliyor. Aynı şekilde direk ya da
    reklam tabelası gibi şeylere de tutunup burada sallanabiliyoruz.
    Orijinal oyunun en büyük özelliği yeni nesilde de devam ediyor.
    Rearmed'daki gibi sarkaç misali sallanırken, fiziki kanunlara uymamız
    lazım. Bir yere ulaşmak için ya da daya yükseğe sıçramak için
    sallandıktan sonra, bu hareketten aldığımız gücü kullanmamız lazım.
    Kısacası, sallanmanın verdiği güç ile çok daha uzaklara
    sıçrayabiliyoruz. Dev haritalar ve yıkık şehirler de dolaşmamıza rağmen,
    oyun eski platform tadından hiçbir şey kaybetmemiş. Havada asılı
    balonlar, ağaçlar, reklam panolarıyla birlikte oyun hala platform gibi
    duruyor. Bir süre sonra kontrollere alışında, yaptığımız hareketler
    oyunu, çok zevkli hale getiriyor. Binadan binaya sallanmak oradan oraya
    zıplamak o kadar zevkli ki, bazen dövüşmeyi bırakıp sırf bu hareketleri
    yapmak için oradan oraya sallanıp durdum� Bu sefer Spencer'ın karşısında
    tam dişine göre düşmanlar var. Teröristler aynı onun gibi, biyonik
    parçalara sahip. Haliyle onlarla dövüşmek hem zor hem de bir o kadar
    zevkli. Super Joe bu oyunda bizi yönlendiren kişi olmuş. Bol bol telsiz
    konuşmasıyla, gideceğimiz yerleri anlatırken aynı şekilde bizi senaryo
    konusunda bilgilendiriyor.

    Savaş bittiğinde askerlere ne
    olur?


    Bionic Commando'da bol aksiyon az diyalog ve
    video mantığı var. Hikayeyi öğrenmek isteyenler için, yapımcılar telsiz
    konuşmaları ve etraftaki terminalleri hackleme özellikleri koymuşlar.
    Terminal hackleme oyunda en çok yapacağımız işlerden birisi. Bunu yapmak
    için, kolumuzu terminale fırlatıyoruz. Daha sonra da ekranda çıkan
    hackleme tuşuna basıyoruz. Bu sayede, cihaz etkisiz hale getirilmiş
    oluyor. Cihazı hackleyince aynı zamanda, düşmanın iletişim ağına da
    girmiş oluyoruz. Burada senaryoyla ilgili bilgileri öğreneceğimiz
    düşmanın yazışmalarını ve talimatlarını okuyabiliyoruz. Bionic
    Commando'da konu arka planda gözükebilir ama kesinlikle yetersiz değil.
    Aksine çok doyurucu ve merak uyandırıcı bir konu var. Telsiz
    konuşmalarıyla yapımcılar oyuna, eski savaş filmlerinin tadını koymaya
    çalışmışlar. Spencer ile Super Joe'nun konuşmaları, geçmişle ilgili
    hesaplaşmalar, vatanseverlik, ihanet ve ilk iki oyun arasındaki
    boşlukları doldurma gibi birçok konuyu işliyor. Konuşmaları sayesinde
    Spencer hareket edebildiği için, ben konu monu anlamam aksiyon isterim
    diyen oyuncular da oyundan gayet memnun olacaklar. Tam tersi düşünen ve
    oyunların konusuna hayran oyuncular ise bu ciddi ve dramatik ortamdan
    çok büyük zevk alacaklar. 20 yıl önce kim bu gayet erkeksi ve kaya gibi
    adamın büyük bir dramın parçası olacağını düşünebilirdi ki? Geçen
    zamanla birlikte aksiyon kahramanlarının da görevleri artmaya başladı.
    Eskiden kaslarını gösterip, silahla onu bunu vururlarken ve bunu
    yaparken umursamazca gülümserken, şimdi hikayeleriyle de insanları
    etkilemek zorundalar�


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Oyun
    her bakımdan yeni bir seri yaratma hedefinde olduğunu gösteriyor.
    Bionic Commando'da aksiyon dolu anlar yaşarken, bir yandan ise ilk
    oyunun öncesini anlatan dokümanlara ve konuşmalara tanık oluyoruz.
    Spencer'ın bu kola nasıl sahip olduğu ve tüm ülkenin sevdiği bir
    kahramanken nasılda gözden düştüğünü, film gibi bir senaryoyla
    öğreniyoruz. Hatta bu konuda oyunda bir espri bile var. Bir yerde
    Spencer'ın ve ilk oyundaki kahramanların dev heykelleriyle
    karşılaşıyoruz. Özellikle Spencer'ın heykelinde yazan "Kahramanlığın
    modası asla geçmez" sözü çok iyi bir gönderme olmuş. Bionic Commando'ya
    hem kendi hükümeti hem de teröristler tarafından hain gözüyle bakılıyor.
    Teröristler Biyonik Avı'na rağmen, hala hükümetin yanında olduğu için,
    FSA ise emirlere uymadığı için Spencer'a bu lakabı uygun görmüşler. Bu
    dramatik ve karanlık ortam oyuna en iyi şekilde yansıtılmış. Karşımızda
    harabeye dönmüş koca bir şehir var. Bu şehirde av ya da avcı olmak sizin
    yaratıcılığınıza bakıyor�
    Bionic Commando'nun yarı serbest bir oynanış tarzı var. Kolun
    özellikleri ve platform tarzı dövüşler için en yaratıcı şekilde
    uygulanmış. Kolun güçlerini açmak ve daha güçlü olmak için öncellikle
    oyunun bize sunduğu challange görevlerini bitirmek lazım. Bunları
    yaptıkça, Spencer daha etkili bir ölüm makinesi hale geliyor.
    Kahramanımız üç tane silah türü kullanabiliyor. Birincisi sürekli elinde
    olan, tabanca diğeri ise FSA tarafından arada bir yollanan silahlar.
    Son olarak el bombalarıyla düşmanın korkulu rüyaları oluyoruz. Ancak
    oyuna alışana kadar düşman korkulu rüyamız oluyor. Joe'nun yolladığı
    silahlar, tasarım olarak müthiş. Ancak belirli zamanlar da bir kapsül
    ile atılıyor. Bu silahlar, Super Joe'nun orijinal karakteri olduğu
    Commando oyunundan kalma, makineli tüfek, müthiş yaratıcı bir tasarıma
    sahip pompalı tüfek, bomba fırlatan tüfek, olmazsa olmaz sniper ve roket
    atar. Bu silahlar belki her oyunda var ancak Bionic Commando'daki
    yaratıcı tasarımları sayesinde, bazılarını ilk kez kullanmış gibi
    olacaksınız. Özellikle, 5-6 kişiye aynı anda kilitlenip onları
    öldürebilen roket atar oyundaki en etkili ama bir o kadar da az bulunan
    silah. Ne yazık ki, senaryo gereği oyunda mermiler çok az bulunuyor. O
    yüzden onları deli gibi etrafa saçma yerine, tek tek sayıp altın gibi
    kullanmak lazım. Nişan alma sistemini daha iyi hale getirmek için
    Grin'in bu yıl içinde çıkan oyunlarında bulunan, yakınlaşma sistemi
    Bionic Commando'ya da eklenmiş. Ancak Wanted ve Terminator Salvation'dan
    farklı olarak Spencer her istediği yerde ve zamanda nişan alabiliyor.
    Diğer oyunlar da siper gerekliydi. Gelelim kolun özelliklerine. Biyonik
    kolumuz aslında oyundaki en etkili ve güçlü silah. Bu kol sayesinde,
    düşmanları kendimize çekip onları rahatça öldürebiliyoruz. Aynı şekilde
    tam tersini yapıp, kendimizi düşmana hızlı şekilde çekip ağırlığımızla
    ezilip ölmesini sağlayabiliyoruz. Etraftaki, taş, araba, metal eşya,
    kutu ve hatta düşmanların cesetleri gibi her türlü şeyi, kolumuzla
    havaya fırlatıp, sonra da ona havada tekrar vurup düşmanların üzerine
    atabiliyoruz. Bu hareketi yapması ve izlemesi, yazmasından daha zevkli
    diyebilirim. Aynı şekilde uzaktaki eşyayı, kolumuzla havaya kaldırıp,
    düşmanların üzerine fırlatabiliyoruz. Arabaları ve cesetleri, insanların
    üzerine fırlatmak pek düzgün bir davranış olmasa da oldukça zevkli
    oluyor. Özellikle düşmanları kendi üstlerinden düşen eşyalarla öldürmek
    oyunda en çok hoşuma giden şeydi. Bu tarz bir ayrıntıyı yapabileceğimiz
    çok fazla oyun yok�

    Oyunun yarı serbest bir sistemi olduğunu
    söylemiştim. Spencer neredeyse yenilmez bir karakter. Ancak, radyasyon
    ve su ona mermilerden bile çok zarar veriyor. Bu iki maddeye yaklaştığı
    an hemen ölüyor. Tamam yapımcılar, görünmez duvar taktiği olarak
    radyasyonu oyuna koymuşlar. Ancak bazen öyle komik şeyler oluyor ki
    insanın oyuna olan bağlılığı kopuyor. Suya düşünce kolunun ağırlığından
    dolayı, Spencer boğulmaya başlıyor. Bu can sıkıcı olaylar dışında
    düşmanla istediğimiz gibi dövüşebiliyoruz. Koca şehir bizim için bir av
    alanı. Etrafımız düşmanlar tarafından sarılınca, en yüksek yere tırmanıp
    sonra onların üzerine atlayabiliyoruz. Spencer yüksekten düşünce
    ölmüyor, ancak özel hareketi sayesinde, düşmanları ezip öldürebiliyor.
    Aynı şekilde kolumuzla bir yere tutunup, sallanarak düşman mermilerinin
    hedeflerinden kaçabiliyoruz. Ancak, bizim de düşmanı vurmamız
    zorlaşıyor. Her daim Kara Murat gibi düşmana direk saldırmak zorunda
    değiliz. Kurnazlık yapıp, etraftan dolaşıp onlara pusu kurabiliyoruz. Ya
    da yüksek bir yere tutunup, kafalarına bomba atarak da bu işi
    halledebiliyoruz. Daha önce dediğim gibi, bu konu tamamıyla oyuncunun,
    yaratıcılığına bırakılmış. Özellikle Boss savaşları, Bionic Commando'nun
    en sinir bozucu ve zevkli anlarını yaşamınızı sağlıyor. Her Boss'u
    yenmek için özel bir taktiğe ihtiyacımız var. Bazılarını sadece
    kolumuzla, bazılarını silahla, bazılarını da her ikisiyle
    öldürebiliyoruz. Ancak çoğu yer de oyun bizden çeviklik bekliyor. Buna
    rağmen Spencer hiç de çevik bir karakter değil. Üstelik sağda solda
    takılı da kalabiliyor. Özellikle çeviklik ve hız gerektiren yerlerde
    bunun olması, gerçekten can sıkıcı�


    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

    Oyunun
    en büyük eksisi, kayıt sisteminin olmamasından kaynaklanıyor. Bunun
    yerine eski usul checkpoint sistemi kullanılmış. Yani her istediğimiz
    yerde oyunu kaydetmek yerine, belirli yerlerde oyun kendini kaydediyor.
    Konsolcular buna alışık ama bari PC versiyonunda yapımcılar düzgün bir
    save sistemi koysaymış. İlk oyundaki gibi, etrafta özel eşyalar
    topluyoruz. Bunların hepsini toplarsa, oyunla ilgili ekstra özellikler
    açılıyor. Ancak bu eşyalar öyle sapa ve ölümcül yerlerdeki, almak için
    bayağı uğraşmak gerekiyor. Normalde bu sorun değil hatta oradan oraya
    atladığımız için daha da eğlenceli olmalı. Ama save sistemi olmayınca
    tam bir işkence oluyor. Çünkü, 15-20 dakika uğraşıp, tüm adamları türlü
    türlü aksiyonla öldürdükten sonra, bir tane koleksiyon simgesinin almak
    için ölüyoruz. Bu genelde, radyasyon yüzünden oluyor, serpintili bölgeye
    kazayla yaklaşınca, kaçana kadar ölmüş oluyoruz. Peki ölünce ne oluyor?
    O 15-20 dakikalık aksiyonun başına dönüyoruz. Bir de bu ölümlerin,
    oyunun sistemi yüzünden olması insanı iyice kızdırıyor. Spencer
    yeterince çevik olmadığı için, tek bir düşman tarafından öldürülmek çok
    sinir bozucu. Mesela, ben bir bossu bayağı uğraşıp öldürdüm, ancak boss
    yere devrilirken üzerime düştü. Bu hareket sorunu yüzünden kaçamadığım
    için, boss ile tekrar dövüşmek zorunda kaldım. Kayıt sistemi oyunun hak
    ettiğinin çok altında değer görmesini sağlıyor. Bionic Commando grafik
    olarak müthiş özelliklere sahip. Mekanların tasarımı çok etkileyici, her
    yer iç karartıcı harabelerden oluşuyor. Ancak batan ve doğan güneş,
    akarsular, kızıl gök yüzü gibi müthiş doğa olayları bu karamsarlığı
    bozuyor. Bunlar o kadar iyi yansıtılmış ki, çoğu zaman oynamayı bırakıp
    bu doğa olaylarını izledim. Uzaktaki şeylerin daha bulanık görünmesi,
    hızlı aksiyon sahnelerinde, etrafı net görememek gibi detaylar oyunu çok
    daha zevkli kılıyor. Özellikle, aksiyon sahneleri ve eşya fırlatmada
    fizik kurallarının geçerli olması, yapımcıların ne kadarda uğraş
    verdiğinin göstergesi. Bionic Comando PC'ye gerçekten yeni nesil
    grafiklerle çıkan nadir oyunlardan. Spencer'ın biyonik kolundaki
    detaylardan, şelaledeki ışıltıya kadar bunu fark edebiliyoruz. Özellikle
    yağmurlu bir bölüm var ki, hem grafik hem tasarım hem de ses efektleri
    olarak, oynayanı zevkten dört köşe yapıyor. Seslendirmeler çok başarılı
    olmuş. Spencer'ı Faith No More solisti Mike Patton tarafından
    seslendirilmiş. Tam bir oyun hayranı olan Patton müthiş bir iş
    çıkartmış. Spencer'ın hem vahşi hem de duygusal yanları çok iyi
    yansıtılmış. Özellikle, gökdelenden düşmanların üzerinde atlarken,
    karakterin attığı çığlık insanı savaşmak için daha da istekli hale
    getiriyor. Super Joe ise en çok Wolverine'in sesi olarak bildiğimiz
    Steven Blum'a ait. Blum erkeksi ve sert karakter ses tonunu yine en iyi
    şekilde başarmış. Oyunun müzikleri ise, ortamla son derece uyumlu ve
    oyuncuyu içine çekiyor. Özellikle aksiyon sahnelerinde çalan bir müzik
    var ki, insanı daha fazla aksiyon için yalvartıyor. Bionic Commando yeni
    nesil macerasını, bazı sinir bozucu eksiklikleri olmasına rağmen, gayet
    başarılı bir şekilde tamamladı. Aksiyon sahneleri, konusu, yaratıcı
    özellikleri, müzikleri ve seslendirmeleriyle birlikte yılın en iyi
    oyunlardan birisi. Özellikle 80'lerin günümüzle buluşması konusunda
    yapımcılar çok iyi bir iş çıkartmış. Spencer günümüz aksiyon oyuncuları
    gibi davranırken 80'lerde kalma şekilde silahını karizmatik ve
    umursamazca kullanmaya devam ediyor. Bu tarz ufak ayrıntılar, oyunları
    sanat olarak görenleri mest edecek halde. Oyun bir yandan yeni bir
    serinin işaretlerini verirken öteki yandan eski defterleri kapattık da
    diyor. Umarım, Bionic Commando yeni bir seriyle devam eder. Aksiyon
    seven herkesin kesinlikle denemesi gereken bir oyun.

      Forum Saati Çarş. Mayıs 08, 2024 11:45 pm