|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...


Join the forum, it's quick and easy

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sayfayı FaceBook'ta Paylaş
Design By Sahirâne Design ©️
Tıkla Beğen
Erzurum

    Hz. Yuşa ( A.S )

    (fog)'(x)
    (fog)'(x)
    Hz. Yuşa ( A.S ) CouronnePatRoN
    PatRoN


    Uyarı Seviyesi Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok !
    Cinsiyetim Cinsiyetim : Erkek
    Kayıt Tarihim Kayıt Tarihim : 14/01/10
    Yaşım Yaşım : 34
    MemLeketim MemLeketim : Yarimin Yanı
    Mesaj Sayım Mesaj Sayım : 2732

    Hz. Yuşa ( A.S ) Empty Hz. Yuşa ( A.S )

    Mesaj tarafından (fog)'(x) Ptsi Şub. 01, 2010 3:26 pm


    Mûsâ
    aleyhisselâmın yeğenidir.
    Yûsüf aleyhisselâmın soyundandır.






    YÛŞÂ
    ALEYHİSSELÂM








    İsrâiloğullarına
    gönderilen peygamberlerdenç Mûsâ
    aleyhisselâmdan sonra gönderilmiş olup Mûsâ aleyhisselâmın
    yeğeni veya
    vekiliydi. İsmi Yûşâ olup, Hıristiyanlar Yeşû diyorlar.
    Yûsuf aleyhisselâmın neslinden gelen Nûn'un oğludur. Annesi
    Mûsâ
    aleyhisselâmın kızkardeşidir. Yûşâ aleyhisselâm Mûsâ
    aleyhisselâma bildirilen
    dinin esaslarını insanlara tebliğ etti. Mısır'da doğan Yûşâ
    aleyhisselâm,
    Mûsâ aleyhisselâmın husûsi talebesi, hâlis hizmet görücüsü ve
    en yakın
    dostlarındandı. Mûsâ aleyhisselâm Firavun'un zulmü üzerine
    Allahü teâlânın
    emriyle kendine inanan ve tâbi olanlarla birlikte Mısır'dan
    Tih sahrasına
    hicret ederken Yûşâ aleyhisselâm da onunla beraber bulundu.
    Mûsâ aleyhisselâmın
    Hızır aleyhisselâmla görüşmek üzere çıktığı yolculukta onunla
    berâber
    bulundu. Mûsâ aleyhisselâm Hızır aleyhisselâmla karşılaşınca
    Yûşâ aleyhisselâm
    geriye döndü. Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâmın kavmine Arz-ı
    Mev'ûdu
    (Filistin ve Şam bölgesini) ihsân edeceğini bildirdi. Fakat
    isrâiloğulları
    o beldelerde zâlim ve zorba bir kavim olan Amâlikalıların
    bulunduğunu
    ileri sürerek gitmek istemediler. Allahü teâlâ Mûsâ
    aleyhisselâma
    vahyedip: ''Ey Mûsâ! Ben burayı sizin için memleket ve
    yerleşme yeri
    olarak yazdım; takdir ettim. Oraya git ve düşmanlardan kim
    varsa onlarla
    harp et. Zirâ onlara karşı sizin yardımcınız benim. Kavminden
    her koldan
    bir temsilci (nakib) seç al. Onlar vefâkar ve itâatkar
    olsunlar.'' buyurdu.
    Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâm her bir koldan iyi haber
    toplayan, sözünde
    sâdık ve vefâkar birer temsilci seçti. Bunları Eriha şehri ve
    ahâlisi
    hakkında bilgi toplamak için gönderdi. Aralarında Yûşâ bin
    Nûn'un da
    bulunduğu haber toplamakla vâzifeli kimseler Eriha'ya
    gittiler. O belde
    ahâlisinin iri cüsseli, çok kuvvetli ve kalabalık olduğunu
    görünce korktular.
    Geriye dönüp kavimlerine gördüklerini anlatarak onların harbe
    gitmelerine
    mâni oldular. Mûsâ aleyhisselâmın kavmi, gelen temsilcilerin
    anlattıklarını
    dinleyip harp etmekten vaz geçtiler. İçlerine korku düşüp,
    feryâda başladılar:
    ''Keşke Mısır'da ölseydik. Yâhut burada ölsek de, Allah bizi o
    zâlimlerin
    memleketine sokmasa, yoksa hanımlarımız, çocuklarımız ve
    mallarımız
    ganimet olarak kalacak.'' dediler. Temsilciler içinde bulunan,
    Allahü
    teâlânın kendilerinden ''İsmet ve tevfik'' ile haber verdiği
    Yûşâ bin
    Nûn ile Kâlib bin Yuknâ ise kavimlerine gelip, Eriha beldesi
    ahâlisinin
    kötü hallerinden bahsetmediler. Diğer kabilelerden o belde
    ahâlisi hakkındaki
    haberleri duyanlara ise korkulacak birşey olmadığını, Allahü
    teâlânın
    yardım ve inâyetiyle Eriha'nın fethedileceğini bildirip, Mûsâ
    aleyhisselâma
    yardımcı olmaya çalıştılar. Onlara dediler ki:

    Ey
    İsrâiloğulları! Cebbarların (zâlimlerin) şehrinin
    kapısından hemen girin (onların vücutlarının büyüklüğünden
    korkmayın.
    Biz onları gidip gördük ve öğrendşk. Onların bedenleri büyük
    ve kuvvetli
    fakat kalpleri zayıftır. Sizinle harp etmeye rûhi
    mentânetleri
    yoktur.) Bir defâ kapıdan girdiniz mi ( Allahü teâlânın vâd
    ettiği yardımın
    size gelmesiyle) elbette siz gâliblerden olursunuz. Siz
    gerçekten inanan,
    Allahü teâlânın vâdini tasdik eden kimseler iseniz, (Allahü
    teâlânın
    kudretine, size yardım edeceği hakkındaki vâdine, Mûsâ
    aleyhisselâmın
    peygamber olduğuna inanıyor, imân ediyorsanız, düşmanların boy
    ve cüsselerine
    bakarak aldanmayınız. Onlardan korkmayınız. Size ilâhi
    yardımın geleceği
    husûsunda ve bütün her hâlinizde) Allahü teâlâya tevekkül
    ediniz. (
    O'na itimad ediniz. Yanlız o'na güveniniz ve cihâddan geri
    durmayınız.)
    (Mâide sûresi: 23). Fakat İsrâiloğulları onların
    söylediklerine inanmadılar
    ve Mûsâ aleyhisselâmın nasihatlerine uymadılar. Yûşâ bin Nûn
    ve Kâlib
    bin Yuknâ aleyhisselâm taş ve sopalarla öldürmek istediler.
    İsrâiloğulları
    Yûşâ bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ'yı taşlayıp, Mûsâ
    aleyhisselâma karşı
    gelerek Allahü teâlâ isyân edince Mûsâ aleyhisselâm üzüldü.
    Allahü teâlâ
    isrâiloğullarını kırk sene müddetle Ary-ı Mev'ûd denilen
    bölgeye girmelerini
    haram kıldığını bildirdi. ''Biz harbe gitmeyiz'' diyerek isyân
    eden
    kimseler kırk sene müddetle Tih sahrasında şaşkın bir hâlde
    dolaştılar.
    Kırk sene içinde öldüler. Kırk senenin sonuna doğru Hârûn
    aleyhisselâm
    vefât etti. Mûsâ aleyhisselâm vefât ederken yerine Yûşâ
    aleyhisselâmı
    halife bıraktı. Allahü teâlâ Yûşâ aleyhisselâmı da
    İsrâiloğullarına
    peygamber olarak vazifelendirdi. Bu sırada Mûsâ aleyhisselâma
    karşı
    çıkıp; ''Biz harbe gitmeyiz'' diyen kimseler ölmüş, onların
    yerlerine
    oğulları ve torunları çoğalmıştı. Allahü teâlâ Yûşâ
    aleyhisselâma isrâiloğullarını
    toplayıp Tşh sahrasından çıkarmasını ve Arz-ı Mev'ûd denilen
    bölgeye
    gidip cebbârlarla (zâlimlerle) harp etmesini emretti. Yûşâ
    aleyhisselâm
    İsrâiloğullarını toplayarak Eriha şehrini kuşattı. Kuşatma
    altı ay sürdü.
    Nihâyet bir cumâ günü akşam üzeri mûcizeler göstererek şehri
    fethetti.
    Yûşâ aleyhisselâm ve o'na inananlar Eriha'yı fethettikten
    sonra İlyâ
    (Eyliyâ) şehrini de aldılar. Bu şehrin Yûşâ aleyhisselâm
    tarafından
    fethedildiğini duyan çevre şehirlerin hükümdarlarından beşi
    bir araya
    gelip İsrâiloğullarıyla topluca savaşa girdiler. Sonunda hepsi
    de yenilerek
    hezimete uğradılar.

    Yûşâ
    aleyhisselâm Eriha ve İlyâ şehirlerini ve
    civârını fethettikten sonra Belka şehri üzerine yürüdü. Belka
    şehrini
    de fethedip, Belâk adındaki hükümdarını ve İsm-i A'zam duâsını
    bildiği
    halde Yûşâ aleyhisselâmın ordusuna karşı bedduâ etmeye
    teşebbüs eden,
    fakat ibret için dili göğsü üzerine sarkık kalan Bel'âm bin
    Bâûrâ'yı
    öldürdü. böylece Belka şehride fethedilmiş oldu. Eriha, İlyâ
    ve Belka
    şehirlerinin fethedilmesinden sonra Arz-ı Mev'ûd diye bilinen
    Filistin
    ve Şam diyarı da peyderpey İsrâiloğullarının eline geçti.
    Fetihler yedi
    sene devâm edip Kudüs şehri de Yûşâ aleyhisselâm ve ona
    inananlar tarafından
    fethedildi. Bu bölgedeki diğer şehirleri de fetheden Yûşâ
    aleyhisselâm
    batıda beş şehre gidip orayıda düşmanlardan aldı. Daha sonra
    Şam diyârına
    giderek orada yerleşmiş otuz bir hükümdarlığın beldelerini
    zaptetti.
    Putperest ve Allahü teâlâya isyân eden hükümdarları öldürtüp
    memleketlerini
    İsrâiloğulları arasında taksim etti. İsrâiloğullarını Arz-ı
    Mev'ûd'a
    yerleştiren Yûşâ aleyhisselâm, onlara Mûsâ aleyhisselâma nâzil
    olan
    Tevrât'ı okudu ve hükümlerini açıkladı. Onların Allahü teâlâya
    imân
    ve ibâdet üzere kalmalarına çalıştı. Yûşâ aleyhisselâm, Mûsâ
    aleyhisselâmın
    vefâtından sonra yirmi yedi yıl insanlara Allahü teâlânın
    emirlerini
    bildirdi. Ömrünün sonuna doğru hastalandı. Yerine Kâlin bin
    Yuknâ'yı
    halife tâyin etti. Yüz yirmi yedi yaşında vefât etti. Kabrinin
    Nablûs
    veya Haleb yakınındaki Mearre şehrinde olduğu rivâyet edilir.
    Yûşâ aleyhisselâm
    İstanbul'a hiç gelmedi. Beykoz Tepesinde ziyâret edilmekte
    olan kabrin
    Yûşâ peygambere âit olduğu söyleniyorsa da târihi bilgilere
    uygun değildir.
    Bu bir veli veyâ havârilerden birine âit olabilir. Böyle ise
    yine kıymetlidir.
    Kabrin Yûşâ peygambere âit olup olmadığını kesin olarak
    söylemek uygun
    değildir. Yûşâ aleyhisselâm karayağız, orta boylu, güzel
    yüzlü, iri
    gözlü, yassı göğüslü bir görünüşe sahipti. Yüzünün güzelliği
    Yûsuf aleyhisselâma
    çok benzerdi. Cesûr, kahraman, yiğit, harp taktik ve
    tekniğinde mahâret
    sâhibiydi. Mûsâ aleyhisselâma gönderilen Tevrât'ın
    hükümleriyle amel
    edip, insanlara tebliğ etmekle vazifelendirilmişti. Tefsir
    âlimleri
    Mâide sûresi 23. âyetinde bildirilen Allahü teâlâya imân edip,
    o'ndan
    korkanlardan iki kimseden birisinin ve Kehf sûresi 60- 65.
    âyetlerinde
    bildirilen Mûsâ aleyhisselâmın Hızır aleyhisselâmla görüşmek
    üzere yolculuk
    ettiği sırada yanında bulunan gencin Yûşâ aleyhisselâm
    olduğunu bildirmişlerdir.

    MÛCİZELERİ:

    1- Yûşâ
    aleyhisselâm, Eriha'yı fethetmek üzere
    İsrâiloğullarını topladı. Yolculuk esnâsında Şeria (Ürdün)
    Nehrinin
    suları çok olduğu için geçemediler. Nehrin üzerinde köprü de
    yoktu.
    Yûşâ aleyhisselâm duâ edince Şeria Nehrinden bir yol açıldı.
    İsrâiloğulları
    o yoldan geçtikten sonra sular tekrar eskisi gibi akmaya devâm
    etti.
    2- Bir şehrin fethi esnâsında kuşatma uzun sürmüştü. Bütün
    çalışmalara
    rağmen surlarda gedik açılmamıştı. Yûşâ aleyhisselâm duâ etti.
    Allahü
    teâlânın kudretiyle yer sarsılıp kalenin surları yıkıldı. Yûşâ
    aleyhisselâm
    ve ona inananlar şehre girip fethettiler. 3-Yûşâ aleyhisselâm
    Kudüs
    şehrini fethetmek için muhâsara etti. Bir cumâ günü akşam
    üzeri güneş
    batarken, güneşin bir müddet daha batmaması için Allahü
    teâlâya yalvardı:
    ''Ey Allah'ım! Güneşi geri al!'' diye duâ etti. Allahü
    teâlânın emri
    ve takdiri ile batmak üzere olan güneş yükseldi. Bir müddet
    daha gündüz
    devâm edip Kudüs fethedildikten sonra battı.

    Ahmed bin
    Hanbel'in Müsned'inde bildirdiği hadis-i
    şerifte; ''Güneş hiçbir kimse için batmaktan alıkonulmaz.
    Ancak Beyt-i
    Mukaddesi fethetmek için gittiği gecelerden birinde Yûşâ
    aleyhisselâm
    için batmaktan alıkonuldu.'' buyuruldu.

      Forum Saati Perş. Mayıs 02, 2024 7:11 am