|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...


Join the forum, it's quick and easy

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sayfayı FaceBook'ta Paylaş
Design By Sahirâne Design ©️
Tıkla Beğen
Erzurum

    Hz. Yakup ( A.S )

    (fog)'(x)
    (fog)'(x)
    Hz. Yakup ( A.S ) CouronnePatRoN
    PatRoN


    Uyarı Seviyesi Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok !
    Cinsiyetim Cinsiyetim : Erkek
    Kayıt Tarihim Kayıt Tarihim : 14/01/10
    Yaşım Yaşım : 34
    MemLeketim MemLeketim : Yarimin Yanı
    Mesaj Sayım Mesaj Sayım : 2732

    Hz. Yakup ( A.S ) Empty Hz. Yakup ( A.S )

    Mesaj tarafından (fog)'(x) Ptsi Şub. 01, 2010 3:02 pm


    Diğer
    adı İsrâil'dir. Oğlu
    Yûsüf aleyhisselâmdan çok ayrı kaldı.






    YÂKÛB
    ALEYHİSSELÂM









    Ken'an
    diyârında, yâni Fenike denilen
    sayda, Sûr ve Beyrut ile Filistin ve Sûriye'nin bir kısmından
    ibâret
    olan bölgede yaşayan insanlara gönderilen peygamber. İsmi
    Yâkûb olup
    İbrânicede Saffetullah, yâni ''Allahü teâlânın sâf ve temiz
    kıldığı
    kul'' mânâsına gelmektedir. Diğer adı İsrâil olup ''Allah'ın
    kulu''
    mânâsına gelmektedir. İbrâhim aleyhisselâmın küçük oğlu olan
    İshâk aleyhisselâmın
    oğludur. Yâkûb aleyhisselâmın on iki oğlu vardır. Bu yüzden,
    onun on
    iki oğlunun torunlarına Beni İsrâil, yâni İsrâiloğulları
    denilmiştir.
    Oğullarından her birinin sülâlesine ''Sıbt'', hepsine birden
    torunlara
    mânâsına gelen ''Esbât'' denir. Sonradan Yahûdi adı
    verilmiştir. Yâkûb
    aleyhisselâmın neslinden birçok peygamber geldi: Mûsâ, Hârûn,
    Dâvûd,
    Süleyman, Zekeriyyâ, Yahyâ ve İsâ aleyhimüsselâm bunlardandır.
    Yâkûb
    aleyhisselâm Şam'da yeya Medyen'de doğdu. Onun Iys isminde bir
    kardeşi
    vardı. Çocokluğu babasının yanında geçti. Babası İshâk
    aleyhisselâm,
    Yâkûb aleyhisselâm için; ''Yâ Rabbi! Neslimden peygamber
    geleceğini
    buyurmuştun. O vâdini bu oğlumdan zuhûr ettir.'' diye duâ
    etti. Onun
    soyundan nice peygamberler göndermesi için Allahü teâlâya
    niyâzda bulundu.
    Yâkûb aleyhisselâm babasının vefâtından sonra annesinin
    tavsiyesi üzerine
    Harran'da bulunan dayısının yanına gitti. Orada uzun müddet
    kaldı. Dayısının
    büyük kızı Leyla ile evlendi. Bu evlilikten Rabil, Şem'ûn,
    Lâvi, Yehûda,
    İsâhar ve Zablûn adlı oğulları ile Dinâr isimli kızı doğdu.
    İbrâhim
    aleyhisselâmın bildirdiği dinde iki kız kardeşle evlenmek câiz
    olduğundan
    ilk evliliğinden yedi sene sonra dayısının küçük kızı Râhil
    ile de evlendi.
    Bu hanımından da Bünyamin ve Yûsuf adlı iki oğlu oldu. Belhe
    ve Zülfâ
    adlı iki câriyesi vardı. Belhe adlı câriyeden Dân ve Neftâle,
    Zülfâ
    adlı câriyesinden de Câd ve Âşir adlı oğulları doğdu. Böylece
    on iki
    oğlu oldu. Kırk sene kadar dayısının yanında kalan ve ona
    hizmet eden
    Yâkûb aleyhisselâma Allahü teâlâdan vahy gelip Ken'an diyârı
    ahâlisinine
    peygamber olarak vâzifelendirildiği bildirildi. Dayısından
    izin alarak
    hanımları, oğulları ve kendisine tâbi olanlarla birlikte
    Harran'dan
    ayrılıp Ken'an diyârına geldi ve oraya yerleşti. Kendisi ve
    oğulları
    için evler yapğtırdı. Bu sırada Yûsuf ve Bünyamin adlı
    oğullarının annesi
    olan Râhil vefât etti. Yâkûb aleyhisselâm insanları Hak dine
    ve tek
    olan Allahü teâlâya inanmaya ve o'na ibâdet etmeye dâvet etti.
    Ken'an
    diyârı ahâlisinden çok kimse ona imân etti. Ken'an diyârını
    idâre eden
    Şüceym bin Dâran isimli kral, Yâkûb aleyhisselâma karşı
    çıktıysa da
    başarılı olamadı. Yâkûb aleyhisselâm anneleri vefât etmiş olan
    oğulları
    Bünyamin ve hazret-i Yûsuf'u diğer oğullarından çok seviyordu.
    Çünkü
    bu ikisi anne şefkâtinden mahrûm kalmışlardı. Yâkûb
    aleyhisselâmın özellikle
    hazret-i Yûsuf'a karşı aşırı muhabbeti olduğu için onu bütün
    oğullarından
    üstün tutuyor ve yanından ayırmıyordu. Hazret-i Yûsuf yedi
    yaşındayken
    rüyâsında on bir yıldız, ay ve güneşin kendisine secde
    ettiklerini gördü.
    Bu rüyâsını babasına anlattı. Rüyâ tâbirini iyi bilen Yâkûb
    aleyhisselâm
    oğluna ileride büyük nimetlere kavuşacağını ve kendisine
    peygamberlik
    verileceğini söyleyerek rüyâsını kardeşlerine anlatmamasını
    tavsiye
    etti.


    Yâkûb aleyhisselâmın oğlu Yûsuf'a karşı
    aşırı muhabbet göstermesini kıskanan diğer oğulları ona hased
    ettiler.
    Hazret-i Yûsuf'u berâberce tuzak kurup onu öldürmek istediler.
    Babalarından
    korktukları için de ne şekilde kötülük yapacklarını tesbit
    edemediler.
    Daha sonra kendi aralarında konuşup Yûsuf aleyhisselâmı yol
    üzerindeki
    bir kuyuya atmayı kararlaştırdılar. Yûsuf aleyhisselâmı
    babalarından
    alıp, berâberlerinde götürebilmek için hileye başvurdular.
    Yûsuf aleyhisselâmı
    alıp kıra götürdüler ve kervanların geçtiği yolun kenârındaki
    bir kuyuya
    attılar. Sırtındaki gömleğini çıkarıp kestikleri bir hayvanın
    kanıyla
    boyadılar. Akşam olunca da kanlı gömleği babalarına getirip;
    ''Biz kırda
    yarış ederken, Yûsuf'u eşyâlarımızın yanında bırakmıştık. Onu
    kurt yemiş.''
    dediler. Yâkûb aleyhisselâm kana bulanmış fakat hiç yırtık ve
    çizgi
    bile olmayan gömleğe bakıp oğlu Yûsuf'u kurt yemediğini ve
    onun hayatta
    olduğunu anladı. Diğer oğullarına o kurdun Yûsufuma karşı
    şefkâti sizden
    fazlaymış. Vallahi bugüne kadar bu kurt gibi yumuşak huylu bir
    kurt
    görmedim. Oğlumu yemiş de sırtından gömleğini bile yırtmamış.
    Bu söyledikleriniz
    yalandır. Yûsuf'a ne ettinizse siz ettiniz. Fakat elimden ne
    gelir.
    Benim için sabr etmekten güzel bir şey yoktur.'' dedi. İçli
    içli ağlayıp,
    kalbini Allahü teâlâya bağladı ve oturdu. Yûsuf aleyhisselâmın
    ayrılığından
    dolayı üzülüyor, fakat bu üzüntüsünü kimseye bildirmiyor,
    hâlinden de
    kimseye şikâyette bulunmuyor, oğluna kavuşacağı günü hasretle
    bekliyordu.
    Hasret ve üzüntüsü sebebiyle ağlamasından dolayı gözlerine ak
    inmiş
    göremez olmuştu. Atıldığı kuyudan bir kervancı tarafından
    çıkarılan
    ve Mısır'a götürülerek bir köle diye satılan Yûsuf
    aleyhisselâm, Mısır
    Mâliye Nâzırı tarafından satın alındı.Mâliye Nâzırının
    sarayında özel
    olarak büyütülen Yûsuf aleyhisselâm, Nâzırın ölümünden sonra
    Mâliye
    Nâzırı oldu.Aldığı ekonomik tedbirler sâyesinde, yedi sene
    müddetle
    devâm eden kıtlık esnâsında Mısır halkının rahat va refâh
    içinde yaşamasını
    sağladı. Yâkûb aleyhisselâm Bünyamin dışındaki oğullarını
    buğday ve
    erzak almak üzere Mısır'a gönderdi. Yûsuf aleyhiselâm onları
    tanıdı
    ve ikrâmlarda bulunarak erzak verdirdi. İkinci defâ
    gelişlerinde kardeşleri
    Bünyamin'i de getirmelerini söyledi. Onlar da ikinci
    gelişlerinde Bünyamin'i
    getirdiler. Kendi anne-baba bir kardeşi olan Bünyamin'i bür
    tedbirle
    yanında alıkoydu. Yâkûb aleyhisselâmın oğulları üçüncü defâ
    Mısır'a
    gidince Yûsuf aleyhisselâmın kendini onlara tanıttı. Gömleğini
    babası
    Yâkûb aleyhisselâma gönderdi. Babasına ve bütün akrâbalarını
    da Mısır'a
    dâvet etti. Yâkûb aleyhisselâm gömleği yüzüne gözüne sürünce
    gözleri
    açıldı. Yâkûb aleyhisselâm oğlunun dâveti üzerine bütün
    akrâbasını alarak
    Mısır'a gidip oğlu Yûsuf aleyhisselâma kavuştu. Yûsuf
    aleyhisselâm babasına
    ve yanındakilere büyük ikrâmlarda bulundu. Kardeşlerini
    affettiğini
    bildirdi. Yâkûb aleyhisselâm oğlu hazret-i Yûsuf'a kavuştuktan
    sonra
    oğullarıyla birlikte on seneden fazla Mısır'da yaşadı.İyice
    ihtiyarlayınca
    oğullarını başına toplayıp, vasiyette bulundu. Oğullarından,
    tek olan
    Allahü teâlâya ibâdet edeceklerine dâir söz aldıktan sonra
    vefât etti.Oğulları
    cenâze namazını kıldılar. Vasiyeti üzerine Kudüs
    yakınlarındaki Halil-zr-
    Rahmân'da bulunan babsı İshak aleyhisselâmın yanına
    defnedildi. Rivâyete
    göre burada dört kabir vardır. Bunlar İbrâhim aleyhisselâma,
    İshâk aleyhisselâma,
    Sâre validemize ve Yâkûb aleyhisselâma âittir.


    Yâkûb aleyhisselâm Allahü teâlânın
    seçtiği, kendi zamânında yaşayan insanların sûret (görünüş) ve
    siret
    (huy ve yaşayış) yönünden en üstünüydü. Buğday benizli, uzun
    boylu,
    nâzik yapılı bir bedene sâhipti. Babası, İshâk aleyhisselâm
    gibi halim
    selim, yumuşak huylu, doğru sözlü, kerim ve cömertti. Kur'ân-ı
    kerimde
    Yâkûb aleyhisselâmın, dinde kuvvetli olduğu, ihlâs sâhibi
    olduğu, sâlihlerden
    olduğu, seçkin ve hayırlıkimselerden olduğu ve rüyâ tâbirini
    iyi bildiği
    açıklanmıştır. Yâkûb aleyhisselâmın beş çeşit mûcizesi vardı:



    Mucizeleri:1-Duâsı bereketiyle bir
    koyunun karnından dört kuzu doğmuştu. Bir kavim gelip, Ey
    Allah'ın peygamberi,
    geçen sene koyunlarımız hiç doğurmadı. Cenâb-ı Hakka duâ
    ediniz, hem
    bu seneki, hem degeçen sene kikuzuları birden versim, diye
    ricâ ettiler.
    Yâkûb aleyhisselâm duâ edince, her bir koyundan dörder tâne
    doğmak sûretiyle
    koyunları çoğaldı. 2- Sesi sürekli olup, üç konaklık yerden
    bile duyulurdu.
    Düşman askerine bağırdığı zaman korkularından hep kaçarlardı.
    3-Hazret-i
    Yâkûb'un attığı şey, pek uzaklara giderdi.Oğullarını Amâlika
    kavmiyle
    muhârebeye gönderince, muhâbere esnâsında Yehûda adlıoğlunun,
    süngü
    ve mızrakla silâhı parçalanmıştı. Yehûda, silâhım kırıldı
    babacığım,
    bir silâh gönderiniz, diye seslendiği anda, hazret-i Yâkûb
    işitip, bir
    dağ başındanönceki gibi bir silâh attı ve seslendi. Yehûda
    sesini işitip,
    silâhı aldı ve hemen düşmana saldırdı ve gâlip geldi.Halbuki
    aralarında
    360km'lik mesâfe vardı. 4-Yâkûb aleyhisselâmın duâsı
    bereketiyle büyük
    ve küçük dağlar yerlerinden kalkmışlardır. Ken'an ahâlisini
    dine dâvet
    ettiği vakit, orada bulunup, yörenin iki tarafını darlaştıran
    dağların
    başka yere naklolunmasıyla, yerlerinin geniş bir saha olmasını
    istemişlerdi.
    Yâkûb aleyhisselâm duâ edince, murâdları hâsıl olup, yerleri
    geniş ve
    düzlük olup havası da gâyet güzel olarak Hicaz'da en güzel yer
    olarak
    tanınmıştır. 5-Ken'an ahâlisini imâna davet ettiği vakit,
    oturdukları
    yerlerde bulunan dağlık ve taşlık yerlerin, bütün tepe
    vetaşların toprak
    olmasını teklif etmişlerdi. Yâkûb aleyhisselâm duâ edince,
    diledilkeri
    gibi olmuştur.

    Yâkûb aleyhisselâmın en büyüğü Rabil
    olmak üzere Şem'un, Lâvi, Yehûda, Zablun (Yâlun), İsâhar,Dân,
    Neftâli,
    Âşir, Cad, Yûsuf ve Bünyamin adlı on iki oğlu vardı.
    İsrâiloğulları
    bu on iki oğlunun neslinden çoğalmışlardır. Yûsuf
    aleyhisselâmdan sonra
    akılca en üstün olan Yehû danın neslinden Dâvûd aleyhisselâm
    ve Beni
    İsrâil (İsrâiloğulları) hükümdarları gelmiştir. Bu sebeble
    İsrâiloğullarına
    gönderilen peygamberlerin çoğu da Yûsuf aleyhisselâmın
    neslindendir.
    Kur'ân-ı kerimde zikr edilen Tâlût da Bünyamin'in
    neslindendir. Kur'ân-ı
    kerimde Yûsuf sûresinde ve Bakara sûresi 132, 133, 140; Âli
    imrân sûresi
    84, 93; Nisâ sûresi 163; En'âm sûresi 84; Hûd sûresi 71;
    Meryem sûresi6,
    49, 58'inci âyetlerinde Yâkûb aleyhisselâmdan ve
    faziletlerinden bahsedilmektedir.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 4:28 am