DÜNYA EDEBİYATI ROMAN ÖZETLERİ
FAUST (GOETHE, ALMAN-ROMANTİK 100 Temel Eser)
Eserde insanın iyi yaratıldığını, kötü şeyler yapsa da sonunda mutluluğu yakalayacağını söyleyen Tanrı ile bunun tersini savunan Mefistofeles iddiaya girer. Bunun için bütün bilimleri araştırnış, kendisini büyüye vermiş Faust'u seçerler. Umduğunu bulamadığı için intiharın eşiğine kadar gelen Faust'a Mefistofeles kendisini tanıtır ve onunla da iddiaya girer. Faust'u içinde bulunduğu bunalımlı hayattan alıp değişik dünyalara sürükleyen Mefistofeles sonunda iddiayı kazanmıştır.
HACI MURAT (TOLSTOY- REALİST RUS)
Hacı Murat, büyük Rus yazarı Tolstoy' un olgunluk dönemi romanları arasında yer alıyor. Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamil' le davalıdır. Hacı Murat, yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır. Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman, acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamil' i de. ..
ANNA KARENİNA (TOLSTOY)
Anna Karenina, Rusların kendi ülkelerini ve dönemin aristokratlarını en doğru yanlarıyla yansıtan bir romandır. Anna Karenina'nın ana teması her şeyden önce Rus ailesidir. Bu romanda Tolstoy, dürüst bir evliliğin açık mutluluğuyla evlilik dışı bir aşkın yol açtığı düş kırıklıklarını ve düşüşleri karşılaştırmaktadır. Anna Karenina, dönemin üst kademedeki bir memurunun karısıdır. Onu, hovarda Vronski ile kurduğu ilişkide hazin bir son beklemektedir. Bunun karşısında Kiti ve Levin'in arasındaki sağlam temellere dayalı aşk, Anna Karenina'nın kendini beğenmişliğini ve temsil ettiği aristokrasinin köksüzlüğünü ortaya koymaktadır.
SAVAŞ VE BARIŞ (TOLSTOY 100 Temel Eser)
Zamanın Rusya'sını iyisiyle kötüsüyle anlatan bir eser. İnsanın olduğu yerde eksik olmayan aşk, hırs, iyilik ve düşmanlık ve entrika. Bir yanda ne için yapıldığı bir türlü bilinmeyen ve onca insanın ölmesine sebep olan savaşlar; diğer yanda "barış"ın küçük bir sınıfın daimi kaderi oluşu. Savaşta da barışta da dürüstlüğü ilke edinmiş kahramanlar...
Hep aykırı bir tip olan Piyer Bezukof ve onun şahsında iyiliğin üstünlüğü... Kadınların genel konumları ve çıkar çevrelerinin ince hesapları... “kanlı sargılar içindeki bütün bu bozuk insan etleri..." cümlesiyle özetleyebileceğimiz Savaş. balolar. partilerle süslenen barış... Kısacası; Strakof'un deyimiyle "Hayatın, zamanın Rusya'sının, tarihin, sınıf kavgalarının olağan üstü bir tablosu; insana insanlığa ait ne varsa; insanın mutluluğunun ve büyüklüğünün; felaketinin ve küçüklüğünün anlatıldığı bir eserdir Savaş ve Barış.
İNSAN NE İLE YAŞAR (TOLSTOY)
Allah vazifesi olmasına rağmen yeni doğum yapmış bir annenin ruhunu, merhametine yenik düştüğü için, alamadan dönen meleğini üç şey öğrenmesi için insan süretine büründürerek dünyaya gönderir: ''İnsanın içinde ne barındırdığını öğren'', ''İnsana neyin verilmediğini öğren'' ve ''İnsanın ne ile yaşadığını öğren''. Bu üç bilgiyi edindiğinde, yani insanı tanıdığında melek Rabb'inin sonsuz merhametini de kavradığı için tekrar semaya yükseltir.
SUÇ VE CEZA (DOSTOYEVSKİ, RUS REALİST 100 Temel Eser)
Kötülüğü ve kötülük sonucu insan vicdanın yaşadığı azapların her türlü hukuki cezadan daha etkin olduğunu anlatan, Dostoyevski’nin büyük eseri... Toplumdaki çarpık adalet anlayışını Raskolnikov karakteriyle irdeleyen Dostoyevski; kötülüğü ve kötülük sonucu insan vicdanının yaşadığı azapların her türlü hukuki cezadan daha etkin olduğunu ileri sürer. Raskolnikov'un öyküsü aslında biraz da her insan içinde var olan gizli bir yanının öyküsüdür.
KARAMAZOV KARDEŞLER (DOSTOYEVSKİ)
Küçük bir Rus köyünde toprak sahibi olan Fedor Pavloviç Karamazov'un dehşetli, esrarengiz ölümü, kısa sürede yalnız yaşadığı beldenin değil bütün Rusya'nın ilgiyle takip ettiği bir dava haline gelir. Ölümden, toplumda hiç sevilmeyen, ömrünü ilkesizlikler üzerine kurmuş maktûlün büyük oğlu Dimitri Karamazov mesul tutulmaktadır...Ne var ki; insanın bilgiyle donatılmış aklı ve maddi deliller, hayatın karışık ve akıl almaz oyunları karşısında çoğu zaman aciz kalmakta ve kader ağlarını örmektedir...
KUMARBAZ (DOSTOYEVSKİ)
General'in evinde özel öğretmen olan Alexis Ivanovitch, sevgilisini borçtan kurtarmak için girdiği kumarhanede, kazanmak ya da kaybetmekten daha önemli bir şeyi, içindeki kumarbaz ruhu fark eder. Ve bu farkedişin ardından rulet masaları başında yitirilen işin, aşkın hatta bizzat hayatın öyküsü başlar....
ANA (M.GORKİ, REALİST- RUS)
Maksim Gorki’nin en önemli eseri olan ‘Ana’ romanında 1905 Çarlık Rusyası’nda başlayan sosyal uyanışın mücadelesi anlatılmaktadır. Eser, yeni doğmakta olan bir toplumun düşüncesini, görüş ve anlayışını yansıtır bizlere. Gorki’nin insanla sosyal şartlar arasındaki çelişkiyi ve anlaşmazlığı belirtmek için en çok başvurduğu yol, doğrudan doğruya olayların gerçekçi bir metotla anlatma hikayesidir.
EKMEĞİMİ KAZANIRKEN (M.GORKİ)
Maksim Gorki'nin ayrılmaz bir bütün oluşturan üç özyaşamöyküsü romanı, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarına olduğu kadar 19. yüzyılın bitiminde Rus küçük burjuva katmanlarının hayatına da alabildiğine nesnel bir ayna tutar. Büyük kentlerin uzağında, dünyaları küçük, hayata yönelik talepleri ve ihtiyaçları sınırlı, basit, dini inanç ile batıl inancın karışımından oluşmuş bir tutuculuğun zemininde ayakta durmak için çalışan bu insanların arasında var olma ve oradan çıkışın öyküsü... Ekmeğimi Kazanırken, yazarın henüz bir çocukken dış dünyayı tanımaya ve hayata çok zor şartlarda tutunmaya çalışan insanların mücadelelerine tanık olma sürecini anlatır. Yazarın, ninesinin koruyuculuğu ile dış dünyanın acımasızlığı arasında gidip geldiği bu yıllarda, hayatının ikinci bir sığınağı da uzak akrabalarından bir mimarın yanıdır.
YÜZBAŞININ KIZI (PUŞKİN, ROMANTİK RUS)
XVIII. yüzyıl Rusya'sının büyük ustası Puşkin, onu izleyen çağdaşları ve bütün bir dünya edebiyatı üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Puşkin'in akıcı, süssüz ve berrak diliyle anlattığı 1773 ayaklanması, akıllardan silinmeyecek bir tablo çizer gözler önüne. Pugaçev'in önderliğindeki isyancıların renkli yaşamlarından sahneler, o güne dek kimsenin cesaret edemediği ölçüde gerçekçi bir biçimde çizilir. Bütün bunların ortasında, tüm engellere karşın kendini korumayı başaran tertemiz bir aşk filizlenir.
MEYHANE (E.ZOLA, NATURALİST FRANSIZ)
Kendi Yorumuyla
'Meyhane bir gazetede yayınlandığı zaman görülmemiş bir insafsızlıkla saldırıya uğradı, mimlendi, kendisine yakıştırılmayan suç kalmadı. Yazar olarak benimsediğim amaçları burada iki satır içinde açıklamak gerekli mi, bilmem. Kenar semtlerimizin kokuşmuş ortamında bir işçi ailesinin kaçınılmaz düşüşünü tasvir etmek istedim. İçkinin ve aylaklığın sonu, aile bağlarının çözülümüne, fuhuşun pisliklerine, dürüstlük duygusunun giderek yitirilmesine, sonuç olarak da yüz karası bir rezillik ve ölüme varıyor. Sadece eylemsel bir ahlak dersidir bu kitap.'
Emile Zola
NANA(EMİLE ZOLA)
Nana, bir fahişedir. İlk önceleri bir tiyatro oyuncusu olan Nana daha sonra fahişe olur ve hayatı bir düşüş içine girer. İlk basıldığı gün on binler satan ve Fransa'yı ayağa kaldıran "Nana" eleştirmenler arasında da büyük ayrılıklara ve tartışmalara yol açmıştı. Bu romanda Zola, bir kadının, bir rejimin (II. İmparatorluk Fransa'sı) ve bir toplumun çürüyüşünü resmediyor. Bu resimde cinsellik, tarih ve mit hep birlikte yaşıyor ve tükeniyor; aynı anda ve aynı kötü ağız kokusu içinde.
GERMİNAL (EMİLE ZOLA)
Zola, Germinal’i gerçek yaşamdan kurgulayarak, yani içinde yaşayarak, gözlemleyerek kaleme almıştır. 9 Şubat 1884’te Anzin Maden Ocakları’nda bir grev patlak verir. Zola soluğu hemen orada alır. Orada günlerce kalır. Not defteri elindedir; sorar, araştırır, gözlemlerde bulunur.Meyhanedeki maden işçileri ile konuşur. Kazılan yeni galerilere olsa olsa altmış santimlik deliklerden girilir. Maden ocağından çıkan işçilerin tanınmayacak durumda olduklarını görür. “Güldükleri zaman zenci sanırsınız.” Ocak çevresinde barakaları, barakaların içinde açlık sınırında insanları, ocaklardaki kâr hırsı ile ihmal edilmiş kolan lambaları, kazaları, ölümleri ve işçi sınıfının direnişini anlatır. Bu öyle bir kavgadır ki; sımsıcak ekmeğin kokusunu ve ılık ılık akan terin, kanın kokusunu ve bu amansız kavgayı içiçe ve usta kurgularla soluk soluğa, sanki olayın içindeymişsiniz gibi yaşatır size Zola. Aşkı, sevgiyi ve sevdayı ekmek kavgası ile ilmik ilmik işleyen dev bir roman çıkar karşınıza. Öyle bir romandır ki, bir tarafta işçi sınıfıyla örgütlü mücadele durur, diğer tarafta kuyuya yerleştirilmiş bir anarşist dinamitle birden savrulursunuz. Son nefeste dahi sevginin doruğa çıktığına ancak Germinal’de tanık olabilirsiniz. Etienne ve Catherine arasındaki ilişki, aynı zamanda bir mücadele içindeki aşkı da anlatır. Maden işçilerinin duyguları, kararmış yüzlerinden sımsıcak bir sel gibi akar yüreklere. İnsanca bir yaşam kavgası ve aşklarıyla, o dönemki gerçek maden işçilerinin yaşamını ortaya koyar Zola.
KIRMIZI VE SİYAH (STENDHAL, REALİST FRANSIZ)
Stedhal’in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel’in yazar ile birçok yönden örtüştüğü ileri sürülür. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği belediye başkanının karısı ile dedikodulara yol açan bir ilişki kurar. Paris’e gider. Orada da kendine kapılarını açan aristokrat bir ailenin kızı ile yaşadığı aşk, onu hayatın girdaplarına sürükleyecektir. Gururlu, kibirli, asi, ödünsüz bu genç adam, kendi bireysel değerleri soylu sınıfın değer yargılarına çarptıkça geri püskürtülür. Hastalıklı gibi görünen psikolojisi, belki de toplumsal yarılmışlıklara bir isyandır. Hayatı, yanından ayırmadığı iki bavuluna sıkıştırmış, ömrünün son yıllarını küçük bir İtalyan kentinde konsolosluk görevinden aldığı üç beş kuruşla sürdürmek zorunda kalmış Henri Beyle (Stendhal), aynen Julien Sorel gibi ödünsüz, aşkı, ömür boyu aşkı aramış, kendini kabul ettirmek istemiş ve hep yalnız kalmış, istediği, düşündüğü gibi değil, yaşayabildiği gibi yaşamıştı.
Alıntıdır
FAUST (GOETHE, ALMAN-ROMANTİK 100 Temel Eser)
Eserde insanın iyi yaratıldığını, kötü şeyler yapsa da sonunda mutluluğu yakalayacağını söyleyen Tanrı ile bunun tersini savunan Mefistofeles iddiaya girer. Bunun için bütün bilimleri araştırnış, kendisini büyüye vermiş Faust'u seçerler. Umduğunu bulamadığı için intiharın eşiğine kadar gelen Faust'a Mefistofeles kendisini tanıtır ve onunla da iddiaya girer. Faust'u içinde bulunduğu bunalımlı hayattan alıp değişik dünyalara sürükleyen Mefistofeles sonunda iddiayı kazanmıştır.
HACI MURAT (TOLSTOY- REALİST RUS)
Hacı Murat, büyük Rus yazarı Tolstoy' un olgunluk dönemi romanları arasında yer alıyor. Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamil' le davalıdır. Hacı Murat, yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır. Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman, acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamil' i de. ..
ANNA KARENİNA (TOLSTOY)
Anna Karenina, Rusların kendi ülkelerini ve dönemin aristokratlarını en doğru yanlarıyla yansıtan bir romandır. Anna Karenina'nın ana teması her şeyden önce Rus ailesidir. Bu romanda Tolstoy, dürüst bir evliliğin açık mutluluğuyla evlilik dışı bir aşkın yol açtığı düş kırıklıklarını ve düşüşleri karşılaştırmaktadır. Anna Karenina, dönemin üst kademedeki bir memurunun karısıdır. Onu, hovarda Vronski ile kurduğu ilişkide hazin bir son beklemektedir. Bunun karşısında Kiti ve Levin'in arasındaki sağlam temellere dayalı aşk, Anna Karenina'nın kendini beğenmişliğini ve temsil ettiği aristokrasinin köksüzlüğünü ortaya koymaktadır.
SAVAŞ VE BARIŞ (TOLSTOY 100 Temel Eser)
Zamanın Rusya'sını iyisiyle kötüsüyle anlatan bir eser. İnsanın olduğu yerde eksik olmayan aşk, hırs, iyilik ve düşmanlık ve entrika. Bir yanda ne için yapıldığı bir türlü bilinmeyen ve onca insanın ölmesine sebep olan savaşlar; diğer yanda "barış"ın küçük bir sınıfın daimi kaderi oluşu. Savaşta da barışta da dürüstlüğü ilke edinmiş kahramanlar...
Hep aykırı bir tip olan Piyer Bezukof ve onun şahsında iyiliğin üstünlüğü... Kadınların genel konumları ve çıkar çevrelerinin ince hesapları... “kanlı sargılar içindeki bütün bu bozuk insan etleri..." cümlesiyle özetleyebileceğimiz Savaş. balolar. partilerle süslenen barış... Kısacası; Strakof'un deyimiyle "Hayatın, zamanın Rusya'sının, tarihin, sınıf kavgalarının olağan üstü bir tablosu; insana insanlığa ait ne varsa; insanın mutluluğunun ve büyüklüğünün; felaketinin ve küçüklüğünün anlatıldığı bir eserdir Savaş ve Barış.
İNSAN NE İLE YAŞAR (TOLSTOY)
Allah vazifesi olmasına rağmen yeni doğum yapmış bir annenin ruhunu, merhametine yenik düştüğü için, alamadan dönen meleğini üç şey öğrenmesi için insan süretine büründürerek dünyaya gönderir: ''İnsanın içinde ne barındırdığını öğren'', ''İnsana neyin verilmediğini öğren'' ve ''İnsanın ne ile yaşadığını öğren''. Bu üç bilgiyi edindiğinde, yani insanı tanıdığında melek Rabb'inin sonsuz merhametini de kavradığı için tekrar semaya yükseltir.
SUÇ VE CEZA (DOSTOYEVSKİ, RUS REALİST 100 Temel Eser)
Kötülüğü ve kötülük sonucu insan vicdanın yaşadığı azapların her türlü hukuki cezadan daha etkin olduğunu anlatan, Dostoyevski’nin büyük eseri... Toplumdaki çarpık adalet anlayışını Raskolnikov karakteriyle irdeleyen Dostoyevski; kötülüğü ve kötülük sonucu insan vicdanının yaşadığı azapların her türlü hukuki cezadan daha etkin olduğunu ileri sürer. Raskolnikov'un öyküsü aslında biraz da her insan içinde var olan gizli bir yanının öyküsüdür.
KARAMAZOV KARDEŞLER (DOSTOYEVSKİ)
Küçük bir Rus köyünde toprak sahibi olan Fedor Pavloviç Karamazov'un dehşetli, esrarengiz ölümü, kısa sürede yalnız yaşadığı beldenin değil bütün Rusya'nın ilgiyle takip ettiği bir dava haline gelir. Ölümden, toplumda hiç sevilmeyen, ömrünü ilkesizlikler üzerine kurmuş maktûlün büyük oğlu Dimitri Karamazov mesul tutulmaktadır...Ne var ki; insanın bilgiyle donatılmış aklı ve maddi deliller, hayatın karışık ve akıl almaz oyunları karşısında çoğu zaman aciz kalmakta ve kader ağlarını örmektedir...
KUMARBAZ (DOSTOYEVSKİ)
General'in evinde özel öğretmen olan Alexis Ivanovitch, sevgilisini borçtan kurtarmak için girdiği kumarhanede, kazanmak ya da kaybetmekten daha önemli bir şeyi, içindeki kumarbaz ruhu fark eder. Ve bu farkedişin ardından rulet masaları başında yitirilen işin, aşkın hatta bizzat hayatın öyküsü başlar....
ANA (M.GORKİ, REALİST- RUS)
Maksim Gorki’nin en önemli eseri olan ‘Ana’ romanında 1905 Çarlık Rusyası’nda başlayan sosyal uyanışın mücadelesi anlatılmaktadır. Eser, yeni doğmakta olan bir toplumun düşüncesini, görüş ve anlayışını yansıtır bizlere. Gorki’nin insanla sosyal şartlar arasındaki çelişkiyi ve anlaşmazlığı belirtmek için en çok başvurduğu yol, doğrudan doğruya olayların gerçekçi bir metotla anlatma hikayesidir.
EKMEĞİMİ KAZANIRKEN (M.GORKİ)
Maksim Gorki'nin ayrılmaz bir bütün oluşturan üç özyaşamöyküsü romanı, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarına olduğu kadar 19. yüzyılın bitiminde Rus küçük burjuva katmanlarının hayatına da alabildiğine nesnel bir ayna tutar. Büyük kentlerin uzağında, dünyaları küçük, hayata yönelik talepleri ve ihtiyaçları sınırlı, basit, dini inanç ile batıl inancın karışımından oluşmuş bir tutuculuğun zemininde ayakta durmak için çalışan bu insanların arasında var olma ve oradan çıkışın öyküsü... Ekmeğimi Kazanırken, yazarın henüz bir çocukken dış dünyayı tanımaya ve hayata çok zor şartlarda tutunmaya çalışan insanların mücadelelerine tanık olma sürecini anlatır. Yazarın, ninesinin koruyuculuğu ile dış dünyanın acımasızlığı arasında gidip geldiği bu yıllarda, hayatının ikinci bir sığınağı da uzak akrabalarından bir mimarın yanıdır.
YÜZBAŞININ KIZI (PUŞKİN, ROMANTİK RUS)
XVIII. yüzyıl Rusya'sının büyük ustası Puşkin, onu izleyen çağdaşları ve bütün bir dünya edebiyatı üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Puşkin'in akıcı, süssüz ve berrak diliyle anlattığı 1773 ayaklanması, akıllardan silinmeyecek bir tablo çizer gözler önüne. Pugaçev'in önderliğindeki isyancıların renkli yaşamlarından sahneler, o güne dek kimsenin cesaret edemediği ölçüde gerçekçi bir biçimde çizilir. Bütün bunların ortasında, tüm engellere karşın kendini korumayı başaran tertemiz bir aşk filizlenir.
MEYHANE (E.ZOLA, NATURALİST FRANSIZ)
Kendi Yorumuyla
'Meyhane bir gazetede yayınlandığı zaman görülmemiş bir insafsızlıkla saldırıya uğradı, mimlendi, kendisine yakıştırılmayan suç kalmadı. Yazar olarak benimsediğim amaçları burada iki satır içinde açıklamak gerekli mi, bilmem. Kenar semtlerimizin kokuşmuş ortamında bir işçi ailesinin kaçınılmaz düşüşünü tasvir etmek istedim. İçkinin ve aylaklığın sonu, aile bağlarının çözülümüne, fuhuşun pisliklerine, dürüstlük duygusunun giderek yitirilmesine, sonuç olarak da yüz karası bir rezillik ve ölüme varıyor. Sadece eylemsel bir ahlak dersidir bu kitap.'
Emile Zola
NANA(EMİLE ZOLA)
Nana, bir fahişedir. İlk önceleri bir tiyatro oyuncusu olan Nana daha sonra fahişe olur ve hayatı bir düşüş içine girer. İlk basıldığı gün on binler satan ve Fransa'yı ayağa kaldıran "Nana" eleştirmenler arasında da büyük ayrılıklara ve tartışmalara yol açmıştı. Bu romanda Zola, bir kadının, bir rejimin (II. İmparatorluk Fransa'sı) ve bir toplumun çürüyüşünü resmediyor. Bu resimde cinsellik, tarih ve mit hep birlikte yaşıyor ve tükeniyor; aynı anda ve aynı kötü ağız kokusu içinde.
GERMİNAL (EMİLE ZOLA)
Zola, Germinal’i gerçek yaşamdan kurgulayarak, yani içinde yaşayarak, gözlemleyerek kaleme almıştır. 9 Şubat 1884’te Anzin Maden Ocakları’nda bir grev patlak verir. Zola soluğu hemen orada alır. Orada günlerce kalır. Not defteri elindedir; sorar, araştırır, gözlemlerde bulunur.Meyhanedeki maden işçileri ile konuşur. Kazılan yeni galerilere olsa olsa altmış santimlik deliklerden girilir. Maden ocağından çıkan işçilerin tanınmayacak durumda olduklarını görür. “Güldükleri zaman zenci sanırsınız.” Ocak çevresinde barakaları, barakaların içinde açlık sınırında insanları, ocaklardaki kâr hırsı ile ihmal edilmiş kolan lambaları, kazaları, ölümleri ve işçi sınıfının direnişini anlatır. Bu öyle bir kavgadır ki; sımsıcak ekmeğin kokusunu ve ılık ılık akan terin, kanın kokusunu ve bu amansız kavgayı içiçe ve usta kurgularla soluk soluğa, sanki olayın içindeymişsiniz gibi yaşatır size Zola. Aşkı, sevgiyi ve sevdayı ekmek kavgası ile ilmik ilmik işleyen dev bir roman çıkar karşınıza. Öyle bir romandır ki, bir tarafta işçi sınıfıyla örgütlü mücadele durur, diğer tarafta kuyuya yerleştirilmiş bir anarşist dinamitle birden savrulursunuz. Son nefeste dahi sevginin doruğa çıktığına ancak Germinal’de tanık olabilirsiniz. Etienne ve Catherine arasındaki ilişki, aynı zamanda bir mücadele içindeki aşkı da anlatır. Maden işçilerinin duyguları, kararmış yüzlerinden sımsıcak bir sel gibi akar yüreklere. İnsanca bir yaşam kavgası ve aşklarıyla, o dönemki gerçek maden işçilerinin yaşamını ortaya koyar Zola.
KIRMIZI VE SİYAH (STENDHAL, REALİST FRANSIZ)
Stedhal’in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel’in yazar ile birçok yönden örtüştüğü ileri sürülür. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği belediye başkanının karısı ile dedikodulara yol açan bir ilişki kurar. Paris’e gider. Orada da kendine kapılarını açan aristokrat bir ailenin kızı ile yaşadığı aşk, onu hayatın girdaplarına sürükleyecektir. Gururlu, kibirli, asi, ödünsüz bu genç adam, kendi bireysel değerleri soylu sınıfın değer yargılarına çarptıkça geri püskürtülür. Hastalıklı gibi görünen psikolojisi, belki de toplumsal yarılmışlıklara bir isyandır. Hayatı, yanından ayırmadığı iki bavuluna sıkıştırmış, ömrünün son yıllarını küçük bir İtalyan kentinde konsolosluk görevinden aldığı üç beş kuruşla sürdürmek zorunda kalmış Henri Beyle (Stendhal), aynen Julien Sorel gibi ödünsüz, aşkı, ömür boyu aşkı aramış, kendini kabul ettirmek istemiş ve hep yalnız kalmış, istediği, düşündüğü gibi değil, yaşayabildiği gibi yaşamıştı.
Alıntıdır
Salı Tem. 19, 2011 2:24 pm tarafından glewci
» Xara3d5 3 boyutlu yazi yazma programi (dj isimleri yazmak icin şahane)
C.tesi Nis. 16, 2011 10:24 am tarafından erhan2188
» Hareketli Avatar Yapımı
C.tesi Mart 12, 2011 9:47 pm tarafından (fog)'(x)
» Sjsro 11d'li Media.pk2...!!
C.tesi Mart 12, 2011 1:26 pm tarafından womekan
» Pet (Horse, Wolf, Kervan vs.) Auto Pot.
Salı Şub. 15, 2011 5:11 pm tarafından wiar01
» Silkroad'ı 3D Oynayın! Bir İlk :)
Perş. Şub. 03, 2011 4:38 pm tarafından Fleyd
» Kangurularla Apaçi
Perş. Şub. 03, 2011 3:35 pm tarafından (fog)'(x)
» EiffeL Kulesi Önünde Apaçi :)
Perş. Şub. 03, 2011 3:33 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Marşı- Bağlama&Gitar
Perş. Şub. 03, 2011 3:27 pm tarafından (fog)'(x)
» Apaçi Müziği - Gitar Versiyon
Perş. Şub. 03, 2011 3:21 pm tarafından (fog)'(x)