|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...


Join the forum, it's quick and easy

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

OOOPS Bİ DAKKA KARDEŞ !


Şimdi Hacı Sen Bu Foruma Zati Üyeysen Sorun Yok,Giriş Yap.

Haa Yok Üye FeLan DeğiLim Üye oLupta Ne İşime Yarıyacak Diyorsan Oku;
Komedi,Arkadaşlık,İyi Vakit,Sanal Bi Aile Hatta Yetim ve Öksüz KardeşLerimize Sanal Ana ve Babada Oluruz Üye oL Yeter...

|| Kopuk GençLik || Zamane GençLerin SanaL Mekanı ||

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sayfayı FaceBook'ta Paylaş
Design By Sahirâne Design ©️
Tıkla Beğen
Erzurum

    Cumhuriyeti Nasıl kurdu

    avatar
    SßL
    Üst Düzey Bölüm Sorumlusu
    Üst Düzey Bölüm Sorumlusu


    Uyarı Seviyesi Uyarı Seviyesi : Uyarı Yok !
    Cinsiyetim Cinsiyetim : Kadın
    Kayıt Tarihim Kayıt Tarihim : 27/01/10
    Yaşım Yaşım : 31
    MemLeketim MemLeketim : İstanbuL
    Mesaj Sayım Mesaj Sayım : 191

    Cumhuriyeti Nasıl kurdu Empty Cumhuriyeti Nasıl kurdu

    Mesaj tarafından SßL C.tesi Şub. 06, 2010 1:38 pm

    Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra
    Birinci Dünya Savaşı başladı. 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na
    dünyanın belli öbaşlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonunda
    bizimle birlikte olan devletler yenildi. Savaş kurallarına göre biz de
    yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar,
    İtalyanlar tarafından paylaşıldı.

    Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a
    geldi. Erzurum'da, Sıvas'ta kongreler düzenledi. Mustafa Kemal Paşa
    "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun
    kendi gücü kurtaracaktır." diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen
    ulus temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük
    Millet Meclisi'nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan
    seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal
    Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Bir yandan efeler, dadaşlar, seymenler
    bulundukları yörede düşmana karşı koydular. Öte yandan düzenli ordular
    İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da savaştılar. Yurdumuz düşmanlardan
    kurtarıldı.

    Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte
    yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet
    doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.

    İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını
    yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu. ****** ; düşmanın ülkeden
    atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra, çoktan beri tasarladığı
    cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923
    akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara , "Yarın
    Cumhuriyet'i ilan edeceğiz." Dedi.

    29 Ekim 1923 günü ******, milletvekilleri ile görüştükten sonra
    taslağı hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne
    verildi. Meclis önergeyi kabul etti.

    Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi kuruldu. ****** kurulan Türkiye
    Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet'in ilanı yurtta
    sevinç ve coşku ile karşılandı.

    Cumhuriyet ; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir
    yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin
    yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i
    korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir.


    Cumhuriyet böyle kuruldu


    ‘Hariciye Vekili İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 tarihli bir maddelik kanun
    tasarısını Meclis'e teklif etti. Altında daha 14 kadar kişinin imzası
    olan bu kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşmelerden sonra
    çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kanun maddesi şudur: ‘‘Türkiye
    Devleti'nin başkenti Ankara şehridir.’’

    ‘Bir yemek esnasında ‘Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz’ dedim. Orada
    bulunan arkadaşlar, derhal fikrime katıldılar. Yemeği bıraktık. O
    dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği hakkında kısa bir program
    yaptım ve arkadaşları vazifelendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim
    talimatın uygulanışını göreceksiniz.’’


    ****** anlatıyor

    Lozan Antlaşması'nın eklerinden olan, işgal altındaki topraklarımız
    boşaltılması ile ilgili protokol uygulandıktan sonra, yabancı
    işgalinden tamamen kurtulan Türkiye'nin fiili toprak bütünlüğü
    sağlanmıştır.

    Artık yeni Türkiye Devleti'nin başkentini kanunla kurmak icap ediyordu.
    Bütün düşünceler yeni Türkiye'nin başkentinin Anadolu'da veya Ankara
    şehri olarak seçilmesi gerektiği merkezindeydi.

    Bu noktada, coğrafi durum ve askeri strateji kesin önem taşıyordu.
    Devletin başkentini bir an önce tesbit ederek memleklet içinde ve
    dışındaki tereddütlere son vermek zarureti vardı. Gerçekten, bilindiği
    gibi başkentin İstanbul olarak kalacağı veya Ankara olacağı meselesi
    üzerinde öteden beri basında demeçlere ve münakaşalara raslanıyordu.

    ÖNCE BAŞKENT SEÇİLDİ: ANKARA

    Bu arada İstanbul'un yeni mebuslarından bazıları, Refet Paşa başta
    olmak üzere İstanbul'un başkent kalması lüzumunu bazı misallere
    dayanarak ispat etmeye çalışıyorlardı.

    Ankara'nın gerek iklim, ulaştırma araçları ve gelişme kaabiliyet ve
    istidatı ve gerekse mevcut tesisler ve kuruluşlar bakımından hiç de
    uygun elverişli olmadığını söylüyorlar ve ‘‘İstanbul'un başkent
    (Payitaht) olması lazımdır ve mutlaka olacaktır’’ diyorlardı.

    Bu ifadeye dikkat olunursa, bizim ‘‘Başkent’’ tabirinden kastettiğimiz
    mana ile bu ifadelerde ‘‘Payitaht’’ tabirini kullananların görüşleri
    arasında bir fark görmemek mümkün değildir. Bundan dolayı, bu hususta
    zaten kesinleşmiş olan görüşümüzü resmi ve kanuni yoldan kabul ve ilan
    ettirerek (Payitaht) tâbirinin de yeni Türkiye Devleti'nde
    kullanılmasının manası ve yeri kalmadığını göstermek lazım geldi.

    Hariciye Vekili İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 tarihli bir maddelik bir kanun
    tasarısını Melis'e teklif etti. Altında daha 14 kadar kişinin imzası
    olan bu kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşmeler ve
    münakaşalardan sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kanun
    maddesi şudur: ‘‘Türkiye Devleti'nin başkenti Ankara şehridir.’’

    YARIN CUMHURİYET İLAN EDECEĞİZ

    Bir yemek esnasında ‘‘Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz’’ dedim. Orada
    bulunan arkadaşlar, derhal fikrime katıldılar. Yemeği bıraktık. O
    dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği hakkında kısa bir program
    yaptım ve arkadaşları vazifelendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim
    talimlatın uygulanışını göreceksiniz.!

    Cumhuriyet ilanına karar vermek için, Ankara'da bulunan bütün
    arkadaşlarımı çağırmaya ve onlarla görüşmeye ve münakaşaya asla lüzum
    ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların aslında ve tabii olarak benimle bu
    hususta aynı düşüncede olduklarından şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada
    Ankara'da bulunmayan bazı kimseler yetkileri olmadığı halde,
    kendilerine haber verilmeden, fikir ve rızaları alınmadan Cumhuriyetin
    ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma vesilesi saydılar.
    O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar erkenden benden ayrıldılar.
    Yalnız İsmet Paşa Çankaya'da misafirdi. Onunla yalnız kaldıktan sonra
    bir kanun tasarısı hazırladık. Bu tasarıda 20 Ocak 1921 tarihli
    Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun devlet şeklini tesbit eden maddelerini şu
    şekilde değiştirmiştim: Birinci maddenin sonuna ‘‘Türkiye Devleti,
    Büyük millit Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hürümetin
    ayrıldığı idare kollarını icra vekilleri(bakanlar) vasıtasıyla yönetir.

    GÜÇLÜĞÜN GİDERİLME ZAMANI GELMİŞTİR

    Öğleden sonra saat birbuçukta Parti Genel Kurulu yeniden Fethi Bey'in
    başkanlığında toplandı. İlk söz bendeydi. Kürsuye çıktım ve şu
    konuşmayı yaptım:

    ‘‘Muhterem arkadaşlar, uğraştığımız meselenin çözümünde karşılaşılan
    güçlüğün sebebi bütün arkadaşlarca anlaşılmıştır kanaatindeyim.
    Eksiklik yanlışlık, takip etmekte olduğumuz usul ve şekildedir. Gerçeği
    şu ki, yürürlükteki Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'muza göre bir hükümet
    kurmaya teşebbüs ettiğimiz zaman bütün arkadaşların her biri tek tek
    vekilleri ve Vekiller Heyeti'ni seçmek zorunda kalıyor. Hepimizin
    birden Vekiller Heyeti'ni seçmek zorunda kalmamızda görülen güçlüğün
    giderilmesi zamanı gelmiştir. Geçen dönemde de aynı şekilde güçlükle
    karşılaşılıyordu.

    Görülüyor ki bu usul bazan birçok karışılıklara sebep oluyor. Yüksek
    heyetiniz bu güçlüğün giderilmesiyle beni görevlendirdiniz. Ben de bu
    arz ettiğim görüşten hareket ederek düşündüğüm şekili tesbit ettim. Onu
    teklif edeceğim. Teklifim kabul edilirse kuvvetli ve kendi içinde
    anlaşmış bir hükümet kurmak mümlkün olacaktır. Devletimizin şeklini ve
    mahiyeti tesbit eden ve hepimiz için gaye olan Teşkilat-ı Esasiye
    Kanunu'muzun bazı noktalarını açıklığa kavuşturmak lazımdır. Teklif
    şudur dedikten sonra bilinen tasarıyı okutmak üzere katip beylerden
    birine uzatarak kürsüden ayrıldıldım.

    Abdullah Azmi Efendi'nin ‘‘Meselenin önemi meydandadır. Görüşme devam
    etsin’’ diye yükselen itirazına rağmen görüşmenin yeterliği kabul
    olundu. Ondan sonra taklifin bütünü ve arkasından maddeleri birer birer
    okunarak görüşüldü ve kabul edildi.

    Parti grubu toplantısına son verildi ve hemen Meclis toplantısı açıldı.
    Saat öğleden sonra altı idi. Kanun teklifi Kanun-i Esasi Encümeni
    (Anayasa Komisyonu) tarafından usulüne göre incelenerek tutanağı
    hazırlanırken, Meclis diğer bazı meselelerle meşgul oldu. Nihayet
    Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkan Vekili İsmet Bey Meclis'e şu
    bilgiyi verdi:

    YAŞASIN CUMHURİYET SESLERİYLE

    ‘‘Kanun-i Esasi Encümeni, Teşkil-ı Esasiye Kanunu'nda değişiklikler
    yapılması hakkındaki tasarının öncelikle ve derhal görüşülmesini teklif
    ediyor. ‘‘Kabul!’’ sesleri üzerine tutanak okundu. Teklif olunduğu
    üzere görüşüldü. Nihayet kanun birçok konuşmacıların ‘‘Yaşasın
    Cumhuriyet!’’ sesleriyle alkışlanan konuşmalarıyla kabul edildi.

    Ondan sonra, cumhurbaşkanı seçimi için mecliste oylamaya geçildi.
    Toplanan oyların neticesini başkanlık kürsüsünda bulunan İsmet Bey
    Genel Kurul’a şu şekilde bildirdi:

    ‘Türkiye cumhurbaşkanlığı için yapılan oylamaya, yüzellisekiz kişi
    katılmış ve yüzellisekiz üye oy birliğiyle Ankara mebusu Mustafa Kemal
    Paşa hazretlerini cumhurbaşkanı seçmişlerdir.’’

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 11:47 am